• Sonuç bulunamadı

Psikolojik yıldırma temelde iki taraflı bir olgudur. İki taraf arasında meydana gelen bu etkileşimde taraflar kimi zaman iki kişi olabileceği gibi, kimi zaman da tek bir şahıs veya bir grup olabilmektedir. Bu süreçte taraflar; psikolojik yıldırmayı uygulayanlar ile psikolojik yıldırmaya maruz kalan kurbandır. Temelde iki tarafın bulunduğu bu yapıda üçüncü bir tarafı daha eklemek gerekir. Seyirciler olarak nitelendirdiğimiz bu üçüncü taraf, doğrudan sürece katılmasa da süreci etkilemektedir (Güngör, 2008:48; Tınaz, vd., 2008:36-51).

2.5.1.Psikolojik Yıldırma Uygulayanlar

Psikolojik yıldırma uygulayanlar genelde yönetim güçlerinden kaynaklı olarak yöneticiler, zaman zaman rekabet kaynaklı olarak çalışma arkadaşları, nadiren de astlardır. Her birey veya grubun psikolojik yıldırma olarak değerlendirebileceğimiz davranışlar sergilemesinin nedenleri, kişilik özellikleri ve hareket dinamiklerinin çok çeşitli olmasıdır. Kimileri kişilik özelliklerinden, kimileri kurumsal yapıdan, kimileri ise sosyal bir takım etkilerden ötürü psikolojik yıldırmada bulunmaktadır. Psikolojik yıldırmada bulunanlar, bu süreçte aktif olarak rol alan taraftır.

Namie, psikolojik yıldırmada bulunanlarla ilgili, kişilik özelliklerinden hareketle dört farklı profil belirlemiştir (Namie, 2002: 4):

1. Çığırtkanlar: Klasik psikolojik yıldırma tiplemesini yansıtırlar. Yaşadıkları

ani duygu değişimleri ve önceden kestirilemeyen ani öfke nöbetleri ile iş ortamını olumsuz etkilerler. Çevresinde bulunanları kendisinden korkulması gerektiğine inandırmak için psikolojik yıldırmaya maruz kalan kurbanını topluluk önünde azarlar, eleştirir veya gülünç duruma düşürürler. Genellikle bulunduğu ortamda saldırgan davranışlar göstermektedir. Ayrıca psikolojik yıldırmanın sürdürülebilir olması için psikolojik yıldırma uygulayan bilinçli olarak hedefiyle yarattığı çatışma ortamını şiddetlendirmeye çabalamaktadır. Bu çabalar, çoğunlukla hedef alınan bireyin giderek yıpratılmasına kadar gitmektedir (http://www.journals.istanbul.edu.tr/iysskd/article, 2015).

2. Sürekli eleştirmenler: Bu tip bireyler genellikle çalışma arkadaşları ve

astlarının davranışlarında kusur arar ve bunları bireyler üzerinde bir baskı aracı olarak kullanırlar. Bunu yapmalarındaki asıl amaç, kendilerinin kusur ve eksiklerini gizlemeye çalışırlar. Sürekli eleştirmenler, kurbanlarının hatalarını hemen yüzlerine vurmazlar aksine bunları biriktirir ve zamanı geldiğinde herkesin önünde kurbanlarını küçük düşürmek için ortaya çıkarırlar. Davranışlarını çoğunlukla kapalı kapılar ardında gerçekleştirmelerine karşın, zaman zaman kurbanlarına topluluk içinde de saldırıda bulunabilirler(Güngör, 2008: 50-51).

