• Sonuç bulunamadı

Bireye yönelik bilimsel çalıĢmalar, genellikle bireyin davranıĢları ve bunların nedenleri üzerinde durmaktadır. Günlük hayatta birey birçok faktörden etkilenerek belirli davranıĢlar sergilemektedir. Bireyi davranıĢ öncesinde etkileyen tutum, algı gibi bir takım değer ve inançlar, bireyin eylemlerinin temelinde yatan unsurlar olarak göze çarpmaktadır. DavranıĢ gözlemlenebilir olmasına karĢın, davranıĢa neden olan gözlemlenemeyen öğelerin sürecin içinde olması, insan davranıĢlarının karmaĢık bir yapıda olmasına yol açmaktadır. Ġnsan davranıĢlarını açıklamak için bugüne kadar kullanılmıĢ birçok yöntem mevcuttur. Ancak sağlık davranıĢıyla ilgili daha önce yapılan çalıĢmalarda geçerliliği kanıtlandığı için bu çalıĢmada da PlanlanmıĢ DavranıĢ Teorisi temel alınmıĢtır. PlanlanmıĢ DavranıĢ Teorisi, bireylerin niyetlerini, tutumlarını, kiĢisel özelliklerini; davranıĢa yöneldiklerinde bireylerin etkilendikleri değiĢkenler olarak ele almaktadır. Sağlıkla ilgili davranıĢlar sergileyen bireylerin de bu değiĢkenlerden etkilenmeleri doğaldır.

PlanlanmıĢ DavranıĢ Teorisi‟nin temelini oluĢturan Gerekçeli Eylem Teorisi bireyin tutum ve davranıĢları arasındaki iliĢkinin, gözlemlenebilir unsur olan davranıĢı açıklamak için yeterli olduğunu öne sürmüĢtür (Sakallı, 2010:117). Fishbein ve Ajzen tarafından 1975 yılında ortaya konulan bu teoriye göre bireylerin tutumlarının davranıĢa yönelmesinde iki unsur ön plana çıkmaktadır. Bunlardan birincisi davranıĢın ortaya çıkaracağı sonuçların birey için olumlu veya olumsuz olacağına yönelik inançları içeren “bireysel etki”, diğeri ise bireyin yaĢadığı çevrenin beklentilerini içeren “sosyal etki dir. Bu noktada teori zaman kavramının önemine de iĢaret ederek, tutumların davranıĢa yönelmesindeki zaman aralığının uzamasıyla birlikte aralarındaki iliĢkinin de azalacağını varsayar (BaltaĢ, 2000:40).

91 PlanlanmıĢ DavranıĢ Teorisi, Gerekçeli Eylem Teorisi‟nin geniĢletilmiĢ halidir. Gerekçeli Eylem Teorisi‟nin geliĢtirilmesinin sebebi, bireyin davranıĢlarında “tamamlanmamıĢ irade kontrolünü” davranıĢlarla iliĢkilendirmektir. Gerekçeli Eylem Teorisi‟ndeki gibi PlanlanmıĢ DavranıĢ Teorisi‟nde de merkezi etken; bireyin davranıĢa olan niyetini yerine getirmesidir. Niyetler davranıĢı etkileyen motivasyonel faktörleri kapsamaktadır ve davranıĢ için ne kadar istekli olduklarının göstergeleridir. Genel bir kural olarak birey, ne kadar güçlü niyete sahipse, bu onun davranıĢlarına o derece yansır. ġu açıktır ki davranıĢ niyeti, sadece davranıĢ birey tarafından gerçekleĢirse ifade bulur. DavranıĢ niyeti sayesinde birey davranıĢı yapmak ya da yapmamak yönünde karar vererek eyleme geçer (Ajzen, 1991:181).

Daha önce geliĢtirilen Gerekçeli Eylem Teorisi‟ndeki “bireysel etki” ve “sosyal etki” kavramlarına ek olarak algılanan davranıĢsal kontrol mekanizmasının teoriye eklenmesiyle insan davranıĢlarına daha açıklayıcı bir nitelik kazandırmak hedeflenmiĢ ve böylece PlanlanmıĢ DavranıĢ Teorisi ĢekillendirilmiĢtir (Usluel, Mazman, 2010:63). Hem PlanlanmıĢ DavranıĢ Teorisi, hem de bu teorinin öncülü Gerekçeli Eylem Teorisi, Fishbein ve Ajzen tarafından geliĢtirilmiĢtir. Temelde her iki teori de tutum ve davranıĢ arasındaki iliĢkiyi incelemektedir. Bu noktadan hareket ederek Fishbein ve Ajzen bireyin niyetinin davranıĢlar üzerinde son derece etkili bir unsur olduğu sonucuna varmıĢlardır. (Sakallı, 2010:118).

