• Sonuç bulunamadı

Gazneliler dönemi, özellikle Fars dilinin ve Farsça Ģiirin geliĢtiği, neĢv ü nema bulduğu bir dönemdir. Özellikle Firdevsî‟nin gayet bilinçli bir Ģekilde kaleme aldığı ġâhnâme, Farsça için bir dönüm noktası olmuĢtur. Ġslamiyetin dili olarak hızla tüm müslüman milletlerin dillerini etkileyen Arapça karĢısında Firdevsî, âdeta Farsçayı yeniden diriltmiĢ, eseri de Farslar tarafından abidevî bir eser olarak telakkî edilerek günümüze ulaĢmıĢtır.

Sultan Maĥmûd adına kaleme aldığı eserini sultana takdim eden Firdevsî, beklediği karĢılığı alamaz hatta sultanın gazabına uğrar. Bu olayla ilgili rivayetler olayı tam olarak aydınlatamamaktadır. Sonuç olarak, sultan her ne kadar ġâhnâme‟nin üslubundan hoĢlanmasa da onun yaĢamasına müsaade etmiĢtir.

Unutulmamalıdır ki ġâhnâme‟de hiçbir Sâmânî hükümdarının adı geçmemektedir.

Gazne sultanı Maĥmûd ise sarayında yüzlerce Farsça Ģiir yazan Ģair ve ilim adamı barındırmıĢtır.22

20 Ĥ. Enverî, İśùiĥât-i Dîvânî, s. 18.

21 ae., s.16.

22 E. Merçil, “Gazneliler”, Türkler Ansiklopedisi, IV/514; Mehmet Kanar, “Firdevsî”, MEBİA, Millî Eğitim Basımevi, Ġstanbul 1993, IV/643-647.

11 VI/XII asırda yetiĢen büyük Ģairler, IV/X ve V/XI asır Ģairlerine göre birkaç kat fazladır. Sûzenî, „Am„aķ, Enverî, Śâbir-i Tirmizî, Emîr Mu‘izzî, Seyyid Ĥasan-i Ġaznevî, „Oŝmân-i Muòtârî, Ezraķî-i Herevî, ReĢîde‟d-dîn-i Vaùvâù, ‘Abdu‟l-vâsî‘-i Cebelî, Senâ‟î ve diğerleri Horasan ya da Türkistan Ģairleri olarak nitelendirilirken;

aynı asırda yaĢayan diğer büyük Ģairler; Òâķânî-i ġîrvânî, Nižâmî-i Gencevî, Cemâle‟d-dîn „Abdu‟r-rezzâķ-i Ġśfahânî, oğlu Kemâle‟d-dîn-i Ġsmâ‘îl, Zaòîre‟d-dîn-i Fâryâbî, Mucîre‟d-dîn-i Beyleķânî, ġemse‟d-dîn-i Tâbesî, Esîre‟d-dîn-i Ahsiketî, Ġmâmî-i Herevî ve diğerleri Irak Ģairleri namıyla anılmıĢlardır. Fars Ģiirinde iki büyük akımı temsil eden bu iki ekol arasındaki temel fark, Seyyid Ĥasan‟ın da dahil olduğu Horasan tarzı Ģiirlerin sade ve tabii, karmaĢık tamlamalardan uzak, edebî sanatların basitçe kullanıldığı, her okuyanın belli düzeyde de olsa anlayabileceği, gulüv, iğrak ve mübalağanın az ve bir nevi realizmin Sâmânîler ve Gazneliler dönemindeki yansımasıdır. Buna karĢılık Irak ekolünde, Ģiirde tema olarak ıstırabın kullanıldığı, süslü ve sanatlı anlatımın en üst düzeye çıktığı, girift tamlamaların oluĢturulduğu bir anlayıĢ hâkimdir.23

