• Sonuç bulunamadı

2. TÜRKİYE’DE TERÖR ÖRGÜTLERİ

2.2. Hizbullah

2.2.4. Hizbullah Terör Örgütünün Yapısı

Örgütlenmede aile ve aşiret bağları önemli yer tutmaktadır. Özellikle ilk dönemlerde aile içi bağlantılar ve sonra da aşiret türü bağlantılar göze çarpar. Daha sonra okul, iş, komşu, vb. çevre bağlantılarla örgüt genişlemeye çalışmıştır. Hizbullah eylemlerini nasıl yapıyor, insanları nasıl kaçırıyor, nasıl sorguluyor ve nasıl infaz ediyor? Hizbullah kandırılmaya yatkın bir kesim üzerinde dini motifleri ön plana çıkarıyor (Çitlioğlu, 2001: 137).

Katı bir disiplin ve emir komuta zinciri mevcuttur. Örgüt genel emiri (lider) hemen her şeyi belirleyen kişidir. Ondan sonra da Şura gelmektedir. Şura

üyeleri genelde diğer birimlerin (Tebliğ, İçtimai, Askeri ve İstihbarat) sorumlularından oluşmaktadır (Yurtseven, 2006: 66).

Gizlilik her terör örgütünün olduğu gibi Hizbullah’ın da olmasa olmazlarındandır. Hizbullah’ın kurucusu Güngör Fidan, öncü kadroyu oluşturma sürecinde gizliliğe vurgu yapmıştır: “Özellikle eğitim, ahlak ve amel konusunda sağlıklı yetişmeleri ve baskı görmemeleri için bu dönemdeki çalışmaları hemen fark edilmez. İslam düşmanlarının da böyle bir çalışmadan ve hazırlıktan uzun süre haberdar olmamaları bir fayda ve gerekliliktir. Kadronun korunması için belli bir sayı ve nitelik çokluğuna ulaşılması zorunludur (Bulut ve Faraç, 1999: 66).”

Örgüt elemanları örgüte yeni eleman temini için genelde aynı yerde bulundukları, yakın oldukları kimseleri seçmektedirler. Mesela öğrenci örgüt üyeleri örgüte eleman temini için genelde okul ve sınıflarındakileri, çalışan memurlar aynı dairede çalıştıkları mesai arkadaşlarını, esnaflar da dükkân komşularını hedef kitle olarak seçmekteler (Bulut ve Faraç, 1999: 46).

Örgüt üyelerini barındırma ve eylem planlama amacıyla ev kiralarlar. Bazı zamanlarda buralarda örgüt adına kaçırılarak sorgulanan, cezalandırılan, infaz edilen insanlar da olmuştur. Bu evler örgüt üyeleri tarafından değil, sempatizanlar tarafından kendi adlarına kiralanarak sonradan örgüt kullanımına tahsis edilmektedir. Buralara alınan elektrik, su ve telefon gibi hizmetler de yine bu şahıslar adına olmaktadır. Bu da emniyet ve istihbarat güçlerinden gizlenmek için akıllıca düşünülmüş bir taktiktir. Bu evlerde kalanlar genelde aile görüntüsü

vermekte ve çevrenin dikkatini çekmemeye çalışmaktadırlar

(http://islamgercegi.athost.net/hizbullahr2.html).

Hizbullah Terör örgütünün en çok üzerinde durduğu ve önem verdiği konu istihbarat çalışmalarıdır. Örgüt her elemanından mutlaka düzenli olarak hem kendileri hem de yakın çevreleri hakkında, aile fertleri, okul arkadaşları, iş arkadaşları, cami arkadaşları, örgüt evi arkadaşları için raporlar almaktadır. Bu raporların birbirleri ile çelişmesi halinde gerçeğe aykırı rapor yazan örgüt elemanı çeşitli sertlikte, ölüme kadar varan cezalarla cezalandırılır. Ayrıca bu raporlar genel olarak örgüt arşivine alınarak toplanmakta ve toplu olarak tek elden değerlendirilmektedir. Hizbullah istihbarı bilgi toplamak için her yolu kullanır. Küçük yaşta çocuklar da bu yollar arasında sayılabilir (Faraç, 2002: 85).

Örgüt tarafından düşman, kafir, münafık, zararlı,..vb. nitelemelerle sorgulanması emredilenler kaçırılarak sığınak tabir edilen yerlere getirilirler. Öncelikle tövbe etmeleri ve sorulan tüm soruları yanıtlamaları istenir. Yapılan sorgulamalar ses kayıt cihazları ile kaydedilerek üst düzey sorumlulara gönderilir. Üst düzey sorumlunun vereceği karara uygun olarak sorgulanan kimseler ya işkence ile cezalandırılır, ya öldürülür ya da af dileği uygun görülerek salıverilir. Ancak bazen sorgudan salıverildiği halde sonradan örgüt tarafından infaz edilenler de olmuştur. Sorgunun yapıldığı sığınaklar silahlı kişilerce koruma altında tutulurlar. Sorguya sorgulanan şahsa suçu söylenerek başlanır. Kabul etmesi ve tövbe etmesi durumunda cezasının azalacağı veya şuraca affedilebileceği izah edilir. Ancak direnenin veya suçu kabul etmeyerek yalan beyanlarda bulunanların da cezalandırılacağı, öldürüleceği söylenir (Faraç, 2002: 30-35).

