• Sonuç bulunamadı

SEYYĠD ĤASAN-Ġ ĠAZNEVÎ DÎVÂNI’NDA DĠNÎ KAVRAMLAR

2.4. KUTSAL KĠTAPLAR

2.6.1. Peygamber-Nebi-Resul

ت نل ِدیدهت ـ

ب روط رب ینار ـ

تسا هدو

.ق(

86 / 67 )

Rivayet edilir ki, Hz. Mûsâ‟ya Tûr dağında: Sen beni göremezsin! uyarısı yapılmış.

2.5.4. Veinyekâd

Ġslam dünyasında Kalem sûresinin 51 ve 52. âyetleri nazar âyeti olarak bilinir. Nazarlık bir durum olduğunda bu âyetlerin okunması bir gelenek halini almıĢtır. Bu âyetlerde Allah, peygamberi Hz. Muĥammed‟e, inkâr edenlerin Kur‟ân‟ı iĢittiklerinde gözleriyle neredeyse onu devireceklerini, onun (peygamberin) bir mecnun olduğunu söylediklerini; oysa Kur‟ân‟ın âlemlere indirilen öğütten baĢka bir Ģey olmadığını nakletmektedir. Dîvân‟da da bu inanıĢa, veinyekâd ibâresi ile baĢlayan âyet-i kerimeyle iĢaret edilmiĢtir:

چ ـــ نو ص ـ تِرو یور وا بــ ید ــــ ید لاـ حـ مــ ــد ی نا و ـکـ ـدا خ ــ ناو ــــ ی

.غ(

89 /8 )

Onun çehresini gördüğünüz zaman Elhamd ve Veinyekâd okuyun.

2.5.5. Ŝumme Ġctibâhu ve Rabbenâ Žalamnâ

Bir beyit içerisinde yer alan bu ifadeler, iki âyetten alınmıĢtır. Kur‟ân‟daki farklı yerlerde geçmekle beraber her iki ifade de Hz. Âdem için kullanılmıĢtır.

Ŝumme ictibâhu “Sonra (Rabb‟i) onu seçkin kıldı.” ifadesi, Ŧâhâ sûresi 122. âyetinde yer alırken, “Rabbimiz, biz kendimize zulmettik!” mealindeki Rabbenâ žalamnâ ibâresi „râf sûresi 23. âyet-i kerimede yer almaktadır:

ث ِتعلخ ِدیما م

ِا ِتج زور هک مراد مه هاب هدش بش و

ر ما ب ظ ان ل ناوخ انم

.ق(

77 / 17 )

“Ŝumme ictibâhu” hilatini almaya da ümidim var; çünkü gece gündüz

“Rabbenâ žalamnâ” okur oldum.

2.6. PEYGAMBERLER

2.6.1. Peygamber-Nebi-Resul

Dîvân‟da, Kur‟ân-ı Kerîm‟de isimleri geçen peygamberlerin bazıları söz konusu edilmiĢtir. Peygamberler, baĢından geçen bir olay veya mucizelerinden

114 dolayı konu edilirler. Peygamber, nebi ve resul kelimeleriyle özellikle Hz.

Muĥammed kastedilmiĢtir. ġair, bir beyitte Hz. Peygamber‟in soyundan geldiğini söylerken, diğer bir beyitte de O‟nun yetim oluĢu vurgulanmıĢtır:116

مـ ــــــ ن نـ ـــــ ــ ِرو س ـ لال ـۀ سر ـلو ـــ م مـ ـــــــ ن بـنـ ــــــ ۀد س ـیا ــــــ ـۀ خـ ـ یاد ـــ ــــ م

.غ(

94 /6 )

Ben Resul‟ün sülâlesinin nuru, Tanrı‟nın gölgesinin kölesiyim.

ġair, Mekke‟deyken yazıp Gazne‟ye gönderdiği kasidesinde Sultan Sa„îd için dua etmektedir:

ایبنا ِناگرزب ز یکی ره ِکاخ رب

هاش یارب مهاوخب گرزب ِتجاح کی

.ق(

18 / 75 )

Nebilerin büyüklerinden herbirinin kabrinde, şâh adına, bir büyük dilekte bulunurum.

پ ِباحس ددرگ رسپ یب یبن ِمشچ من ز ر

سر مسر مدحبص ِمیسن

ـ ب لو ـــ دریگ ردپ ی

.ق(

79 /8 )

Oğulsuz Nebî‟nin gözü yaş dolu buluta döner. Babasız Resul‟ün tavrı, sabah esintisi olup çıkar.

Selçuklu Sultanı Mes„ûd‟un vefatı üzerine, Seyyid Ĥasan yazdığı terciibentte, onun halkının ihtiyaçlarına yetiĢen bir sultan olduğunu söyleyerek peygamberler derecesine yükseltmektedir:

ب یا ــ ه ار ناورسخ هدو ــ

یربمایپ وچم

پ ـ ب وچمه ار ناگدنب هدرور ـ

یردار

.ت(

9/

8/

6)

Ey padişahlar için bir peygamber gibi olan! Ey kulları, kardeş gibi besleyen!

