• Sonuç bulunamadı

2.1. Kuramsal Bilgiler

2.1.6. Program

Eğitim sistemlerinin merkezinde eğitim programları vardır. Eğitim programı ile ilgili açıklama yapmadan önce program nedir veya ne değildir? Sorularına cevap vermek gerekir.

Program; “yapılır, planlanır, tasarımlanır, oluşturulur, geliştirilir, yeniden düzenlenir ve değerlendirilir” (Olivia ve Gordon, 2009: 3). Program kavramı hem teorik hem pratik boyutu olan net çizgiler çizilerek tanımı yapılması zor olan aynı zamanda farklı kişiler için farklı anlamlar ifade eden bir kavramdır. Olivia ve Gordon (2009: 4) bu farklı anlamları şu örnekler ile ifade etmektedirler:

Program: Okulda öğretilendir, birbiriyle uyumlu konular dizisidir, çalışma alanlarının programıdır, içeriktir, düzenlenmiş materyallerdir, performans amaçlarının düzenlenmesidir, okul için yapılan her şeydir. Sınıf dışı etkinlikler, rehberlik, bireylerarası etkileşim vb. okul tarafından planlanan her şeydir, öğrencilerin okuldaki yaşantılarıdır, bireyin okula giderek yaşamış olduğu öğrenme deneyimleridir.

Program, okulu buna bağlı olarak da toplumu ilgilendiren önemli bir bilimsel çalışma alanıdır. Programın bir bilim dalı olarak ortaya çıkmasında en önemli eserlerden ilki Franklin Bobbitt’in 1918 yılında yazdığı Program (The Curriculum) adlı çalışmadır. Bobbitt eğitsel hedeflerin belirlenmesi için temel ilkeleri belirlemiştir (Ornstein ve Hunkins, 2013: 77). Daha sonra Bobbitt’in öğrencilerinden olan Tyler Program ve Öğretimin Temel Prensipleri (Basic Principles of Curriculum and Instruction) adlı kitabını 1949 yılında yayınlayarak program geliştirme sürecini açıklamıştır. Tyler (1969), program geliştirme sürecini dört temel soruyu örneklerle cevaplandırarak açıklamıştır. Tyler’dan sonra Hilda Taba 1962 yılında program geliştirme modeli olarak Taba Modelini geliştirmiştir. Orstein ve Hunkins (2013), Bobbitt, Tyler ve Taba’nın Şikago Üniversitesi ekolünden geldiklerini ve program geliştirmede davranışçı ekolü temsil ettiklerini belirtmektedir. Bu ekole aynı zamanda bilimsel yaklaşım olarak da ifade edilmektedir. Programa yönelik yaklaşım alana yönelik algı, değer ve bilgiye göre şekillenir (Orstein ve Hunkins, 2013). Bu yaklaşımlar temel olarak bilimsel ve bilimsel olmayan iki ana başlıkta toplanabilir. Bilimsel yaklaşımlar olarak davranışçı yaklaşım, yönetsel yaklaşım, sistem yaklaşımı ve akademik yaklaşım. Bu yaklaşımlara karşı olarak insancıl yaklaşım ve yeniden kurma

yaklaşımı ortaya çıkmıştır. Bu yaklaşımlarda bilimsel yaklaşımların, programın bireysel veya toplumsal yönünü yok saydığını ileri sürmektedirler. Bu yaklaşımlar John Dewey tarafından geliştirilen ilerlemeci felsefeden etkilenmiştir.

Sonuç olarak program kavramı ile ilgili; belirlenen hedeflere ulaşmak için hazırlanan plan, öğrenme deneyimleri ile ilgili her şey, insanlarla uğraşan sistem, kendine has alanı, bilgi temeli, araştırma alanı, teorisi, ilkeleri ve uzmanları olan bir bilim alanı olarak çeşitli tanımlar yapmak mümkündür (Orstein ve Hunkins, 2013). Programın bilimsel temelleri felsefe, tarih, sosyoloji ve psikoloji bilimlerine dayanmaktadır.

