• Sonuç bulunamadı

3. HAZAR HAVZASI’NIN ENERJİ GÖRÜNÜMÜ

3.1. Petrol ve Doğal Gaz

Hazar’ın petrol potansiyeli (Rusya ve İran’ın kaynakları dikkate alınmaksızın) BP Dünya Enerji Raporu’na göre, dünya petrol üretiminin 3/1’ini karşılamaktadır, doğal gaz potansiyeli ise dünya üretiminin yüzde 5’ine denk gelmektedir (BP, 2011). Uluslararası Enerji Ajansı’na göre ise, Hazar Bölgesi dünyanın ispatlanmamış en zengin enerji rezervlerine sahiptir (IEA, 2011). Dünya Enerji Görünümü Raporu’na göre, bölgedeki petrol ve gaz üretimi 2030 yılında oldukça yükselmiş olacaktır (IEA, 2010). Bölgedeki enerji kaynaklarını geliştirmenin önünde halen önemli engeller

16

Karalarla çevrili olan Hazar enerji kaynaklarının en ekonomik taşıma modeli olan denizyolu taşımacılığı ile enerji pazarına ulaştırılabilmesinin tek su yolu Volga Nehri’nden kanalla Baltık Denizi, Karadeniz veya Azak Denizi’ne ulaşmaktır. Ancak gerek kanal, gerekse nehirdeki yoğun çamur ve mil tabakası nedeni ile sadece küçük gemilerin seyri açısından uygun durumdadır. Mevsim koşulları ve buzlanma nedeni ile bu seferler bile her zaman düzenli olarak yapılamamaktadır. Taşıma maliyeti düşük olan bir diğer taşıma modülü olan demiryolu Hazar’ı enerji pazarına bağlamak için ray ve vagon sistemlerinin yenilenmesi gerekmektedir. Öte yandan demiryolunun geçeceği güzergahlardaki siyasi, etnik ya da ekonomik istikrarsızlıklar da SSCB sonrası dönemde bu seçeneğin öncelik kazanmamasında etkili olmuştur. Karayolu taşımacılığı en yüksek maliyet ve güvenlik sorunları ile Hazar’ın potansiyelini geliştirmeye uygun değildir. Bu nedenle Hazar enerji kaynaklarının düzenli, güvenilir ve ekonomik şekilde taşınması için boru hatları öne çıkmıştır. İsmailov, Cengiz (2000). Hazar Bölgesi Petrol ve Doğalgaz Endüstrisinin Taşıma Sisteminin Planlanması ve Geliştirilmesi. Bakü: Bakü Devlet Üniversitesi, s. 2-5.

151

bulunmaktadır. Finansman yapısının karışıklığı, boru hatlarının birden fazla ülkeden geçmesi, belirsiz yatırım ortamı ve ihracat talebindeki belirsizlik Hazar enerji piyasasının genişlemesini önemli derecede etkilemektedir (IEA, 2010).

SSCB’nin dağılması sırasında Orta Asya ve Hazar’ın büyük enerji rezervlerine sahip üreticileri Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan ve Özbekistan, yabancı yatırımcılarının hemen ilgi odağı haline gelmemiştir. SSCB döneminde yaşanan üretim düşüşü nedeniyle bölgenin potansiyelini birkaç yıl gecikmeyle fark eden yabancı yatırımcılar ilk etapta petrol yataklarını geliştirmek üzere bölgeye yönelmiştir (Klare, 2008: s.118). Aslında Hazar’da deniz yatağında bulunan zengin petrol rezervleri, SSCB döneminde yapılan jeolojik araştırmalar ile keşfedilmiştir, ancak SSCB’nin bu yatakları geliştirmeye uygun teknolojisinin olmaması nedeni ile işletime açılamamıştır. SSCB’nin dağılması sonrasında bölgenin yeni bağımsızlığını kazanan devletlerinin yabancı yatırımcıları bölgeye davet etmeye başlaması ile, bölge enerji rezervleri konusunda birbirinden oldukça farklı tahminler ortaya çıkmıştır. ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan 1997 tarihli bir ABD Kongresi Raporu’nda bölgenin Kuzey Denizi’nde bulunan rezervlerin on katı fazlasına, yani 200 milyar petrol rezervine sahip olduğu yer almıştır (U.S. Department of State, 1997: s. 1). Bu tahmini doğrulayacak jeolojik incelemeler olmamasına rağmen 200 milyar petrol rezervi tahmini bölge kaynaklarına yönelik o dönem tartışmalarında sürekli kullanılmıştır. Bölgeye yönelik tahminler konusunda biraz daha dikkatli olan ABD Enerji Bilgi İdaresi ise Haziran 2000’de bölgenin ispatlanmış petrol rezervlerinin 18 ila 35 milyar varil arasında olduğunu, tahmin edilen rezervlerinin ise 235 milyar varil olduğunu açıklamıştır (EIA, 2000). Buna rağmen bölgenin hidrokarbon rezervleri konusunda yapılan değerlendirmelerde 200 milyar varil değerlendirilmesi kullanılmaya devam etmiştir.

