• Sonuç bulunamadı

2. AVRUPA SOSYAL POLİTİKASININ GELİŞİMİNDE ROL OYNAYAN

3.2. Refah Devleti Kavramı ve Avrupa Refah Devleti Modelleri

Refah Devleti modeli gelir transferi ve sosyal hizmetler aracılığıyla sosyal iyileştirme amacı taşıyarak devletin ekonomik alanda etkin bir rol oynadığı bir ekonomi-politik modeldir. Bu model sadece istihdamın arttırılması veya sosyal güvenlik sisteminin sürdürülmesi açısından değil, aynı zamanda eğitim ve sağlık hizmetleri ve ekonominin ihtiyaçlarının karşılanması için gerekli işgücünün sağlanmasını da kapsamaktadır. Dolayısıyla refah devletinin amaçları ve fonksiyonları, demokratik siyasal yapının olduğu kadar kapitalist sistemin de sürdürülmesi açısından işlevseldir (Koray, 2005, s. 183).

31

Refah devleti (welfare state) kavramı Fransa’da ilk kez devletin yetkilerinin genişlemesine karşı çıkan fakat aynı zamanda aşırı radikal bir bireyciliğe de aynı oranda karşı çıkan liberal düşünürlerce ortaya atılmıştır. Kavramın İngilizce ’deki kullanımı ise 1940’lı yıllara denk düşmektedir. Terimin Almanca karşılı olan

wohlfahrstaat sözcüğü de 1870’li yıllarda “kültür sosyalistleri” tarafından

kullanılmıştır.1880’li yıllarda Bismarck’ın gerçekleştirdiği reformları nitelendirmek içinse sozialataat (sosyal devlet) terimi kullanılmıştır (Durdu, 2009, s.42).

Refah devleti kavramı şöyle tanımlanmaktadır: ‘Refah devleti piyasa güçlerinin rolünü azaltmak amacıyla, bilinçli bir şekilde örgütlü kamu gücünün kullanıldığı bir devlet türüdür’(Özdemir, 2004, s.36). Buna göre devletin üç görevi vardır; bireylere minimum düzeyde gelir sağlamak, yaşlılık işsizlik gibi sosyal risklere karşı yardımcı olmak, tüm vatandaşlara en iyi yaşam standardını sağlamak. Sosyal politika teorisyenlerinden Richard Titmuss’a göre ise II. Dünya Savaşı sonrası refah devleti ‘herkese her şeyi sağlamak’ anlamına gelmiştir (Reisman, 2001, s. 20).

Gerçekten refah devleti denildiği zaman, genel olarak sosyal refahın maksimizasyonu amacıyla devletin ekonomiye aktif ve kapsamlı müdahalelerde bulunmasını öngören bir devlet modeli anlaşılmaktadır. Refah devleti en genel anlamda piyasa ekonomisinin başarısızlıklarını ve yetersizliklerini ortadan kaldırma amacını gütmektedir ve müdahaleci, düzenleyici, yeniden dağıtıcı ve girişimci bir devlet anlayışıdır (Aktan ve Özkıvrık, 2003). Dar anlamda refah devleti, gelir transferi ve sosyal hizmetler aracılığıyla sosyal iyileştirme anlamını taşır; geniş anlamda ise ekonominin yönetiminde devletin daha etkin bir rol oynaması anlamında ve politik ekonomi ile ilgilidir (Esping Andersen, 1990, s. 2). Bir önceki bölümde sözü edilen refah devletini ortaya çıkaran sürece paralel olarak refah devleti konusunda başka tanımlamalar da yapılmıştır. Kapsamlı bir tanımlama ile “refah devleti; kişilere ve ailelere, sahip oldukları mülklerin piyasa değerine bakmaksızın minimum bir gelir garanti ederek; bunları kişisel ve ailevi krizlere yol açabilecek hastalık, yaşlılık, işsizlik gibi belirli sosyal riskleri karşılayabilecek güce

32

kavuşturmak suretiyle karşılaşmaları muhtemel güvensizlik alanlarını daraltarak ve nihayet statü ya da sınıf ayrımı yapmaksızın tüm vatandaşlara belirli sosyal hizmetleri en iyi standartlarda sunmayı garanti ederek, piyasa güçlerinin işleyişini değiştirmek amacıyla, devlet erkini politikalar ve idare yoluyla bilinçli olarak kullanan devlettir” (Aktan ve Özkıvrık, 2003).

