• Sonuç bulunamadı

B. MAKALENĠN ÖZETĠ

IV. MACAR KONSERĠ

A. MAKALENĠN LATĠN HARFLERĠNE ÇEVĠRĠSĠ

Aralarında münâsebeti ırkiyye bulunan milletlerin mûsikîlerinde bu münâsebetin az çok te‟sirâtı görüleceğini iddiâ eden hükemâ-yı mûsikînin hakları olduğunu teslim etmek lâzım gelir. Filhakîka evvelki gece TepebaĢı Belediye Tiyatrosu‟nda Macar Orkestrası tarafından verilen parlak bir müsâmere-i mûsikiyyede dinlediğimiz millî

Macar besteleri bize hiç ecnebi bir millet mûsikîsi te‟sirâtını icrâ etmedi. Bilakis Türk ve Macar mûsikîleri beyninde Ģâyân-ı dikkat müĢâbehetler bulduk ve bu müĢâbehetlerin, her iki milletin lisânları arasında vücûd-i elsine ulemâsı tarafından dermeyân edilen münâsebetten her halde çok esaslı ve daha mühim olduğuna kanâat hâsıl ettik.

Müsâmere programının hâvi olduğu parçalardan (Straus) ve (Wagner) gibi Macar âlem-i mûsikîsine mensûb olmayan bestekârların eserleri derin bir hiss-i takdîr ve telezzüz ile dinlendi. Maamâfih huzzârın en ziyâde intizâr ettiği âsâr hâlis Macar mûsikîsine ait besteler idi. Bu necîb milletin tarihi gösteriyor millî Macar mekteb-i mûsıkisi yenidir; bir asır evveline gelinceye kadar Macaristan‟daki bestekârların hemân kâffesi Alman ırkına mensûb ve binâenaleyh Alman mektebi mûsikîsine hâs üslûp ve an„anâtı muhâfaza ve takîp eden zevâttan ibâret bulunuyor idi. Lâkin bu hâl, bittabiî, ilanihâye devam edemez idi. Nitekim son asırda Macarlar arasında milliyet cereyânı bilhâssa vâdî-i mûsikîde kuvvetli bir Ģekil aldı; çünkü millî Macar elhânı esâsen garp mûsikîsi nagamâtından farklı bir üslûba mâlik olduğu gibi, Macarlar‟ın münâsebât-ı hem-civârı dolayısıyla min-elkadîm Ģark makâmları ve Ģark ikâ„ları ile her dem hâl-i temasta bulunmaları da ġark‟tan bir hayli Ģeyler almalarını mûcib olmuĢ idi. ĠĢte Macarlar mûsikîlerinin bu mevki„-i husûsîsiyle hâiz olduğu kıymetdâr anâsırından hakkıyla istifâde, yolunu bulmuĢlar ve garbın tekemmülât-ı ahîresinden istifâde etmekle beraber, millî Macar mûsikîsinin husûsî rengini de muhâfazaya muvâffak olmuĢlardır.

Macar mûsikîĢinâsları tarafından vâki„ olan dâvete maatteĢekkür icâbetle hâzır bulunduğum bu müstesnâ müsâmerede, bir taraftan orkestranın rûh-efzâ terennümâtını dinlerken, diğer taraftan millî mûsikîmizin hâl-i hazır esef-i iĢtimâlini düĢünmemek kâbil olamıyor idi. Her iki mûsikî beyninde esas itibariyle pekçok müĢâbehetler var iken hâl-i hazırda Macar mûsikîsinin vâsıl olduğu mertebe-i terakkî ile bizimki arasında hâsıl olan büyük fark hakîkaten Ģâyân-ı dikkat bir dereceyi bulmuĢ idi. Cidden teessüf olunur ki millî harsımızın en mühim Ģubesi olan mûsikîmize ihtiyât-ı asriyyeye muvâfık bir Ģekil verilmesi için ne gibi tedâbir ittihâzı mukteza olduğuna dâir, bu iĢle meĢgul olması lâzım gelen Darülelhân‟ımızca henüz bir karar bile verilmemiĢ ve bu husustaki müsâmahalarımızın neticesi olarak Ģu asr-ı terakkîde kıymettâr vakitler gâib edilmekte bulunmuĢtur.

Orkestra heyeti, her çaldığı parçada yeni bir muvaffakiyet gösterdikçe benim de millî mûsikîmiz nâmı ve hesâbına hissettiğim teessüflerin derecesi artmakta idi. Bu hâl bir aralık o latîf âsârın istimâından mütehassıl zevk-i ruhânîyi ihlâl edecek mertebeyi bulduğundan, muvakkaten olsun bu hissiyâttan tecerrüde çalıĢarak bütün dikkatimle orkestrayı takibe karar verdim.

