• Sonuç bulunamadı

Bir davranıĢtan söz edebilmek için bireyin öncelikle davranıĢta bulunduğu olayla ilgili algı ve tutumlarının oluĢması gerekmektedir. Birey çevresinden gelen uyarıcılara yönelik duyu organlarını kullanarak algılarını Ģekillendirmektedir. Görme, tatma, dokunma, duyma, hissetme gibi duyularını kullanan birey, uyaranı algılamakta, sonrasında da bu uyarana yönelik olumlu veya olumsuz tepkilerini oluĢturmaktadır. Sonrasında daha somut ve gözlemlenebilir nitelikte olan davranıĢ ortaya çıkmaktadır. Bu noktadan hareketle bireyin algı ve tutumu olmadan herhangi bir davranıĢa yönelmesinin mümkün olmadığı söylenebilir. DavranıĢlar her birey için günlük yaĢamını Ģekillendiren eylemleri kapsar. Birey bu eylemleri vasıtasıyla çevresiyle etkileĢimde bulunarak, bir anlamda kendisini ifade etmektedir.

Tutum, algı ve davranıĢ süreçleri birbirlerini zincirleme olarak etkileyen ve birbirlerine sıkı sıkıya bağlı süreçlerdir. Uyarıcıların algılanmasında zihinsel süreç ilk aĢamayı oluĢturmaktadır. Birey beĢ duyu organının sayesinde zihinsel yapıya aktarılan uyarıcılara yönelik tepkilerini oluĢturmakta, bu tepki sonrasında da tutum ortaya çıkmaktadır. Son olarak bu tutumlar ve algılama süreci bireyin davranıĢını oluĢturmaktadır (Kaynak, 2002:73). Zihinsel süreç içerisinde algıları ve tutumlarıyla birlikte birey, mantıklı bir yönelimde bulunarak davranıĢlarını gerçekleĢtirir (Shaffer, 1991:148).

84 Bireyin davranıĢa yöneldiği süreç ele alındığında karĢımıza çıkan birkaç önemli nokta vardır. Bunlardan birisi davranıĢın belli bir amaca yönelik olması gerekliliğidir. Birey bir davranıĢı ortaya koymadan önce onun kendisi için mantıklı olup olmadığına karar vermelidir. Ortaya konulacak davranıĢ birey için mantıklı ise davranıĢ gerçekleĢir. Aksi takdirde birey bu davranıĢa yönelmeyecektir. Bu süreçler boyunca bireye yardımcı olan en önemli etkenler ise edindiği tutum ve algılardır.

Tutum, algı ve davranıĢ arasında birbirlerini doğrudan etkilemeye yönelik iki farklı yol vardır. Bu yollardan birinde bir uyarana yönelik güçlü bir tutum ve algı bireyi o yönde davranıĢa yöneltmektedir. Bir diğerinde ise kesin bir algı söz konusu olmadan sadece tutumla birey davranıĢa yönelebilmektedir. Ancak burada güçlü olmasa da algının tutuma yönelik bir etkisi söz konusudur. Birinci durumda davranıĢın ortaya çıkma olasılığı çok daha kuvvetlidir ve birey davranıĢa yönelmekte tereddüt göstermeyecektir. Ġkinci durumda ise yine davranıĢın ortaya çıkma ihtimali vardır. Ancak birincisinde olduğu kadar güçlü bir istek söz konusu olmayacaktır. Çünkü davranıĢın güçlü bir Ģekilde oluĢabilmesinin en önemli koĢulu tutum ve algıların birey tarafından tam olarak hissedilmesi gerekliliğidir (Mowen, 1990:228).

Tutum, algı ve davranıĢ arasındaki iliĢkide belirtilmesi gereken unsurlardan bir diğeri de davranıĢların oldukça somut ve gözlemlenebilir nitelikteki eylemler olduğu, buna karĢılık tutum ve algıların ise gözlemlenemeyen zihinsel süreçleri ifade etmesidir. Bu açıdan bakıldığında tutum, algı ve davranıĢ arasındaki iliĢki zihinsel bir sürecin ortaya çıkardığı eylemsel uygulamaları ifade etmektedir (Stiff ve Mongeau, 2003:11). Buradan hareketle davranıĢlara yönelik en temel prensiplerden birisine ulaĢmak da mümkündür. Bu prensip, tutum ve algıların kendi baĢlarına gözlemlenebilen bir olgu olmaması ve bu olguların gözlemlenebilmesi için davranıĢa ihtiyaç duymaları olarak ifade edilebilir (Usal ve KuĢluvan, 1999:126).

