• Sonuç bulunamadı

2.9. DRAMA

2.9.5. Oyun

2.9.5.2. Oyunun Önemi ve Eğitimle İlişkisi

Oyun bir eğitim aracıdır. Temel eğitimde çocuk düşünerek öğrenmez. Deneyimlere göre öğrenme gerçekleşir. Gerçek hayattan alınan örnekler, çocukların ilerde yaşamlarında ne yapmaları gerektiğini gösteren bir eğitim yoludur.

Psikologlara göre, çocukluğunda yeterince oyun oynamayan kişilerin, genellikle topluma uyum sağlamada güçlük çeken kişiler olacağı söylenmektedir. Çocukların gelişmeleri oyun oynamaları ile sıkı sıkıya bağlıdır. Tezel, Şahin (1993), tarafından yapılan bir araştırmada anne ve babaların çocuk ve oyun ile ilgili görüşleri alınmıştır. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre oyun nedir, sorusuna annelerin %94’ü, babaların %88’i çocuğun gelişiminde önemli rolü olan önemli bir faktördür, cevabını vermişlerdir.

Gerek çocukların gerekse yetişmiş insanların, eğitim ve öğretim sırasında dikkatlerini uzun süre dağıtmadan muhafaza etmeleri oldukça zordur. İnsanlar bir süre sonra sıkılırlar ve dikkatleri dağılır. Özellikle ilköğretimdeki çocukların dikkat süreleri daha kısadır. Oyunla öğrenmenin faydalarından birisi de, dikkati yoğunlaştırma kalitesidir (Hazar, 1997). Oyunlar, öğrencileri pasif durumdan aktif duruma geçirmeleri sebebiyle dikkati, diğer öğrenme tekniklerine göre daha fazla sağlar (Avedon, 1971). Bilişsel ve yapısalcı kuramlarda odaklanılan noktalardan birisi de bireylerin gelişiminde önemli olanın çocukluk dönemi olduğudur. Bu dönemde çocuklar için oyunlar vazgeçilmez öğrenme ortamlarıdır. Yaparak öğrenme önemlidir ve çocuklar oyunlar içerisinde dış dünyadan aldıkları bilgileri önceleri taklitle, sonradan geliştirilen kurallar yardımıyla öğrenmelerini yapılandırırlar. Oyunlar bilişsel ve psiko-motor davranışların bir arada geliştirildiği yerlerdir. Hayal edilmiş durumların ve olayların anlatımıyla kazandırılmak istenen ilginç bileşimler içerir. Oyunlar içerisinde çocuklar hayal güçlerini kullanarak kendi yaşam alanlarını organize ederler ve dışa vurumcudurlar. “Öğretmen öğrencilerini, özelliklede genç öğrencilerini, oyun ortamında eğitmelidir” diyen Vygotsky böylece oyunların bireylerin bilişsel gelişimlerindeki önemini vurgulamıştır. Soru sormalar ve deneme yanılmalarla öğrenilenler, oyunlarla pekiştirilip zihinde şematize edilir. Oyunlarla çocuklar soyut düşünebilme yeteneklerini de geliştirebilirler. Oyunlarla ortaya konan hikâye ve kurgular ile olası sonuçlara varan oyuncular ilk denemelerini oyun içerisinde yaptıkları çoğu davranışı, gerçek yaşama da yansıtırlar. Oyun grupları bireyler arasındaki etkileşim ile sosyal yapının ve onun kurallarının öğrenildiği ve öğrenme sitillerinin açığa çıktığı yerlerdir ve buralarda çocuklar gözlemleri sonucu edindiklerini aynen tekrarlamaktan öte, kavramları ve kavramsal ilişkileri anlamlandırmaya çalışırlar. Bireyin gelişimi ile beraber oyunlara ayırdığı zaman azalsa da oyunlar, hala öğrenme ortamları ve bilgilerin yapılandırma yerleri olmaya devam etmektedir.

