• Sonuç bulunamadı

B. MAKALENĠN ÖZETĠ

IV. RAUF YEKTÂ BEY’E AÇIK MEKTUP

"19" numerolu muhterem Şehbâl'in sahîfelerini büyük bir muhabbetle çevirirken "Mûsikî" ünvânlı bir makâle nazar-ı dikkatimi celb etti. Altında imzâ-yı âlînizi de görünce cidden Ģâyân-ı istifâde bir eser okuyacağım zannıyla hemân mütâlaaya baĢladım fakat tehâlükle takîp ettiğim o satırların sırf Ģahsiyyâttan ibâret olduğunu anlayınca son derece müteessif oldum.

Makâlenize hiç cevap vermemeyi düĢünmüĢtüm fakat yalnız size münhasır olan Ģu husûsiyete tecavüz etmiĢ olmamak için iĢte Ģu satırlarla cevap veriyorum:

Evvelâ, "Hâle" ye yazılan o mektup ile gönderilen eserden sonra üç buçuk aydan fazla vakit geçtiği hâlde Ģimdi cevap verilmesi acep neden neĢet ediyor? O gazeteye intisâbınız olmasaydı okumamıĢ olmanız kâbil olurdu. Her ne ise belki bazı tedkîkâtta bulunmak Ģu teahhura meydân açmıĢtır fakat gönderilen mektupta Fârâbî ile Bâyezîd-i Sânî‟nin hem asr olması meselesinin bir eser-i zühûl olduğu tarafımızdan "Hâle" sâhib-i imtiyâzıyla ser muharrirîne beyân ve tashîhî iltimas edilmiĢ ve bu vaka zât-ı âlînize kadar da aks etmiĢ idi. Bunu tekrar vehleten gazetede okumuĢ gibi beyân-ı mütâlaât etmek zan ederim ki zâittir.

Hazret-i PâdiĢâh'ın kâfiyen mûsikîye intisâbı olmadığına ve gönderilen eserin de bit-tab„ kendisinin olamayacağına dâir itirâzınıza gelince, tertip ettiğiniz bir Ģarkının notası hakkındaki mütâlaatıma karĢı vuku bulan istîzâhınıza mukâbeleten Yeni Gazete ile zât-ı âlînizi davet etmiĢ ve istîzâhınıza Ģu sûretle mukanni„ ve mufassal cevaplar vereceğimi söylemiĢ idim. Maatteessüf davet-i vâkıaya icâbet buyurulmamıĢ idi. ĠĢte hem o mesele-i mûsikiyyeye cevâp vermek, hem de Hâkân-ı müĢârün ileyhin mûsikîĢinâs olup tabc edilen eserinde Hazret-i PâdiĢâh'a âît bulunduğunu isbât etmek üzere arzû buyurduğunuz zevât ile birlikte mektebimizi teĢrif etmenizi tekrar ricâ ederim.

Rauf Yektâ Bey, bendeniz mûsikîye dâir gazetelere makâle yazmakla değil, onun bir hayât-ı hakîkîyeye nâiliyetiyle iftihâr etmek isterim ve yalnız bu fikirle mensûb

olduğum mektepte bütün varlığımla çalıĢıyorum. Sizi de böyle bir halde görmek isterim. Bu güne kadar olan tetebbuâtınızdan vatanı da müstefid etmek ister iseniz bu sûretle hareket etmeniz lâzım gelir.

Mûsikî-i Osmânî Mektebi Ders Nazırı ve Heyet-i Umûmiye Muallimi Ġsmâil Hakkı

CEVÂP

Mektubunuzu tab„ edilmezden evvel idarehânede okudum. "Şehbâl" in ittihâz ettiği meslek-i ciddiyet iktizâsınca bu risâle-i muhtereme sahâ-i fünûn bî-sûd münâkaĢât ile imlâ edilmemesi kâfiyen mukarrer olduğundan, mektubunuza mümkün mertebe muhtasar olarak cevap vermek mecbûriyetini hissediyorum. Evvelâ, Şehbâl‟deki makâlenin “sırf Ģahsiyyâttan ibâret” olduğunu iddia etmek "Ģahsiyyât" ın ne demek olduğunu bilmemektir. Binaenaleyh mektubunuzun bu fıkrası müstağnî-i cevâptır. Sâniyen, makâleme hiç cevap vermemekte cidden isâbet eder idiniz, öyle zann ederim ki "elime geçen bir defter de gördüğüm eserleri bilâtedkik neĢr ettim" demek her halde sizin için daha hayırlı olur idi.