Algılanan davranıĢsal kontrolle birlikte bireyin niyetlerinin, sergileyeceği davranıĢ üzerinde son derece önemli olduğu vurgulanmalıdır. Söz konusu niyetin olumlu veya olumsuz olması, bireyin davranıĢlarının ne yönde Ģekilleneceğinin önemli bir göstergesidir. Bireyin davranıĢa yönelik niyetleri doğrultusunda üç farklı yaklaĢımı söz konusudur, bunlar davranıĢa iliĢkin tutumlar, öznel normlar ve algılanan davranıĢsal kontrol olarak sıralanabilir (Kaça v.d, 2009:80).

DavranıĢa geçecek bireyin, bu davranıĢa yönelik olumlu veya olumsuz yaklaĢımını ifade eden tutumlar, davranıĢ için belirleyicidir. Bireyin davranıĢa yönelik iyi-kötü, güzel- çirkin gibi yaklaĢımları bu tutumların temelini oluĢturmaktadır. (Ajzen, 1991:188). DavranıĢa iliĢkin tutumlar bireyin söz konusu davranıĢa yönelik sahip olduğu tutumları ifade etmektedir. DavranıĢa yönelik bireyin zihninde olumlu bir tutum söz konusuysa, birey bu davranıĢa yönelme eğilimi gösterir. Aksi takdirde davranıĢtan kaçınmak birey için daha olasıdır. Özel norm olarak adlandırılan ikinci yaklaĢım ise daha çok bireyin sosyal çevresinin davranıĢa yönelik tutumlarını ifade eder(Erten, 2002:222).

92 Öznel normları ifade eden sosyal faktörler, davranıĢın yapılıp yapılmayacağını belirleyen sosyal baskı olarak da tanımlanabilir. Öznel normlar bireyin davranıĢının sonucunda çevresinden alacağı tepkileri içermektedir. Birey içinde bulunduğu toplumsal yapıdan davranıĢına yönelik olumlu veya olumsuz tepki alacağını hesaplayarak davranıĢa yönelir. Birey yaĢadığı toplumun davranıĢa yönelik yaklaĢımı doğrultusunda bir eylem gösterir ve genellikle toplum tarafından kabul göreceğini düĢündüğü davranıĢları eyleme geçirme noktasında istekli davranır. (Erten, 2002:222).

Niyetin derecesi olan algılanmıĢ davranıĢ kontrolü ise davranıĢın zor veya kolay olacağına dair geçmiĢ deneyimleri referans alır. AlgılanmıĢ davranıĢ kontrolü, bireyin davranıĢ için ne kadar çaba sarf edeceğini belirterek, davranıĢı yapıp yapmama konusunda bireyi yönlendirir. (Ajzen, 1991:188). Üçüncü unsur olan algılanan davranıĢsal kontrol ise gerekçeli eylem teorisiyle planlanmıĢ davranıĢ teorisi arasındaki temel farkı ifade eder ve birey için sergilenecek davranıĢın zorluk derecesini ortaya koyar. Birey kendisi için zor olacağını düĢündüğü davranıĢları eyleme geçirmekte daha isteksiz davranacaktır. (Erten, 2002:222).

Genel bir kural olarak davranıĢa yönelik tahminde bulunabilmek için tutum ve öznel normlarla birlikte algılanmıĢ davranıĢ kontrolü de göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Tutum, kiĢisel norm ve algılanmıĢ davranıĢ kontrolünün göreceli önemi, niyetlerin öngörüsünde davranıĢ ve durumların çeĢitliliğinde ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle bazı uygulamalarda niyetler üzerinde sadece tutumlar anlamlı etkiye sahipken; bazılarında tutumlar ve algılanmıĢ davranıĢ kontrolü anlamlı, bazılarında ise her üçü birden anlamlı olabilir (Ajzen, 1991:188).