2.1.6.1. Eğitim Programı

Eğitim programları eğitim sisteminde çıkan sorunların giderilmesi ile ilgili belirlenen politikalarla yakından ilgilidir. Bu politikalar yetiştirilecek insan gücünün nicelik, nitelik ve nasıl yetiştirileceğine de yön verir. Nasıl insan yetiştirileceği dünyada meydana gelen sosyal, kültürel, ekonomik ve teknolojik gelişmeler ile ilgili olarak sürekli değişim içindedir. Üretim şekillerindeki değişim (tarım, sanayi, bilgi) bu üretim süreçlerinde çalışan insan unsurunun niteliklerinde de değişiklikler meydana gerektirmektedir. Günümüz toplumu bilgi ekonomisine dayalı olan bilgi toplumu olarak ifade edilmektedir. Bilgi toplumunda üretim ve tüketim arasında ki ilişki “esnek üretim - hızlı tüketim” şeklindedir. Yani üretilen ürünler sürekli olarak yenilenmekte, her yeni ürün hızla tüketilmektedir. Bu durum insan kaynaklarının esnek üretim yapabilecek bilgi ve becerilere sahip olması gereğini, dolayısıyla da sürekli öğrenmesini zorunlu kılmaktadır. İnsan kaynağının bir diğer önemli özelliği de yaratıcılıktır. Yaratıcılık; tasarım, yeni farklı fikir ve ürünler ortaya koyma sürecinde gerekli bilgi ve becerilere sahip olmayı gerektirir. Eğitim sistemleri bu değişime cevap verecek dönüşümü, eğitim programlarını yenileyebildikleri ölçüde, ayak uydurabilirler.

Programların en kapsamlı olanı eğitim programıdır. Eğitim programı, “öğrenene, okulda veya okul dışında planlanmış etkinlikler yoluyla sağlanan öğrenme yaşantıları düzeneğidir” (Demirel, 2010:6). Tanner ve Tanner (1980: 43) ise eğitim programını, “okul ya da üniversitelerin sorumluluğu altında sistematik olarak geliştirilen bilgi ve yaşantıların yeniden yapılanması olarak” ifade etmektedir (Akt: Demirel, 2010: 2). Türkiye’de program geliştirme çalışmalarının öncülerinden olan Varış (1994: 18), eğitim programını; “bir eğitim kurumunun, çocuklar, gençler ve yetişkinler için

sağladığı, milli eğitimin ve kurumun amaçlarının gerçekleştirilmesine dönük tüm faaliyetlerini kapsar” şeklinde tanımlamaktadır.

Yukarıdaki tanımlardan hareketle, eğitim programının dört önemli öğesi vardır. Bunlar; hedef, içerik, eğitim durumları ve değerlendirmedir. Hedef, planlanan etkinlikler sonucunda ulaşılmak istenen özellikler veya öğrenilecek davranışlardır. İçerik, istenilen özellikler ile ilgili konulardır. Eğitim durumları, hedefe ulaştıracak öğrenme ve öğretme etkinliklerinin bütünüdür. Değerlendirme ise, “programın etkililiği hakkında karar verme sürecidir” (Demirel, 2010: 192).

2.1.6.2. Program Geliştirme

Program geliştirme dinamik bir süreçtir. Toplumda meydana gelen değişim doğrudan eğitimi, eğitim programlarını ve dolayısıyla program geliştirme sürecini aktif kılmaktadır. Program geliştirme eğitimciler, öğretmenler, programcılar, yöneticiler ve halkın içinde bulunduğu ve birçok farklı amaca ulaşmak için oynanan bir tür oyun olarak nitelendirilebilir (Orstein ve Hunkins, 2013). Ancak oyunun kaybedenleri olmadan, öğrencilerin öğrenmeleri sonucuna odaklı bir paylaşımla oynanması gerekir.