Hizbullah’ın camilerde dini eğitim verdiği üyelerine gözaltına alınmaları halinde konuşmamaları, eğer çözüleceklerse intihar etmeleri talimatı verdiğini de güvenlik güçleri belirlemiştir.

Temel esas olarak kabul edilen gizlilik kuralı gereği belli bir düzeye ulaşan örgüt elemanlarına, örgütteki görevlerine göre birkaç tane kod ismi verilerek kullandırıldığını belirten güvenlik yetkilileri çapraz kod uygulaması yöntemi ile aynı birimdeki örgüt üyelerinin bile birbirlerini tanımadıkları ortaya çıkmıştır. Üstler astları, astlar da üstleri tanımazlar. Bunlar birbirlerine hep farklı kod adları ile tanıtılırlar (http://islamgercegi.athost.net/hizbullahr2.html).

Örgütsel çalışmaları ve hedefleri belirleyici, örgütün tamamını bağlayacak kararlar alan ve İslami bilgi donanımı ile donanmış “âlim” sıfatına uygun en üst düzey yöneticidir. Siyasi Lider olarak da bilinen bu lider, kararlar alırken diğer üst düzey örgüt üyelerinden oluşan bir grupla fikir alış verişi yapar bu sisteme “şura” denir. Ancak lider her zaman bu şuranın kararlarına uymak zorunda değildir. Bu kararlar alınırken şura üyeleri de sadece sorulunca fikirlerini beyan edebilirler. Yoksa liderin sormadığı bir hususta fikir beyan edilemez. Hele liderin görüşüne muhalif bir fikir kesinlikle dile getirilemez. Bu itaatsizlik, başkaldırı olarak tanımlanabilir ve cezası ölüme varabilir. Dini lider örgütün siyasi yapılanmasında doğrudan bir etkinliğe sahip olmasa da örgütün şekillenmesinde manevi yönden belirleyicidir (Faraç, 2002: 20). Lider örgütün tamamını bağlayacak kararlar alır ve uygulatır. Şura üyeleri de dâhil olmak üzere Lider tüm diğer kadroları atama veya azletme hakkına sahiptir (Bulut ve Faraç, 1999: 93).

Lider haricinde şura adıyla lanse edilen bir üst birim bulunmamaktadır. Şura varmış gibi bir izlenimin yaratılması, örgüt mensupları üzerinde yapılan faaliyet ve gerçekleştirilen eylemlerin ulemalar tarafından sanki din adına tartışılarak, birlikte kararlaştırılmış görüntüsünün verilmesi ve böylelikle örgüt elemanlarının verilen emirlere itaatlerinde etkinlik sağlaması amacını taşır. Örgütteki alt kademe militanlar, eylemlerin şura kararlarıyla yapıldığına inandırılmıştır (http://islamgercegi.athost.net/hizbullahr2.htm).

Üst düzey sorumlular, koordinatör denebilecek bir pozisyonda tutulmuşlar ve kendilerine verilen bölge ve konu hakkında sorumluluklarını yerine getirmişlerdir. Bu bağlamda bazı genel fetvalarla ilgili uygulama emri vermişler ve çıkan sorunlarda örgütsel çözümlemeler üretmişlerdir. Örgütsel faaliyetlerdeki yoğunlaşmaya bağlı olarak bazen bölgesel sorumluluklar verilmiş, bazen de sorumluluk alanları oluşturulmuştur. Bu bölgelerde üst düzey sorumlular veya koordinatörler olarak niteleyebileceğimiz şahıslar görevlendirilmiştir (http://islamgercegi.athost.net/hizbullahr2.htm).

Bölge sorumlularına bağlı olarak il sorumluları oluşturulmuş, bunlar da il içi bölge sorumluları, semt sorumluları, üniversite sorumluları, okul sorumluları cami sorumluları şeklinde düzenlenmiştir. Aynı zamanda bölge sorumlusundan başlayarak her sorumlunun bir de yardımcı sorumlusu vardır. Dolayısıyla sorumlu faaliyet yapamaz duruma düştüğünde, yerine yardımcı otomatik almakta ve yeni sorumlu gelene kadar faaliyetlerde bir aksama meydana gelmemektedir (Balta, 1994: 72-73).

Hiyerarşik yapı içinde silahlı eyleme yönelik faaliyetlerle ilgili görevleri üstlenen yapılanmalar askeri kanadı oluşturur. Örgütün süzgecinden geçmemiş hiçbir şahıs direkt olarak bu kanattaki faaliyetlere alınmaz. Birtakım denemelerle şahıslara eylem talimatı verilir ve başarı durumuna göre eylemlere devam ettirilir (Faraç, 2002: 102).