Heyet-i mûsıkiyye erkânından bir kemânînin orkestra refâkatiyle << yalnız >> çaldığı parça Ģiddetli alkıĢlara mazhar oldu; maahâzâ bu zât en büyük mahâretini sâmiîn tarafından olunan ısrâr üzerine terennüm ettiği ikinci bir parçada gösterdi ve bu parçanın en rakîk bir noktasında o kadar muvaffak oldu ki koca tiyatroda kimse nefes bile almıyormuĢ gibi bir sukûnet husûle geldi; aynı zamanda altmıĢ kiĢilik orkestradaki giriĢ sazlarının kâffesi yaylarının son derece hafif hareket ettiriyor, ve bu esnâda orkestra üzerinden en nermin bir nesîm-i sıhriyyenin geçtiğini andırır rûhnüvâz mûcât-ı lahniye iĢitiliyor idi. Doğrusu sanatta mahâretin haddül-gâyesi olan bu muvaffakiyetlerinden dolayı bütün orkestra heyeti bihakkin Ģâyân-ı tebriktir.

Beyoğlu mehâfilinde pek ma„ruf bir üstâd olan piyanist Mösyö (Hege)‟nin yine orkestra refâkatiyle çaldığı uzun ve cidden müĢkillül-icrâ aksâmı hâvi parçada kadirĢinâs sâmiîn tarafından lâyık olduğu alkıĢ tûfânıyla karĢılandı. Umûmun müsellemi olan kudret ve mahâret-i icrâsını bu vesîle ile bir defa daha irâe eden üstâd-ı Ģehîr vazifesinin hitâmında orkestra reisinin samîmî tebrik ve teĢekkürleri arasında sahneden çekildi.

Macar orkestrasını teĢkil eden esâtizenin sazlarında hakiki mahâret eshâbından oldukları programın daha ilk numarasının icrâsı ile anlaĢılmıĢ idi. Filvâki„ bu muktedir sâzendelerin pek bâriz bir mûsikî aĢkıyla çaldıkları âsâra baĢka bir rûh ifâza etmekte ve hele millî Macar bestelerinde bu husûstaki Ģevk ve gayretleri pek parlak ve vicdângîr derecelere varmakta idi.

Orkestra reisinin Ģâyân-ı ihtirâm bir üstâd-ı kâmil olduğu da erbâb-ı vukûfun nazar-ı dikkatinden kaçmadı. Denilebilir ki bu zât pek âlimâne bir tarzda idâre ettiği koca orkestrayı muktedir sâzendelerin elindeki tek bir âlet-i mûsikî menzilesine indirmiĢ ve bu muazzam heyete her arzusunu suhûletle icrâ ettirerek her türlü furûk-i dakîka-i mûsıkiyyeyi istihsâl vesâitini öğretmiĢtir.

Pek kıymettâr hâtırasını uzun müddet muhâfaza edeceğimiz bu latîf müsâmere-i mûsıkiyye ile bizi tesrîr eden muhterem ve necîb misâfirlerimize karĢı medyûn

olduğumuz hüsn-i Ģükrânın burada alenen îrâdını bir vazife addeder ve millî mûsikîmizin aynı tekemmülâta mazhar olması için alâkadârân tarafından sarf-ı himmet olunması hakkındaki temenniyâtımızı bu vesîle ile de tekrar eyleriz.

B. MAKALENĠN ÖZETĠ

Rauf Yektâ Bey bu makâlesinde TepebaĢında, Macar Orkestrası tarafından verilen konserden bahsetmektedir. Bu konser Rauf Yektâ Bey‟i çok etkilemiĢtir. Konseri dinlerken Macar bestelerinin, batı müziğinin aksine Türk mûsikîsine daha yakın bir tavır içinde olduğunu hissettiğini ve bizimle ırk olarak aynı soydan gelen bu milletin, müziğinin de bize benzediğini ifâde etmektedir. Konserde yabancı milletlerin müziğine de yer verilmiĢ fakat asıl takdir ve hayranlık Macar besteleri üzerine gösterilmiĢtir. Bundan bir asır evveline kadar Alman müziği etkisinde kalan Macarlar‟ın, milliyetçilik fikrinin yayılması ile kendilerine ait müzik icrası gayretine girmiĢlerdir. Bu icra daha çok doğu kültürüne ait usul ve makamlarda uygulanmıĢtır. Konserde Macarlar‟ın bu kadar kısa zamanda göstermiĢ oldukları geliĢmeyi büyük hayranlıkla izleyen Rauf Yektâ Bey‟in bir ara Türk müziğinin içinde bulunduğu durum aklına gelmiĢtir. Konserin devamında Macarlar‟ın göstermiĢ olduğu baĢarı arttıkça onun müziğimize ait takınılan olumsuz tutumlar göz önüne gelmekte idi. Sazlar arasındaki uyumun son derece güzel olduğunu, Ģefin orkestraya hakimiyetinin çok baĢarılı olduğunu ifade ederek solo yapan sâzendelerin çok güzel icrâlarda bulunduğunu belirtmiĢtir. Özellikle piyanist Mösyö Hege‟nin icrası zor olan bir eseri güzel bir Ģekilde sunması, tiyatro salonunundaki seyircilerin alkıĢ tufanıyla hayranlıklarını göstermesine vesile olmuĢtur. Rauf Yektâ son olarak Macar müziğindeki büyük geliĢimin bizde de gerçekleĢebilmesi için Dârülelhân‟ımızın ve sorumluların büyük bir gayret içine girmesi gerektiğini önemle vurgulamıĢtır.