• Sonuç bulunamadı

1. SEYYĠD ĤASAN-Ġ ĠAZNEVÎ’NĠN HAYATI

1.3. Eğitimi ve Mesleği

کــ ـش مارهـب ه ش تسا ها

ـ ناهج ِها

.ق(

16 /6 )

Yedi gökten haberci geldi de cihanın padişahı Behrâmşâh‟tır(diye seslendi).49

1.3. Eğitimi ve Mesleği

Seyyid‟in eğitimi hakkında elimizde hiçbir bilgi olmamasına rağmen çok iyi bir tahsil gördüğü Ģiirlerinden anlaĢılmaktadır. Arapça yazdığı kasidelerden Arapçaya hâkim olduğu görülmektedir. Döneminin saygıdeğer ilim adamlarından olduğu, onunla ilgili bilgi veren tüm kaynaklardan anlaĢılmaktadır. Örneğin çağdaĢlarından Senâ‟î, Kârnâme-i Belò adlı eserinde onun döneminin saygıdeğer ve bilgili bir Ģairi olduğunu kaydetmektedir.50O aynı zamanda VI/XII yüzyılın meĢhur Ģair ve matematik bilgini Muĥammed b. Mes„ûd-i Ġaznevî‟nin önde gelen talebelerindendi.51 Vâizliği yanında Ģairliği yönü ile de kendisini kabul ettirmiĢ, bu sayede, Gazne saraylarında yıllarca yaĢama imkânı bulmuĢtur.52

1.4. Seyahatleri

Seyyid, BehrâmĢâh‟ın 512/1119‟da Hindistan‟a, Gûr Sultanı Muĥammed-i Bâ Helîm üzerine yaptığı seferlere katılmıĢtır. BehrâmĢâh, bu sefer sonucunda Bâ Helîm‟i esir edip Gazne‟ye götürmüĢtür. Bu yıllar, BehrâmĢâh‟ın saltanatının ilk yıllarıdır. Bâ Helîm, Lahor‟da bulunan Gazne ordusuna saldırmaya niyet edince BehrâmĢâr bu sefere çıkmak zorunda kalmıĢtır. Lahor‟daki Gazne ordusunun baĢında BehrâmĢâh‟ın kardeĢi ArslanĢâh (hüküm yılları 509-511/1116-1118) bulunmaktaydı.53

AĢağıdaki kaside, Seyyid‟in bu sefere katıldığını doğrular mâhiyettedir:

48 Minhâc-i Sirâc-i Cuzcanî, Ŧabâķât-i Nâśirî, haz. „Abdulĥay Ĥabîbî-i Kandehârî, ĠntiĢârât-i Bunyâd-i Ferhengî, Kâbil 1391 Ģ., II/23; A. Ġ. AĢtiyânî, “Zindegî-i Seyyid Ĥasan-i Ġaznevî”, Mecelle-i Armaġân, s. 82; Ź. äafâ, Târîò-i Edebiyât Der Îrân, II/589.

49 Cuzcanî‟nin bahsettiği bu kaside Dîvân‟da yer almamaktadır.

50 Mecdûd b. Âdem Senâ‟î, Meånevîhâ-yi Ĥakim Senâ’î, tsh. Muĥammed Taķî Muderris-i Rażavî, ĠntiĢârât-i DâniĢgâh-i Tehrân, Tahran 1348 Ģ., s. 195.

51 M. Rażavî, Muķaddime-i Dîvân-i Seyyid Ĥasan-i Ġaznevî, s. 394-395.

52 DevletĢâh-i Semerķandî, Teźkîretu’ş-Şuarâ, nĢr. Edward Browne, tsh. Muĥammed-i Ramazanî, Çâp-i Kelâle-i Òâver, Çâp-i Dovvom, Tahran 1366 Ģ., s.182

53 Ź. Śafâ, age., II/589; Cuzcanî, age., s.24.