Program geliştirme ile ilgili olarak teknik, bilimsel temelli yaklaşımlar ve bilimsel olmayan yaklaşımlar ortaya konulmuştur (Orstein ve Hunkins, 2013). Bu yaklaşım temelinde öğrencilerin öğrenmelerinde belirli konularla ilgili belirli çıktıların gösterilmesi temeline dayanır. 1900’larda başlayan bu yaklaşım diğer bilim alanlarındaki bilimsel metodolojinin program geliştirmeye uyarlanması ile ortaya çıkmıştır. Bobbitt, Charters tarafından geliştirilmiştir. Program geliştirme; öğrencilerin aktivitelerinin incelenmesi ve bu aktivitelerden eğitsel amaçların belirlenmesi olarak ifade edilmiştir. Charters program oluşturmanın dört temel adımını desteklemiştir. Amaçların seçilmesi, amaçların hedef ve aktivitelere bölünmesi, çalışma ünitesine uygunluğunun analiz edilmesi, değerlendirme metotlarının belirlenmesi (Akt. Orstein ve Hunkins, 2013: 181). 1949 yılında Tyler tarafından geliştirilen Tyler Modeli dört temel ilkeye dayanmaktadır. Eğitsel amaçların belirlenmesi, eğitsel aktivitelerin belirlenmesi, eğitsel aktivitelerin etkili bir şekilde organize edilmesi ve eğitsel amaçlara ulaşılma durumunun değerlendirilmesi (Tyler, 1969). Tyler’dan etkilenerek 1962 yılında Hilda Taba program geliştirmede günümüzde de kabul görmeye devam eden Taba Modelini geliştirmiştir. Taba Modeli: İhtiyaçların belirlenmesi, amaçların formüle edilmesi, içeriğin seçilmesi, içeriğin düzenlenmesi, öğrenme deneyimlerinin seçilmesi, öğrenme aktivitelerinin organize edilmesi ve değerlendirme basamaklarından oluşmaktadır

(Taba, 1962). Bunların yanında geriye doğru tasarım modeli ve görev analiz modeli de yaygın olarak bilinen modellerdendir.

Bu bilimsel temelli program geliştirme modellerine karşı olarak bireyin davranış çıktılarını değil, bireyi ön plana alan postpositivist yaklaşımı benimseyenler ise, programın öğrenci merkezli, problem merkezli olmasını savunmaktadırlar.

Program geliştirme en genel anlamıyla, eğitim programlarının tasarlanması, uygulanması, değerlendirilmesi ve değerlendirme sonucu elde edilen veriler doğrultusunda yeniden düzenlenmesi sürecidir (Erden, 2003). Demirel (2010: 5) ise program geliştirmeyi “eğitim programının hedef, içerik, öğretme-öğrenme süreci ve değerlendirme boyutları arasındaki dinamik ilişkiler bütünü” olarak tanımlamaktadır. 2.1.7. Program Tasarımı

Belirli bir amaca yönelik program geliştirme çabalarının kalbinde önemli sorulara, birçok seçenek arasından ve program tasarımları arasından karar verme vardır (Wiles ve Bondi, 2011). Eğitim felsefesi program geliştirme sürecinin hareket noktasıdır denilebilir. Willes ve Bondi (2011: 35) Ralph Tyler ve John Dewey’in öğrencisi Boyd Bode’nin eğitim amaçlarının belirlenmesi ile felsefe arasındaki ilişkiyi ortaya koyduklarını belirterek felsefenin bütün program tasarımlarında çerçeve oluşturduğunu belirtmektedir. Felsefe program tasarımı sürecinde birçok yönden yardımcı olur. Bunlar:

Eğitim amaçlarının belirlenmesinde,

Hedeflerin ve öğrenme aktivitelerinin seçilmesinde, Öğretim yöntemlerini, öğrenme stratejilerinin seçiminde, Ve değerlendirme aktivitelerinin düzenlenmesinde yol gösterir.

