• Sonuç bulunamadı

2. TÜRKİYE’DE TERÖR ÖRGÜTLERİ

2.4. Diğer Örgütler

2.4.1. Devrimci Halk Kurtuluş Partisi/Cephesi-DHKP/C

Daha öncede bahsettiğimiz gibi Türkiye’de 1980 öncesi ve sonrası döneminde aşırı sol grup olarak eylem gerçekleştiren günümüzde de bu eylemlerine devam eden aşırı sol

unsurlardan birisi Devrimci Halk Kurtuluş Partisi/Cephesi (DHKP-C ) terör örgütüdür (Türkiye’deki Anarşi ve Terör’ün Güvenlik Kuvvetleri İle Önlenmesi, 1982: 37).

DHKP-C 30 Mart 1994 tarihinde Devrimci-Sol örgütünün partileşme kararı alması ile kurulmuştur. Dursun Karataş’ın Genel Sekreterliğini yaptığı ve Marksist-Leninist İdeolojiyi referans alan bir terör örgütüdür. Örgütün hedefi mevcut anayasal düzeni silah zoruyla yıkarak yerine Marksist-Leninist ilkelere dayalı bir sistem getirmektir. Bu amaca ulaşmak içinde Politikleşmiş Askeri Savaş Stratejisi (PASS) olarak adlandırılan ve temeli silahlı mücadeleye dayanan bir strateji benimsemiştir. DHKP/C örgütünü faaliyet alanlarının odak noktasını İstanbul teşkil etmekte; faaliyetler bu ilden koordine edilmektedir (Uçar, 2009).

Örgütün geçmişte gerçekleştirdiği önemli eylemlerini şu şekilde sıralamak mümkündür:

Ocak 1995 tarihinde İstanbul Kasımpaşa’da Koç Holdingin deposu basılarak tahrip edildi. 9 Haziran 1995‘de Rüştü Erdem isimli polis memuru DYP Şişli binası önünde nöbet tutarken aralarında Sibel Yalçın isimli örgüt üyesinin de bulunduğu üç DHKP-C üyesi militan tarafından öldürüldü (http://tr.wikipedia.org/wiki/Sibel_Yalçın).

29 Eylül 1995‘de Tarkan Yağcı ve Serdar Öztürk isimli Jandarma erleri İstanbul Maslak‘ta İl Jandarma Alay Komutanlığı giriş kapısı önünde gece nöbeti tutarlarken DHKP-C üyesi Mustafa Duyar ve İsmail Akkol isimli militanlar tarafından çapraz ateşe alınarak öldürüldü. 9 Ocak 1996 tarihinde Sabancı Center’ın 25. katında Sabancı Holding Yönetim Kurulu Üyesi Özdemir Sabancı, Toyota SA genel müdürü Haluk Gürgön ve başkanlık sekreteri Nilgün Hasefe‘nin öldürülmesi (http://arsiv.sabah.com.tr/1997/01/07/f01.html).

10 Eylül 2001‘de Taksim Gümüşsuyu caddesindeki polis noktasına DHKP-C üyesi Uğur Bülbül tarafından canlı bomba saldırısı düzenlendi. Saldırıda canlı bombanın dışında 26 yaşındaki polis memuru Halil İbrahim Doğan ve 25 yaşındaki polis memuru Tuncay Karataş ile 23 yaşındaki Amanda Rigg isimli o sırada yoldan geçmekte olan ve saldırı sonucu kolu kopan ve sonrasında ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan Avustralyalı genç bir turist hayatını kaybetti. 17 polis memuru ile 6 vatandaş saldırı sonucu yaralandı

Belirli dönemlerde artan ve belirli dönemlerde azalan ancak her dönem tehdit olma özelliğini koruyan bu örgüt günümüzde çok aktif olmasa da eylem halinde olduklarından söz etmek mümkündür.

2.4.2. Türkiye Komünist Partisi/Marksist-Leninist (TKP/ML)

Bir diğer sol örgüt olarak ise amacı, mevcut siyasal sistemi silahlı faaliyetlerle yıkarak, yerine Marksist-Leninist-Maoist ideolojiye dayalı Komünist bir devlet kurmak olan Türkiye Komünist Partisi/Marksist-Leninist (TKP/ML) karşımıza çıkar. Bu amaca ulaşmak için de, Mao’nun halk savaşı stratejisini benimsemektedirler. Halk Savaşı Stratejisi, geniş halk kitlelerinin örgütlenmesi sonucu oluşturulan, Halk Ordusunun vermiş olduğu mücadeleye denmektedir. Mao’ya göre Halk Savaşı; Stratejik Savunma, Stratejik Denge ve Stratejik Saldırı aşamalarından oluşmaktadır. Günümüzde TKP/ML örgütünün devamı olarak faaliyet yürüten TKP/ML KONFERANS ve TKP/ML DABK örgütleri, Tunceli kırsalı başta olmak üzere, Karadeniz Bölgesi kırsalında da faaliyetlerine devam etmektedirler. Metropollerde ise, İstanbul’u bir faaliyet üssü olarak kullanmaya devam etmektedirler

(http://www.sucveceza.com/yazi-284.html).