19

چ ــ ک نینزغ ز نو ــــــ

مدر ناتسودنه ِهر گنه ا

اپس زا ج دتسب یم گنز ِلیخ مور ِه ــــ

ناه

ِجا تـ نـ نارو ـ ه ی ـم ـــــ فا ی ـتـ پ رد دا ـــــ مز یا ـیـ ن نامس ا رب رس تخارفا یمه تملظ ِتیار

مور ِزور دومن تعاس رد میب زا تشپ یور ی

بش نوچ یگنز

ناهگان دم ا ردنا رخ ا شو

ه رد تمیزع رد ـــــــ

مور و یگنز نامز ره تمیز

گ نیا ک کبس ن ا و باکر یدرک نار ـ

نانع یدر

تـ ـــــ ینه گ ار ت ـبنـ

ـــــ لین ِد ــــــــ فو ـــــــ داد و درو ا یر

مز رد نیورپ ز بش ِتسد هب ار سگرن هتسد

ـــ نا

Gazne‟den Hindistan yoluna çıkmak istediğimde, Rûm ordusunun çıngıraklarının sesi dünyayı tuttu.

Parlak taç, yerin ayağına düşüyor ki zulmet bayrağı, gökyüzünde dalgalandı.

Sonunda Zenci‟ye benzeyen gece, ansızın gelince, Rûm yüzlü gündüz, anında korkudan arkasını çevirdi.

Azîmette ve hezimette her zaman Zengî ile Rumlu (vardı). Bu, üzengisini ağırlaştırıyor ve o, dizginini hafifletiyordu.

Tebriği, mavi gök getirdi ve zamanında Pervin‟den, nergis demetini gecenin eline verdi.54

BehrâmĢâh, Muĥammed Bâ Helîm‟i esir edip Gazne‟ye getirince, sultanın zaferi üzerine iki kaside söyleyen Seyyid, sultandan Bâ Helîm‟i affetmesini ister.

Aynı Ģekilde „Oŝmân-i Muòtârî de Bâ Helîm‟in affı için kaside söylemiĢ, bunun üzerine sultan, Bâ Helîm‟i affederek tekrar Hindistan valiliğine getirir. Ancak Bâ Helîm bir süre sonra tekrar isyan edince, Sultan ikinci defa Hint seferine çıkar, Muĥammed Bâ Helîm, bu sefer sonucunda canından olur.55

Seyyid Ĥasan‟ın, Muĥammed-i Bâ Helîm‟in esir edildiği zaman ona arka çıkıp sultan BehrâmĢâh‟tan onun için af dilemesi ve Helîm‟in ülkenin baĢına tekrar dert olması, birtakım Ģüphelerin Seyyid‟in üzerine toplanmasına neden olur. Bunda Seyyid‟i sevmeyip onun aleyhinde yalan yanlıĢ sultana bilgi veren bazı kimselerin ol

54 Dîvân, s. 126, (K. 62/1-5).

55 Cuzcanî, Ŧabâķât-i Nâśirî, II/23; Muĥammed-i Ķâsim-i HinduĢâhî, Târîò-i Firişte, haz.

Muĥammed Riża Naśîrî, ĠntiĢârât-i Encümen-i Âŝâr-i Mefâòîr-i Ferhengî,Tahran 1378 Ģ., s.179-180.

20 ması da muhtemeldir. Cezalandırılacağını düĢünen Seyyid, bu korkuyla NiĢabur‟a kaçmıĢtır. Sultan BehrâmĢâh‟ın ikinci Hint zaferi üzerine Seyyid, NiĢabur‟da

“Sevgendnâme” adıyla meĢhur olan kasidesini kaleme almıĢ, kasideyi Gazne‟ye yollayarak sultandan kendisini affetmesini dilemiĢtir. Sultan da kendisini affederek tekrar Gazne‟ye çağırmıĢtır.56

Kasidenin ilk beĢ beyti Ģu Ģekildedir:

ب تلود ِتروص داشگ

ــــ هد هاش ِرکش ه ـ

نا

چـ یز تسب و ـــ

قا رو ـبـ ب لا ـــ ع ر ج ِسور ـ ـ ناه

خ

ــــ م نیطالس ناگیاد ـــ

ش ــ م و قر ـــغ ـــ بر

ید و تلود ءالع

ِورسخ ن ـــ ز

م ــــ نامز و نی

حز و شیج هراتس ـ

یگن لیهس و رکاچ ل ـ

ن

س و حمر باهش

ن اه ـ ه و کوا ـ

ک لال ــ نام

بــــ ز ر ه گ ـ تخت و رسفا دنلب و ردق و تم

تسجخ

ه گ و یار و تیار ـ

دیز ه ناشن و مان

با ـــــ لاوـ مـ فظ ـ ب ر ــــ ماره ــ ب هاش ـــــ م ن ـــ عس ـــ دو

ک

ـــــ ن تسه ه ــ

ب شما ـــــ ن ر ـ ظ ۀما ـ ناونع رف

İkbâlin süsü, cihanın gelinini kuşatınca devletin yüzü, şâhın şükrü için ağzını açtı.