دب شیاس نامس ا ِقرف رب هک لوسر نا

ل م ناقر ف زا داهن یجات یلاعت ِک

.ق(

77 / 74 )

Yüce Tanrı‟nın Furkan‟dan, o göğü delen başına bir taç koyduğu Resul‟e (and olsun)!

2.6.2. Hz. Muĥammed

Semâvî dinlerin sonuncusu Ġslam dininin peygamberi Hz. Muĥammed‟in Ġslamiyetten önceki ve sonraki hayatı, sünneti, mucizeleri, ahlak anlayıĢı, Allah ile olan rabıtası ve Cebrâîl‟le iliĢkisi gibi birçok özellikleri söz konusu edilmiĢtir. Bazen de padiĢahın övgüsünde bir örnek olarak sunulmuĢtur. Dîvân‟da, Hz. Muĥammed;

116 Tez, s. 89, (K. 24/3).

115 Muĥammed, Muśùafâ, Aĥmed-i Mursel isimleri ve emînullâh, habîbullâh, nebiyyullâh, rasûlullâh sıfatlarıyla anılmıĢtır:

عـی

Önce „Îsâ bir müjde verir, sonra Muĥammed dolunay gönderirdi.

Şâh Maĥmûd, Makam-ı Maĥmûd‟da olup, Muĥammed ahlaklı ve Muĥammed sünneti üzeredir.

AĢağıdaki beyitte Ģair, Zahre‟d-dîn Ebu‟l-Ķâsım Zeyd b. Ĥasan‟a hitap etmektedir. Beyitte kim olduğunu bilemediğimiz Hz. Peygamberin soyundan gelen bir bebekten bahsedilmektedir:

ِمان ِتسد رد

ettim, kıymetini bil!

ġair, dönemin hazinedarlarından, dostu ve memduhu Ebû „Alî Ĥasan-i Aĥmed‟in övgüsünde, onun tıpkı Hz. „Îsâ gibi ölüleri diriltebileceğini ve Hz.

Peygamber gibi ayı ikiye bölebileceğini söyleyerek mübalağanın da aĢırısı olabileceğini göstermektedir:

Sen Meryem‟in „Îsâ‟sı gibi ölüyü diriltirsin. Hem de Aĥmed-i Mursel gibi ayı ikiye bölersin.

ġair, Mekke‟deyken yazıp Gazne‟ye gönderdiği kasidesinde Sultan Sa„îd için dua ve niyazda bulunmuĢtur:

خ ۀناخ رد

116 Tanrı‟nın evinde ve Muśùafâ‟ın kabrinde şâhın mülküne dua ettim ve onu ululadım.

Behrâmşâh için kaleme alınan kasideden alınan aĢağıdaki beyitte Hz.

Peygamber‟e dua ve niyazda bulunulmaktadır:

خ ـــ و خ ِدیشر ـــ

خ دل ــ خ ا و ایند ۀجاو ـ

تر

لس

افطصم نینوک ِبحاص و عرش ِناط

.ق(

41 / 81 )

Cennetin güneşi, dünya ve ahiretin efendisi, şeriatın sultanı, iki dünyanın sahibi, Muśùafâ‟dır.

2.6.3. Hz. Âdem

Ġnsanlığın atası, ilk insan ve ilk peygamberdir. Allah, tüm meleklerden ona secde etmesini istemiĢ, Ģeytan hariç tüm melekler secde etmiĢtir. Ancak cennette Hz.

Havva ile mutlu bir Ģekilde yaĢarken yasak meyveden yemeleri sonucu dünyaya gönderilmiĢlerdir. Dîvân‟da Hz. Âdem‟in cennetten çıkarılıĢı ve bundan duyduğu üzüntüye iĢaret vardır. Ayrıca “âdem” kelimesinin hem peygamber hem de ben-i âdem (insanoğlu) anlamıyla tevriyeli kullanımı da söz konusudur:

مـثـ چ ِلا ِمش ـ ش مد ا ـ م د ـگـ با ر ــر لدـ ل ِل یـ ـطـ ع ِف ـ ش یسی ـ گم د ـ داب ر

.ق(

61 /8 )

Bulut hariç, her şey Âdem‟in gözüne misâl oldu; rüzgâr hariç, her şey

„Îsâ‟nın lütfuna delil oldu.

AĢağıdaki beyitte, iĢlediği günay sebebiyle cennetten kovulan Hz. Âdem‟in bu olayına atıfta bulunulmaktadır:

س ای هتشگرس ِمد ا یو ـ تشهب ز هتفر یا

ق ِحور

ــــ م یسد ـــ ضر ۀضور دد ــ

در ا ناو

.ق(

75 /1 )

Ya cennetten bir azgın, Âdem‟e doğru gitmiştir de kutsal ruh Ravża-i Riżvân‟dan yardım getirir.