152

Grafik 6: Bölgelere Göre İspat Edilmiş Petrol Rezervleri

Kaynak: Rabinowitz vd., 2005: s. 29.

20’nci yüzyılın sonunda yeniden dünyanın önemli hidrokarbon merkezi olarak ortaya çıkan Hazar’ın sahip olduğu rezervler konusunda daha temkinli değerlendirmeler, 21’inci yüzyılın hemen başlarında yapılmaya başlamıştır. EIA, 2005 yılında bölgenin ispatlanmış petrol rezervlerinin 17 ila 44 milyar varil arasında değiştiğini açıklamıştır (EIA, 2005). EIA’nın bu değerlendirmesi de 200 milyar varil yaklaşımının tarih olmasına yetmemiş olsa da, bölgeye yönelik uzun vadeli yatırımlar bu yeni tahminlere göre şekil almaya başlamıştır. Bununla birlikte, Hazar’ın önemi bölgedeki önemli yatakların henüz geliştirilmemiş olması nedeni ile, bölgedeki üretim rakamlarının gelecekte diğer bölgelere göre daha hızlı artacak olmasından da kaynaklanmaktadır. EIA rakamlarına göre 2005 yılında 2.1 milyon varil olan petrol üretimi, 2015 yılında 4.3 milyon varile, 2020 yılında 4.8 milyon varile ve 2030 yılında da 5.7 milyon varile ulaşacaktır (EIA, 2007). Bu durum da önemli enerji tüketicisi olan devletlerin Hazar’a yatırım yapmaya yönelmesinin önemli nedenleri arasındadır (Cutler, 2012: s. 110-111).

153

Grafik 7: Bölgelere Göre İspat Edilmiş Doğal Gaz Rezervleri

Kaynak: Rabinowitz vd., 2005: s. 29.

Hazar’ın sahip olduğu hidrokarbon rezervler arasında ilk olarak petrol, yabancı yatırımcıların ilgisini çekmiştir, doğal gaz ise yatırımcıların bölgeye yönelik ilgisinin uzun dönemde sürdürülmesini sağlamıştır. Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan ve Özbekistan’ın sahip olduğu toplam ispat edilmiş gaz rezervi; Rusya, İran ve Katar’ın ardından dünyanın en büyük dördüncü doğal gaz rezervi olarak kabul edilmektedir (BP, 2000: s. 27). Elbette bu ülkelerin ispatlanmamış rezervlere sahip oldukları da muhakkak göz önünde bulundurulmalıdır. Sahip olduğu enerji rezervlerini dünya pazarlarına taşıyacak yeterli boru hattı kapasitesine sahip olmasa da Hazar, Avrupa, Uzak Asya ve Güney Doğu Asya için büyük bir potansiyel taşımaktadır (EIA, 2007).

Sahip oldukları zengin petrol ve doğal gaz rezervleri nedeni ile, yabancı yatırımcılar Hazar’da özellikle Azerbaycan, Kazakistan ve Türkmenistan’a yönelmişlerdir. Rusya ve İran’ın rezervleri genel olarak Hazar dışındaki topraklarda yer alırken, Gürcistan da bölge doğal gaz ve petrolünün dünya pazarına taşınmasında önemli bir transfer rotası olarak öne çıkmıştır. Hazar enerji kaynaklarının geliştirilmesinde, uluslararası şirketlerin önemli rolü bulunmaktadır. BP ve Statoil firmaları, Azeri petrol bölgelerinin işletilmesinde öncü rol oynamıştır. Kazakistan’ın petrol yatakları da yabancı petrol şirketlerinin ciddi olarak ilgisini çekmektedir. Amerikan Chevron Texaco ve ExxonMobil, Tengiz yataklarının işletilmesi konusunda ortak hareket etmektedir (Newman, 2008: s. 96). Dünyanın en önemli

154

petrol yatağı olma potansiyeline sahip olan Kaşagan, yabancı şirketlerin ilgisini çeken diğer bir bölgedir.