İkbâl, dünya gelinini süsleyince, devletin yüzü sultana şükür etmek için ağzını açtı.

Yıldız, asker; Zühal, köle; Süheyl, yüzük; Şihâb, mızrak; Süha, ok ve Hilal, yay(dır).

Büyük himmet ve kıymet, yüce taht ve taç, kutlu bayrak ve hüküm, seçilmiş ad ve san(sın).

Ebu‟l-mužaffer Behrâmşâh b. Mes„ûd ki onun mektubunun adı, zafer

56 Ź. Śafâ, Târîò-i Edebiyyât der Îran, II/590.

21 mektubunun başlığıdır.57

ÇağdaĢı Senâ‟î‟nin Ģiirlerinden ve muasırlarının yazdıklarından anlaĢıldığı kadarıyla Seyyid, Mes„ûd b. Ġbrâhîm-i Ġaznevî (492-508/1099-1114) devrinde Ģiirle iĢtigal etmekteydi. Kemâlu‟d-devle ġîrzâd (508-509/1114-1115) ve Sulùânu‟d-devle Arslan (509-511/1115-1117) Ģâhların saraylarında da Ģiir söylemiĢtir.58

Rivayete göre BehrâmĢâh, Seyfe‟d-dîn-i Sûrî‟yi mağlup ettikten sonra ele geçirdiği esirler arasında Seyyid Ĥasan da varmıĢ. Seyyid Ĥasan, izin isteyip herkesin huzurunda BehrâmĢâh için aĢağıdaki rubaiyi okumuĢ, BehrâmĢâh da onu bu vesileyle affetmiĢtir:59

ن ا ــــ ک ی ـــــــ ت شیپ هب کلف ه ـــــــ

دیان تغی

ج هب ششخب ـــ

چ فک زا ز ــ

دیان تغیم و

ت مخز ـــــــ ک لیپ هک و ــــ

پ هو ـــــــ دشکن رکی

بـ ــــ پ ر ــ ش ــ ه ه ـم ــ ــــ ی نز ـــــ غیرد ی ـ یان ت ـد

Felek, kılıcının önüne çıkamaz; bahşiş, ancak bulut gibi olan senin elinden gelir.

Dağ gibi filin kaldıramayacağı darbeni sineğe vurursun, sana yazık gelmez.

Seyyid Ĥasan, BehrâmĢâh‟ın tahta çıkıĢından Gazne‟yi Seyfe‟d-dîn Sûrî‟den aldığı tarihe kadar (509-542/1116-1149), çoğunlukla BehrâmĢâh‟ın sarayında yaĢamıĢtır. Aynı yıl Ķutbe‟d-dîn Muĥammed-i Ġûrî ile arası açılan BehrâmĢâh‟ın Ķutbe‟d-dîn‟i öldürmesi, bu sefer kardeĢi Seyfe‟d-dîn-i Sûrî‟nin intikam amacıyla Gazne‟ye saldırması sonucu, sultan Kirmân‟a kaçmak zorunda kalır. Sultan bir müddet sonra bir fırsattan istifade ile bir yıl geçmeden Ģehri tekrar ele geçirmiĢtir.60 Seyyid, bu kez de Seyfe‟d-dîn‟in dostluğuyla itham edilince 544/1149‟da tekrar NiĢabur‟a kaçmak zorunda kalır. Seyyid, NiĢabur‟dan sultana methiyeler dizmiĢ, kendisinin suçsuz olup olmadığını araĢtırmasını istemiĢtir.

گ دزس

ـ ب دی ا لیئربج ر ـ

پ نیا ر ـ هزوری گ ـ ربنم نو

ف ا دنک

ـ خ ار قا ـطـ

بــ ب ه ـ ن ه ش ِما ـــ ـ ید ِها ــن پــ رور

.ق(

34 /2 )

Bu firuze renkli minbere Cebrâîl oturup dine hizmet eden sultan adına

57 Dîvân, s. 211-212.

58 Ź. Śafâ, Târîò-i Edebiyyât der Îran, II/586-598.