AĢağıdaki beyitte dünyanın ve Hz. Âdem‟in yaratılıĢı hakkında felsefî bir bakıĢ ortaya konulmaktadır:

ع ِّل ک دوب ناک باتف ا دوب وا و ملا

ایمیک دوب وا و مد ا ِکاخ دوب سم

.ق(

41

/

96

)

117 Bütün âlem madendi ve o da güneşti. Âdem‟in toprağı, bakırdı ve o da kimyaydı.

2.6.4. Hz. Dâvûd

Hz. Suleymân‟ın babasıdır. Nebî peygamberlerdendir. Kur‟ân-ı Kerîm‟de, Bakara sûresi, 251. âyette Câlût‟u öldürmesinden sonra Dâvûd‟a hem hükümdarlık hem de hikmet (nübüvvet) verildiği bildirilmiĢtir. Demiri iĢleyip zırh yapması da diğer bir özelliğidir.117 Güzel sesiyle meĢhurdur. Zebûr‟u okuduğunda sesi duyan kâfirler, ruhunu teslim eder, dağlar ise ona eĢlik edermiĢ.118

Dîvân‟da bir beyitte sesinin güzelliğine vurgu yapılırken aĢağıdaki beyitte de Sultan Maĥmûd Buġra Òân ve oğlunun kahramanlıkları methedilirken Suleymân ve Dâvûd peygamberler anılarak telmihte bulunulmuĢtur:119

Memduh ve oğlu, Hz. Dâvûd ve Hz. Suleymân‟a teĢbih edilmiĢtir:

یرسپ و یردپ زگره هک تسناد هک ای

دنریگ ربمیپ نامیلس و دواد ِّرف

.ق(

74 / 64 )

Bir baba ve bir oğulun, Dâvûd‟un ve Suleymân‟ın ihtişamına erişeceklerini kim bilebilirdi!

2.6.5. Hz. Ĥârûn

Mûsâ peygamberin kardeĢidir. O‟nun yardımcısı olarak Ġsrâiloğulları‟na gönderilmiĢtir. Kur‟ân‟da 20 yerde adı anıldığı halde hayatı ve faaliyetleri hakkında pek bilgi yoktur. Hz. Mûsâ, Fir„avn‟a gitmekle görevlendirilince dilinin peltek olduğunu söyleyerek güzel konuĢan kardeĢi Ĥârûn‟un kendisine yardımcı olarak verilmesini istemiĢ, bu isteği kabul edilerek ona peygamberlik verilmiĢtir.

Hz. Ĥârûn‟un adı Sultan Mes„ûd Şâh‟ın mersiyesinde ordusunu övmede bir vesile olarak kullanılmıĢtır:

ت یاهرکشل نوراه دش تسد یسوم ِهام ـو

ج ناز ـ جال ـل گ یاه م نادر ـ ـ نـ م ر و ـی دشک

.ق(

76 / 61 )

117 Ömer Faruk Harman, “Dâvûd”, TDVİA, IX/21-24.

118 S. ġemîsâ, Ferheng-i Telmîòât, s. 266-267.

119 Hz. Dâvûd‟un sesinin güzelliğine örnek beyit için bk. Tez, s. 119, (K. 72/31).

118 Mûsâ‟nın ayı, senin askerlerinin Ĥârûn‟una el oldu da, o dönen çıngıraklardan dolayı aydınlanıyordu.

2.6.6. Hz. Ġbrâhîm

Âźer oğlu, Allahın elçisi, put kırıcı, Ġsmâ„îl ve Ġsĥâķ peygamberlerin babasıdır. Hz. Ġbrâhîm, Kur‟ân-ı Kerîm‟de kendisinden en çok söz edilen büyük peygamberlerden biridir. Kur‟ân-ı Kerîm‟de Ġbrâhîm peygamberle ilgili birçok kıssa vardır. Babasının Nemrûd‟un Ģerrinden korkup mağaraya sığınması ve Ġbrâhîm‟in orada dünyaya gelmesi, büyüyüp dıĢarı çıktığında önce bazı varlıkları Tanrı sayıp sonra muhakemesiyle bunların Tanrı olamayacağını anlaması, putperest kavminin kendini ateĢe attığı halde ateĢin onu yakmaması, eĢi Sâre ve yeğeni Lût ile birlikte Nemrûd‟un ülkesini terk edip önce Mısır, daha sonra Filistin‟e yerleĢmesi, karısı Sâre‟nin Ĥacer‟i kıskanması üzerine Ĥacer ile Ġsmâ„îl‟i Mekke civarına götürmesi, oğlu Ġsmâ„îl ile Kâbe‟yi inĢa etmesi, nihayet oğlu Ġsmâ„îl‟i kurban etmeye kalkıp bu imtihanı baĢarıyla geçmeleri en önde gelen hâdiselerdir.120

Dîvân‟da baĢta oğlu Ġsmâ„îl‟i kurban etme hâdisesi ve ateĢe atıldığında ateĢin onu yakmayıp bir gül bahçesine dönmesi olmak üzere çeĢitli olaylara gönderme yapılmıĢtır.121

AĢağıdaki beyitte Behrâmşâh‟ın, vefat eden oğlunu toprağa vermesi, Hz.

