• Sonuç bulunamadı

2.4 Reform Dönemi ve Elektrik Piyasası Kanunu

2.4.1 Piyasaya Genel BakıĢ

Elektrik sektörüne yönelik reform ihtiyacı farklı ülkelerde farklı kaynaklardan beslenmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde kamu işletmelerinin zayıf performansı, kamu tekeli yöneticilerinin ekonomik etkinlik açısından doğru yatırım ve üretim

25 kararları almalarını sağlayacak teşvik mekanizmaları oluşturmanın ve uygulamanın güçlükleri, tekelin kamu mülkiyetinde olmasının ekonomik verimliliği tamamen göz ardı eden çeşitli politik müdahalelere maruz kalmasını kolaylaştırması, kamu işletmelerinin yeni yatırımları karşılayamaması, sistem kayıpları, kalitesiz hizmet ve varlıkların satışı yoluyla hükümetlerin gelir elde etme ihtiyacı reformun ana sebepleri olmuştur. Gelişmiş ülkelerde ise uzun dönem marjinal maliyetlerle fiyatlar arasında giderek büyüyen fark reform baskısını şiddetlendirmiştir (Yeni, 2006).

1990‟lı yılların sonuna gelindiğinde, devamlı artan talep ve kötüleşen mali durum karşısında, Hazine garantilerine dayanan ve özel sektör katılımını öngören ancak özelleştirme içermeyen modellerin Türkiye‟deki sorunları çözemediği açıkça anlaşılmıştır. Ayrıca, mevcut modellerin piyasada rekabetin oluşturulmasının önündeki en büyük engel olduğu da artık herkes tarafından kabul edilen bir gerçek halini almıştır. Bu nedenle, 2001 yılından itibaren, Türkiye elektrik piyasasının rekabete açılması, gerekli yatırımların kamu maliyesi üzerinde ek yük yaratmaksızın özel sektör tarafından yapılması, kamunun gözetim ve denetim faaliyetlerini etkin bir şekilde yerine getirerek arz güvenliğini gözetmesi ve kamu mülkiyetindeki tesislerin özelleştirilmesi için kapsamlı bir reform süreci başlatılmıştır. Türkiye, enerji piyasalarını düzenlemek için eskisinden tamamen farklı bir politika uygulamaya karar vermiş ve 2001 yılında 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu (EPK) ile elektriğin tüketicilere yeterli, kaliteli, sürekli ve düşük maliyetli bir şekilde sunulmasını sağlayacak rekabet ortamının oluşturulması için gereken yasal çerçeveyi oluşturmuştur. Bu doğrultuda EPK, piyasa katılımcıları arasında yapılacak ikili anlaşmalara ve dengeleme-uzlaştırma mekanizmasına dayalı bir modelin teşkilini öngörmektedir. Ayrıca EPK, elektrik piyasasında serbest rekabet esaslarına, yeniden

26 yapılandırmaya ve özelleştirmeye dayanan bir modeli hayata geçirmeyi amaçlamıştır.

EPK, Türkiye elektrik piyasasını düzenleyen ana kanun olup kendinden önceki düzenlemeleri (3096, 3996 ve 4283 sayılı kanunlar gibi) geçersiz kılmıştır.

EPK‟da, arz tarafında girişin serbestleşmesi, talep tarafında tüketicilerin kendi tedarikçilerini seçmelerine izin verilmesi, doğal tekel niteliğindeki iletimle dağıtımın, üretim, toptan satış ve perakende satıştan ayrıştırılması ve ilgili tüm tarafların şebekeye erişiminin sağlanması asli amaçlardır. Yeni piyasa yapısında üretim, toptan satış ve perakende satış rekabetçi biçimde gelişecek, iletim ve dağıtım faaliyetleri ise piyasanın tüm katılımcılarına ayrımcı olmayan erişim sağlamak üzere düzenleyici otorite tarafından düzenlenecektir.

EPK‟ya göre; kamuya ait varlıkların dikey ayrıştırılmasını gerçekleştirmek amacıyla TEAŞ üçe bölünmüş ve Türkiye Elektrik İletim A.Ş. (TEİAŞ), Elektrik Üretim A.Ş.

(EÜAŞ) ve Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt A.Ş. (TETAŞ) olmak üzere üç yeni kamu şirketi kurulmuştur. EÜAŞ, devlete ait üretim tesislerini devralıp işletmeye başlamıştır. İletim sisteminin sahibi ve yöneticisi olan TEİAŞ ise aynı zamanda piyasa katılımcıları arasında enerji alışverişini dengelemekten sorumlu olmuştur.

EPK çerçevesinde bir de toptan elektrik şirketi Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt A.Ş. (TETAŞ) kurulmuştur. TETAŞ‟ın temel amacı, yükümlenilen sözleşmelerin yüksek maliyetini EÜAŞ‟tan satın alacağı daha ucuz elektrikle yumuşatıp makul bir toptan elektrik fiyatına ulaşmaktır. TEDAŞ ise dağıtım faaliyetine devam etmektedir.