Yine bu dönemde Buhara, Semerkand, Isfahan, Rey ve Gazne ilim ve edebiyat merkezleri haline gelmiĢtir. Sultan ve idareciler, Ģairleri himaye etmeleri bir tarafa, birçoğu kendileri Ģiir yazan yahut diğer sanat dallarıyla uğraĢan sanatçı ruhlu kimselerdi. Gazne devletinin kurumsal yapısını Ġran geleneğinden alması, devletin yazıĢma dilinin Farsça olması, sultanların himayesinde, tarih yazıcılığının geliĢimi, seyahatnâme tarzı eserlerin verilmesi; matematik, mantık, tababet ve nücuma dair ilmî eserlerin telif edilmesi, Arapça ilmî eserlerin Farsçaya çevrilmesi, bu tercümelerin sultanlar ve diğer idareciler tarafından ödüllendirilmesi gibi birçok nedenle, Farsça nesir sahasında da önemli bir geliĢme sağlamıĢtır.

Bu dönem Farsça nesri, sade, akıcı ve anlaĢılırdır. Dil, henüz yoğun biçimde Arapçanın tesirine girmemiĢtir. Yine de özellikle Arapçadan yapılan tercümelerde Arapça kelime ve tamlamaların arttığı söylenebilir. Örneğin Târîò-i Ŧaberî‟den tercüme edilen Târîò-i Bel‘amî‟de dilin ağırlaĢtığı söylenebilir. Aynı durumu manzum Ģâhnâmelerde de müĢahade edebiliriz. Arapçadan tercüme edilen eserlerde Arapça kelime ve tabirlerin kullanılması giderek artmıĢ bu durum da Arapçanın

23 Sîrûs-i ġemîsâ, Sebk-şinâsî-i Şi‘r, Çâpòâne-i Firdevs, Çâp-i Dovvom, Tahran 1375 Ģ., s. 64-66;

Muĥammed Ca„fer-i Maĥbûb, Sebk-i Òorâsânî der Şi‘r-i Fârsî, Çapòâne-i Sâzmân-i Terbiyet Mu„allim ve Taĥķîķât-i Terbiyetî, Tahran 1345 Ģ., s. 35, 37, 48, 51, 165; Muĥammed Taķî-i Behâr, Sebk-şinâsî, ĠntiĢârât-i Emîr Kebir, Çâp-i Sevvom, Tahran 1349 Ģ., I/3-10.

12 Farsça üzerindeki etkisini yoğunlaĢtırmıĢtır. Bu dönem Humâî‟ye göre kasidenin zirve dönemlerinden biridir. Bu dönemden sonra kaside tahtını gazele bırakacaktır.24

IV/X. asrın ikinci yarısı ile VI/XII. asrın sonlarında hüküm süren Gazneliler dönemi Ģair ve yazarlarının bir kısmı doğal olarak Gaznelilerden önce, bir kısmı da Gaznelilerden sonra yaĢamaya ve eser vermeye devam etmiĢlerdir. Aynı zamanda Gaznelilerin baĢlangıç yılları, Sâmânîlerin son dönemlerine rastladığı gibi, Gaznelilerin güçten düĢtüğü devir Selçukluların tarih sahnesinde boy gösterdikleri zamandır. Burada Gazneliler dönemine damgasını vurmuĢ bazı Ģairleri önemli özellikleriyle anmak yerinde olacaktır.

Sultan Maĥmûd devrinin büyük Ģairi, saraydaki dört yüz civarındaki Ģairin meliki, Meliku‟Ģ-Ģu‘arâ ‘Unśûrî (öl. 433/1041) , Rûdekî‟den kendi dönemine kadar medih ve gazel alanındaki en büyük ustadır. 30.000 beyit olduğu söylenen dîvânından elimizde çok az bir kısmı kalmıĢtır.25

Ġran Ģiirinin önemli simalarından Ferruòî-i Sistânî (öl. 428/1037-1038), Sultan Maĥmûd‟un sarayına yerleĢmiĢ, onunla seferlere katılmıĢtır. BaĢta Sultan Maĥmûd ve Mes„ûd olmak üzere devletin ileri gelenlerine kaside tarzında yazdığı methiyeleriyle ün yapmıĢtır. Farsçanın en büyük kaside Ģairlerinden biridir.