Ġbrâhîm ve Hz. Ġsmâ„îl arasındaki iliĢkiye benzetilerek telmih yapılmıĢtır:

خـ لـیـ ل چ راو ــ ف و ـــ نزرـ خ ِد ــیو ـ خ ار ش ـس

ـ ور

درک نادزی ِلضف هب تلاوح و درپس قح هب

.ق(

77 / 67 )

Padişah, Ħalîl gibi kendi çocuğunu Hakk‟a emanet edip Tanrı‟nın merhametine havale etti.

ġair, Ebû „Alî Ĥasan b. Aĥmed‟in devlet için yaptıklarını methetmek için onu Ġbrâhîm peygambere benzeterek tıpkı onun Kâbe‟yi inĢa ettiği gibi sen de devleti inĢa ettin, demektedir:

یوت هداهن انب تلود ۀبعک هتسجخ لیلخ داهن انب تلم ۀبعک هک نانچ

.ق(

46 / 74 )

Milletin Kâbe‟sini Ħalîl yaptığı gibi, devletin mübarek Kâbe‟sinin temelini

120 Ö. F. Harman, “Ġbrâhîm”, TDVİA, XXI/266-272.

121 Tez, s. 660, (K. 44/6).

119 sen koydun.

Seyyid, memduhu Behrâmşâh‟ın güzelliğini Yûsuf ve Ġbrâhîm peygamberlere göndermede bulunarak ifade etmektedir:

وی وچ یهز با وچمه و نسح رد فس

ـ میهار

ب

ــــ ع ود ن ا ر ِضرا ـ

تـ ـــ م هتشگ و ـ

شت ا نابره

.ق(

15 /7 )

Sana ne mutlu! Güzellikte Yûsuf gibisin ve ateşin o iki yanağında merhametli oluşunda İbrahim gibisin.

طــ

چ معب ـــ شت ا و تــ ـــ ه و ر ــــ ر خ مد ـــ لیل راو

خ

ـــ شو ــبـ گ و ـلـ گد ی ــــ مد ر ـ ت ا زا د ـــ ش ت ــــــ مر

(

.ق 17 /9 )

Tabiatım ateş gibi ve her an Ħalîl gibi yeni hoş kokulu bir gül, ateşimden çıkar.

2.6.7. Hz. Ġdrîs

Kur‟ân‟da adı geçen peygamberlerdendir. Adı iki yerde geçmektedir. Sadık ve sabredenlerden olduğu ve Allah‟ın onu yüce bir makama yükselttiği belirtilmiĢtir.122

Dîvân‟da adı bir yerde büyüklüğüne iĢaret edilerek geçmektedir. ġair BehrâmĢâh‟ı güzellikte Hz. Dâvûd‟a, yücelikte Hz. Ġdrîs‟e, nizamda Hz. Suleymân‟a ve hikmette Hz. Loķmân‟a teĢbih etmektedir:

مغن نس ح هب ـ

واد ِت و فر و د ـــع ـ یردا ِت ـ س

م مظن هب ـ

ل ِتمکح و نامیلس ِکل ــ

نامق

.ق(

77 / 86 )

Güzellikte Dâvûd‟un nağmesi ve İdrîs‟in yüceliği, Suleymân‟ın mülkü ve Loķmân‟ın hikmeti gibidir.

2.6.8. Hz. ‘Îsâ

Dört büyük peygamberden biridir. Mesîĥ olarak da anılmaktadır. Kur‟ân‟da İbn-i Meryem Ģeklinde de geçmektedir. Kendisine kitap olarak Ġncil verilmiĢtir.

122 Kur’ân-ı Kerim, Meryem sûresi, 56, 57. âyet; Enbiyâ sûresi, 85. âyet.

120 Babasız olarak dünyaya gelmiĢtir. Bu özelliği Hıristiyanlarca Allah‟ın oğlu olduğu düĢüncesini doğurmuĢ, teslis inancının doğmasına yol açmıĢtır. Birçok mucizesi vardır. Babasız dünyaya geliĢi, annesi Meryem‟i iffetsizlikle suçlayan kavmine

„Îsâ‟nın bebekken dile gelip cevap vermesi, mesajından hoĢlanmayan Yahudilerin onu öldürmek istemeleri üzerine Allah‟ın onu kendi katına yükseltmesi, nefesiyle ölüyü diriltmesi, körü iyileĢtirmesi, gökten sofra indirmesi, az yemekle çok kiĢiyi doyurması, en önemlisi de Hz. Peygamberin geleceğini müjdelemiĢ olmasıdır.

AĢağıdaki beyitte Hz. „Îsâ‟nın göğe yükseltilmesi olayına telmihte bulunulmuĢtur:

ه نیمز رد ـ ر

چ هظحل ـ

تورف نوراق نو ـ

مدش یم ر

دشک یم رترب خرچ نونکا مد ره محیسم نوچ

.ق(

76 /9 )

Yeryüzünde her an Ķârûn gibi alçalıyordum. Şimdi ise Mesîh gibi felek beni her an yukarıya çekiyor.