Oluşturulması hedeflenen potansiyel piyasayı düzenlemek için de 2001 yılında bağımsız idari otorite olarak Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu kurulmuştur.8

8 Daha sonra Kurumun adı Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu olarak değiştirilmiştir.

27 Aşağıdaki Şekil 1‟de 4628 sayılı Kanun‟la oluşturulan piyasa yapısı ve Şekil 2-2‟de elektrik piyasasının tarihçesi genel hatlarıyla özetlenmektedir. Mevcut piyasa yapısının detaylarına “piyasa faaliyetleri” alt bölümünde girilecektir.

ġekil 2-1: Mevcut Elektrik Piyasası Yapısı

Kaynak: Erten (2010)

ġekil 2-2: Elektrik Piyasası Geçiş Süreçleri

Kaynak: Erten (2010)

EPK‟da öngörülen piyasa modelinin işleyişi büyük ölçüde piyasa hedeflerine uygun bir özelleştirmenin yapılmasını ve müzakereye açık bir arz fazlasının oluşmasını

28 gerekli kılmaktadır. Bu çerçevede, eşit taraflar arasında ayrım gözetmeyen, rekabete dayalı ve şeffaf bir piyasa yapısının oluşturulması büyük önem kazanmaktadır.

Yapılacak düzenlemelerle piyasa risklerinin asgari düzeye indirildiği, güvenin tesis edildiği ve belirli bir program çerçevesinde serbestleşmenin sağlandığı bir piyasa yapısı, yerli ve yabancı özel sektör yatırımcıları açısından cazip hale gelecektir.

EPK, elektrik piyasasında rekabetin gelişmesi için önemli olduğu uluslararası düzeyde kabul edilen üç önemli yenilik getirmektedir. Bunlardan birincisi dikey ayrıştırmadır. Buna göre, üretim, iletim ve dağıtım varlıkları birbirlerinden ayrıştırılacaktır. Dağıtım ve üretim varlıkları ayrışmadan sonra özelleştirilecek, iletim ise devlet mülkiyetinde kalmaya devam edecektir. İkinci yenilik, gerek talep, gerek arz tarafında serbestleşme öngörülmektedir. Arz tarafında, piyasada öngörülen çeşitli faaliyetlere katılmak isteyenler, belirli şartları yerine getirmeleri koşulu ile EPDK‟dan lisans alabilecektir. Talep tarafında ise tüketim miktarı belli bir sınırın üstünde olan tüketiciler tedarikçilerini serbestçe seçebilecektir. Üçüncü yenilik, sisteme bağlanmak isteyen katılımcıların erişim haklarının sağlanması ve düzenlemeye tabi tutulmasıdır.

Elektrik piyasası reformunu serbestleşme ve özelleştirmeden oluşan iki eksende değerlendirmek mümkündür. Özelleştirme, kamu mülkiyetinde bulunan mal ve hizmet üretim birimlerinin ekonomide verim artışı ve kamu giderlerinde azalma sağlamak için satış, kiralama, işletme hakkının devredilmesi gibi yöntemlerle mülkiyetinin veya işletmeciliğinin özel sektöre devridir. Serbestleşme ile üretim ve perakende faaliyetlerinde rekabetin artırılması ve tüketiciye daha fazla seçenek sunulması amaçlanmaktadır. İletim ve dağıtım faaliyetleri ise yatırım maliyetlerinin

29 yüksek olması, paralel ikinci şebekenin tesisinin ve işletiminin ekonomik olmaması sebebiyle doğal tekel olarak kabul edilmektedir.

Reform sürecine ivme kazandırmak üzere 2004 yılında Yüksek Planlama Kurulu (YPK) özelleştirmeyi de içeren bir sektör reformu yol haritasını ortaya koyan

“Elektrik Enerjisi Sektörü Reform ve Özelleştirme Strateji Belgesi”ni hazırlamıştır.

Strateji belgesi, reform sürecinin en önemli adımı olarak, üretim varlıkları kamu mülkiyetindeyken dağıtım varlıklarının özelleştirilmesini getirmektedir. Dolayısıyla, Strateji Belgesine göre, özelleştirme dağıtımla başlayacak ve üretim daha sonra özelleştirilecektir. Bu sıralama için belirtilen neden, dağıtım şirketlerinin başarıyla özelleştirilmesinin mevcut şirketler ve özellikle piyasaya yeni giren üretim şirketleri için güvenilir sözleşme muhatapları oluşturmasıdır (Keleş, 2008: 23). Zira kamuoyu, önceki rejimde imzalanan Yİ, YİD ve İHD sözleşmeleriyle ilgili mevcut şüpheler göz önünde bulundurulduğunda, dağıtım şirketlerinin kamu mülkiyetinde kalması halinde yöneticilerin genelde özel sektörle sözleşme imzalamayacağını düşünmektedir.