Willes ve Bondi (2011: 45) herhangi bir okulun aşağıda belirtilen boyutlarının sistemli olarak incelenmesi okulun genel felsefesi ile ilgili bilgi vereceğini belirtmektedirler. İfade edilen boyutlar şu şekildedir; “toplum ile olan ilişkiler, okul binası ve bahçesi, sınıflar, bilginin organizasyonu, öğrenme materyallerinin kullanımı, eğitim felsefesi, öğretim stratejileri, çalışanların özellikleri, öğrencilerin organizasyonu, kurallar ve düzenlemeler, disiplin ile ilgili yaklaşımlar, öğrencilerin gelişimine karşılık verme, yönetimsel tutumlar, öğretmenlerin rolleri ve öğrencilerin rolleri.”

Hazırlanan programda bu boyutların her biri ile ilgili düzenleme yer almayabilir; ancak programın uygulaması bu faktörlerin hepsinden etkilenir. Dolayısıyla eğitim programı gerçek dünya koşulları (okul ortamları) dikkate alınarak hazırlanmalıdır.

Tyler (1969:1) herhangi bir program geliştirme faaliyeti temel olarak şu dört sorunun cevaplanması ile başlar:

Okulun ulaşmak istediği eğitimsel amaçlar nelerdir?

Bu amaçlara ulaşmak için hangi eğitimsel deneyimler sağlanacaktır? Bu eğitimsel deneyimler nasıl organize edilecektir?

Belirlenen eğitim amaçlarına ulaşılıp ulaşılmadığı nasıl belirlenecektir?

Bu sorulara bireysel olarak cevap vermek imkânsızdır. Bu nedenle bu soruların her biri ile ilgili olarak ilgili uzmanlar ile birlikte yukarıda belirlenen boyutlar dikkate alınarak karar verilebilir. Dolayısıyla program geliştirme, programın birçok boyutu ile ilgili karar verme süreçlerini içermektedir (Olivia, ve Gordon, 2013). Bu nedenle program planlayıcıları birlikte çalışarak programın her bir boyutuna yönelik olarak karar vermeye çalışırlar.

2.1.7.1. Programın Amacı

Program tasarım çalışmalarının ilk aşamasında karar verilmesi gereken soru, hazırlanan eğitim programının amaç veya amaçlarının neler olması gerektiğidir?

Programın amacı dünya ölçeğinde, ülke ölçeğinde, okul ölçeğinde uygunluğu var mıdır veya gerekli midir? Bu sorunun cevabı programın uygulanacağı seviye ile yakından ilgili olabilir. Eğer program temel eğitim düzeyindeyse uluslararası bir amaca yönelik olması gerekmeyebilir. Ancak program yükseköğretim düzeyinde ise program sonucunda kazanılacak niteliklerin küreselleşen dünyada gerekli olan bilgi ve beceriler kazandırmaya yönelik olması beklenebilir. Nitekim yükseköğretim programlarında uluslararası nitelik ön plana çıkmaktadır.

Yine belirlenecek olan amaçların bireyin, toplumun, devletin beklentileri ile uyumluluk göstermesi gerekir. Yine amaçlar ile ilgili bir diğer boyut ideoloji, dinsel inanç veya bilimsel temellere göre şekillenebilir. Devlet için iyi vatandaşlık ve demokrasi bilinci kazandırmak öncelik olarak görülürken, birey için dünya çapında aranılan bilgi ve becerilere sahip olmak önceliklidir. Bu farklılıklar içerisinden ortak bir amaç belirlemek zor bir süreçtir.

Bilimi temele alan programcılar; bilimsel metot temelinde program tasarımının yapılmasını ve programın gözlenebilir ve niceliksel elementler içermesi gerektiğini savunurlar. Bu yaklaşım bilişsel öğrenme yaklaşımı temelinde “nasıl öğrenileceğinin öğrenilmesi” ve “düşünme stratejilerine öncelik verilmesini” savunmaktadır (Ornstein, Hunkins, 2013: 152). Toplumu program tasarımının temeline koyan yaklaşımlar ise