یاج هیکت نوراق ِقرف ار شزکرم ِبیشن مه

ِف مه ـ هرگنک ِزار ع یاپ ار شا

ـ سی ـ هیکت ی هاگ

.م(

89 /8 )

Hem Ķârûn‟un başı tahtının kurulduğu yere dayanak hem de „Îsâ‟nın ayağı hisarının zirvesine dayanaktır.

Dîvân‟da Hz. „Îsâ denilince akla ilk gelen; onun nefesiyle, Allah‟ın izniyle, ölüleri diriltmesi olayıdır. Hz. „Îsâ ile ilgili birçok beyitte bu olaya gönderme yapılmıĢtır:

مد هب شاف خ ِنداد ناج تسا حیسم ِراک

ن رو ــ ب ی ـکـ نـ ِگ زا د ـ ص ل ـ م د ـ ک غر ـ لال ــ ی

.ق(

47 / 87 )

Yarasaya üfleyerek can vermek, Mesîĥ‟in işidir. Yoksa balçıkla bir çanakçının yüz kuş yapması kolaydır.

AĢağıdaki beyitte de Ģair, Hz. Îsâ‟nın göğe çıkarılıĢına göndermede bulunarak ölümü hatırlamaktadır:

هک وب یک مریگ رب ناهج نیا زا مدق

مریگ رب نامس ا ِهار یسیع نوچ

.ر(

671 /6 )

Bu dünyadan ne zaman „Îsâ gibi, göğün yoluna el ayak tutacağım.

121 2.6.9. Hz. Loķmân

Kur‟ân‟ın 31. sûresi, Loķmân sûresidir. Peygamber olup olmadığı tartıĢmalıdır. Bu âyetlerde, kendisine hikmet verildiği ve kendisinin oğluna verdiği nasihatler vardır. Ġslamiyetten önce Araplar arasında meĢhur olan Loķmân ile Kur‟ân‟da bahsedilen Loķmân‟ın aynı kiĢiler olmadığı düĢünülmektedir. Hekimliğin atası olarak kabul edilmektedir.123

Hz. Loķmân‟ın adı, Dîvân‟da bir yerde geçmektedir:

ح هب

ن ِنس ــ فر و دواد تمغ ــ

یردا ِتع ـ

س

نامقل ِتمکح و نامیلس کلم ِمظن هب

.ق(

77 / 86 )

Güzellikte Dâvûd‟un nağmesi ve İdrîs‟in yüceliği, Suleymân‟ın mülkü ve Loķmân‟ın hikmeti gibidir.

2.6.10. Hz. Mûsâ

“Yahudilik, Hıristiyanlık ve Ġslam inançlarına göre büyük bir peygamberdir.

Ġsrâiloğulları‟nı Fir„avn‟ın zulmünden kurtarıp hürriyete kavuĢturmuĢtur. 40 yaĢlarında kendisine nübüvvet görevi verilmiĢtir. Sihirbazları alt eden mucizesinden sonra Ġsrailoğullarıyla birlikte Mısır‟dan çıkmasına izni verilir. Ancak Fir„avn daha sonra piĢman olur, ordusuyla peĢlerine düĢer ve Mûsâ‟nın mucizesiyle Kızıldeniz‟de boğulur. Mûsâ, kavmine yolculukları boyunca birçok mucize göstermiĢ, Sînâ dağına geldiklerinde Allah, emir ve yasaklarını bildirmiĢtir. Kavmine dönen Mûsâ, onların Sâmirî‟nin buzağısına taptıklarını görünce onları cezalandırmıĢtır. Daha sonra affedilmeleri için Allah‟a yalvarmıĢtır. Kur‟ân‟da 34 sûrede ve 136 yerde kendisinden zikredilmektedir.”124

Dîvân‟da Hz. Mûsâ‟nın Allah ile konuĢması, beraberindeki halkının Sâmirî‟nin buzağısına tapması ve beyaz el (yed-i beyzâ) mucizesi ve Allah ile Tur dağında konuĢması mucizeleri baĢta olmak üzere, Hz. Mûsâ ile ilgili birçok olaya atıf yapılmıĢtır. Bazı beyitlerde Hz. Mûsâ‟nın el mucizesiyle Hz. „Îsâ‟nın nefesi birlikte söylenerek konuya vurgu yapılmıĢ olur. Bu olaylar bazen de teĢbih unsuru olarak

123 Ö. F. Harman, “Loķmân”, TDVİA, XXVII/205-206.

124 Ö. F. Harman, “Mûsâ”, TDVİA, XXXI/207-213.

122 kullanılmıĢtır.125

ġair aĢağıdaki beyitte, Hz. Mûsâ‟nın bütün haĢmetine rağmen bir Ģekilde kötülüğün devam ettiğini söyleyerek yaĢadığı döneme gönderme yapmaktadır:

هشوگ هب دتفیب لامک نادب یسوم یا

ک

داتف نایم ردنا یرماس ِواگ ِگناب ز ـ

.ق(

66 / 69 )

Mûsâ, onca kemâliyle bir köşeye yığılır; çünkü Sâmirî‟nin ineğinin sesi ortalığı sarmıştır.