Bu üç unsurun kendi aralarındaki iliĢki düzeyi yine bireyin davranıĢa yönelmesinde son derece etkilidir. DavranıĢa yönelik tutum bireyin zihninde ne ölçüde olumlu olarak yer edinmiĢse ve bununla birlikte öznel normlar davranıĢ için ne kadar önemli referanslar sunuyorsa ve eğer algılanan davranıĢ kontrolü de birey için ne derece kuvvetli bir etkiye sahipse birey için o davranıĢı sergilemek o derece kolay olacaktır (Erten, 2002:222).

DavranıĢta baĢarılı olmak niyet ve yetenekle birlikte algılanan davranıĢsal kontrole de bağlıdır. Bireylerin öğrenim düzeyi, istek derecesi, biliĢsel görev, psikomotor performans, kiĢinin algısı ve özellikleri gibi birçok konu, teorinin temellerini oluĢturmaktadır. Benzer bir Ģekilde davranıĢ kontrolünün bazı kavramları da insan davranıĢına yönelik genel modellerin

93 içeriklerini ihtiva edebilir. Niyetler ve algılanan davranıĢsal kontrolün, davranıĢ baĢarısı üzerinde birlikte etkili oldukları varsayılır. Bu nedenle niyetlerin kiĢinin davranıĢı üzerinde performansa yönelik bir etkisi mevcut olabilir ve kiĢinin davranıĢa yönelik niyetlerinde performans davranıĢ kontrolüyle arttırılabilir (Ajzen, 1991:183). Niyet ve bireyin davranıĢı gerçekleĢtirmeye yönelik yeteneği bireyin davranıĢa yönelmeye karar vermesinde önemli unsurlardır. Bununla birlikte bireyin davranıĢa yönelik tutumlarının olumlu veya olumsuz olması ve yine özel normların bireye yönelttiği etki davranıĢın ortaya çıkmasında önemli etkenlerdir.

Daha açıklayıcı olması bakımından planlanmıĢ davranıĢ modelinin Ģekil üzerinde gösterilmesi uygun olacaktır:

ġekil-8 PlanlanmıĢ DavranıĢ Teorisi (Ajzen, 1991:182).

DavranıĢa Yönelik Tutum Öznel Normlar Niyet Algılanan DavranıĢsal Kontrol DavranıĢ

94 Sonuç olarak Ajzen‟e göre bir davranıĢı yapmaya iliĢkin tutum ne

kadar olumluysa, sosyal baskı ve davranıĢlar üzerinde algılanan kontrol ne kadar yüksekse, o davranıĢı yapma niyeti de o derecede güçlü olacaktır (Kaça vd,2009:80).

Fishbein ve Ajzen„in geliĢtirdiği bu kuram bireylerin sağlık davranıĢlarına yönelimini belirlemek için kullanılabilecek bir modeldir. Zira bu noktadan hareket eden Terry ve arkadaĢları 1993 yılında öğrencilerin güvenli seks ve prezervatif kullanımına yönelik yaklaĢımlarını ortaya koymak için teoriden faydalanmıĢlardır (Hogg, Vaughan, 2002:157). Sağlık davranıĢları söz konusu olduğunda bireyler sergileyecekleri davranıĢın kendi tutumlarıyla olan iliĢkisi kadar toplumun bakıĢ açısı ve uygulamadaki zorlukları beraber değerlendirirler. Bireyler kendileri için en uygun ve sağlıklarını koruyucu veya iyileĢtirici davranıĢları seçmede daha dikkatli davranmaktadırlar. Zira yapılan çalıĢmalar sağlık davranıĢlarının kiĢi tarafından istenildiği zaman rahatça yapılamadığını ortaya koymaktadır (BaltaĢ, 2000:40).

“Bireylerin daha önceki yaĢantıları ne kadar olumluysa ve engellerle karĢılaĢmayacağı umudu ne kadar yüksek olursa davranıĢı yerine getirme niyeti o kadar fazla olur. Algılanan davranıĢ kontrolünün ortaya çıkacak olan sağlık davranıĢı üzerinde iki nedenden dolayı doğrudan etkisi vardır. Birincisi davranıĢ üzerindeki kontrol algısı yüksek olan birey, niyetini sabit tutarak daha çok dener ve kontrol algısı düĢük olan bireye kıyasla daha çok gayret eder. Ġkincisi, davranıĢlarının önünde set oluĢturacak gerçek engelleri görebilir ve bunlara karĢı kendisini güçlendirebilir.” (BaltaĢ, 2000:41).

