• Sonuç bulunamadı

2.3. Radyo Haberlerinin Özellikleri

2.3.1. Radyo Haberi Ve Eğlence

Radyo teknolojisi gelişmeye ve toplumda yaygınlaşmaya başladığından bu yana gündem belirleme kamu gündemini etkileme konusunda etkin rol oynamıştır. Televizyonun ve diğer kitle iletişim araçlarının yaygınlaşmasıyla Türkiye de radyo bu işlevini kaybetmeye ve eğlenceye yönelmeye başlamıştır. Başlangıçta kitlelerin en önemli haber aracı olarak gündem belirleyen radyo şimdilerde siyasi gündemden uzak bir eğlence kutusu rolünü oynamaya başlamıştır.

Her teknolojinin kendi gündemi olduğundan bahseden Neil Postman “Örneğin matbaanın, bir dilsel araç olarak kullanılması yönünde apaçık bir yönelimi vardı. Matbaanın yalnızca resimlerin yeniden basınımda kullanılması akla uygun bir durumdu. Roma Katolik Kilisesi'nin on altıncı yüzyılda matbaanın bu şekilde kullanılmasına karşı çıkmamış olduğunu düşünün. Durum hakikaten böyle olsaydı

Protestan Reformasyonu gerçekleşmeyebilirdi; Luther'in iddia ettiği gibi. Tanrının sözleri her ailenin masasında bulununca Hıristiyanlar Papalığın kendine göre bir yorum getirmesine gerek duymazlardı. Matbaa, on beşinci yüzyılın başından itibaren, yazılı dilin sergilenmesi ve toplu biçimde dağıtılması bakımından olağanüstü bir fırsat olarak algılanmaktaydı. Matbaanın teknik olanakları tamamen bu yöne götürüyordu. Dahası, matbaanın bu amaç için icat edilmiş olduğu bile söylenebilir.”(Postman, 2004: 99) demektedir. Matbaayla ilgili söylenenlerle radyo için gerçekleşen durum göz önüne alınırsa radyonun da geçmişte toplumları ciddi şekilde etkilediği ve toplumsal karar alma süreçlerinde kitle iletişimin gücünü anlayan iktidarlar tarafından kullanıldığı söylenebilir.

Matbaanın gelişimiyle bireyselleşmenin ve toplumsal genel fikirlerden bireysel fikirlere yönelen duruma gönderme yapan McLuhan’a göre “Matbaa, bireyciliğin teknolojisidir. Eğer insanlar bu görsel teknolojiyi bir elektrik teknolojisiyle değiştirmeye karar verdilerse bireycilik de değişecektir. Matbaa bütün tarihçilerin de doğruladığı gibi, bireycilik eğilimini şiddetlendirmiştir”(Aktaran: Altay, 2005: 59). Radyoda ve radyonun toplum üzerinde ki etkisinde ise tam tersi bir durum söz konusu olarak geçmişteki dönemde McLuhan’ın kabile toplumu olarak adlandırdığı ve bireyselleşmenin olmadığı dönemlerdekine benzer bir şekilde radyoyla sözlü kültüre geri dönülmüş ve fikirler düşünceler olaylar veya olgular radyoda egemen ideolojilerin istedikleri şekilde aktarılmıştır.

Radyo, söylenmiş sözün elektronik olarak üretilmesi anlamında sözlü kültürün yazılı kültür karşısında yeni bir seçeneğe kavuşması olarak da değerlendirilebilir (Törenli, 2005: 68).

Televizyonun icadı ve yaygınlaşmasını takiben dünyanın gelişmiş ülkelerinde 1950”lerin sonlarına rastlayan süreçte radyo eski etkisini kaybederek en güçlü kitle iletişim aracı pozisyonundan ikinci plandaki yerini almıştır. Radyonun yapısal dönüşümünün ele alındığı bölümde anlatıldığı gibi radyo bu dönemden itibaren farklı bir formata bürünmüştür.

Radyonun şuan ki görev alanı o dönemlerden başlayarak değişmiş ve özellikle televizyonun yaygınlaşmasıyla kitlelerin ilgi odağı olan televizyonun yapısı gereği kitleler televizyonla birlikte eğlenceye yönelir hale gelmiştir. Postman televizyonun eğlence yönüne ilişkin şöyle der.