میرم یسیع شخب ناج ِمد تحار هب

هب

نــ یا یداو ِرو ــ

م هب نم ـ

نارمع یسو

.ق(

77 / 85 )

Meryem‟in „Îsâ‟sının can bahşeden nefesinin rahatlığına, güvenilir vadinin nuruna ve „İmrân‟ın Mûsâ‟sına… -

ج ن ا ـــ عز ک نیب ـــ م ِفک ه ـــ

حاس شیسو ـــ

تسیر

ناو

ب هک نیب لعل ـ

تسا یمدمه شیسیع ِبل ر

.غ(

1/

9)

O nazarlığı gör ki Mûsâ‟nın avucu gibi sihirlidir. O yakutu gör ki o,

„Îsâ‟nın dudağının hemdemidir.

ن تسا یسیع ِمد زا یددم ـس

ـیـ م ثـ ک زا یر ـ

م ِف ـ سو ـ نمچ تسا ی

.ق(

71 /8 )

Nesîm, „Îsâ‟nın nefesinden ulaşan bir yardımdır. Çimen, Mûsâ‟nın avucundan düşen topraktır.

2.6.11. Hz. Nûĥ

Büyük peygamberlerdendir.Kendisine inanmayan kavmi, meĢhur Nûĥ Tufanı ile helâk olmuĢtur. Çok uzun yaĢayan peygamberlerdendir. Tufanın Hz. Nûĥ‟un 600 yaĢındayken baĢladığı rivayet edilir. Kur‟ân‟da 28 sûrede ve 43 yerde adı geçmektedir. 71. sûre onun adını taĢır, onun tevhit mücadelesi anlatılır. Rivayete göre insanlar Hz. Nûĥ‟a kadar tevhit inancıyla yaĢamıĢ, putperestlik ilk defa Nûĥ‟un kavmiyle ortaya çıkmıĢtır.126

125 Hz. Mûsâ‟yla ilgili olarak bk. Dîvân, s. 43, (K. 22/21), s. 93, (K. 45/6), s. 127, (K. 62/21), s. 154, (K. 72/60), s. 187, (K. 91/25), s. 330, (R. 51/2), s. 266, (G. 8/4).

123

نـ ق ِم ت ـلـ ـ صا ن ـ لا بال ـ مد ا نییبن

و حون و ثیش و دحوملا لیلخلا

.ق(

41 / 88 )

Nebîlerin neseplerinden olan Âdem, Şit, Nûĥ ve tek İlahâ inanan Ħalîl‟in kıssalarından naklettim.

2.6.12. Hz. Suleymân

“Hz. Dâvûd‟un oğludur. Ġsrailoğulları‟na gönderilmiĢtir. Hükümdar-peygamberdir. Babası gibi kırk yıl krallık yapmıĢtır. Hz. Suleymân‟ın gerçekleĢtirdiği önemli iĢlerden biri, bugünkü Mescid-i Aksa‟nın bulunduğu yerde mabedin inĢa edilmesidir.Suleymân, Allah için yaptırdığı mabedin ardından kendisi için inĢası on üç yıl süren bir saray yaptırmıĢtır. Hayvanların ve kuĢların dilinden anlıyordu. Emrindeki kuĢlardan biri, meĢhur efsanevî kuĢ Hüthüt idi. Kur‟ân‟da on altı yerde ismen geçmektedir.

Hz. Suleymân‟ın Hz. Dâvûd‟un oğlu ve vârisi olduğu, üstün kılındığı, Ģükreden, salih, hâkim, anlayıĢlı bir kul olduğu bildirilmekte, keskin zekâsı, engin bilgisi ve hikmetiyle karmaĢık meseleleri kolayca çözüme kavuĢturma yeteneğinden söz edilmektedir.Hz. Suleymân‟ın emrine, kasırga gibi esen rüzgâr verilmiĢtir.

Hz. Suleymân, Sebe melikesine (Belkıs) müslüman olup Allah‟a teslim olmaya davet eden bir mektup göndermiĢ; melike mektuba karĢılık olarak Hz.

Suleymân‟a gönderdiği hediyelerin kendisine geri gelmesi üzerine Hz. Suleymân‟ı sarayında ziyarete gitmiĢ ve orada kendi tahtıyla karĢılaĢınca kendisine gelen bir ilim yoluyla daha önce gerçeği görüp müslüman olduğunu Hz. Suleymân‟a söylemiĢtir.

Kur‟ân‟da yer alan bilgiye göre Ģeytanlar Hz. Suleymân‟ın hükümranlığı hakkında yanlıĢ sözler ortaya atmıĢlar, yahudiler de bu gerçek dıĢı Ģeyleri kabul etmiĢlerdir. Allah Teâlâ Bakara sûresi 102. âyette: “Halbuki Suleymân kâfir de olmamıĢ, büyü de yapmamıĢtır.” buyurmaktadır. Ayrıca Sebe sûresi, 14. âyette de asasına dayalı vaziyette iken vefat etmiĢ olduğu, emrinde çalıĢan cinlerin, ancak ağaç kurdu asayı yiyip de Suleymân yere düĢünce öldüğünü anladıkları Ģeklinde bilgiler verilmektedir. Hz. Suleymân‟ın kırk yıl saltanat sürdüğü ve elli üç yaĢında (bazı kaynaklarda elli iki yaĢında) vefat ettiği nakledilmektedir.”127

Hz. Suleymân‟ın mülkü, ihtiĢamı, dağlara, rüzgârlara vb. emir verebilmesi

126 Ö. F. Harman, “Nûĥ”, TDVİA, XXXIII/224-227.

