• Sonuç bulunamadı

D. Rekabet Kurumu ve Telekomünikasyon Kurumu Arasındaki İlişki

III. REKABET HUKUKUNDA HÂKİM DURUM KAVRAMI

Hâkim durum, belirli bir piyasadaki bir veya birden fazla teşebbüsün, rakipleri ve müşterilerinden bağımsız hareket ederek fiyat, arz, üretim ve dağıtım miktarı gibi ekonomik parametreleri belirleyebilme gücü olarak tanımlanır185.

180 Müftüoğlu, M.T: Rekabet Kanunu ve İki Yıllık Uygulaması, Rekabet Dergisi, C.1, S.1, s. 7 vd. 181 Kısa, s.1. 182 Kısa, s. 11 183 Kısa, s. 11. 184 Kısa, s.12.

185 Hâkim durum tanımı RKHK dışında, TK tarafından çıkartılan “Hâkim Konumda Bulunan İşletmecilerin

Belirlenmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ’de yer almıştır. Buna göre; “ilgili telekomünikasyon pazarında bir veya birden fazla işletmecinin rakipleri ve müşterilerinden bağımsız hareket ederek fiyat, arz, üretim ve dağıtım miktarı gibi ekonomik parametreleri belirleyebilme gücünü” ifade etmektedir (Tebliğ m. 4). Ancak ilgili Tebliğ 07.01.2007 tarih ve 26396 S. RG. ile yürürlükten kaldırılmıştır.

Dolayısıyla hâkim durum üç temel unsur üzerine kurulur. Bu üç unsur; ekonomik güç, bu gücün devamlılığı ve bağımsızlıktır186.

Hâkim durum kavramının yanı sıra etkin piyasa gücüne sahip olma kavramı Etkin Piyasa Gücüne Sahip İşletmecilerin Belirlenmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’te187 yer almaktadır. İki aynı anlam ve iki ayrı kavramın oluşturulmasına ne tür bir ihtiyaç duyulduğu anlaşılamamaktadır. Çünkü ilgili Yönetmelik m. 4’de yer alan ifadeye göre etkin piyasa gücü; işletmecinin ilgili pazarda tek başına ya da diğer işletmecilerle birlikte rakiplerinden, kullanıcılarından ve tüketicilerinden fark edilebilir bir şekilde bağımsız olarak hareket edebilmesine imkân sağlayan, hâkim konuma eşdeğer, ekonomik güç olarak tanımlanmıştır.

AB’nin 1997’deki Interconnection Yönergesi’nde yer alan bu uygulama, 2002/2 sayılı Framework Yönergesi ile sona ermiştir. Böylece etkin piyasa gücüne sahip olmak ile hâkim durumda olmak kavramları birbirlerine eşitlenmiş; “bu piyasalarda da rekabet hukuku ilkelerinin geçerli olacağı” belirtilmiştir188. Dolayısıyla artık iki kavram arasında bir farklılık kalmamıştır.

Hâkim durumda olabilmek için öncelikle teşebbüs189 olmak gerekmektedir. Teşebbüs birlikleri190 ise kural olarak teşebbüs değildirler.

186

Eğer kötüye kullanma davranışlarını gerçekleştiren işletme, bu davranışları gerçekleştirebilme gücünü bağlı bulunduğu ana işletmeden alıyorsa, hâkim durumda olup olmadığı araştırılacak işletme, ana işletmedir. Önemli olan yavru işletmenin hukuki bağımsızlığı değil, kötüye kullanma fiillerini gerçekleştirmek için kullandığı ekonomik gücü kimden aldığıdır; Badur, E.: AT Rekabet Hukuku’nda Hâkim Durumun Kötüye Kullanılması, Tez, Ankara 1999, s.100.

187 Bu Yönetmeliğin amacı, telekomünikasyon sektöründe etkin rekabet ortamının sağlanması için ilgili pazarlarda

pazar analizleri yapılarak düzenlemelere ve yükümlülüklere tabi olabilecek etkin piyasa gücüne sahip işletmecilerin belirlenmesine ilişkin usul ve esasları düzenlemek olarak belirtilmiştir. 16 maddeden oluşan ilgili yönetmelik, pazar analizinin yapılması, ilgili pazar tanımlamasının yapılması, rekabet seviyesinin analizi gibi düzenlemeler içermektedir. Bu Yönetmelik RK’ya yardımcı olmak amacıyla mı yoksa, TK’nın rekabetle ilgili yetkilerinde kendisine bir dayanak sağlamak amacıyla mı yapılmış bir düzenlemedir, tartışılmalıdır.

188 http://eur-lex.europa.eu/LexUriServ/site/en/oj/2002/l_108/l_10820020424en00330050.pdf; bkz. m. 14-16. 189 RKHK m. 3’de yer alan tanıma göre teşebbüs: “…piyasada mal veya hizmet üreten, pazarlayan, satan gerçek

