• Sonuç bulunamadı

292 Bu zarar türü doktrinde yansıma zararı olarak adlandırılmaktadır. M.53’te sayılan diğer iki zararın aksine bu hak ölenden intikal eden bir hak değil, destekten yoksun kalanın şahsında doğan bir haktır. Hukukumuzda kural olarak yansıma zararlarının tazminine cevaz verilmemekteyse de m.53’teki bu düzenlemede destekten yoksun kalanın yansıma yoluyla doğan zararının tazmini korunmuştur. OĞUZMAN/ÖZ, C.I, s.101 vd; TANDOĞAN, Mesuliyet, s.299 vd.; EREN, s.755.

293 OĞUZMAN/ÖZ, C.I, s.101; TANDOĞAN, Mesuliyet, s.299 vd.; EREN, s.755. 294 OĞUZMAN/ÖZ, C.I, s.102; ANTALYA, s.477.

105

Destek, yalnızca parasal bir kavram değildir. Yaşlılık, hastalık gibi durumlarda ihtiyaç duyulan ev hizmetlerini sağlayan kişinin destek olduğu kabul edilmektedir296.

Destek ölmeseydi destek görenin gelecekteki faydalanacağı destek tutarı tespit edilerek yoksun kalınan destek hesap edilir. Destek hesap edilirken yardımın miktarı, muhtemel devam müddeti, zarar görenin sosyoekonomik seviyesi vb. unsurlar göz önünde bulundurulur297.

3. Bedensel Zararın Belirlenmesi

Kişinin bedensel bütünlüğünün bozulması şeklinde bir zarar meydana gelirse;

 Tedavi giderleri,

 Kazanç kaybı,

 Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar,

 Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar, maddi tazminata konu olabilirler (TBK m.54).

Kişinin uğradığı zarar neticesinde sağlığının bozulması, bedensel bütünlüğünün de bozulmasıdır. Böyle bir durumda sarf edilen tedavi giderleri tazminatın kapsamı içindedir.

Kişinin uğradığı zarar neticesinde geçici olarak çalışma gücünü kaybetmesi, örneğin birkaç gün işine gidememesi halinde kazanç kaybına

296 Y.4.HD E:2007/8981, K:2008/5368, T.17.4.2008, Kazancı İçtihat Bilgi Bankası, 9.11.2013. Kadın eşin ev işlerini kendi görerek erkek eşi hizmetçi masrafından kurtarması normalde para karşılığı elde edilebilecek bir hizmet olduğundan bu tip hizmetleri gören eşin ölümü üzerine diğer eşin ve çocukların destekten yoksun kalma tazminatı talep edebileceği savunulmaktadır. OĞUZMAN/ÖZ, C.II, s.102; EREN, s.756; TANDOĞAN, Mesuliyet, s.302.

106

uğraması kaçınılmaz olacaktır. Böyle bir durumda zarar gören, kazanç kaybını tazminat kapsamında talep edebilir.

Çalışma gücünün kısmen veya tamamen kaybedilmesi halinde de zarar görenin yoksun kaldığı kazancın tazmin edilmesi gerekir. Burada hastanın yalnızca bedensel bütünlüğünün bozulması yetmez. Bu bozulmanın kişinin çalışma gücüne de olumsuz etki etmesi gerekir. Şayet çalışma gücünden yoksunluk kalıcı ise bu durumda zarar hesaplanırken zarar görenin çalışmasının başlangıcı, çalışarak geçireceği ortalama yaşam süresi, çalışma gücünün hangi oranlarda kaybedildiği, sakatlık dolayısıyla uğranılan kazanç kaybının başka yollarla telafi edilip edilemeyeceğinin araştırılması gerekir298.

Hiçbir şekilde gelir elde etmeyen çocuk yaştaki birinin çalışma gücü ancak aktif dönemin başlamasıyla kendini gösterir.

Aktif dönemin başlangıcının hesabı yaşanılan bölgeye, aile durumuna ve mesleğe göre değişebilir. Söz gelimi eğitim hayatı kısa süren biri için bu dönem 15-16 yaşında başlayabileceği gibi lise eğitimini tamamlamış bir kişi için 18 veya yüksek tahsil yapan biri için 25 yaşında başlayabilir299.