PlanlanmıĢ DavranıĢ Teorisi, bireylerin sağlık davranıĢlarında yönelimini belirlemede kullanıldığı gibi sağlık davranıĢlarını açıklamada da uygulanabilir bir modeldir. Bireyler sağlık davranıĢlarında bulunmadan önce gerek geçmiĢ yaĢantılarından edindikleri deneyimlerle benimsedikleri tutumlarını, gerek toplumun bu davranıĢlarına yönelik olumlu veya olumsuz yaklaĢımlarını, gerekse de davranıĢın uygulamasında karĢılaĢabilecekleri zorlukları değerlendirerek bir karar verirler. Bu karar etkenlerin özelliklerine göre olumlu veya olumsuz Ģekilde kendisini eyleme geçmiĢ davranıĢlarda gösterirler. PlanlanmıĢ DavranıĢ Teorisi‟ni temel alarak daha önce yapılan çalıĢmalar bu yaklaĢımı desteklemektedir. Özellikle Türk Psikoloji Dergisi‟nin 2009 yılındaki sayısında yayınlanan, Kaça ve arkadaĢlarının

95 yaptığı “Organ BağıĢına Yönelik Tutumların Planlı DavranıĢ Kuramı Çerçevesinde Ġncelenmesi” isimli çalıĢmada bireylerin organ bağıĢına yönelik tutumları PlanlanmıĢ DavranıĢ Teorisi çerçevesinde incelenmiĢtir. AraĢtırmada organ bağıĢına olumlu yaklaĢan bireylerin tutum, kiĢisel norm ve algılanan davranıĢsal kontrol ve niyetlerinin olumsuz yaklaĢanlara oranla daha yüksek çıktığı saptanmıĢtır (Kaça, 2009:78).

Konuyla ilgili olarak 2008 yılında Tayvan‟da yapılan ve “The Journal Of Alternative And Complementary Medicine” dergisinde yayınlanan “Factors Influencing the Purchasing Behavior of TCM Outpatients in Taiwan” isimli makalede Tayvan‟da hastanelere baĢvuran bireylerin geleneksel Çin ilaçlarını satın alma davranıĢları PlanlanmıĢ DavranıĢ Teorisi‟yle açıklanmıĢtır. ÇalıĢmanın sonucunda tutum, öznel norm ve algılanan davranıĢsal kontrol ve niyetlerinin Geleneksel Çin Ġlaçlarını satın alma davranıĢı üzerinde etkili olduğu görülmüĢtür (Liao vd., 2008:741). Bu noktadan hareketle PlanlanmıĢ DavranıĢ Teorisi‟nin sağlık davranıĢlarıyla olan iliĢkisi ortadadır. Teorinin, bireylerin sağlık davranıĢlarını açıklamaya yönelik uygulamalarına bakıldığında; sağlık iletiĢimi kavramının da PlanlanmıĢ DavranıĢ Teorisiyle yakından iliĢkili olduğu göz ardı edilemez.

Sağlık iletiĢimi açısından bakıldığında PlanlanmıĢ DavranıĢ Teorisi, bireylerin davranıĢa yönelmelerini etkileyen unsurları tarif ederken çevrelerinden bireylere yönelen uyaranlardan bahsetmektedir (Ajzen, 1991:183). Birey, çevresiyle etkileĢim içerisinde olan; bilgi, deneyim ve isteklerini iletiĢim sayesinde kazanan bir varlıktır. PlanlanmıĢ DavranıĢ Teorisi‟nin her üç unsurunda da iletiĢimin etkisi yadsınamaz. DavranıĢın ortaya çıkmasında etkili olan tutum, özel normlar ve algılanan davranıĢ kontrolü ve niyet, bireyin iletiĢim kurması sayesinde Ģekillenen unsurlardır. Birey tutumlarını çevresinden kendisine yönelen uyaranları zihninde yorumlayarak oluĢturmaktadır (Çiçek, 2007:56). Söz konusu uyaranlar da bireye iletiĢim yoluyla ulaĢmaktadır. Dolayısıyla PlanlanmıĢ DavranıĢ Teorisi‟nde yer alan tutum kavramının iletiĢim olmadan gerçekleĢmesi söz konusu değildir.

