• Sonuç bulunamadı

3. TERÖR ÖRGÜTLERİNİN GENÇLİĞİ KAZANMASININDAKİ YÖNTEMLER

3.2. Psikolojik Yöntemler

Örgütlerce eleman kullanmada kazanılan psikolojik yöntemlerin sosyal yöntemleri tamamladığı söylenebilir. Bu nedenle örgütler militanları psikolojinin bir takım süreçlerinden geçirdikten sonra silahlı mücadeleye sokmaktadır. Bu psikolojik yöntemlerin en etkilileri ise şu şekilde sıralanabilir (Çimencan, 2009);

3.2.1. Güdüleme

Güdü, organizmayı davranışta bulunmaya iten güçtür. Güdüler organizmaya faaliyete geçirerek organizmanın davranışını belirli bir amaca doğru yöneltir

(http://egitim.aku.edu.tr/motivasyondikkat2.doc). Örgüt militanları yaptıkları işi ideolojik

amaçlar uğruna gerçekleştirdikleri için kazanmayı planladıkları kişiye karşılıksız sevgi ve saygıyı uzun vadede bedelini almak üzere sunmaktadır. Sonuçta örgütün içerisine çekilen

birey artık kendi aklıyla düşünüp hareket edememektedir. Zira bireyin düşünce, duygu ve düşüncelerinin tek hâkimi tek yöneticisi ait olduğu grup olmaktadır.

Terör örgütlerinin kullandığı yöntemlerin ilk basamağı güdülemedir. Güdü, insanı belli ve düzenli bir davranışa yönlendiren herhangi bir uyarı olarak nitelendirilebilir. Güdüler fizyolojik ihtiyaçlardan (doğal güdü) veya sosyal ihtiyaçtan (sosyal güdü) kaynaklanabilir (Göksu, 2003: 34).

Kişiler, gruplar ya da toplumlar başkalarının bilincini, düşüncelerini, duygularını, eylemlerini ya da davranışlarını kendi çıkarları doğrultusunda etkilemek için doğru olan bilgiyi saptırırlar ve bunun için değişik araçlar kullanırlar. Bu araçlar yaygın olarak kullanılan dergi, gazete, kitap gibi basılı; radyo, sinema, TV gibi görüntülü ve sesli iletişim araçları, insanlara aktardıkları bilgi ve neden oldukları davranış değişikliğiyle ortak amaçların, beklentilerin, değerlerin, inançların, duygu ve düşüncelerin oluşmasında önemli rol oynarlar. Güdüleme (Manipulation) olarak nitelendirilen bu etkileme yönteminin en kolay ve yaygın yolu dildir. Çünkü dil insanın yaşamında en çok gereksinme duyduğu olgulardan birisidir (Akbulut ve Balcı, 2009).

Geniş anlamda ele alındığında her türlü eylemde ve eylem sonucunda ortak ve açık bir amaç vardır; amaca ulaşmak için ise yönlendirmeye başvurulur.

3.2.2. Grup dinamiği

Bir grup içerisinde oluşan sebep sonuç ilişkileri, grupların oluşması ve işleyişi ifade eder. Örgütler grup dinamiğini, gençlerin beynini yıkama, tutumlarını örgütlerin ideolojisi doğrultusunda değiştirme, kendi kimlik kişiliklerini silerek militan kimliği ve kişiliği kazandırmada bir araç kullanılırlar (Alkan, 2002: 166).

Gruplar, insanların rastgele bir araya geldikleri topluluklar değildir. Onları bir arada tutan değerler sistemi vardır (EGM, 1999).

—Her insan istediği gruba giremez. Çünkü grubun yazılı olmayan yasaları vardır. —Her gurubun bir işleyişi, kalıplaşmış değerleri, amaçları ve ilişki düzeni vardır. —Her grupta bir dayanışma, birlik, iş bölümü ve üyelerden ayrı beklentiler vardır. —Her grubun ortak bir aklı, tavrı, tutum ve davranış şekli vardır.

Liselerde, üniversitelerde, işçiler ve kamu çalışanları içerisinde, mahalli alanda örgüt sorumluları örgüte kazanmayı planladıkları kişilerin;

—Aile yapısı —Zaafları

—İrtibatta olduğu arkadaşları

—Ekonomik düzeyi gibi yönleri hakkında istihbarat yaparlar

(http://www.egm.gov.tr/temuh/mucadele2.htm).