127 ġinasi Gündüz, “Suleymân”, TDVİA, XXXVIII/56-60.

124 gibi mucizeleri, çeĢitli Ģekillerde konu edilmiĢtir:

تسه هک ره هک نامیلس ِکلم داب وچ ناریم

چ

ـــ ی تسا دهده نو ـــ

جات هتسسگب هرسک

ار

.ت(

69 /9 /6 )

Emirler, Suleymân‟ın mülkündeki rüzgâr gibidirler; kim olursa olsun hepsi tacı yolunmuş Hüthüt gibidirler.

درک بلط ار دهده کن ا ِنم ی ز

تفای رگد دوخ ِکلم هب ینامیلس

.ق(

68 / 65 )

Hüthüt‟ü çağırmasının bereketinden, kendi mülkünde başka bir Suleymânlık buldu.

ġair, Mes„ûd Şâh‟ı Hz. Òiżir‟a ve Ġskender‟e, tahtını da Hz. Suleymân‟ın tahtına benzeterek devletinin ihtiĢamını methetmektedir:

خ ــــــ ب درو ــــــ ت ر ــــ ه نامیلس ِتخ ــــــ

خ وچم ـــــــ

رض

رکشل هک شبولطم تسیچ

دشک یم ردنکس نوچ

.ق(

76 / 68 )

Òiżir gibi Suleymân‟ın tahtına kuruldu. Onun talebi nedir ki İskender gibi ordu gönderiyor.

2.6.13. Hz. ġît

“Hz. Âdem ve Havva‟nın üçüncü oğullarıdır. Ġslami kaynaklarda ġît‟in peygamber olduğu, babası Âdem‟e indirilen suhufu topladığı, Allah‟ın ona da sayfalar indirdiği rivayet edilir. Taberî, Âdem öldükten sonra Allah‟ın Hz. ġît‟e elli yaprak indirdiğini yazar. Kendisine indirilen suhufta hikmet, kimya, simya, riyazî ilimler ve bazı sanatlardan bahsedildiği nakledilir. Âdem‟in çocukları arasında en güzeli, en faziletlisi, en sevileni ve kendisine en çok benzeyenidir. Hz.ġît döneminde insanlığın yeryüzüne dağıldığı ve Hz. ġît‟in 1000 Ģehir kurduğu rivayet edilir. Hz.

ġît, Mekke ve Kâbe ile de iliĢkilendirilir. Onun Mekke‟de yaĢadığı, Kâbe‟yi çamur ve taĢ kullanarak inĢa ettiği, 912 yaĢında vefat ettiğinde Kâbe yakınındaki Ebûkubeys‟te defnedildiği rivayet edilmiĢtir. Müslüman âlimler Hz. Peygamber‟in soy kütüğü içerisinde ġît‟e de yer verirler.”128 Dîvân‟da adı bir yerde geçmektedir.129

128 ġ. Gündüz, “ġît”, TDVİA, XXXIX/214-215.

129 Tez, s. 123, (K. 98/33).

125 2.6.14. Hz. Yâ‘ķûb

“Hz. Ġsĥâķ‟ın oğlu Hz. Yâ„ķûb, Kur‟ân-ı Kerîm‟e göre peygamber ve Ġsrailoğulları‟nın isim babasıdır. Kur‟ân-ı Kerîm‟de Hz. Yâ„ķûb‟dan hem bu isimle hem de Ġsrail diye bahsedilmektedir. Hz. Yâ„ķûb adı on sûrede on altı defa geçer.Hz.

Yâ„ķûb, Ħalîl‟in (Ġbrâhîm) torunu, Zebîĥ‟in (Ġsĥâķ) oğlu, äıddîķ‟in (Yûsuf) babası, Esbât‟ın Ģeyhi, Beni Ġsrail peygamberlerinin atası, Ġsmail‟in kardeĢinin oğludur. Kırk veya yetmiĢ yıl hüzün içinde yaĢamıĢ, Yûsuf‟un gömleğinin kokusunu 80 fersahtan almıĢtır. Hz. Yâ„ķûb, oğlu Yûsuf‟un yokluğunda Bunyamin de yanından ayrılınca üzüntüden iki gözüne ak düĢmüĢ, oğlu Hz. Yûsuf‟un gönderdiği gömleği yüzüne sürerek gözleri açılmıĢtır.Kaynaklarda duasının bereketiyle bir koyunun tek batında dört kuzu doğurması, sesinin üç konak mesâfeden duyulacak kadar gür olması, attığı okun çok uzaklara gitmesi, duasıyla dağları yerinden oynatması, oğlu Yûsuf hakkında kurtlarla konuĢması, çok uzak mesâfeden Yûsuf‟un kokusunu alması gibi mucizeleri nakledilir. Edebiyatta daha çok etkili duasıyla anılan Hz. Yâ„ķûb‟la ilgili bilgiler Kuran‟da Yûsuf sûresinde yer alır.”130