Öznel norm olarak adlandırılan bir diğer unsurda da iletiĢimin etkinliği göze çarpmaktadır. Birey, içinde bulunduğu toplumun değer yargılarını da yine iletiĢim kurarak öğrenmekte ve buna göre davranıĢlarını oluĢturmaktadır (Ġçli, 2011:118). Dolayısıyla öznel normlar, bireyin çevresiyle kurduğu iletiĢim sayesinde Ģekillenmektedir. Aynı zamanda bireyin içerisinde var olduğu toplumdan edindiği bilgi ve tecrübeler de öznel normlara yönelik çıkarımlarda bulunmasını sağlamaktadır. Bu noktada sosyalleĢme kavramı ve kitle

96 iletiĢim araçlarının bireyin sosyalleĢmesine yönelik etkileri planlanmıĢ davranıĢ teorisi için açıklayıcı bir unsur olarak çalıĢmada ele alınmaktadır.

Algılanan davranıĢsal kontrol sürecinde de birey bu sefer içsel iletiĢimini devreye sokmaktadır. Bir davranıĢa yönelmeden önce onu yapıp yapamayacağına olan inancı, daha önceki tecrübeleri ve kiĢisel özelliklerini devreye sokarak davranıĢa yönelik bir niyet ortaya koymaktadır. Sonuçta birey kendisiyle kurduğu iletiĢim sonucunda davranıĢa yönelik niyetini oluĢturmakta ve eyleme geçip geçmeme konusunda karar vermektedir. PlanlanmıĢ DavranıĢ Teorisi‟ni oluĢturan unsurlar tek tek ele alındığında iletiĢimle olan iliĢkisi açıkça gözükmektedir. Sağlık davranıĢlarına yönelik yapılan çalıĢmalar da göz önüne alındığında PlanlanmıĢ DavranıĢ Teorisi‟nin sağlık iletiĢimine yönelik açıklayıcı çözümler sunabilecek bir teori olduğu gözükmektedir. Özellikle bireyin tutumlarının oluĢmasında etkili olan ve kitle iletiĢim araçlarının etkileri arasında önceki bölümde ele alınan bilgi yayılımı kavramının bireyin sergileyeceği tutuma yönelik bilgi sahibi olması noktasında etkili olduğu çalıĢmada varsayılan bir diğer dayanak noktasıdır.

Bununla birlikte PlanlanmıĢ DavranıĢ Teorisi‟nin medyayla bağlantısını ortaya koyan herhangi bir araĢtırmaya rastlanmamıĢtır. Ancak özellikleri bakımından PlanlanmıĢ DavranıĢ Teorisi, medyayla iliĢkilendirilebilecek bir teoridir. Özellikle kitle iletiĢim araçlarının bireye yönelik iknâ oluĢturması, bireyin davranıĢa yönelmesinde önemli bir nokta olarak düĢünülmektedir. Yukarıda belirtildiği gibi her aĢamasında iletiĢim kavramıyla içiçe olan bir teorinin kitle iletiĢimiyle iliĢkili olmaması düĢünülemez. Bireylerin niyetlerinin oluĢmasında ve etkilenmesinde kitle iletiĢim araçlarının rolü bilgi aktarımı Ģeklinde gerçekleĢmektedir. Sağlık iletiĢimi noktasında kitle iletiĢim araçları, kitleler üzerinde tutum oluĢturan bir yapı sergilemektedir. Kitle iletiĢim araçları bilgi ve normlarla örülmüĢ içeriklerini ileterek bireyleri, davranıĢa hazır hale getiren bir yapı kurmaktadırlar (Tabak, 2006:58). Bu çalıĢmada, sağlık davranıĢlarında tutum, öznel norm, algılanan davranıĢsal kontrolle birlikte kitle iletiĢim araçlarının; içerikleriyle bireyin bu konuda bilgilenmesini sağlayarak davranıĢa yönelik tutumları ne ölçüde etkiledikleri ortaya konulmaya çalıĢılacaktır. Bütün bu açıklamalar ıĢığında PlanlanmıĢ DavranıĢ Teorisinde yer alan unsurlara, kitle iletiĢim araçlarının bilgi yayılımı, iknâ ve toplumsallaĢma etkileri çalıĢmaya eklenmiĢtir. Bireyin davranıĢa yönelirken bu kavramlardan ne ölçüde etkilendiğine yönelik bir çıkarımda bulunmak çalıĢmanın temelini oluĢturmaktadır. Çünkü gerek bilgi yayılımı gerek ikna ve gerekse de toplumsallaĢma bireylerin davranıĢlarına etki eden unsurlardır. PlanlanmıĢ

97 DavranıĢ Teorisi‟nde yer alan tutum, öznel norm, algılanan davranıĢsal kontrol ve niyetler kitle iletiĢim araçlarının yukarıda sıralanan etkileriyle yakından iliĢkilidir.