Dünyanın öncü petrol üreticilerinden biri olan Azerbaycan, yabancı yatırımcıların ilgisini ilk çeken ülke olmuştur. Azerbaycan’ın karadaki yataklarındaki üretim düşüşüne rağmen deniz yatağındaki rezervleri dikkat çekmiştir. BP, Chevron ve Exxon-Mobil öncülüğünde oluşturulan konsorsiyum 1994 yılında “Yüzyılın Anlaşması” olarak nitelendirilen Azeri-Çırak-Güneşli deniz yatağı sahasının geliştirilmesini üstlenmiştir. Azerbaycan’ın ciddi rezervlere sahip olan Şah Deniz sahasının geliştirilmesine ise yine BP öncülüğünde 2006 yılında başlanmıştır (Forsythe, 2010: s. 39-41).

Azerbaycan’ın ardından Kazakistan, sahip olduğu zengin petrol rezervleri ile ilgi odağı olmuştur. Sovyet döneminde önemli bir üretici olmasa da sahip olduğu geliştirilmemiş rezervler ile Kazakistan ciddi oranda yabancı yatırım çekmiş ve ülkede istikrarlı bir üretim artışı söz konusu olmuştur. EIA’nın Eylül 2006 tarihli raporuna göre, Kazakistan’ın sahip olduğu yüksek üretim potansiyeli yabancı yatırımcılar ülkeye geldikten sonra fark edilmiştir (EIA, 2006).

Ciddi oranda petrol rezervlerine sahip olmayan Türkmenistan ise, sahip olduğu zengin doğal gaz rezervleri ile yabancı yatırımcıların ilgisini çekmektedir. Türkmen doğal gazının dünya piyasasına ulaştırılmasının önündeki engeller nedeni ile ülke kaynaklarının geliştirilmesi Azerbaycan ve Kazakistan’a oranla daha yavaş gerçekleşmektedir. Türkmenistan bağımsızlığını kazandığında, doğal gazın taşınmasında kullanılabilecek tek boru hattı Rusya tarafından kontrol edilmekteydi. Bu durumun yarattığı avantaj sayesinde, Türkmen gazının Gazprom tarafından ucuz fiyata alınarak Avrupa’ya daha yüksek rakamlara satılması 2007 yılına kadar devam etmiştir. Türkmenistan ile Çin arasında doğal gaz boru hattı oluşturulması ile Türkmen gazı ilk kez Rusya’nın transfer ülkesi olarak sahip olduğu güce karşı bir alternatif bulabilmiştir (EIA, 2007).

155

Harita 14: Hazar Bölgesi Petrol ve Doğal Gaz Alt Yapısı

Kaynak: EIA, http://www.eia.gov/todayinenergy/detail.cfm?id=12911/

15.11.2013.

Hazar Denizi’nin statüsü konusunda konsensüs sağlanamaması, bölgede enerji piyasasının gelişmesinin önündeki en büyük engeldir. Bölgede yatırım yapmayı planlayan yatırımcılar açısından bu durum önemli bir risk oluşturmaktadır. Hazar’ın statüsü konusundaki belirsizlik, SSCB’nin dağılmasıyla birlikte ortaya çıkmıştır (Rasizade, 2005: s. 14). Hazar’ın nasıl paylaşılacağı sorusunun cevabı deniz mi, yoksa göl mü olduğu konusunda konsensüs sağlanmasına bağlı bulunmaktadır. Ancak bu belirsizlik Hazar’a kıyısı olan devletlerin hidrokarbon kaynaklarının işletilmesi için harekete geçmesini engellemektedir. Öte yandan bölgedeki politik istikrarsızlık nedeni ile, ABD’nin stratejisi petrolden güvenliğe kaymıştır (Bahgat, 2005: s. 6).