59 Hidâyet, Mecmeu’l-Fuśeĥâ, s. 527. Ancak Hidâyet‟in eserinde yer alan bu rubâi, Dîvân‟da yer almamaktadır.

60 ‘Abdullâh-i Râzî, Târîò-i Kâmil-i Îran, ĠntiĢârât-i Ġkbal, Tahran 1347 Ģ., II/138-141; M. S. Cuzcanî, Ŧabâķât-i Nâśirî, I/241; Ĥamdullâh Mustevfî-i Ķazvinî, Târîò-i Guzîde, haz. „Abdu‟l-ĥuseyn-i Nevâî, ĠntiĢârât-i Emîr Kebîr, Tahran 1362 Ģ., s. 401, 727, 728.

22 dünyaya hutbe okusa, lâyıktır.

Ancak onun bu çabası sonuç vermeyince bu olaydan sonra Seyyid, bir daha BehrâmĢâh‟ın sarayına gidememiĢtir.61 Seyfe‟d-dîn-i Sûrî‟nin öldürülmesi, Gazne‟ye huzur getirmemiĢ, bu defa kardeĢi „Alâe‟d-dîn, Gazne‟yi alıp ateĢe vermiĢtir.

„Alâe‟d-dîn, bu olaydan sonra Cihansûz (cihanı yakan) lâkabıyla anılmıĢtır.

Bazı tezkire yazarları Seyyid Ĥasan‟ın Gazne‟den çıkmasıyla ilgili olarak baĢka bir olay anlatırlar. Rivayete göre Seyyid‟in vaazlarına havas takımından yetmiĢ binin üzerinde ve avam takımından da dört yüz binin üzerinde insan katılıyormuĢ.

Bunu gören Sultan BehrâmĢâh, Seyyid‟in bu nüfuzundan ürkmüĢ ve onu sürgüne göndermiĢtir. Bu rivayet doğru olmasa bile Seyyid‟in meclislerinde hatırı sayılır bir sayıda cemaatin toplandığı ve sultanın da bu durumdan rahatsız olduğu söylenebilir.

Seyyid Ĥasan da bu sebeple Gazne‟den ayrılıp NiĢabur‟a kaçmıĢ, oradan da hac yolculuğuna çıkmıĢtır. Seyyid‟e atfedilen bu hikâye, muhtemelen Seyyid‟in çağdaĢı ve memduhu olan meĢhur vâiz, “Bûryanger” lakaplı, Ebû Ĥasan „Alî b. Nâśir hakkında olmalıdır. Dîvân‟da bu bilgiyi teyit eden bir emare yoktur.62

Zaòîreddîn-i Beyhaķî, Lubâbu‟l-Ensâb‟da Seyyid‟i 544/1149 yılında NiĢabur‟da gördüğünü ve onunla sohbet ettiğini yazar. Bu tarih BehrâmĢâh‟ın Gazneyi, Sûrî‟nin elinden kurtardığı tarihle örtüĢmektedir.63

Seyyid, Gazne‟ye dönme umudunu yitirince önce Bağdat‟a gitmiĢ, burada Bağdat ve Irak‟ın büyüklerinden Emîr Faòre‟d-dîn Mes„ûd‟un himâyelerini görmüĢ, buradan da hac yolculuğuna çıkmıĢtır.64 Seyyid‟in bu zatla ilgili Dîvân‟da bir kasidesi yer almaktadır. Dîvân‟da Seyyid‟in hac yolculuğu ile ilgili bir yığın delil bulunmakla birlikte Ģu beyit bu yolculuğun baĢlangıcında söylenmiĢ olmalıdır:

باوص یار هب رفس یوس مدرک مزع وچ

ب

ــــ ما تشگ هدیر ـــ

حا ِندید ز مدی ـــ

باب

.ق(

7/

6)

Doğru bir kararla yolculuğa niyet edince, ahbaplarımı görmekten ümidim kesildi.

61 „Avfî, Lubâbu’l-Elbâb, II/276; DevletĢâh, Teźkîretu’ş-Şuarâ, s. 183.

62 DevletĢâh, age., s. 104; Taķiye‟d-dîn Muĥammed-i Evĥadî-i Bulyânî, Arafâtu’l-Âşiķîn ve

Arasâtu’l-Ârifîn, ĠntiĢârât-i Mîrâs-i Mektûb, Tahran 1389 Ģ. II/1094; E. A. Râzî, Heft İķlîm, I/344;

Hidâyet, Mecme‘u’l-Fuśeĥâ, s. 527; A. Ġ. AĢtiyânî, “Zindegî-i Seyyid Ĥasan-i Ġaznevî”, Mecelle-i Armaġân, s. 82.