98

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

MEDYANIN BĠTKĠSEL ÜRÜN KULLANIMI ÜZERĠNDEKĠ ETKĠSĠNE ĠLĠġKĠN GERÇEKLEġTĠRĠLEN ALAN ARAġTIRMASI BULGULARI

Ayrıntıları aĢağıda yer almak üzere bu bölümde Konya‟da farklı demografik niteliklere sahip 470 kiĢi arasında “PlanlanmıĢ DavranıĢ Teorisi”nin öngörüsü doğrultusunda sağlık amaçlı bitkisel ürün kullanımına etki etmesi beklenen bağımsız değiĢkenleri ortaya koymayı amaçlayan alan araĢtırmasına iliĢkin bulgulara yer verilmiĢtir. Söz konusu bulgulara yer verilmeden önce araĢtırmanın metodolojisine iliĢkin baĢlıklara ayrıntılı bir biçimde yer verilmiĢtir.

3.1. METODOLOJĠ

Bu bölümde araĢtırmanın tasarımı ve uygulanması, araĢtırma soruları ve hipotezler, katılımcıların seçimi ve temsil gücü, ölçüm araçları, veri toplama ve kullanılan istatistiksel analizlere iliĢkin baĢlıklar bulunmaktadır. Bu çalıĢma insanların sağlık davranıĢlarını etkileyen unsurları ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu noktadan hareketle çok geniĢ bir kapsama sahip olan sağlık davranıĢları; “sağlık amaçlı bitkisel ürün kullanımı” olarak sınırlandırılmıĢtır. Ġnsanların sağlık davranıĢlarına yönelik açıklamalar getiren bir takım teoriler arasından “PlanlamıĢ DavranıĢ Teorisi” çalıĢmanın temelini oluĢturmaktadır.

“PlanlanmıĢ DavranıĢ Teorisi”nde yer alan ve insan davranıĢlarını etkilediği varsayılan faktörlerin yanı sıra, çalıĢmada medyanın bu davranıĢlara yönelik etkileri de incelenmektedir. Bu açıdan çalıĢmanın konusu söz konusu alanda ilk defa incelenmektedir. Medya organlarının bireylerin sağlık amaçlı bitkisel ürün kullanımı ve satın alma davranıĢlarına ne ölçüde etki ettiğini vurgulamak çalıĢmanın önemini ortaya koymaktadır. Çünkü son yıllarda medyada artan yoğunlukta sağlık konulu yayınlara rastlanmaktadır.

Zaman ve imkân sınırlılıkları nedeniyle bu çalıĢma kısıtlı bir bütçe ve zamanda ortaya çıkartılmıĢtır. Daha geniĢ kapsamlı çalıĢmalar için kaynak niteliği taĢıdığı düĢünülmekte ve farklı konularda yapılacak araĢtırmalara yön göstereceği varsayılmaktadır.

3.1.1. ARAġTIRMANIN TASARIMI, MODELĠ VE UYGULAMASI

ÇalıĢmanın tasarım türü “nedensellik iliĢki tasarımı”dır. Bu tasarımda birden fazla faktör arasındaki iliĢkinin varlığı ötesine gidilerek söz konusu iliĢkinin doğası açıklanır. A‟nın

99 B üzerindeki etkisi araĢtırılır. Daha fazla değiĢken kullanılacaksa, örneğin A1, A2 ve A3‟ün B‟ye tek tek ya da birlikte olan etkisi üzerinde durulur.