okulun sosyalleştirme işlevi temelinden hareketle okul programlarının sosyal yapının analizine dayalı olarak hazırlanması gerektiğini ifade etmektedirler. Ancak sosyal yapı aynı zamanda politik yapıyı da içerir ve toplumun içindeki güçlü politik yaklaşımlar sağ görüş, sol görüş, radikal, liberal, demokrat ideolojilere göre programlar veya program tasarımları değişikliğe uğrar. Bu durumda toplumun çoğunluğunu temsil edebilirken, farklı olan, azınlık olan birey veya grupların beklentilerine karşılık vermeyebilir. Dolayısıyla toplumun bütün katmanlarının işbirliği ile programlar tasarlanmalıdır. Ellis’in ifade ettiği gibi hiçbir program toplumdan bağımsız olarak tasarlanamaz (Akt, Ornstein ve Hunkins, 2013: 153). Ahlak veya din temelli öğretileri temelinde programların hazırlanması: Batı dünyası programların bilim temelli olsa da dindar insanların, kendini, ötekileri, dünyayı daha iyi anladığı ve empati geliştirdiğini ifade etmektedirler. Pinar eğitim programlarının “inanç, etik ve aksiyon” üzerine daha fazla vurgu yapılmasını önermektedir (Akt: Ornstein ve Hunkins, 2013: 153). Bilgi temelinde program hazırlama: Programın temel kaynağının bilgi olması gerektiğini savunur. En önemli ve öncelikli bilgiler öğrencilere öğretilmelidir. Ancak günümüzde bilgi hızla çoğalmakta ve hangi bilginin en önemli veya kimin için önemli olduğuna ve bunun toplumsal yararının ne olduğuna karar vermek gerekmektedir. Öğrenen temelli program ise, bireyin gelişimini temele alan bir yaklaşımdır. Bireyin gelişimi ve farklı zekâ türlerine sahip bireyleri temele alan bir anlayış ile program amaçlarının belirlenmesini öne sürmektedir.

Cevap verilmesi gereken ikinci soru; belirlenen amaçlara ulaşmak için eğitimsel deneyimler neler olmalıdır? Yani konu alanı neler içermelidir. Hangi öğretme-öğrenme aktivitelerine yer verilmelidir? Ve öğretme-öğrenme yaşantıları sonucunda ölçme ve değerlendirme işlemlerin nasıl yapılacağıdır?

Bu sorular program tasarımı ile ilgilidir. Program tasarımı ile ilgili farklı yaklaşımlar vardır. Birçok program tasarım modelleri olmasına rağmen temelde üç program tasarım modeli vardır. Bunlar; konu merkezli tasarım, öğrenen temelli tasarım, problem merkezli tasarım modelleridir (Ornstein, Hunkins, 2013: 159). Program tasarım modelleri Tablo 5’te sunulmuştur.

Tablo 5:Temel Program Tasarım Modelleri

Program Tasarımı Program Vurgusu Dayandığı Felsefe Konu merkezli

Konu tasarımı Disiplin tasarımı Geniş alan tasarımı İlişkisel tasarım İşlem tasarımı

Konular ayrı Okul disiplinleri

Disiplinler arası konu ve okul disiplinleri Konulara ayrı, disiplinler ilişkili

Bilgi işleme ve düşünmenin jenerik yolları

Esasicilik, daimicilik Esasicilik, daimicilik Esasicilik, ilerlemecilik İlerlemecilik, esasicilik İlerlemecilik Öğrenen merkezli Çocuk merkezli tasarım Deneyim merkezli tasarım Radikal tasarım

İnsancıl tasarım

Çocuğun ilgi ve ihtiyaçları Çocuğun deneyimleri ve ilgileri Çocuğun deneyimleri ve ilgileri

Birey veya grubun deneyimleri, ilgileri ve ihtiyaçları İlerlemecilik İlerlemecilik Yeniden yapılandırmacılık Yeniden yapılandırmacılık, varoluşçuluk Problem merkezli

Hayat-temelli tasarım Hayat (sosyal) problemler Yeniden yapılandırmacılık Yeniden yapılandırmacı

tasarım Toplum ve onun problemlerine odaklanma Yeniden yapılandırmacılık

(Ornstein, Hunkins, 2013:173). 2.1.7.2. Program İçeriği

Program içeriği eğitimsel deneyimlerin nasıl organize edileceğine yönelik soruya verilecek cevap ile ilişkilidir.