3. İki başlı yılan: Bu tip bireyler farklı bir profil sergilerler. Bu bireyler

hiyerarşik pozisyonlarda yukarı doğru çıkarken, aşağıdakilerin gelişimi ve ilerlemesini engellemek için bir takım planlar yaparlar. Bu tarz bireyler kurbanlarının sosyal imajını özellikle kendi imajlarını güçlendirecek biçimde karalamaya çalışırlar. İş ortamındaki dedikodular ve yapılan bilinçli çarpıtmalarla iş arkadaşlarını kurbanına karşı

kışkırtmaya ve kurbanı bir hedef haline getirmeye çalışırlar. Yaptığı propagandalar sonucunda hedef aldığı bireyin argümanlarına inanılmazken, bu bireyler herkesi kendisine inandırmakta oldukça başarılıdırlar yani ikna kabiliyeti de ortalamanın üzerinde olan kişilerdir (Namie, 2002: 4).

4. Kapıcılar: Bu tip bireyler ise, hedef aldıkları bireylerin başarısız olması için

tüm zamanını ve enerjisini harcamaktan çekinmez. Kurbanın iş ortamında herkes tarafından başarısız olarak algılanması için her şeyi yapmaya hazırdır ve bu nedenle, kurbanın performansı konusunda her zaman bir şikâyeti vardır (http://www.journals.istanbul.edu.tr/iusskd/article, 2015).

Sonuç olarak, psikolojik yıldırma uygulamaya meyilli bireylerin saldırgan, takıntılı, kişisel çıkarlarını ön planda tutmaya eğilimli oldukları ve psikolojik şiddeti silah olarak kullanmayı tercih eden bir profil sergiledikleri görülmüştür. Psikolojik yıldırma uygulayanların herkesten daha başarılı olma isteklerini bir takıntı haline getirmiş olduklarından dolayıçoğunlukla kişisel başarısızlık ve yetersizliklerini başkalarına zarar vererek gizlemeye çalıştıkları görülmektedir (Namie; 2002; 4).

2.5.2. Psikolojik Yıldırmaya Maruz Kalan Birey (Kurban)

Psikolojik yıldırma sürecinde kimi zaman etkin, kimi zaman da etkin olmayan bir unsur olarak karşımıza çıkabilmektedir. Bu durum kurbanların kişilik özelliklerinden ve davranışlarından kaynaklanmakla beraber, bazen de psikolojik yıldırmanın oluşum sürecinden kaynaklanabilmektedir. Psikolojik yıldırmada bulunan birey ile kurbanın konumları, psikolojik yıldırmanın altında yatan nedenler ve ortaya çıkış şekline göre kurban etkin yani aktif veya etkin olmayan yani pasif olarak nitelendirilebilir. Temelde iki farklı kurban tipolojisinden bahsedilmektedir bunlar; zayıf kurbanlar ve provakatif kurbanlardır. Zayıf kurbanlar kişilik yapılarındaki bir takım zafiyetler sebebiyle psikolojik yıldırmaya hedef olurlar ve süreç içinde pasif bir rol alırlar. Provakatif kurbanlar ise, kişilik yapılarındaki bir takım unsurlar sebebiyle karşılarındakini tahrik ederek psikolojik yıldırmanın hedefi haline gelirler ve aslında bu kişiler süreç içinde aktif bir rol almaktadırlar.

Huber ise; konuya farklı bir açıdan yaklaşarak psikolojik yıldırmaya maruz kalanları genel olarak dört grupta toplamaktadır (Huber, 1994:24-25 akt: Güngör, M, 2008: 53):

1. Yalnız olanlar: Yalnız olan bireyler çalıştıkları ortamdaki baskın gruptan

daha farklı özelliklere sahiptirler. Örneğin; sadece kadınların çalıştığı bir iş ortamında çalışmaya başlayan bir erkek veya tersi bir durum söz konusu olduğunda grubun o zamana kadarki homojen yapısı bozulduğundan dolayı, grup bu duruma tepki gösterir. Genellikle gruptan farklı ve yalnız olan bu bireyin, grubun o zamana kadarki uyumunu ve alışkanlıklarını değiştireceği düşüncesi hâkim bir düşünce olduğundan bu duruma tepki olarak yalnız olan bireye karşı psikolojik yıldırma uygulayabilirler.

