• Sonuç bulunamadı

Psikolojik Sağlamlık Dördüncü Dalga AraĢtırmaları

1. BÖLÜM

1.6. Dört Dalga Halinde Psikolojik Sağlamlık Kavramı

1.6.4. Psikolojik Sağlamlık Dördüncü Dalga AraĢtırmaları

Genetik, istatistik, nörobilim ve nöro görüntüleme alanındaki yenilikler psikolojik sağlamlık araĢtırmalarında dördüncü dalganın açığa çıkmasına neden olmuĢtur. Farklı alanlardaki bulgular birlikte ele alınarak multidisipliner bir yaklaĢım ortaya konmaya çalıĢılmıĢtır. Bu bağlamda dördüncü dalga araĢtırmacıları genler ve çevre arasındaki etkileĢimlerle ilgilenmiĢ, sistem yönelimli (system-oriented) yaklaĢımlar ortaya koymuĢ ve Ģu sorulara yanıt aramıĢtır: (1) Genetik farklılıklar psikolojik

31

sağlamlıkta nasıl bir rol oynar? (2) Travmatik tecrübelere karĢı bireylerin hassasiyeti değiĢkenlik gösterir mi? (3) Psikolojik sağlamlıkla ilgili müdahaleler benzer gruplarda aynı etkiyi oluĢturur mu, stres ve stres hormanlarından beyin nasıl korunabilir, toplumsal ve sosyal süreçler psikolojik sağlamlığın geliĢimine katkı sağlayabilir mi? (Masten, 2014). Ayrıca araĢtırmacılar, (1) Gen X çevre etkileĢiminin psikolojik sağlamlık üzerindeki etkileri, (2) Müdahale programlarının etkililiğini değerlendirebilmek için biyolojik belirleyicilerin ve sinirsel fonksiyonların değerlendirilmesi gibi sorularla da ilgilenmiĢtir (Wright, Masten, Narayan, 2013).

1.6.4.1. Genler, Biyolojik Faktörler ve Psikolojik Sağlamlık

Psikolojik sağlamlık ile ilgili biyolojik ve genetik faktörlerin araĢtırılması erken dönemde maruz kalınan zor koĢulların geliĢmekte olan beyin yapısını, fonksiyonlarını ve nörobiyolojik sistemleri etkileyebileceği sonucunu ortaya koymuĢtur (Luthar ve Brown, 2007; Herrman ve Jane-Llopis, 2011). Bu nöral değiĢimlerin beyin ölçüsünde, sinir ağlarında, reseptörlerin hassasiyetinde, nörotransmitterlerin sentez ve geri alımlarında meydana gelebileceği ifade edilmektedir (Cicchetti ve Curtes, 2006) Beyindeki bu tür fiziksel değiĢimler, gelecekte psikopatolojiye karĢı hassasiyeti (Herman ve ark., 2011), olumsuz duyguları yatıĢtırma kapasitesini etkileyebileceği belirtilmektedir (Curtis ve Cichetti, 2003). Kötü muamele görmüĢ ve görmemiĢ çocuklar ile ilgili yapılan bir çalıĢmada psikolojik sağlamlık, kötü muamele görme ve cinsiyet arasında EEG aktiviteleri bakımından farklılaĢmaların olduğu sonucu ortaya çıkmıĢtır (Curtis ve Cichetti, 2003).

Bebeklik ve çocukluk dönemlerinde çocuğun bakıcılarının duyarlı olması, psikolojik sağlamlığı artırabileceği ve olumsuz çevrelerin etkilerini azaltabileceği ile ilgili önemli bulguların olduğu belirtilmektedir (Gunnar ve Fisher, 2006). Fareler ile ilgili yapılan bir çalıĢmada; ―artırılmıĢ yalama‖ gibi anne desteğinin HPA’nın (Hipotalamus-Hipofiz-Adrenal) strese duyarlığını azalttığı sonucuna ulaĢılmıĢtır. Ġnsanlarda ise oksitosin, HPA eksenin (aksis) üzerinde baskı, stres ve kaygıyı azaltarak kiĢiler arasındaki güveni artırma ve olumlu sosyal etkileĢime katkıda bulunduğu sonucuna ulaĢılmıĢtır (Meaney, 2001).