Bir eğitim programının içeriği eğitim programının amaçları, felsefesi ile ilişkilidir. Eğitim programı bu genel çerçeve içerisinde şekillenir. Program tasarısı hazırlanırken benimsenen program yaklaşımı; konu merkezli, öğrenen merkezli ve sorun merkezli olma durumuna göre program içeriği değişime uğramaktadır. Varış (1994:156-157) program içeriğinin belirleme kriterlerini ilgili literatüre dayalı olarak şu başlıklar altında sıralamıştır: “toplumsal fayda, bireysel fayda, öğrenme ve öğretim, bilgi strüktüründe muhtevanın işaret ettiği yer”.

Temelde program içeriğini belirlemek için sorulan soru şudur. Bireyin veya öğrencinin hayatta başarılı olması için ne bilmesi gerekir? Ancak günümüz koşullarında bu soru yetersiz kalmaktadır. Çünkü dünya, toplum, teknoloji ve ekonomik sistemler hızla değişmektedir. İnsanlık tarihi boyunca oluşturulan bilgi birikimi son yıllarda katlanarak artmaktadır. Dolayısıyla hayatta başarılı olmak için birey veya öğrenci ne bilmeli sorusu yetersiz kalmaktadır. Kazanılan temel bilgi ve beceriler ile tarım ve sanayi toplumlarında bir ömür yaşanabilirdi; ancak bilgi toplumu esnek üretim esnek tüketim temeline dayalı bilgi yoğun ekonomik faaliyetler ön plana çıkmış durumdadır. Değişen bu yapı içerisinde öğrenme süreklilik gerektirmektedir. Bu nedenle hayat boyu öğrenme yaklaşımları ön plana çıkmış durumdadır. Bunun yanında öğrenilecek bilgilerin yerel veya evrensel nitelikte olması da önem arz etmektedir.

Bir diğer boyutu ise artık gerçek dünya yanında sanal dünya diye nitelendirilen ikinci bir dünyanın varlığıdır. Artık insanlar hayatlarının önemli bir bölümünü sanal dünya diye adlandırılan internet ortamlarında geçirmektedir. Sanal dünya veya dijital dünya ile ilgili hangi bilgi ve beceriler program içeriğinde olmalıdır? Sorusu da önem kazanmıştır.

Eğitimin genel amaçlarında kültürün, gelenek ve göreneklerin yeni nesillere aktarımı ile ilgili ifadelere yer verilir. Bu yaklaşımın benimsenmesi, baskın kültürün yoğunluklu olarak program içeriğinde yer almasına neden olurken, azınlık kültürlere program içerisinde yeterince yer verilmemektedir. Oysa küreselleşen dünya düzenini ve uluslararası düzeyde kültürel farklılıkları anlayabilmek önce yerel düzeyde kültürel farklılıkları anlama ve saygı duyma sonucunda olabilir.

Program içeriğinin belirlenmesi ile ilgili temel kriterleri Ornstein ve Hunkins (2013: 200-203) şu başlıklar altında açıklamışlardır:

Kendi-yeterliliği (self-sufficiency): Öğrenenin potansiyelinin en üst noktasına ulaşabilmesini sağlayabilmesi.

Önemi: İçerik için seçilen temel kavram, ilke, genellemeler yanında özel öğrenme yetenek ve becerilerini geliştirmelidir.

Geçerliliği: Seçilen içerik güncel ve geçerli olmalı. Yeni bilgiler eskiden bilinenlerin yanlışlığını gösterebilmekte bu nedenle seçilen içerik en azından o an için geçerli olan bilgilerden oluşmalı.

İlgi: Öğrenilecek bilginin öğrenen için anlamlı olması gerekir. Öğrenme isteği ilgisi oluşturması gerekir.