Refah Devletinin 1970li yıllar ile birlikte kriz dönemine girmesi sonrası çeşitli modellemeler yapılmıştır. Bu çalışmalara yapılan en önemli katkılardan biri Gosta Esping Andersen’in 1990 yılında yazdığı The Three Worlds of Welfare

Capitalism isimli eseridir. Esping Andersen’e göre Avrupa’da üç tür refah devlet

modeli bulunmaktadır. Bunlardan ilki, mütevazı ve yoklamalı sosyal yardımların ve mütevazı sosyal güvenlik ödemelerinin yer aldığı liberal modeldir. İkincisi, devletin var olan statü ve farklılıklarına göre refah hizmetlerinde rol aldığı korporatist modeldir. Üçüncü model ise, sosyal hakların en çok kurumsallaştığı ve yaygınlaştığı, sosyal ihtiyaçların en çok piyasa dışından sağlanabildiği sosyal-demokratik modeldir (Esping Andersen, 1990, ss. 43-45).

33

Tablo 1 Esping–Andersen’in Üç Tür Refah Kapitalizmi

Rejim “Liberal” “Muhafazakar” “Sosyal Demokrat”

Önde gelen

örnekleri

ABD, İngiltere Almanya İsveç

Felsefi Temeli Klasik liberalizm Muhafazakar sosyal politika

Sosyalizm / Marksizm

Dekomüdifikasyon Düşük Orta Yüksek

Sosyal haklar Gereksinim temelli Katkıya dayalı Evrensel

Refah önlemleri Karma hizmetler Transfer ödemeleri Kamu hizmetleri

Haklar Düz oranlı ödenekler Katkıya dayalı Yeniden dağıtıcı

Sosyal Politika Sağlayan Kurumlar

Piyasa (kalıntısal) Devlet (mesleksel) Devlet (evrensel)

Kaynak: Bernhard Ebbinghaus, Philip Manow, “Introduction: Studying Varieties of Welfare Capitalism”, Comparing Welfare Capitalism: Social Policy and Political Economy in Europe, Japan and the USA, London: Routledge, 2001, s. 8 ve Rebecca A. Van Voorhis, “Different Types of Welfare States? A Methodological Deconstruction of Comparative Research”, Journal of Sociology and Social Welfare, Vol.: XXIX, No: 4, December 2002.

Esping–Andersen’in üçlü rejim sınıflandırmasındaki ayrımın temeli, refah devletlerinin üzerine inşa edildiği farklı mantıkta yatmaktadır. Kuzey Avrupa ülkelerinde yaygın olan sosyal demokratik refah modeli (İskandinav modeli), sağlık vb.’yi piyasa ilişkilerinden bağımsız kılmaya çalışmaktadır. Evrensel bir hak talepleri sistemine dayanmaktadır. Kıta Avrupası’nın muhafazakâr refah devleti sistemi ise, korporatist bir sistemdir; sosyal hakları piyasadan dekomüdife etmemesine rağmen, yine de piyasanın sınırlı bir eleştirisini içermektedir (sosyal piyasa ekonomisi). Evrensel bir sistem yerine, sigorta sistemi ve varlık araştırmasına (means– test)

34

dayalıdır. Piyasa risklerinden sistematik olarak korunmayı getirse dahi, hâlâ sosyal eşitsizlikler üretmeye eğilimlidir (Özdemir, 2007, s.132).