63 Beyhaķî, Lubâbu’l-Ensâb, s. 131-132.

64 Adı geçen kiĢi ile ilgili olarak tezimizin, “Tarihî KiĢilikler” bölümünde bilgi verilmiĢtir. Tez, s.

247.

23 Seyyid, Medine‟deyken de BehrâmĢâh hakkında bir kaside yazarak Gazne‟ye göndermiĢ, ona duacı olmuĢ ve tekrar saraya dönmek istediğini belirtmiĢtir:

هـ

gözüme sürmek mümkün olacak mı?

Benim gibi zavallı bir âvâreye, şâhın hükmü bir daha kendi yüzü gibi hiç iyi olur mu?

Şâhın sarayının bahçesinde medih çiçeğinin üzerinde bülbül gibi bir daha ötemez miyim?

Baht külâhının tüyünün, şâhın Hüma‟sının ihtişâmıyla acaba başıma gölge düşürmesi mümkün olacak mı?

Bahar meclisinde şâhın cömertlik bulutundan yüreğimin gülü bir daha gülecek mi?65

Mekke‟den Medîne‟ye geçen Seyyid, burada Hazreti Peygamber‟in kabri baĢında meĢhur tercî„-bendini kaleme alır:66

ای

24

بـ ـــ گرا ــ م و ها ـــ ـــــ نــب ــ ــــ ن ح ِر ـنا ــــ م ۀ ـــ چ زا نا ـــ

سار و پ ـ

ت

یا بر ای

ـــ حار ن ـ ت ک ــــ م ه ـــ ید ا ــــ ید ــ ید هک نارود رد م ـد

یا بر ای

ــــ لود ن ـ ک ت ـــ م ه ــ یراد ا ـــ ع رد م ــلا ــ ک م ـــ ر سا ــ ت

هضور نیا بر ای لگ نیا و تسا

تسوا ناز نیگنر یاه

یا بر ای

ـــ م ن ــیا ـ یا و می ــ لد ن ه ـ س یا ـ م ناز نیگن ـ

سا ـ ت

Ya Rab! Biz buyuz ve bu Muśùafâ‟nın yüce makamıdır. Ya Rab! Biz buyuz ve bu da seçilmiş, yücelerin başıdır.

Ya Rab! Bu, biziz ve bu da Yesrib‟in yüzüdür. Gökyüzünün yedi katıyla kıskançlıktan, bir yüzü ikidir.

Muśùafâ‟nın kabri ve Kâbe‟miz, önde ve arkada… Ĥannâne‟mizin67 minberi ve sarayı sağda ve solda…

Ya Rab! Bizim gördüğümüz rahatlığı bu devrânda kim gördü? ya Rab! Sahip olduğumuz devlete, âlemde kim sahiptir?

Ya Rab! Bu bahçedir ve bu rengarenk çiçekler ona aittir. Ya Rab! Bu biziz ve bu da bizim kederli gönlümüzdür.68

Seyyid, aĢağıda matla beytini verdiğimiz bir kasidesini Musul hâkimi Ķutbe‟d-dîn Mevdûd b. Zengî‟nin vezirliğini yapmıĢ olan Muĥammed b. ‘Alî b. Ebû Manśûr adına yazmıĢtır. Ġhtimaldir ki hac dönüĢü sonrası Musul‟a uğramıĢtır. Bazı tezkire yazarları ise kasidenin Bağdat‟ta yazılıp Musul‟a gönderildiğini yazarlar.69 Adı geçen Ģahıs hakkında Tez‟imizin “Târihî KiĢilikler” bölümünde bilgi verilmiĢtir.70

م ناج

ـ ب ی ــ ع هب در ــ ح ترش ــ

منشلگ نارو

تــ

م ن ــ ید تمدخ هب دشک ی ــ

منخلگ ناو

.ق(

65 /6 )

Can, beni gül bahçesi hurilerinin şölenine götürüyor. Beden, beni külhan şeytanlarının hizmetine çekiyor.

67 Ĥannâne ile ilgili bilgi için bk. Tez, s. 372, (K. 13/3).

68 Dîvân, s. 235-236, (T. 13/1/1-5).

69 ae., s. 121.