32

Çocukluk ve ergenlik dönemlerindeki stresli olayların, HPA ekseninde uzun süreli değiĢiklikler oluĢturduğu ile ilgili çok sayıda araĢtırmanın olduğu ifade edilmektedir (Gladstone ve ark., 2004; Carter, 2005). Çocukluk döneminde kötü muameleye maruz kalmıĢ sağlıklı kiĢiler üzerinde yapılan çalıĢmalar, bu kiĢilerin psikolojik sağlamlığı ile iliĢkilendirilen bazı biyolojik özelliklere sahip olduğunu belirtilmektedir. Bir adrenal steroid hormon çalıĢmasında, sabahları kortizolun düĢük düzeyde olması kötü muamele görmemiĢ çocuklar için yüksek psikolojik sağlamlığın iĢaretçisi olarak değerlendirilmiĢtir. Aynı çalıĢmada sabahları kortizol seviyesinin yüksek olması ise fiziksel Ģiddet görmüĢ çocuklarda psikolojik sağlamlıkla iliĢkili olduğu sonucuna ulaĢılmıĢtır. Stres ve travmatik yaĢantıların ardından kortizol seviyesinin bir miktar yüksek olmasının stresin etkileriyle mücadele edebilmek için gerekli olduğu ifade edilmektedir. AraĢtırma sonucunda; kortizol ve dehidroepiandrosteron gibi stres hormanlarının psikolojik sağlamlıkla iliĢkili değiĢkenler olduğu ifade edilmektedir (Cichetti ve Rogosch, 2007). Ruganda soykırımında hayatta kalan bireylerin örneklem alındığı bir çalıĢmada süreğen travmatik olayların yaĢam boyu Post Travmatik Stres Bozukluğu riskini artırdığı sonucuna ulaĢılmıĢtır. Aynı çalıĢma da katekol-o-metiltransferaz genotipinin travmatik etkileri hafiflettiği sonucuna ulaĢılmıĢtır (Klossa, Klossa ve Ertl, Papassotiropoulos ve De Quervain, 2005).

1.6.4.2. Sosyal Psikolojik Sağlamlık

Dördüncü dalga araĢtırmacıları sosyal çevre, aile, okul gibi dıĢ faktörlerin psikolojik sağlamlıkla iliĢkileri üzerinde bazı araĢtırmalar yapmıĢtır. Bu bağlamda çocuğun mikro sistemi içerisindeki bazı değiĢkenlerin (güvenli bağlanma, ihmal öyküsünün olmaması, ebeveynlik becerileri, ebeveynde depresyon hikayesinin olmaması, madde kullanımı) psikolojik sağlamlıkla iliĢkili olduğu sonucu ortaya çıkmıĢtır. Ayrıca çocuğun makro sistemi içerisindeki bazı değiĢkenlerin de (iyi bir okul, kültürel faktörler, sportif ve sanatsal imkanlar, sosyal servisler, toplumsal, Ģiddetin olmayıĢı, olumlu akran iliĢkileri) psikolojik sağlamlığa katkı sağladığı ifade edilmektedir (Luthar ve Cichetti, 2000; Luthar, Cichetti ve Becker, 2000).

33

Garmezy (1991) psikolojik sağlamlığın daha iyi anlaĢılması için ekolojik çerçeveye uygun bir model önermiĢtir. Bu modele göre; psikolojik sağlamlık üç alanda (birey, aile ve çevre) risk faktörleri ve koruyucu faktörler arasındaki iliĢkiyle ortaya çıkan dinamik, geliĢtirilebilir bir süreçtir. Benzer Ģekilde Cicchetti ve Lynch’s (1993) ―etkileĢimsel ekolojik-transaksiyonel‖ modeli önermiĢtir. Bu modele göre, bireylerin hayatlarındaki bazı sistemlerin (kültür, komĢuluk, aile vs.) ve bu sistemler arasındaki etkileĢim insanların geliĢimini ve uyumunu etkilemektedir. Ayrıca bu faktörlerin tespit edilmesi psikolojik sağlamlığın arttırılması için oldukça önemlidir.

Aile Psikolojik Sağlamlık Teorisi (Walsh, 2012) ekolojik ve geliĢimsel perspektiften aileyi değerlendirmektedir. Ekolojik perspektif; ailenin farklı seviyelerdeki çevresel risklerle nasıl baĢ edeceğiyle ilgilenmekte, geliĢimsel perspektif ise yaĢam döngüsünde, kritik dönemlerde aile iĢlevleri ve aile içindeki önemli yaĢam olayları ile ilgilenmektedir. Bu teoriye göre ailenin çok boyutlu incelenmesi gerekmektedir. Bireydeki değiĢikliklerin tüm aile sistemini etkileyebileceği belirtilmekte ve aile içindeki iliĢki dinamiklerinin ortaya çıkarılması gerektiği ifade edilmektedir. Bunun yanında aileden en az bir yetiĢkinle kurulan güvenli iliĢki, ebeveynde ruhsal bir hastalık ve madde bağımlılığı öyküsünün olmayıĢı, ailenin yeterli mali kaynaklara sahip olmasının psikolojik sağlamlık için koruyucu faktörler olduğu (Daniel ve Wassell, 2002) ifade edilmektedir.

Üçüncü ve dördüncü dalga araĢtırmacıları çocuk ve ergenler için psikolojik sağlamlık programlarının geliĢtirilmesinin önemi üzerinde durmuĢtur (Masten, Burt ve ark., 2006; Masten, Cichetti, 2010). Özellikle önemli değiĢimlerin yaĢandığı ergenlik döneminde (Dolgin; 2014) bu tür koruyucu ve geliĢtirici programların önemli olduğu vurgulanmaktadır (Kumpfer, 1999).