Daha ayrıntılı açıklayacak olursak: Anglo-Sakson (Liberal) modelde devlet müdahalesinin düzeyi düşüktür ve piyasa sistemi işlemektedir. Özellikle ABD, Kanada, Avusturalya ve İngiltere’de görülen modeldir. Zayıf bir refah rejimi niteliği sergileyen liberal refah modelinde istihdam önemlidir, ancak istihdamın kaynağı kamu sektörü değil, özel sektördür. Ücretlerin genel düzeyi ve işsizlik oranları düşüktür. Çünkü işçilik maliyetlerinin ve sosyal harcamalarının kısılması, piyasada daha fazla yeni iş olanağı sağlamaktadır. Bu modelde, vatandaşlar, kendi refahlarını piyasada aramaları için teşvik edilmektedir. Devlet yalnızca ihtiyaç sahiplerini seçerek onlara yardım etmektedir ve sosyal refah yardımları son derece minimum düzeyde bulunmaktadır (Esping Andersen, 1990, s. 43).

Kıta Avrupası (Korporatist) modeli Almanya, Avusturya, Fransa ve İtalya gibi ülkelerde uygulanan modeldir. Kıta Avrupası’na özgü korporatist yapıya sahiptir. Sosyal riskler, statüye göre gruplandırılır. Bu modelde refah uygulamaları büyük ölçüde devlet tarafından yapılmakta ve aile ve cemaat ilişkileri modelin temelini oluşturmaktadır. Geleneksel aile yapısının sürdürülmesine özen gösterilmekte ve bu nedenle kadınların işgücüne katılım oranları sınırlı kalmaktadır. Ayrıca, bu refah modelinde, çocuklara ve kadınlara yönelik sosyal hizmetler oldukça sınırlıdır (Esping Andersen, 1990, s. 45).

Sosyal Demokrat model Avrupa’da refah devletinin arkasındaki en güçlü ideolojidir. İskandinav modeli olarak da adlandırılan bu modelin temelinde sosyal hakların kurumsallaşması, sosyal ihtiyaçların toplumun genelini kapsayacak uygulamalarla karşılanması yatar (Esping Andersen, 1990, s.45). Bu modelde, tam istihdamı sağlamak temel hedeftir ve bu nedenle refah politikaları ile çalışma yaşamına bağlıdır. Sosyal hizmetlerden yaralanma ve hakların kullanımı açısından

35

çalışanlar arasında fark olmadığı gibi, sosyal hizmetler ve yardımlar oldukça yüksektir. Modelin ortaya çıkmasındaki başlıca güç de bu ülkelerde sosyal demokrasinin sosyal desteği ve uzun süreli iktidardır. Burada piyasa ve devlet arasında, işçi sınıfı ve orta sınıf arasındaki ikili yapıyı kabul etmek yerine, sosyal demokratlar yüksek standartta bir eşitliğin sağlanmasını amaçlamışlardır (Koray, 2005, s. 199).

Bazı araştırmalara göre Andersen 1990’daki yayınından sonra 1999 yılında yayınladığı Social Foundations of Postindustrial Economies isimli kitapta analizlerini daha da netleştirmiştir. Esping–Andersen, Tablo 2’de de görüleceği şekilde 1999 yılında 1990’daki kitabında yer alan fikirlerini açık bir şekilde yeniden gözden geçirmiş, yapılan eleştirilere değinmiştir. Bu kitapta, devlet ve piyasaya aileyi de ekleyerek (welfare mix), refah sağlayan ana kurumları genişletmiştir. “Refah devleti rejimleri” kavramını da “refah rejimleri” (welfare regimes) olarak kısaltmıştır. 1990’daki kitapta “tabakalaşma” (stratification) olarak ifade edilen konu, yeni kitapta geniş anlamda “sosyal risk” halini almıştır (Özdemir, 2007, 131).