2. Farklı olanlar: Bu durumda çalışma ortamının homojen bir yapısı bulunmasa

da hedef alınan bireyin bir takım farklı özellikleri bulunmaktadır. Örnek olarak; engelliler, farklı bir etnik kökene veya dine mensup olanlar (Tınaz, 2008: 20).

3. Başarılı olanlar:önemli bir başarı gösterip yöneticisinin ya da doğrudan

yönetimin övgüsünü kazanan bireyler hemen çalışma arkadaşları tarafından kıskanılabilir. Bireyin arkasından her türlü zorluk, dedikodu ve oyunlar oynanarak bireyin çalışması sabote edilebilir. Bu yüzden bulunulan örgütte başarılı olan bireyler tüm tepkileri üzerlerine çekerler (Yavuz, 2007: 37).

4. Örgütte işe yeni başlayanlar: Örgütte bulunanlar arasında belli başlı

gruplaşmalar mevcut ise, bireylerin bu gruplara kendini kabul ettirmesi en çok karşılaşılan problemlerden biridir. Bazen ise, psikolojik yıldırma gruba kabul edilmenin bir ön şartı ya da kabul edilmeden önce yerine getirilen bir ritüel halidir (Tınaz, 2008: 20). Örneğin; Türkiye’de “yandaş sendikaya mensup olmayanlar”

2.5.3. Seyirciler

Psikolojik yıldırma sürecindeki üçüncü taraf olan seyirciler, iş ortamında psikolojik yıldırma uygulayanlar ve kurban dışında kalan herkesi kapsamaktadır. Bu bireyler çalışma ortamında meydana gelen psikolojik yıldırma olgusunun farkına vardıkları andan itibaren seyirci olarak nitelendirilirler. Doğrudan doğruya psikolojik yıldırmanın içinde yer almamakla beraber, bu durumun farkında olduklarından bir şekilde psikolojik yıldırmaya katılmakta, onu algılamakta ve etkilerine maruz kalmaktadırlar. Seyirciler psikolojik yıldırma karşısındaki tavırlarına göre iş ortamında çatışmayı sona erdirebilecekleri gibi bu çatışmanın daha da şiddetlenmesine katkıda bulunabilirler. Bu yüzden, seyircilerin tavrı iş ortamında psikolojik yıldırma saldırılarının geleceğini de tayin etmektedir. Bu süreçte seyircilerin bazıları etkin bazıları ise etkin olmayan bir şekilde rol almaktadır. Etkin olmayan seyirciler genellikle

bu duruma ilgisiz ve duyarsız kalmakta ve psikolojik yıldırma uygulayan bireyle ilişkilerini sürdürmektedirler. Bazen bireyin gücü hayır diyebilmesindedir. Günün rüzgârına kapılmadan, doğru bildiğini söyleyebilmektir. Hak bildiği yolda eğilip bükülmeden, şartları törpülemeden, şikâyet etmeden yürümektir. Otoritenin, iktidarın buyurgan sesine boyun eğmeden, onun sunduğu rahatlığa gönlü kaymadan varolabilmektir. Onaylanmamak korkusu genelde insanların içine öyle yerleşmiştir ki, sürüden ayrılmaktansa ahlakın genel kaidelerini görmezden gelme tercih edilmektedir. İnsanların hayatlarını korku yönetmeye başladığında, güvenlik arayışı sürüden biri olmayı, kalabalıklara sığınmaya telkin eder (Sayar, 2014: 194-195).Etkin seyirciler ise, açıkça psikolojik yıldırma uygulayanın yanında yer alan bireylerdir.

Kitle (melez) kültüründe insanların çoğu gelen ağam giden paşam anlayışı içerisinde güçlü ve egemen olanın yanında olup yandaş olmayanların ezilmesine uygun ortam sağlarlar. Bunlar haksızlık karşısında susan şeytanlardır, örgütteki yıldırmaya zemin hazırlarlar. Bunlar haksızlık karşısında direnselerdi yıldırma eylemi doğmazdı.