Kullanışlılık: Öğrenilen bilginin öğrenenin işine yaramsıdır. Burada öğenilen içeriğin bugün için kullanışlı olması ve gelecekte kullanışlı olması şeklinde iki farklı yönü dikkate alınması gerekmektedir.

Öğrenilebilir olması: İçeriğin uygun bir şekilde seçilmesi ve organize edilmesi ile ilgilidir. Öğrenenin bilgi, deneyim ve hazırbulunuşluk düzeyi dikkate alınmalıdır.

Uygulanabilirlik: Bütün diğer özelliklerin yanında seçilen içeriğin öğretilmesi için uygun zaman, kaynak, uzman, politik ortam, yeterli ekonomik kaynak gibi faktörlerin dikkate alınmasını gerektirir.

2.1.7.3. Öğretme Öğrenme Etkinlikleri

Program tasarım sürecinde karar verilmesi gereken bir diğer boyut, belirlenen içeriğin hangi öğretme-öğrenme etkinlikleri ile öğrenenlere kazandırılacağının belirlenmesine yöneliktir. Bu etkinliklerin düzenlenebilmesi için öncelikler program tasarlayıcıların temel öğrenme yaklaşımları ile ilgili ortak bir görüş benimsemeleri gerekmektedir. Öğrenme yaklaşımı hazırlanan eğitim programının alanı ile de yakından ilgilidir. Askeri eğitim, dalış eğitimi, teknik eğitim alanlarında hazırlanan programalar için ezbere dayalı öğrenme yaklaşımları benimsenebilir. Bu durumda öğretme-öğrenme etkinlikleri davranışçı öğrenme yaklaşımına göre düzenlenebilir. Davranışçı yaklaşımda öğretmen aktif, öğrenci ise pasif durumdadır. Ancak günümüz öğrenme yaklaşımlarında

öğrenciyi aktif kılan yaklaşımlar benimsenmektedir. Yaparak yaşayarak öğrenme, işbirlikçi öğrenme, sosyo-kültürel öğrenme yaklaşımları gibi. Öğretmeni veya öğrenciyi merkeze alan yaklaşımlara göre öğrenme aktiviteleri düzenlenebilir. Veya her ikisi de program için benimsenebilir. Program aktiviteleri, anlatma, tartışma, gösteri, uygulama, gözlem, araştırma, inceleme vb. birçok öğretim yöntemini içerebilir. Her ne kadar eğitim programı öğretme-öğrenme etkinliklerine yönelik yaklaşımı ile ilgili açıklamalara yer verse, etkinlik örnekleri sunsa da programın uygulayıcısı öğretmenin bu yaklaşımları bilmesi ve benimsemesi gerekmektedir. Yoksa program amaçlarına ulaşamaz.

2.1.7.4. Eğitim Ortamı

Eğitim programlarının uygulanacağı ortam ve ortam ile ilgili faktörleri program tasarımında dikkate alınmalıdır. Eğitim ortamları ile ilgili genel kabul gören yaklaşımlarda önemli değişim yaşanmaktadır. Eğitim aktivitelerinin planlanmış bir zaman diliminde belirlenmiş bir mekânda yapılmasına yönelik program tasarımlarına esnek bir yaklaşım getirilmesi gerekmektedir. Artık bilgi ve iletişim teknolojileri ile eş- zamanlı iletişim imkânları zaman ve ortam ile ilgili zorunlulukları ortadan kaldırmaya başlamıştır. Eğitim ortamı eğitim programının niteliğine göre önceden tasarlanmalıdır. Ornstein ve Hunkins (2013: 206). program tasarlayıcıların eğitim ortamı ile ilgili faktörler genelde dikkate almadıklarını; ancak önemli olduğunu ifade ederek “eğitim ortamı ile ilgili verilecek kararın içerik ve öğretim stratejilerini belirlemekten daha kompleks ve önemli” olduğunu ifade etmektedirler. Eğitim programı için seçilen ortamın, materyallerin öğrenene, öğrenme aktivitelerine uygun, etkili ve ekonomik olmalıdır (Ornstein ve Hunkins, 2013: 207).