ve tüzel kişilerle, bağımsız karar verebilen ve ekonomik bakımdan bir bütün teşkil eden birimleri” ifade etmektedir. Böylece kanunda teşebbüs için kamu-özel ayrımı yapılmadığı gibi, gerçek-tüzel kişi ayrımı da yapılmamıştır. Ayrıca teşebbüslerin faaliyetlerinde kâr amacının bulunup bulunmaması önem taşımamaktadır. Ekonomik bir faaliyetin varlığı yeterlidir. Bu çerçevede teşebbüs kavramı içine, ticari faaliyet gösteren kişi ve kuruluşların yanı sıra, yerel yönetimler, kooperatifler, dernekler, sosyal yardım örgütleri dahil edilebilir ; bkz. Güngör, Ü. : “Tekelleşme” Rekabet Kanunu İle Yasaklanıyor mu?, Yaklaşım Dergisi, S. 70, 1998, s.135. Buna karşılık Öz; teşebbüsü, piyasada mal veya hizmetlerin üretimi, pazarlanması veya satışı gibi iktisadi faaliyet gösteren ve bu faaliyetleri sırasında bağımsız karar verebilen gerçek veya tüzel kişiler olarak tanımlamıştır. Ayrıca, iktisadi faaliyetleri sırasında piyasada bağımsız karar veremeyen gerçek veya tüzel kişilerin, ekonomik kararlarını, kontrolü altında verdikleri gerçek veya tüzel kişilerle birlikte ekonomik bir bütün oluşturacağını ve tek bir teşebbüs

Teşebbüsler rekabet ortamında birbirlerine rakip birçok teşebbüsün arasında yaşamaya devam edebilmek için, maliyetlerini en aza indirmeye gayret edecekler; bu yolla kârlarını artırmayı hedefleyeceklerdir. Bu da üretim verimliliklerini arttıracaktır. Oysa piyasasında tekel konumundaki teşebbüsün, kaynaklarını verimli kullanmaya çalışmasına neden olacak rakipleri bulunmadığı için, maliyetini azaltmak ve üretimde verimliliği artırmak zorunda olması söz konusu değildir. Dolayısıyla bunun için, ar-ge faaliyetlerine girişmelerini beklemek iyimserlik olacaktır. Ayrıca hâkim durumdaki bir teşebbüsün tüketicilerin taleplerini dikkate alması da, beklenilecek bir davranış olmayacaktır. Çünkü hâkim durumun söz konusu olduğu piyasada, tüketiciler, kendilerine sunulan mal ve hizmet çeşitlerine, bunların kalitesine ve fiyatlarına bir anlamda razı olup; çeşitlerin azlığı ya da fiyatların yüksekliğine katlanmak zorunda kalacaklardır191.

Bu sebeple, etkin bir rekabet ortamından büyük oranda tüketiciler istifade edecektir. Rakipler arasında öne çıkmak isteyen, daha fazla kâr elde etmeyi arzulayan teşebbüslerin fiyatları düşürmelerinin ya da maliyetlerin azaltılmasının sonucunda, tüketiciler, mal ve hizmetleri daha ucuza elde edebileceklerdir. Ayrıca yapılan ar-ge çalışmaları sonucunda kaydedilen teknik ilerlemelerin ürün çeşitliliğini ve kalitesini artırması, maliyetleri azaltması, pazarlama şartlarını geliştirmesi, fiyatları ucuzlatması, üretim sürecini kısaltması gibi sonuçlarından yararlanabileceklerdir192.

Hâkim durum teşebbüslerin sürekli bir şekilde sahip oldukları ekonomik ve finansal güçten, dağıtım ağının yaygınlığından, sahip olunan depo, terminal ve boru hatlarından, pazar paylarından, güçlülüğünden, satış sonrası hizmetlerinden, insan kaynaklarından, hizmet kalitesinden, teknolojik üstünlüğünden, eğitimli personelinden, sahip olduğu patent haklarından, markasın tanınmışlığından, marka bağımlılığından, bağımsız karar alabilme imkânlarından, sahip olduğu fazla kapasiteden, teknik ve ekonomik süreçteki gelişmelerden, rakiplerin konumundan, imtiyazlı haklardan, ürün çeşitliliğinden, piyasaya giriş çıkış engelleri bulunması gibi çeşitli unsurlardan oluşabilir193.

sayılması gerektiğini belirtmiştir; bkz. Öz, A. G: AT ve Türk Rekabet Hukuku’nda Hâkim Durumun Kötüye Kullanılması, Ankara 2000, s. 149.

190 Ancak teşebbüs birlikleri, kendileri ve üyeleri adına bizzat ticari faaliyetlerde bulunuyorsa, teşebbüs olarak kabul

edilirler; bkz. Aslan, İ. Y. : Rekabet Hukuku, Bursa 2007, s. 435.

191 Kısa, s. 10. 192 Kısa, s. 10. 193

Hâkim durumun değerlendirilmesinde teşebbüslerin pazar payları, rakiplerin pazar payları ve pazardaki güçleri, teşebbüsün pazardaki muhtemel rakipleri karşısındaki durumu, teşebbüs karşısındaki müşterilerin ya da alıcıların ekonomik gücü, müşterilerin satın alma gücü, alıcıların gücü, alıcı ile satıcıların birbirlerine karşılıklı bağımlılığı, ilgili pazardaki potansiyel rekabet imkânları, ilgili pazarda faaliyette bulunan teşebbüslerin sayısı gibi unsurlar dikkate alınır. Örneğin, pazarda güçlü alıcıların bulunması, güçlü alıcıların yüksek pazar gücüne sahip olmaları hâkimiyeti engelleyici bir durum olarak ortaya çıkabilecektir. Kurul’un bir kararında, “ilgili ürün pazarında tek alıcı bulunması nedeniyle büyük ölçüde alıcı gücünün varlığı, hâkim durum oluşmasını ya da hâkim durumun güçlenmesini engelleyici bir unsur” olarak kabul edilmiştir194.