Çalışma gücünden yoksunluğun kalıcı olduğu durumlarda kişinin geri kalan yaşam süresinin ve bu süresinin ne kadarının çalışılarak geçirileceğinin tespiti önem taşır. Ortalama yaşam süresinin tespitinde ülkemizde Franda’da 1931 yılında hazırlanan PMF (population masculine et féminine: erkek ve kadın nüfus) tablosu kullanılmaktadır300. Çalışma süresinin tespitinde Yargıtay

kural olarak 60 yaşa kadar aktif çalışma hayatının olduğu kabul etmektedir301.

60 yaşından bakiye ömre kadarki süre de pasif dönem olarak adlandırılmakta

298 TEKİNAY/AKMAN/BURCUOĞLU/ALTOP, s.604 vd; EREN, s.759.

299 OĞUZMAN/ÖZ, C.II, s.96, dn.296; TANDOĞAN, Mesuliyet, s.290; EREN, s.759. 300 TANDOĞAN, Mesuliyet, s.291; ANTALYA, s.484.

301 Zarar görenin mesleği hukuken veya mesleğin fiziki şartları gereği daha erken yaşta emekli olmayı gerektiriyorsa pasif dönemin daha erken yaşta başladığı da kabul edilebilir. Örneğin özel kanunlarda belirli bir meslek mensubunun emeklilik yaşına ilişkin bir düzenleme varsa pasif dönem bu düzenlemedeki yaştan itibaren hesaplanacaktır. Y.4.HD E:2008/983, K:2008/11373, T.9.10.2008, Kazancı İçtihat Bilgi Bankası, 12.11.2013.

107

ve pasif dönem gelirinin asgari ücret üzerinden hesaplanacağı öngörülmektedir302.

Kişinin ekonomik geleceğinin sarsılması çalışma gücüne doğrudan bir etki etmemekle beraber olumsuz bir takım etkilerle zarar görenin maddi kayıplar yaşamasına sebebiyet veren bir durumdur303. Yüzündeki yara izi

nedeniyle işleri azalan sinema sanatçısının kazanç kaybı buna örnektir. Yara izi, sinema sanatçısının çalışma gücünü zayıflatmasa dahi bu durum onun daha az tercih edilen bir sanatçı olmasına sebebiyet verdiği taktirde sinema sanatçısının iktisadi geleceğinin sarsıldığını kabul etmek gerekir.

C. Tazminatın Belirlenmesine Etki Eden Faktörler 1. Kusurun Derecesi

TBK m.51’e göre hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimin belirlerken failin kusurunu da dikkate alır. Failin kusuru hafifse bu durumu göz önünde bulundurarak tazminattan indirim yapılabilir. İndirimin ölçüsünün ne olduğu belirli olmamakla birlikte hakkaniyete uygun bir indirim yapması için hâkime takdir yetkisi verilmiştir. Bu sebeple tazminatta indirim yapılması zorunlu değildir. Hâkim, tarafların içtimai durumunu, kusurun derecesini ve olayın oluş biçimini göz önüne alarak tazminatı takdir eder304.

Sözleşmeye dayanan sorumlulukta TBK m.114/2’nin göndermesiyle m.51’e göre hakim kusurun derecesini göz önünde bulundurabilecektir. Sözleşmeye aykırılıkta, zarara sebebiyet veren kişi hekim, eczacı ve ilaç üreticisi gibi uzmanlık gerektiren bir meslek mensubu ise hafif kusurundan dahi sorumlu tutulur; ancak m.115/3’e göre, zarar gerçekleştikten sonra, hafif kusurdan sorumlu olunmayacağına dair bir sözleşme yapılabilir.

302 Y.21.HD E:2008/2802, K:2008/9820, T.24.6.2008, Kazancı İçtihat Bilgi Bankası, 11.11.2013. 303 EREN, s.750; OĞUZMAN/ÖZ, C.II, s.98.

108