Okul çağının başlamasıyla birlikte doğal oyunların yaşamımızdaki yeri azalırken öğretimdeki etkiliği nedeniyle örgün eğitimde de oyunlardan vazgeçilmemektedir. Yapılarının, kurallarının ve oynama amaçlarının değişmesi oyunların öğretimde bir yöntem olarak kullanılmasını sağlamıştır. Oyunlarla öğretim

modern öğretim yollarından biri olarak adlandırılmaktadır. İlk ve ortaöğretimde oyunlar yoluyla öğretimin motivasyon, performans ve güdülemede yarattığı olumlu etkiler araştırmalarla kanıtlanmıştır. Bir öğretim yöntemi olarak oyunlar, alıştırmaları zevkli kılmada, öğrencilerin bireysel ve gruplar halinde çalışmalarında, bilginin pekiştirilmesinde katkı sağlar. Oyunların öğretimdeki gücü yeni öğrenme yaklaşımları olan aktif öğrenme ve çoklu zeka teorisine dayalı öğrenme anlayışlarında da vurgulanmaktadır. Örneklenmesi, tartışılmasından kolay olan kavramların oyunlarla sunulmasının düşünme eylemini rahatlatacağı ve öğrenmeyi kolaylaştıracağı vurgulanmaktadır. Eğitimcilerin zorlandığı iki nokta vardır; birincisi eğitime katılan kişilerin gerçek kapasitelerini anlamaktır ki, bunu her zaman başarmak oldukça zordur. Çünkü öğrenci rol yapıyor, anlamadığı halde anladım diyor olabilir. İkincisi, verilmek istenen şeylerin ne derece alınabildiğinin gözlenmesidir. Oyun anında çocuk diğer zamanlara göre daha serbest hareket etmekte ve iç dünyasını daha gerçekçi olarak yansıtmaktadır. Böylece, hataları, zayıf yanları, buluşları, yetenekleri ve eğilimleri ile çocuğun gerçek kişiliğini gözlemek mümkündür. Bu da eğitimin çocukta var olan kapasite ile, aynı zamanda verilmek istenenlerin, ne kadarını alabildiğinin değerlendirmesinin yapılabilmesine imkân vermektedir.

Birçok eğitimci oynayarak öğrenmenin daha iyi hafızada kaldığını, mukayeseli düşünme, karar verme ustalığı kazandırdığını ve davranışları değiştirdiğini tespit etmişlerdir. Zihinsel, fiziksel, sosyal ve içten gelen ihtiyaçların gerçek dünya etmenleri ile engellenmeleri sonucu bireylerce hissedilen olumsuz duygular oyunlar aracılığıyla aza indirgenir. Oyunlarda çocuklar demokratik olmayı, uzlaşmayı, kurallara uymayı, kaybetmeyi, sorumluluk almayı ve sevgiyi paylaşmayı öğrenirler. Bireyler mutluluğu özgürce açığa vurarak yaşar. Oyunlarda beceriler kazanılması, geliştirilmesi mutluluğun yansımalarıdır. Çocuk oyun oynadıkça duyguları belirginleşir, yetenekleri gelişir. Oyunda çocuk kendini bulur ve her türlü kısıtlamadan uzaktır. Çocuk oyuna kendi yaşantısından bir şeyler katar ve oyunla yaratıcılığını geliştirir. Oyunla çocuk paylaşmayı ve işbirliğini öğrenir. Bir araya gelen iki çocuk, daha isimlerini öğrenmeden oynamaya başlarlar (Akandere, 2003).Oyun, öğrencinin hayal gücünü geliştirir, dil gelişimini sağlar, insanlar arası

etkileşimi artırır. Çocuğun kendi bedenini tanımasına yardımcı olur, dikkatini toplamasını sağlar. Bunların yanı sıra oyun, yetişkin rollerini gözlemlemesine, karar verme ve mantık yürütme yeteneğini geliştirmesini sağlar. Çocuk, oyun sayesinde fazla enerjisini iyi yönde kullanmayı öğrenir, öğrenmekte zorluk çektiği birçok kuralı oyun aracılığıyla kolaylıkla öğrenir.