Sâlisen Bâyezîd-i Sâni nâmına neĢr ettiğiniz pîĢrev ile semâî filhakika beni o kadar müteaccib etmiĢ idi ki müĢârun ileyhin berâber ihtiyâtan tekrâr arîz ve amîk tetebbuât-ı târîhiyyede bulunmaya mecbûr olmuĢ idim, teehhur-i vâki tahmininiz gibi bu tetebbuâttan neĢet etmiĢtir. Râbian, Bâyezîd-i Sâni ile Fârâbî'nin hem asr olması hakkındaki ifâdenizin "eser-i zühûl" olabileceği zâten makâlemde teslim edilmiĢ idi. Hâmisen, üzerinden bir seneden ziyâde zaman geçmiĢ olan bir meseleyi tazelemek istiyorsanız, o halde mevzû-ı bahs olan o esere ki notası Şehbâl‟in birinci nüshasında mündericdir-dair ne türlü itirâzınız var ise alenen dermiyân buyurmanızı tekrar ricâ ederim. Zât-ı âlînizle mûsikîye müteallik her türlü mübâheseye her zaman hazırım. Bi- Ģart-ı ân ki mübâhesemiz "tahrîrî" olmalı ve herkes tarafının sözlerini görmeli ve okumalı. Avrupa‟da münteĢir mûsikî gazetelerinde ve hattâ cerâid-i yevmiyede bu gibi mübâhis-i mûsikiyyeye kesretle tesâdüf olunmaktadır. Asrımızda kaleme gelmez, yazılmaz fenn kalmamıĢtır. Hem bu sûretle cereyan edecek mübâhese-i fenniyenin menâfii birkaç kiĢiye münhasır kalmayıp umûmuna Ģâmil olur. ġu halde beni daha ziyâde intizârda bırakmayıp itirâzât-ı fenniyenizi îrâd buyuracağınızı ümîd ederim. Sâdisen, Bâyezîd-i S â n î ‟ n i n mûsikîĢinâs olmadığını ve binâenaleyh "Hâle" ye derc ettirdiğimiz eserinde bittab„ müĢârün ileyhin olamayacağını sûret-i kat'iyyede iddiâ

ediyorum. Bu bâbda ki delâilim ber-vech-i âtîdir. Evvelen müĢârün ileyhin mûsikîye intisâbı hakkında matbu„ ve gayr-i matbu„ tarihlerde hiçbir rivâyet bulunmaması sâniyen müĢârün ileyhe isnâd ettiğiniz pîĢrevin bestelendiği devr-i kebîr usûlünün o târihte henüz tertip ve ihtira„ bile edilmediğinin muhakkak olması.

Bu iki nokta-i esâsiyeden mâadâ bir üçüncü nokta-i mühimme var ki o da mebhûsünanh “evc” pîĢrevinin üslûbu mûsikî nokta-i nazarından hâiz olduğu tavır ve reftârdır. Mûsîkîmizin âsâr-ı muhtelifede ahz ettiği esâlîb-i muhtelifeyi tedkîk edenler yek nazarda teslim ederler ki bu pîĢrev nihâyet yetmiĢ seksen seneden beri bizde meydan almıĢ bulunan bir üslûp ile yazılmıĢtır. Takriben üç buçuk asır mukaddem bestelenmiĢ bir eserin bu üslûpta olamayacağını idrak edebilmeniz için Şehbâl‟in nüshâ- i ahîresinden biriyle notası neĢr edilen "yegâh" pîĢrevine nazar-1 dikkatinizi celb ederim ki bu pîĢrev binnisbe daha muahhar bir zamanın mahsûlât-ı mûsikiyyesindendir.

Hulâsa-i kelâm, tekrar ederim ki, Bâyezîd-i Sânî‟nin kat'iyyen mûsikîĢinâs olmadığı bence bir hakîkat-i târihiyyedir. Buna dâir burada tafsîline lüzûm görmediğim daha birçok vesâ'ik nezdimde mevcût iken mektebinize gelecek olsam dahî faraza göstereceğiniz bir nota defteri bana tebdîl-i kanâat ettiremez. Malûmunuzdur ki bu gibi mesâilin vesâik-i târihiyye ve delâil-i fenniyye ile isbâtı muktedirdir. Bu Ģerâit dâhilinde isbât-i müddeâya muvaffak olur iseniz Târîh-i Osmânî Encümeni‟nin büyük teĢekkürâtını kazanacağınız Ģüphesizdir. Muvaffak olamadığınız halde Târih-i Osmânî‟ye bî-asl ve esâs bir rivâyetin idhâline meydan vermediğimden dolayı iftihâr etmek de bendenize âittir.

B. MAKALENĠN ÖZETĠ

Rauf Yektâ Bey Şehbâl‟in 21. sayısında Ġsmail Hakkı Bey hakkındaki eleĢtirilere yer vermiĢtir. Ġsmail Hakkı Bey‟in Hâle mecmûasında yazdığı makâledeki eksiklik ve yanlıĢlıkları belirtmesinden dolayı Ġsmail Bey kendisine bir cevap yazıp kendisini okula davet etmiĢtir. Bunun üzerine Rauf Yektâ Bey, Ġsmail Hakkı Bey‟e bir cevap yazmıĢ ve bu cevabında önceki yazısında belirtiği Fârâbî ve 2. Bayezid‟in aynı dönemde yaĢamadığını, Sultan Bayezid‟in önemli bir mûsıkiĢinas olmadığını, evç makâmında devr-i kebir usûlünde pîĢrev ve aynı makamda bir de sazsemâîsi olmadığını yaptığı araĢtırmalar sonucu belirtmiĢtir. Fârâbî‟nin, Sultan Bayezid Han‟dan yaklaĢık 512 yıl önce yaĢadığını ve pîĢrev ve sazsemâîlerin üslûp ve tavır bakımından çok eski olmadığını belirtmiĢtir. Bunun yanında devr-i kebir usûlünün o zamanda icâd

edilmediğini önemle vurgulamıĢtır. Rauf Yektâ, kendisini karĢılıklı olarak görüĢmeye çağıran Ġsmail Hakkı Bey‟le her türlü tartıĢmaya hazır olduğunu ve eğer böyle bir ortam olursa her Ģeyin yazılı olmasını ve herkesin yazılanları görüp okuyabilmesinin sağlanması gerektiğini istemiĢtir.

V. ġARK MÛSĠKÎSĠNE AĠT BĠR MÜHĠM TEġEBBÜS

6