Hz. Yâ„ķûb Dîvân‟da, Yâ„ķûb isminin yanında, pîr-i Ken‘ân, ġam òorde-i Ken‘ân sıfatlarıyla anılmıĢtır. Oğlu Yûsuf‟un kardeĢlerince kuyuya atılıp ona öldü demeleri sonucu yıllar süren üzüntüsü, Hz. Yûsuf‟un kuyudan kurtulup yüksek makamlara ulaĢması teĢbihlere konu edilmiĢtir.

ġair, buluttan yağmurun yağması, Hz. Yâ„ķûb‟un göz yaĢlarına; gülün açması da, Hz. Yûsuf‟un kuyudan kurtulup tahta yürümesine teĢbih edilmektedir. Her iki teĢbih, Behrâmşâh‟ı methetmek için bir vesile olarak kullanılmıĢtır:

گـ چ باحس دوش نایر ـ

ک ات بوقعی و ـ

لگ ه

چ هاچ ز دور نادنخ ـ

ی و ـ راب ِتخت هب فسو

.ق(

96 / 61 )

Bulut, Yâ„ķûb gibi ağlar. Gül, Yûsuf‟un kuyudan çıkıp tahtına yürümesi gibi, neşeyle açılır.

نشور دنک هک فسوی ِنهاریپ یوب مشچ

گ داب ــیو ــ ک ی ـ غ هب ه ـ در ا ناعنک ۀدروخ م

.ق(

75 /9 )

130 Ö. F. Harman, “Yâ„ķûb”, TDVİA, XLIII/274-276.

126 Rüzgâr gözü aydınlatan Yûsuf‟un gömleğinin kokusunu sanırsın ki Ken„ân‟ın hüzünlüsüne getiriyor.

اعد گرزب نانچ ار فسوی هکن ا رکذ دورب ات هشیمه درک ناعنک ِریپ یاه

.ق(

77 / 75 )

Yûsuf‟u o kadar yüceltenin Ken„ânlı ihtiyarın (Yak„ûb) duaları olduğunun bahsi hep geçiyor.

2.6.15. Hz. Yûsuf

Hz. Yâ„ķûb‟un oğludur, Ġsrailoğulları‟na gönderilmiĢtir. Hz. Yâ„ķûb tarafından çok sevilmesi sebebiyle kardeĢleri tarafından kıskanılır ve bir kuyuya atılır. Mısır‟a giden bir kervan tarafından köle olarak Mısır‟a götürülür. Efendisi

„Azîz‟in karısı Zuleyòâ çok yakıĢıklı olan Yûsuf‟a karĢı arzu duyar. Hz. Yûsuf kabul etmeyince iftiraya uğrar ve zindana düĢer.

Mısır kralının gördüğü rüyaları doğru bir Ģekilde yorumlaması, Hz. Yûsuf‟un zindandan kurtulup Fir„avn‟dan sonra ikinci adam konumuna yükseltilmesine vesile olur. Tıpkı gördüğü rüyada olduğu gibi 7 yıllık bereket döneminde tedbir alır, buğdayı biriktirir; kıtlık döneminde harcamaya baĢlar, iĢte bu dönemde Hz. Ya„ķûb, buğday almaları için oğullarını Mısır‟a gönderir. Neticede Hz. Yûsuf, babası ve kardeĢlerini Mısır‟a getirir.Kur‟ân-ı Kerîm‟de Yûsuf adı yirmi beĢi Yûsuf sûresinde, En„am sûresi, 84. âyet ve Mu‟mîn sûresi, 34. âyette birer kez olmak üzere yirmi yedi defa geçmektedir. Yûsuf kıssası Kur‟ân‟da aynı adı taĢıyan sûrede bir bütünlük içinde verilmektedir.131

Dîvân‟da Hz. Yûsuf‟la ilgili kullanımlar Ģu Ģekildedir:

Hz. Yûsuf‟un yakıĢıklılığına vurgu yapılması ve kuyudan çıkıp tahta ulaĢması gibi olumlu bir olayla, topraktan yaratılan insanın canavar kesilmesi gibi bir olumsuz durum arasında zıtlık yönüyle bir ilgi kurulmuĢtur:

چ هگ ـ یتخت رب هاچ زا یدهاش فسوی و دور

چ هگ

ـ ص مد ا و ـــ

ترو ـــ خ زا ی ـ دوش رواناج کا

.ق(

87 /7 )

Bazen Yûsuf gibi güzel yüzlü biri, kuyudan tahta yürür. Bazen topraktan, insan suretine benzeyen bir canlı olur.

Hz. „Îsâ‟nın göklere çıkarılması ve Hz. Yûsuf‟un kuyuya atılmasıyla,

Hz. „Îsâ‟nın göklere çıkarılması ve Hz. Yûsuf‟un kuyuya atılmasıyla,