Duygularını tabii bir Ģekilde rahatça ifade edebilen, sade ve akıcı bir üslubu vardır.

Tabiatı, sevgiliyi ya da memduhlarını vasfederken kullandığı ince, zevkli ve tatlı sözüyle Fars Ģiirinin ölümsüz Ģairleri arasına girmiĢtir. 9.000 beyte yaklaĢan divanı günümüze ulaĢmıĢ ve yayımlanmıĢtır.26

Horasan Ģairlerinin ustası, aynı zamanda Firdevsî‟nin hocası Esedî-i Ŧûsî (öl.

466/1073) hamâsî Ģiirleriyle tanınmıĢtır. Firdevsî‟yi ġâhnâme‟yi yazmaya teĢvik etmiĢ, kendisi de ġâhnâme‟nin vezninde manzum bir hikâye olan Gerşasbnâme adlı bir eser yazmıĢtır. Luġât-i Furs adlı sözlüğü, Farsçanın bilinen ilk lügatı olması ve örnek beyitler ihtiva etmesi sebebiyle önem arz etmektedir. Ayrıca Şeb u Rûz adlı bir münazarası vardır. Gaznelilerin son dönemini idrak etmiĢtir.27

Mes„ûd-i Sa‘d-i Selmân (öl. 517/1106), Sultan Maĥmûd‟un Hindistan seferlerinin birinde Gazne‟ye, saraya intisap etmiĢ, Sultan Ġbrâhîm ve oğlu Ebu‟l

24Celâleddîn-i Humâî, ŚinaǾât-i Edebî, ĠntiĢârât-i Ġlmî, Çâp-i Evvel, Tahran 1339 Ģ., s. 168.

25 Õebîĥullâh-i Śafâ, Târîò-i Edebiyyât der Îran, ĠntiĢârât-i Kitâb-furûĢî-i Ġbn-i Sînâ, Çâp-i Sevvom, Tahran 1339 Ģ., I/559-567.

26 Muĥammed-i ‘Avfî, Lubâbu’l-Elbâb, tsh. „Azîzullâh-i „Alizâde, ĠntiĢârât-i Firdevs, Çâp-i Evvel, Tahran 1361 Ģ., II/247; Õ. Śafâ, age., I/531-546.

27 Õ. Śafâ, age., I/330-344.

13 Ķâsım‟ın hizmetlerinde idarî görevlerde bulunmuĢ, onlara methiyeler yazmıĢtır.

Ancak sultanla araları açılmıĢ, yıllarca farklı zindanlarda kaldıktan sonra yine sultanın himmetiyle serbest kalmıĢ, BehrâmĢâh döneminde vefat etmiĢtir. Elimizde bulunan divanı yanında, ‘Avfî, Lubâbu‟l-Elbâb‟da Hintçe ve Arapça divanları da olduğunu söyler.28 Arapça divanından parçalar da elimizdedir. Divanında yaklaĢık 16.000 beyit bulunmaktadır. Ömrünün son yıllarını takva içinde geçiren Ģairin dinî konulu Ģiirleri de döneminde çok okunan Ģiirlerdendir.29

Menûçihrî-i Damġânî (öl. 432/1040), Sultan Mes„ûd‟un davetiyle Rey‟den gelip saray Ģairi olmuĢtur. „Unśûrî‟nin hocalarındandır. Birçok Arapça ve Farsça divanı okuyup ezberlediği nakledilir. Hareketli ve parlak tabiat tasvirleri vardır.