70 Tez, s. 239.

25 Hac farizasını tamamlayan Seyyid, Bağdat‟a halife el-Muktefâ li-Emrillâh‟ın (hüküm yılları 530-555/1136-1160) sarayına uğrar, oradan da 546/1151 yılında Selçuklu Sultanı Ġıyâseddîn Mes„ûd‟u (hüküm yılları 527-547/1133-1153) ziyaret eder, ondan saygı ve yardım görür.71

Bir müddet Hemedân, Irak ve Horasan‟da Selçuklu saraylarında hayatını geçiren Seyyid, bu müddet zarfında Selçuklu sultanları Sencer b. MelikĢâh‟ı (hüküm yılları 511-552/1118-1157) ve MelikĢâh b. Mahmud‟u (hüküm yılları 547-548/11531154) metheden kasideler yazmıĢtır.72

Seyyid, Irak Selçukluları sultanlarından Mes„ûd‟un 545/1150 yılında hastalığından dolayı Bağdat‟ı terkedip Hemedân‟a gitmesi üzerine, kendisi de sultanla beraber Hemedân‟a gitmiĢ olmalıdır, çünkü Seyyid, Sultan Mes„ûd‟un 547/1152 yılında vefatı üzerine, terkîb-bend Ģeklinde bir mersiye kaleme alır, mersiyeden bazı beyitler Ģu Ģekildedir:

ام و هتشذگ ناهج ِهاش

bayrağı için haykır.

Ey saltanat! Sabah gibi elbiseni göbeğine kadar yırt. Ey memleket! Gece gibi

71 DevletĢâh, Teźkîretu’ş-ŞuǾarâ, s.105; Ź. Śafâ, Târîò-i Edebiyyât der Îran, II/591.

72 E. A. Râzî, Heft İķlîm, I/159.

26 saçlarını kulağına kadar indir.

Ey sikke! Değersiz oldun, inat etme! Ve ey hutbe! Hitaptan düştün, daha uğraşma.

Ey gökyüzünün oku! Feleğin kemerini çözdün. O yıldızlı padişah sadağını omuzundan çıkar.

Ey taç! Mülkün düğümü çözüldüyse, toprak ye. Ve ey taht! Şâhın kadehi kırıldıysa zehir iç.

Ey Gölgelik! Siyah elbise şimdi beyazlaştı. Şâhının kılıcı gibi, sen de siyah iste ve giy.

Melek huylu Mes„ûd Şâh, vefat etti. Melekler gibi felekleri aştı.73

Seyyid, bir süre sonra Nişabur’a giderek Sultan Sencer‟in huzuruna çıkar, Sultan Mes„ûd için baĢsağlığı diler.74 Seyyid, Sultan Sencer‟in Oğuzların eline esir düĢtüğü 549/1154 yılına kadar, Sencer‟in sarayında kalır. O, Sultan Sencer‟in sarayında dahi kabul görmüĢ ve sultan için methiyeler yazmıĢtır.

Sâ„dî‟nin Gulistân‟ının en eski taklitçilerinden olan Mecd-i Ħâfî, hicrî 732/1332 yılında tamamladığı, Ravża-i Òuld adlı kitabında Seyyid‟le ilgili Ģöyle bir hikâye anlatır: Sultan Sencer, kıĢın sarayda otururken bir leğene kırmızı yakut doldurup salonun ortasına koyarmıĢ. Görenler onu ateĢ sanarmıĢ. Bir gün Seyyid Ĥasan gelmiĢ, leğeni görünce ısınmak için eteğini leğenin üzerine koymuĢ. Sultan Sencer, Seyyid Hasan‟nın bu durumuna çok gülmüĢ. Seyyid Hasan, utanarak oradan uzaklaĢmıĢ. Ertesi gün devletin ileri gelenleri aynı salonda padiĢahla toplantı halindeyken Seyyid Hasan, temkinlice içeri girmiĢ. Sultan, Seyyid‟in niçin temkinli olduğunu sorunca Seyyid, ateĢ almaya geldiğini söylemiĢ. Seyyid‟in bu sözü sultanın çok hoĢuna gitmiĢ ve ona bir yakut hediye etmiĢ. Seyyid bunun üzerine Ģu rubaiyi söylemiĢtir:75

گنس ره ــــــ

هک ار ی ا

زات و کت زا باتف

پــ ــــ ــیـ هزور و لعل ک ـ ـــــ ــ ع رد در ــ

ـــــ ـ ِرم زارد

ب رد ـمز خادنا ـ خ ت ــــــ ـس ـور ب ـنـ هد زاون ک

ــــ ـــ چ ینم وچمه ز ـ

س نین ـ نا گنس دز ـ

زاد

Güneş her bir taşa uzun ömrü boyunca vurarak (bu taşları) firuze ve lâl yaptı.