Bu çalıĢmada da “PlanlanmıĢ DavranıĢ Teorisi çerçevesinde katılımcıların sağlık amaçlı bitkisel ürün kullanımında etkili olan - baĢta medya olmak üzere - bağımsız değiĢkenler ortaya konmaya çalıĢılmıĢtır. Günlük hayatta birey birçok faktörden etkilenerek belirli davranıĢlar sergilemektedir. Bireyi davranıĢ öncesinde etkileyen tutum, algı gibi bir takım değer ve inançlar, bireyin eylemlerinin temelinde yatan unsurlar olarak göze çarpmaktadır. DavranıĢ gözlemlenebilir olmasına karĢın, davranıĢa neden olan gözlemlenemeyen öğelerin sürecin içinde olması, insan davranıĢlarının karmaĢık bir yapıda olmasına yol açmaktadır. Ġnsan davranıĢlarını açıklamak için bugüne kadar kullanılmıĢ birçok yöntem mevcuttur. Ancak sağlık davranıĢıyla ilgili daha önce yapılan çalıĢmalarda geçerliliği kanıtlandığı için bu çalıĢmada da PlanlanmıĢ DavranıĢ Teorisi temel alınmıĢtır. PlanlanmıĢ DavranıĢ Teorisi, bireylerin niyetlerini, tutumlarını, kiĢisel özelliklerini; davranıĢa yöneldiklerinde bireylerin etkilendikleri değiĢkenler olarak ele almaktadır. Sağlıkla ilgili davranıĢlar sergileyen bireylerin de bu değiĢkenlerden etkilenmeleri doğaldır.

Bu çalıĢmada model olarak 2008 yılında Tayvan‟da yapılan ve “The Journal Of Alternative And Complementary Medicine” dergisinde yayınlanan “Factors Influencing the Purchasing Behavior of TCM Outpatients in Taiwan” isimli makalede ayakta tedavi edilen hastaların satın alma davranıĢlarını öngörebilmek için yapılan çalıĢma ve Ajzen‟in PlanlanmıĢ DavranıĢ Modeli birleĢtirilmiĢtir. Özellikleri bakımından PlanlanmıĢ DavranıĢ Teorisi, medyayla iliĢkilendirilebilecek bir teoridir. Özellikle kitle iletiĢim araçlarının bireye yönelik iknâ oluĢturması, bireyin davranıĢa yönelmesinde önemli bir nokta olarak düĢünülmektedir. Bu çalıĢmada, sağlık davranıĢlarında tutum, öznel norm, algılanan davranıĢsal kontrolle birlikte kitle iletiĢim araçlarının; içerikleriyle bireyin bu konuda bilgilenmesini sağlayarak davranıĢa yönelik tutumları ne ölçüde etkiledikleri ortaya konulmaya çalıĢılacaktır. Bütün bu açıklamalar ıĢığında PlanlanmıĢ DavranıĢ Teorisinde yer alan unsurlara, kitle iletiĢim araçlarının bilgi yayılımı, iknâ ve toplumsallaĢma etkileri çalıĢmaya eklenmiĢtir. ġekil 1, hem söz konusu teoriyi hem de bu teoriden yola çıkarak araĢtırmanın tasarımını ve hipotezleri içermektedir.

100 ÇalıĢmanın baĢlangıcında 70 kiĢilik grup ile pilot çalıĢma gerçekleĢtirilmiĢ ve bu sayede çalıĢmayan sorular tespit edilerek soru formu son halini almıĢtır.

3.1.2. KATILIMCILARIN SEÇĠMĠ VE TEMSĠL GÜCÜ

AraĢtırmanın evrenini Konya ili oluĢturmaktadır. Örneklemin belirlenmesinde ise "Olasılıklı Olmayan Örneklem Türleri"nden "Amaçlı ve Kotalı Örneklem" türleri birlikte kullanılmıĢtır. Amaçlı ve Kota örneklem seçiminde önceden amaca göre belirlenen birimler örneklem olarak seçilir. Amaçlı örneklem, ana evrenin tümünü değil, çalıĢmanın sorununa en uygun kesimini gözlem konusu yapmaktadır. Kotalı örneklemde ise izlenen yol, örneğe girecek olan birimlerin özellikleriyle ilgili belli kontenjanların belirlenmesidir (Sencer ve Irmak, 1984:403-406).

ÇalıĢmanın amacına uygun olarak hastane çevresindeki kiĢiler öncelikle seçilmiĢtir. Bu kiĢilerin seçiminde ise önceden belirlenen kotalar dikkate alınmıĢtır. Hastaneler ve cinsiyet temel kota birimleri olarak belirlenmiĢtir. Konya‟da bulunan beĢ hastaneden (Selçuklu Tıp Fakültesi Hastanesi, Meram Tıp Fakültesi Hastanesi, Beyhekim Hastanesi, Medicana Hastanesi, Farabi Hastanesi) 100‟er kiĢi ile görüĢülmesi planlanmıĢtır. Cinsiyet açısından ise kadın ve erkeklere eĢit sayıda kota belirlenmesi uygun görülmüĢtür.