2.4.3. İslami Büyük Doğu Akıncılar Cephesi (İBDA/C)

Sol terörde olduğu gibi, zaman içinde Türkiye’de çok sayıda dini motifli terör örgütleri kurulmuştur. Bunlardan biriside dini esaslara dayanan, sünniliği temel alan, Şii düşünce ve grupları reddeden, silahlı eylemi benimseyen İslami Büyük Doğu Akıncılar Cephesi (İBDA/C) örgütüdür. Söz konusu örgüt, “Kendinden Zuhur Diyalektiği” olarak ifade edilen bir stratejinin gereği olarak, örgüt mensupları arasında hiyerarşik bir irtibata girmeksizin bağımsız yapılanmaktadırlar. Örgütün legal ve illegal alandaki faaliyetleri tamamen bağımsız inisiyatifler çerçevesinde oluşturulan cepheler tarafından yürütülmektedir

(http://vatanhainleri.wordpress.com/2007/05/18/ibdac-islami-buyuk-dogu-akincilar-cephesi-

orgutu/).

İBDA fikriyatı, edebiyatçı Necip Fazıl Kısakürek ve O’nun şeyhi Seyyid Abdulhakim Arvasi taraftarı Akıncı gençler tarafından 15 Kasım 1975 tarihinde, Salih Mirzabeyoğlu (Salih İzzet Erdiş) öncülüğünde çıkarılan Gölge Dergisi çerçevesinde oluştu. 12 Eylül öncesinde çeşitli miting ve gösterilerde boy gösteren örgüt, silahlı çatışmalarda bazı militanlarını kaybetti. 1 Ağustos 1984’de fiili bir yapılanmaya giderek, kendilerine Necip Fazıl

Kısakürek’in Büyük Doğu İdealine dayanarak İslami Büyük Doğu Akıncılar Cephesi (İBDA- C) ismini verdiler. Amaçları Osmanlı Devleti modelinde federatif yapılı bir İslam Devletini kurmaktır (http://unibozkurt.com/icerik/156/ibda-c).

Diğer İslamcı gruplara sert muhalefet gösteren örgüt yanlıları, daha çok şehirlerde yaşıyor ve topluma yabancılaşan problemli kişiliklerden oluşuyor. Örgüt “Kendinden Zuhur Diyalektiği” olarak ifade ettikleri bir tekniğin gereği olarak, hiyerarşik olmayıp bağımsız olarak yapılanmıştır. 1980 öncesinde Ak-Doğuşçular olarak tanınan örgütün diğer İslamcılardan ayrıldığı en önemli özelliği; geleneksel İslami dünya görüşüne göre daha net, somut ve radikal gibi gözüken bir dünya görüşüne sahip olmalarıydı. Sözde “Büyük Doğu Başyücelik Devleti” ni kurmak amacıyla terör faaliyetlerine geçen örgütün lideri olan “Kumandan” kod adlı Sali Mirzabeyoğlu takma adlı Salih İzzet Erdiş, 29.12.1998’de İstanbul’da yakalanmış, 98 eylemden sorumlu tutulmuştur. Ayrıca İBDA-C örgütü Ahmet Taner Kışlalı suikastinden de sorumlu tutulmuş ve bu olayla ilgili örgüt üyesi 14 militan İstanbul’da yakalanmıştır. Örgüt lideri dava duruşmalarına mevcut Anayasal düzeni

tanımadığı gerekçesiyle katılmamıştır

(http://www.dunyagazetesi.com.tr/haberArsiv.asp?id=4618). Örgüt, lider kadrosunun büyük

bir bölümü cezaevinde bulunduğundan marjinal seviyede bulunmaktadır.

Saydığımız bu örgütlere ek olarak isimlerinden bahsetmediğimiz bir çok sol ve sağ yasadışı unsur eklenebilir. Fakat Türkiye’de günümüze kadar eylem ve yapılanmalarıyla dikkat çeken önemli örgütler yukarıdaki bahsettiğimiz yasa dışı terör örgütleridir. Söz konusu örgütlerin genel ağırlığı da aşağıda göreceğimiz gibi belirli yöntemlerle Türkiye’de militan olarak gençleri tercih etmektedirler.