Kullarına hoş davranan padişah, eğlenceye çağırdı. Benim gibi birisinin taş

73 Dîvân, s. 212, (T. 4/1/1-8).

74 er-Râvendî, Râĥetu’ś-Śudûr, s.193.

75 Mecd-i Ħâfî, Ravża-i Ħuld, haz.: Ĥuseyn-i Hadîvecm, Çâpòâne-i Muśavver, Tahran 1345 Ģ., s. 275.

27 atması yaraşır mı?76

Sultan Sencer‟in veziri Ŧâhir b. Faòru‟l-mulk, NiĢabur‟da bulunan sultanın kardeĢi Suleymân‟ı sultanlığa getirir, ancak kısa bir süre sonra vefat etmesi üzerine Oğuzlarla mücadelede ve devlet iĢlerinde çok yeteneksiz olan Suleymân ġâh, Hârezm Ģâhı Atsız‟a sığınmak zorunda kalır. Atsız kardeĢinin kızını sultanla evlendirmesine rağmen bir süre sonra bazı sebeplerden dolayı onu yanından uzaklaĢtırır. Seyyid, de bu esnada Hârezm‟e sultan Atsız b. Muĥammed b.

EnuĢtekîn‟in (öl. 551/1156) sarayına uğrar ve onun için iki kaside yazar. Seyyid‟in yazdığı bu iki kaside Seyyid‟in Atsız‟ın sarayına uğradığının bir delilidir.77 Kasidelerin matla beyitleri Ģöyledir:

ردنا ثا هدنخرف یپ کرابم ِدیع نیا ــ

ر رگم زاب یبن نامیلس تسا هداد راب

.ق(

91 /6 )

Bu mübarek, bereketli ve eseri kutlu bayramda, Suleymân peygamber yoksa yine huzura müsaade mi verdi?

شود باوخ هب مدید ب

ناج ِرون ز یقار

رکیب شنالوج نکیلو ین شنادیم نا

.ق(

61 /6 )

Dün gece rüyamda meydanı olmayan fakat sonsuz manevra yapan, canın nurundan olan bir ışık gördüm.

Seyyid Ĥasan, 551/1156 yılında HârezmĢâh sultanı Atsız‟ın sarayından ve Hârezm‟den ayrılmıĢtır. er-Râvendî‟nin yazdığına göre Seyyid, 555/1160‟ta Hemedân‟da devlet ricalinin huzurunda Selçuklu sultanı Suleymân ġâh b. Maĥmud b. MelikĢâh‟ın (öl. 555/1160) tahta çıkıĢ töreninde devlet ricalinin huzurunda bir kaside irad etmiĢtir. Bu bilgiye göre Seyyid Ĥasan‟ın vefatı, bu olaydan sonra vukû bulmalıdır:78

شن یناطلس ِتخت رب ناهج ِناهاش ِهاش س

ت تسشن ینابناهج رد نیطالس ِمشچ ِمدرم

یا تنم ـــــ ـ ک ار دز ـ ن زا ه ـماـ یورسخ ِناشن ش

ب ـ ب و تفر هماج ِزارط ر ـ

ن یناک رز ر ـ

تسش

ح هب یهاشنهش مه یراب هک ار دزیا تنم ـ

ق م رد ـ م کراب ـ سا دنس ـکـ

ناث ِردن ــــ تسشن ی

مـ یا تن ـ ص رد هک ار دز ـ

خ ِرد ـ و ناسار ع

ــ قار ناسارخ و یقارع یدنوادخ مه ــــ

تسشن ی

76 Dîvân, s. 336, (R. 97/1, 2).

77 E. A. Râzî, Heft İķlîm, I/176-183; er-Râvendî, Râĥetu’ś-Śudûr, s. 274.

78 er-Râvendî, age., s. 275

28

مـ دزیا تن ج ار

ـ تخاس سودرف ۀضور نوچ ناه

تسشن یناوضر هب تردق کلف ِردق کل م نیو

Dünya şâhlarının şâhı, sultanlığın tahtına oturdu. Sultanların göz bebeği, cihanın koruyuculuğuna oturdu.

Tanrı‟ya şükür ki onun adından dolayı padişahlık nişânı, elbisenin rengine uydu ve altın madeninin üzerine oturdu.