36

Tablo 2 Esping–Andersen’in Değişen Refah Devleti Sınıflandırması

1990’da Yaptığı Sınıflandırma

Sosyal Demokrat : Norveç, İsveç, Danimarka, Finlandiya, Hollanda

Liberal : Amerika, Kanada, İsviçre, Avustralya, Japonya

Muhafazakar : İtalya, Fransa, Avusturya, Almanya, Belçika

Sınıflanmayanlar : İrlanda, Yeni Zelanda, İngiltere

1999’da Yaptığı Sınıflandırma

Evrensel : Danimarka, Norveç, İsveç, Finlandiya, Hollanda ve (bir dereceye kadar) İngiltere

Kalıntı : Avustralya, Kanada, Yeni Zelanda, Amerika ve (bir dereceye kadar) İngiltere

Sosyal Sigorta : Avusturya, Belçika, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya

Sınıflanmayan : İrlanda, İsviçre

Kaynak: Gøsta Esping–Andersen, The Three Worlds of Welfare Capitalism, Princeton–N.J.: Princeton University Press, 1990, s. 74 ve Gøsta Esping–Andersen, Social Foundations of Postindustrial Economies, New York: Oxford University Press, 1999.

Andersen’in dışında refah devleti sınıflandırmasına örnek olarak Mark Kleinman’ın modeli verilebilir. Kleinman’a göre refah devletleri modelleri Andersen’in modellemesine çok benzemekle beraber Latin Çevresi Refah Devleti modeli ile farklılaşır. Kleinman’ın sınıflandırmasındaki Liberal Refah Devleti

37

Esping-Andersen’in Anglo Sakson Modeli ile, Muhafazakar-Korporatist Refah Devleti Kıta Avrupası Modeli ile ve son olarak Sosyal Demokratik Refah Devleti Sosyal Demokrat Model ile oldukça benzerdir. Latin Çevresi Refah Devleti modelinin görüldüğü ülkeler İspanya, Portekiz, Yunanistan ve İtalya’dır. Bu grup gelişmemiş refah devleti olarak da adlandırılmaktadır. Bu modelde, herkes için iş bulmak ve işgücü piyasasına girmek esastır ve geleneksel yardım hizmetleri, aile dayanışması vardır. Bu ülkelerde sosyal güvenlik uygulamaları yetersizdir. Refah devletinin kurumsal yapısı ve sosyal koşullar çok düşük düzeydedir (Kleinman, 2002, ss. 48-49).

Avrupa refah devletinin temelini liberal ve sosyalist söylemler arasında yer alan bir sentez oluşturmaktadır. Ancak uygulanan sosyal politikalar ülkeden ülkeye değişen sosyal ve ekonomik yapı nedeniyle farklılık göstermektedir. Liberal yaklaşımı savunanlar bireysel özgürlükler, sosyalistler devlet müdahalesinin gerekliliği, muhafazakârlar ise geleneksel sosyal koruma uygulamaları üzerinde durmakta ve bu yaklaşımlar Avrupa toplum modelinin çerçevesini belirlemektedir (Koray, 2005, s.189). Avrupa refah devletinin temel öğeleri vatandaşlık ve sosyal haklardır ancak bu kavramlara ilişkin çeşitli uygulama farkları sebebiyle değişik refah devleti modelleri ortaya çıkmıştır. Bu farklılıklar Avrupa’da sosyal bütünleşmenin zorluklarını ortaya çıkarmaktadır. Farklı ölçülerde piyasa ve devlet, fırsat eşitsizliği, rekabet ve dayanışma ağırlıklı politikalar farklı refah modellerinin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Farklı refah devleti modellerinin bir araya gelerek oluşturduğu Avrupa toplum modeline dayanak olabilecek Avrupa Birliği ise esasında farklılıklardan beslenen ancak tarihi geçmişte ortak değerlerden yola çıkıp belirli hedefe yürüyen ekonomik, siyasi ve sosyal bir bütünleşme hareketidir.

38