Bireylerin sahip oldukları tutumların davranıĢa dönüĢmesinde etkili olan bir takım faktörler vardır. Bunlar, tutumun ne ölçüde kuvvetli olduğunun derecesi, çevresel faktörler ve davranıĢın sonuçlarına iliĢkin beklentilerdir. Tutumun kuvvet derecesi bireyin davranıĢa yönelmesindeki en önemli unsurdur. Kuvvet derecesi ne kadar yüksekse tutumun davranıĢa dönüĢme ihtimali o kadar yükselir. Tutumun davranıĢa yönelmesindeki bir diğer etken de çevresel faktörlerdir. Çevresel faktörlerin olumlu veya olumsuz etkileri davranıĢ için belirleyicidir. Tutuma yönelik çevresel faktörler bireyin tutumunu destekliyorsa, tutum davranıĢa yönelmek için daha güçlü bir konum kazanır. Ancak çevresel faktörler tutum

85 üzerinde baskılayıcı bir etkiye sahipse birey davranıĢa geçmeden önce bu çevresel faktörleri de hesaba katacaktır. DavranıĢın sonuçlarına iliĢkin bireyin beklentileri de tutumun davranıĢa dönüĢmesini etkileyen unsurlardandır. Sonuca iliĢkin olumlu beklentiler davranıĢ olasılığını güçlendirirken, olumsuz beklentiler bu ihtimali düĢürecektir (Güney, 2000: 311).

Tutum, algı ve davranıĢ iliĢkisine yönelik üzerinde durulması gereken bir diğer nokta ise davranıĢların değiĢtirilip, değiĢtirilemeyeceğine yöneliktir. Birçok bilim dalı bu konu üzerine yoğunlaĢmıĢ ve bireyin davranıĢlarının nasıl değiĢtirilebileceğini veya en azından etkilenebileceğini bulmaya çalıĢmıĢtır. Bu üç kavram arasındaki iliĢki boyutu, davranıĢ üzerinde oluĢturacakları değiĢikliktir. Bu değiĢiklikten bahsedebilmek için önce düĢünceler üzerinde algılar yoluyla bir değiĢiklik yapılması gerekir. Sonrasında buna uygun bir his Ģekillendirilmeli ve tutum oluĢturulmalı, bu tutumun sonrasında ise değiĢen davranıĢ eylemi gerçekleĢtirilmelidir (Ertürk, 2010:238). Bu iliĢki boyutları üzerinden bakıldığında değiĢen tutumların davranıĢı da değiĢtirdiği ortaya çıkmaktadır. Aynı zamanda sadece tutumların davranıĢları değiĢtirmediği buna karĢın davranıĢların da tutumları değiĢtirdiği görülmüĢtür (Stiff ve Mongeau, 2003.99).

Tutumlar temelde davranıĢ üzerinde etkili olan unsurlardır ve birey tutumlarını çevresini algılayarak inĢa eder. Ancak bu kavramlar o kadar içiçe geçmiĢlerdir ki bazı durumlarda bireyin davranıĢ kalıpları da tutumların Ģekillenmesinde rol oynayabilir. Birey, ortaya koyduğu davranıĢlar sonucunda her zaman beklediği sonuçlarla karĢılaĢmayabilir. Algıları ve tutumları her zaman için bireye beklentilerini karĢılama Ģansı sunmayabilir. Böyle durumlarda birey davranıĢlarının sonuçlarına bakarak bu duruma yönelik yeni tutumlar geliĢtirecek ve böylece davranıĢları yoluyla tutumlarını ĢekillendirmiĢ olacaktır. Sonuçta edindiği bu yeni tutumlar çerçevesinde de yeni davranıĢlar ortaya çıkacaktır.

Bu çerçeveden hareketle tutumlar ve davranıĢlar arasında iki yönlü bir iliĢki olduğu söylenebilir. Tutumların davranıĢları kontrol edebilmesi mümkünken, davranıĢlar da tutumları kontrol etmektedir. Tutumlar bireyin davranıĢlarını kontrol ederken kendisiyle ilgili diğer tutumları ve bilgi parçalarını kullanır. Bu tutum ve bilgi parçaları bireyin daha önceki bir davranıĢı sonucunda elde edilmiĢ olabilir (Taylor vd., 2010:142).

Algı, tutum ve davranıĢ iliĢkisi ele alınırken bu iliĢkinin doğrusal bir iliĢki olmadığı da belirtilmelidir. Ġnsan doğası gereği karmaĢık bir yapıdadır ve her birey kendine özgü özellikler taĢımaktadır. Bu iliĢki süreci içerisinde de insan doğasının karmaĢıklığı da ortaya

86 çıkmakta, her bir olay için formüle edilebilecek kalıpları ortaya koymayı zorlaĢtırmaktadır. Temelde davranıĢlar algı ve tutumların birer yansıması olarak görülse de bu iliĢki boyutu daha çok zincirleme Ģekilde ve insanın yaĢamı boyunca sürekli değiĢen bir yapı arz etmektedir. Tutum ve algı, davranıĢları ne ölçüde etkiliyorsa bazı durumlarda davranıĢlar da tutum ve algıları etkilemektedir. Bu durum kiĢiden kiĢiye farklılıklar gösterebilmektedir.

ÇalıĢmanın temelini oluĢturan insanların sağlık davranıĢlarına yönelmelerini anlamak açısından, bu davranıĢları açıklamaya yönelik olarak ortaya atılan modellerin neler olduğunun bilinmesi gerekmektedir. Bu noktadan hareketle aĢağıda temel sağlık davranıĢ modelleri ele alınacaktır.