Genelde kısa vezinler kullanan Ģair, uzun vezin kullandığında bile uygun yerde uyak ve redifler yapmıĢ, Ģiire ayrı bir tarz katmıĢtır. Bu özelliğinden dolayı musammat tarzının Menuçihrî‟yle baĢladığı söylenebilir. ġiirlerinde ıstıraba yer yoktur, bu özelliğiyle de o dönemin neĢe Ģairidir. Eldeki Ģiirleri 3.000 beyit civarındadır.30

Kisâî-i Mervezî (öl. 393/1002) Sâmânîlerin sonları, Gaznelilerin ilk yıllarında yaĢamıĢtır. Methiyeleriyle adını duyurmakla birlikte, ömrünün sonlarında bu iĢten piĢmanlık duyup bundan vazgeçtiği söylenir. ġiirlerinden günümüze fazla bir Ģey ulaĢmamıĢtır. Bu Ģiirlerden anlaĢıldığı kadarıyla mazmunları kullanmadaki ustalığı, anlamı ifade etmedeki gücü ve ince teĢbihleriyle döneminin usta sanatçıları arasındadır.31

‘Oŝmân b. ‘Omer-i Muòtârî (öl. 545/1150), Gazne sarayının büyük Ģairlerindendir. Sultan Ġbrâhîm, Mes„ûd ile BehrâmĢâh devirlerini idrak etmiĢtir.

Ayrıca Kirman Selçukluları sultanlarını da methetmiĢtir. 8.000 beyit olduğu söylenen divanından elimizde Hunernâme-i Yemînî ve Şehriyarnâme adlı iki mesnevi mevcuttur. Sadece bu iki mesnevi bile onun sanat gücünü ortaya koymaya yetmiĢtir.32

Ebu‟l-Ferec-i Segezî (öl. 393/1003), aslen Sistanlı olan Ģair ömrünü Simcûrî hanedanına hizmet etmiĢ, onların ortadan kaldırılması ile Gazne Sultanı Maĥmûd‟un sarayına yerleĢmiĢtir. Döneminin diğer Ģairleri gibi medih alanında ün yapmıĢtır.

28 ‘Avfî, Lubâbu’l-Elbâb, II/381.

29 Ź. äafâ, Târîò-i Edebiyyât der Îran, I/370-380.

30 Ź. äafâ, ae., I/580-597; Fahrettin CoĢguner, Minuçihrî-i Damganî Dîvânı’nın Tercümesi ve Tahlili, BasılmamıĢ Doktora Tezi, Ankara 2002, s. 22-29.

31 Ź. äafâ, age., I/441-449.

32 ae., I/380-382.

14

„Unśûrî‟nin üstadıdır.33

Ġazâyirî (öl. 427/1036), Irak‟ta yetiĢen büyük Ģair önce Rey‟de son dönem Deylemîlerin ileri gelenlerini methetmiĢ, baĢta „Unśûrî olmak üzere birçok Ģairle atıĢmıĢ, meĢhur kaśîde-i lâmiyesini Sultan Maĥmûd‟a gönderince kendine onun sarayında yer bulmuĢtur. Mübalağalarıyla ünlenmiĢtir.34

„Escedî (öl. 434/1042), „Unśûrî‟nin talebesi olup Sultan Maĥmûd‟un saray Ģairlerinden, onun ve çocuklarının memduhlarındandır. Selçuklu sultanı Çağrı Bey hakkında da Ģiirleri vardır. Divanından elimize birkaç Ģiir dıĢında bir Ģey ulaĢmamıĢtır.35

Bu Ģairlerin yanında daha birçok Farsça Ģiir yazan Ģair olmakla birlikte dönemin Ģiir dünyası hakkında yeterli fikir oluĢtuğu düĢüncesiyle bu kadarla iktifa edilmiĢtir.

33 Ź. äafâ, Târîò-i Edebiyyât der Îran, I/474-476.

34 ae., I/570-575.

35 ae., I/577-580.

15 BĠRĠNCĠ BÖLÜM

SEYYĠD ĤASAN-Ġ ĠAZNEVÎ: HAYATI, EDEBÎ ġAHSĠYETĠ ve ESERLERĠ