Tanrı‟ya şükür ki bir kez daha bir hükümdar hak ederek, II. İskender‟in mübarek tahtına oturdu.

Tanrıya şükür ki Horasan ve Irak‟ın önderi, hem Irak‟ın hem Horasan‟ın yönetimine oturdu.

Tanrı‟ya şükür olsun ki dünyayı cennet gibi yaptı ve bu felek gibi ihtişamlı mülk, cennete büründü.79

1.5. Vefatı

Seyyid‟in vefat yeri hakkındaki bilgiler de ihtilaflıdır. Zaòîreddîn-i Beyhaķî, Lubâbu‟l-Ensâb‟da Seyyid‟in hac ziyareti dönüĢünde 548/1153 yılında Seraòs‟ta vefat ettiğini yazar.80 DevletĢâh, Esferâyîn‟e bağlı Cuveyn vilâyetinin Âzâdvâr kasabasını, Seyyid‟in vefat ve defin yeri olarak kaydeder.81 Bu görüĢe Hidâyet ve Âźer-i Bigdilî de katılır.82 Seyyid‟in kabri, günümüzde Horasan eyaletinin Sebzevâr kasabasındadır. Kasabanın dıĢında bir türbe bulunmaktadır. Yöre halkı bu türbeyi, Seyyid Ĥasan‟ın kabri olarak kabul etmektedir. AnlaĢılıyor ki Suleymân ġâh‟ın saltanata oturuĢundan bir süre sonra Hemedân‟dan Horasan‟a giden Seyyid, dönüĢ yolunda vefat etmiĢtir.83

Sultan Suleymân ġâh‟ın azli üzerine, Horasan‟a dönmeye karar verip yolda Cûveyn‟e bağlı Âzâdvâr kasabasında hastalanıp vefat etmiĢ olması, daha doğru bir görüĢ olarak kabul edilebilir.

Seyyid Ĥasan-i Ġaznevî‟nin çeĢitli kaynaklarda vefat tarihi olarak

79 Dîvân, s. 9, (K. 4/1-5).

80 Beyhaķî, Lubâbu’l-Ensâb, Ģ., s. 132.

81 DevletĢâh, Teźkîretu’ş-Şuarâ, s.105; E. A. Râzî, Heft İķlîm, I/345.

82 Hidâyet, Mecmeu’l-Fuśeĥâ, s. 528.

83 Ź. Śafâ, Târîò-i Edebiyyât der Îran, II/ 591.

29 525/113184, 527/113385, 548/115586 ve 565/117087 yılları kaydedilmiĢtir ki muhtemelen hiçbiri doğru değildir. Çünkü muasırı er-Râvendî‟ye göre Seyyid 555/1160 yılında Hemedân‟da bulunmuĢ ve Suleymân ġâh‟ın cülûsunda herkesin huzurunda onun için bir methiye okumuĢtu.88 DevletĢâh, Seyyid‟in vefat tarihini 565/1170 Ģeklinde kaydeder.89 Seyyid‟in Ģiirlerini derleyip dîvân haline getiren kiĢi, Dîvân‟a yazdığı Câmî-i EĢ„âr Mukaddime‟sinde Seyyid‟in ölümünü Buġra Òân‟ın hüküm sürdüğü 551-556/1157-1162 yılları Ģeklinde kaydeder. Bu padiĢah Ġbn-i Eŝîr‟in belirttiğine göre 557/1162‟de Mueyyed Ay Abe tarafından öldürülmüĢtür.90 Böylece Seyyid‟in vefat tarihi 555-557/1160 ile 1162 yılları arasında olsa gerektir.

Aynı Ģekilde Diyanet Ġslam Ansiklopedisi‟nde Mürsel Öztürk‟ün yazmıĢ olduğu

“EĢref-i Ġaznevî” maddesinde ve Seyyid Ĥasan-i Ġaznevî Dîvânı üzerinde doktora çalıĢması yapan „Abbâs-i Begcanî de Seyyid Ĥasan-i Ġaznevî‟nin vefat tarihi 556/1161 olarak kaydetmiĢlerdir.91 Ancak Ahmet AteĢ, Seyyid Ĥasan‟ın vefat tarihini 565/1169-1170 olduğunu belirttikten sonra, Ģair ile ilgili gösterilen diğer tarihlerin gerçekle örtüĢmediğini belirtir.92