“Elbette, televizyonun eğlendirici olduğunu söylemek sıradan bir ifadedir. Böyle bir olgunun bir kültürü tehdit edeceğinden söz edilemeyeceği gibi hakkında kitap yazmaya değecek bir saptama da değildir. Hatta buna memnun bile olunabilir. Yinelemeyi sevdiğimiz bir deyişle, yaşam çiçeklerle kaplı bir yol değildir. Şuraya buraya atılmış birkaç çiçeğin görüntüsü yolculuğumuzu bir parça daha fazla çekilir hale getirebilir. Laponlar kuşkusuz böyle düşünü- yorlardı. Her gece televizyon izleyen doksan milyon Ama ikalının da böyle düşündüğü varsayımında bulunabiliriz. Ancak benim burada ileri süreceğim nokta, televizyonun eğlendirici olmasından öte. Eğlenmeyi, her türlü deneyimlerimizin temsilinin doğal çerçevesi haline getirmesidir. Televizyon aygıtımız bizi dünyayla hep yakın ilişkide tutar, ama bunu bize gülümseyen çehremizin hiç değişmediği bir yüzle yaptırır. Sorun, televizyonun bize eğlendirici temalar sunması değil, bütün temaların eğlence olarak sunulmasıdır ve bu da bambaşka bir sorun oluşturur.” (Postman, 2004: 101)

Eğlencenin televizyonun söyleminde üst ideoloji olduğunu söyleyen Postman’a göre neyin gösterildiğinin ya da hangi bakış açısının yansıtıldığının hiçbir önemi yoktur: Her şeyin üstünde tutulan varsayım, hepsinin bizim eğlenmemiz ve haz almamız gözetilerek sunulmasıdır.” (Postman, 2004: 102). Televizyon teknolojisiyle alakalı olan bu durum elbet ki radyoyu da etkilemiştir. Televizyonla yarış içinde olan radyo, televizyonun daha fazla ilgi toplamasından dolayı kısmen televizyonu taklit etmeye başlamıştır. Ve radyonun yapısal dönüşüm sürecinde televizyonla yarış ve taklit etme ihtiyacı da etkili olmuştur.

Televizyon izleyicisi az öncede değindiğimiz gibi izlediği her şeyi bir eğlence unsuru gibi algılamaktadır. Haber programları veya bültenlerinin de algılanışı aynıdır. Savaşlar ya da depremler evlerimizde izlediğimiz kurmaca filmlerden çok farklı değildir. Radyo da ise durum bunun tam tersidir. Özellikle ilk başlardan itibaren halkların en fazla haber aldığı kurumlar olan radyoların algılanışı televizyondan farklıdır. Televizyonda görsellikle gösteriye dönüşen haberler radyoda gösteriden uzak ve gerçekçidir. Ön plana çıkan inandırıcılığı arttıran şeyse kuruma olan güvendir. Gün boyu düş satan radyo istasyonlarının haber konusunda güvenilirlikleri ise artık tartışılır bir hal almıştır.

Radyoda meydana gelen bu değişikliği ve televizyonla rekabet sürecini incelerken daha önceden de söylendiği gibi değişim süreci toplumsal üretim şekilleri ve bu doğrultuda kitle iletişimin yeniden şekillenmesiyle alakadır. Özellikle televizyon teknolojisinin yaygınlaşması ile kitlelerin de beklentilerinde değişimler olmuştur. Kitlelerin televizyona yoğun ilgisi kitle iletişim araçlarındaki içerikle ilgili

olarak radyoyu da son derece etkilemiştir. Görünen o ki televizyon teknolojisi toplumsal ilgileri veya düşünceleri etkilemiş ve elektronik yayıncılık adına yeni bir dönem başlatmıştır.

Televizyonun toplumdaki değişimle alakalı etkisi ayrı bir tez konusudur. Ancak radyonun değişimi üzerindeki etkisi adına toplumların yönlendirilmesi ve toplumsal değişimle ilgili potansiyelinden dolayı, hedef kitlesinin ilgisini kaybetmeye başlayan radyonun da hem toplumsal yapının üretim ilişkilerince yeniden şekillenmesi hem de hem de aynı toplumdan etkilenerek yayınlarını şekillendiren ve egemen güçlerin elinde olan televizyonun etkin gücüne öykünmesi ve onun izinden gitmesi kaçınılmaz olmuştur.

Radyonun yapısal dönüşümün süreci sonunda eğlenceye yönelmesi televizyona öykünmesiyle de ilintilidir. Ancak bunu yaparken radyo istasyonları tüm bu eğlence unsurları içine haberi yerleştirememiştir. Çünkü radyo haberleri televizyondaki gibi gösteriye veya eğlence unsuruna dönüştürülememiştir. Radyoda haber televizyona göre ciddi ve dinleyenlerin içinde eğlence öğeleri bulamayacağı bir yapıya sahiptir. Televizyon haberi izlenirken izleyici ciddi konuları bile görsellikle beraber eğlenceli bir şekilde izlerken şu anda radyo istasyonlarının haber bültenlerini giderek kısa tutmalarının nedenlerinden biride de bu haberlerin içinde eğlence öğelerinin yerleştirilememesidir. Tüm dünya eğlenceye yönelmişken radyo istasyonları sistemin bir parçası olarak ister istemez ayak uydurmak durumunda kalmışlardır.

Radyoda haberin eğlenceye dönüşememesi radyo algısı ve radyonun gerçeklik kurgusuyla da alakadır.