Grup psikolojisinin etkisiyle örgüte kazanılmak istenen birey, yapılan işlerin yanlış olduğunu düşünse bile artık itiraz edemez. Zira önceden de ifade edildiği gibi bir grubun karakteristiği, ortak değer yargılarının, yazılmamış yasalarının, ortak tavır, tutum ve davranışlarının bulunmasıdır. İşte bu süreç tüm gücüyle bireyin üzerinde ağırlığını hissettirmeye başlamıştır. Çünkü terör örgütleri, bir kimseyi savaşmaya ve ölmeye hazır hale getirebilmek için o kimsenin kişiliğini bedeninden ayırmaktadırlar. Diğer bir ifadeyle onun kendi gerçek kişiliğine sahip olmasını önlemektedirler (“Terör Örgütleri Gençlerimizi Nasıl Kandırıyorlar”, 2009).

Terör örgütlerinin insan psikolojisinin bazı dinamiklerinden yararlanarak temin ettiği elemanlarına verdiği eğitimi ideolojik-teorik eğitim ve pratik eğitim olarak ikiye ayırabiliriz. Örgütlerin özelliğine göre belirli yayınları temel eğitim kitapları okutulmak ve üzerinde tartışılmak suretiyle öğrenilenler pekiştirilmeye çalışılır. Böylece ideolojik eğitimi tamamlayan kişiler silahlı mücadelenin bir gereği olarak bu yönde temel eğitime tabii tutulurlar (http://usgat.org/kitap-analizleri/genclik-ve-terorizm/).

3.2.3. Algılama

Terör örgütleri, kazandığı militanlarının beyinlerini ve ruhlarını, örgütün amaçlarına şartlandırma faaliyetlerini, bu kadarla da bırakmamaktadır. Ayrıca, yeni kazandığı militanlarının algılama dünyalarına da nüfuz ederek, örgütün idealleri ve amaçlarından başka herhangi bir şey düşünmelerini önlerler.

Terör örgütleri, militanlarını önce ideolojik yönden düşünce boyutunda yetiştirirler. Bunun nedeni de, algılamanın olabilmesi için bir insanın önce düşünmeyi öğrenmesi

gerekmektedir. Bir insan, ancak düşünce sistemi geliştikten sonra duyu organları aracılığıyla gelen uyarıcıları örgütleyip, anlamlandırabilir ya da algılayabilir. Bir insanın algılama dünyasını psikolojik süreçler vasıtasıyla eline geçiren terör örgütleri o insanı bir robot haline getirip istedikleri her şeyi çok rahatlıkla yaptırabilmektedirler (Terör Örgütleri Gençlerimizi Nasıl Kandırıyorlar, 2009).

İdeolojik eğilimden geçmiş bireylerde kendileri haricindeki her düşünceyi, fikri, ideolojiyi, örgülü, yapıyı düşman olarak algılama eğilimi vardır. Algı dünyaları ait oldukları örgütler taralından buna göre şekillendirilir, ayrıca ideolojik bir bakış açısı kazanan bireylerde bütün olay ve hadiselerin sahip olunan ideoloji çerçevesinde algılama ve yorumlama vardır, buda algıda seçicililiği beraberinde getirmekledir (http://usgat.org/kitap-analizleri/genclik-ve- terorizm/).

3.2.4. Militan Kimliği ve Kişiliği Kazandırma

Ne var ki depresyon, travma sonrası stres bozukluğu ve diğer bozukluklar gibi bazı ruhsal durumların, özellikle gençlerde örgüte katılma kararı ya da motivasyonunda bir ölçüde rol oynaması olasılığı bulunmaktadır (Arboleda-Flórez, 2006: 219).

Terör örgütlerinin, bir gencin psikolojik yönden beynini yıkayarak ideolojileri çerçevesinde şartlandırmalarının en önemli nedeni “kesin inanç” adamı haline getirmektir. Nitekim bir gencin örgüte gelene kadar ailesinden ve çevresinden aldığı kimlik ve kişilik silinerek yerine yeni bir kimlik ve kişilik kazandırılmaktadır. Bu husus, genelde militan kimliği ve kişiliği olarak adlandırılır. Bir terör örgütünün militanlarını bu süreçten geçirmesindeki amaç ise, işleteceği cinayetlerin meşruiyet dayanağını o kişinin iç dünyasına yerleştirebilmektir. Bundan sonra, bir militan işlediği cinayetlerden dolayı vicdani herhangi bir sıkıntı çekmemektedir (http://www.kirikkale.pol.tr/sayfalar.php?sayfaid=27).

Özetle terör örgütleri, psikolojik yöntemleri kullanarak ve genci örgütün haricinde hiç bir şey düşünemeyecek kendi değer yargılarını unutup hayata örgütün açısından bakmayı sağlayacak şekilde gencin algılamalarına etki etmeyi amaçlamaktadır.

4. TÜRKİYE’DE GENÇLERİN TERÖR ÖRGÜTLERİNE KATILMA