• Sonuç bulunamadı

Bu alt başlıkta, matematik eğitiminde sayı ve işlem kavramı ile ilgili araştırmalara yer verilmiştir.

Özden (1976), 2–11 yaşları arasındaki çocuklarda nesneleri sınıflandırma yeteneğini incelediği araştırmasında, sosyo-ekonomik düzeyleri yüksek olan ailelerin çocuklarını araştırmaya almıştır. Örneklemini olarak 15 kız 15 erkek olmak üzere 30

çocuk oluşturmaktadır. 30 çocuğun 10 ‘u (2-5 yaş ), 10’u (5-7 yaş), 10’u (7-11 yaş) grubundan almıştır. Basitten karmaşığa doğru sınıflandırma becerilerini içeren, oyun niteliğinde 16 kadar deney, çocuklara uygulanmış ve her çocuğun ayrı ayrı sınıflandırma becerileri ölçülmüştür. Yapılan araştırma sonucunda, 2–5 yaş çocuklarının basit sınıflandırmaları yapabildikleri, 5–7 yaş çocuklarının gerçek sınıf özelliklerine uygun, hiyerarşik bir sınıflandırma yapabildikleri, 7–11 yaş grubu çocuklarınsa “Sınıf içermesi” fikrini dikkate alarak bir sınıflandırma yapmayı başardıklarını görmüştür.

Forra (1985), okulöncesi dönemde çocuğun matematik yeteneğinin geliştirilmesi ile ilgili araştırmasında, eğitimin yaşa ve cinsiyete olan etkisini araştırmıştır. 4–5 yaş grubunda verilen eğitimin yaşa olan etkisi yüksek olarak bulunmuştur. Cinsiyet faktörüne bakıldığında 3 ve 4 yaş grubunda kız çocuklar, erkek çocuklara oranla daha başarılı olmuşlardır. 6 yaş grubunda ise cinsiyet bakımından anlamlı bir fark bulunamamıştır.

Bozoklu (1988), anaokuluna giden 4-5-6 yaş çocuklarının nesneleri sınıflandırmaları ile anımsamaları arasındaki ilişkisini incelediği araştırmasında H.Ü. Çocuk Sağlığı ve Eğitimi Bölümü Uygulama Anaokulunda, Ziraat Bankası Kreş ve gündüz bakımevinde ve Güven Yuvada okulöncesi eğitimi alan 4-5 ve 6 yaşlarındaki çocuklar evrenini oluşturmaktadır. Örneklemini 126 çocuk oluşturmuştur. Çocukların sınıflandırma, anımsama işlemlerini ölçmek üzere, iki set halinde ve her bir sette 4 gruba ayrılmış 16 nesne resmi kullanılmıştır. Test her bir çocuğa tek tek uygulanmıştır. Araştırmanın sonucunda, deneklerin sınıflandırma işleminde ayrıldıkları gruplar yaş ve cinsiyete göre farklılık göstermiştir. Set 1’ de anımsadıkları item sayısı grupları arasındaki farklılık istatistiksel olarak önemli bulunmazken, set 2’de ise anımsadıkları item sayısı grupları arasındaki farklılık istatistiksel olarak önemli bulunmuştur.

Coşkun (1990), anaokuluna giden beş yaş çocuklarının 1’den 5’e kadar sayı sembollerini öğrenmelerinde geleneksel eğitim ile bilgisayar eğitiminin karşılaştırmalı olarak incelediği araştırmasında sosyo ekonomik düzeyi yüksek çocuklardan 1. deney grubun 15 ‘i bilgisayarla eğitim alırken 2.deney grubun 15’i geleneksel eğitim almıştır. Sosyo ekonomik düzeyi düşük çocuklardan 1.deney

grubun 15 ‘i bilgisayarla eğitim alırken 2.deney grubun 15’i geleneksel eğitim almıştır. 60 çocuk bu araştırmanın örneklemini oluşturmaktadır. Yapılan istatistiksel değerlendirmeler sonucunda 1-5 arası sayı sembollerinin öğrenilmesinde anaokuluna giden 5 yaş çocuklarının 1’den 5’e kadar sayı sembollerini öğrenmelerinde bilgisayarla verilen eğitimin, geleneksel eğitim teknikleriyle yapılan eğitimden daha etkili olduğu bulunmuştur. Sayı sembollerini sayma ve eşleştirmede bilgisayarla yapılan eğitimin etkili olduğu görülürken, sayı sembolünü yazmada geleneksel eğitimin daha etkili olduğu ortaya çıkmıştır.

Bilir ve diğerleri (1992) anaokuluna devam eden 4–6 yaş grubundaki çocukların nicelik kavramlarıyla ilgili becerilerini inceledikleri araştırmalarında, 4–6 yaş çocukların “Az, çok, hiç, hepsi, çoğu, birkaçı, hiçbiri, yarısı, yarından çoğu, yarısından azı” kavramlarıyla ilgili becerilerini ve bu becerilerinin yaşlar arasında fark olup olmadığı araştırılmıştır. Yaşlar arasında fark görülmemiştir. Değerlendirme sonucunda “Az, çok ve hiç kavramlarında çocukların tamamını başarılı olduğu, “Hiç, hepsi, çoğu, birkaçı, hiçbiri” kavramlarında çocukların 4 yaştan 6 yaşa doğru artan oranda başarılı oldukları, “Hepsi ve hiçbiri” kavramlarında “ Çoğu ve birkaçı” kavramlarına göre daha başarılı olduğu bulunmuştur. “Yarısı, yarından çoğu, yarısından azı kavramlarında yaş büyüdükçe artış olduğu “Yarısından azı” kavramında “Yarısı ve yarısından çoğu” kavramlarına göre daha başarılı oldukları bulunmuştur. Ürkün (1992), okulöncesi dönemde 4–5 yaşlardaki çocuklara uygulanan matematiksel kavramlara dayalı destekleyici eğitim modelinin yaş ve cinsiyete göre etkisini incelediği araştırmasın da Ankara’da Aykan Çocuk Yuvasına devam eden 4- 5 yaş grubunu içeren 20 deney 20 kontrol olmak üzere toplam 40 çocukla örneklem grubunu oluşturmuştur. Dört haftalık bir eğitim programı uygulanmıştır. Eğitim programı sadece deney grubuna ve her çocuğa bireysel olarak uygulamıştır. Araştırmanın sonucunda verilen eğitimde 5 yaştaki çocuklar 4 yaştaki çocuklara oranla eğitimden daha fazla yararlanmıştır. Cinsiyete bağlı olarak bir farklılık bulunamamıştır. Deney grubu kontrol grubuna oranla daha başarılı olmuşlardır. .

Akman (1995), anaokuluna devan eden 40–69 aylık çocukların kavram gelişimlerinde, kavram eğitiminin etkisini incelemiştir. Araştırma ön test ve son test

düzeninde yürütmüştür. Araştırmaya alınan çocuklara Bracken Temel Kavram Ölçeği (Bracken Basic Concept Scale) uygulanmıştır. Ön test ve son test çocuklara tek tek uygulanmıştır. Test 40 – 69 aylık çocuklara uygulanmıştır. Araştırma sonucunda 40 – 69 aylık çocukların renk, sayı/sayma, harf, kıyaslama, şekil, uzaysal kavram beceriler, sosyal- duygusal kavram becerileri, büyüklük kavramı, doku materyal kavram becerileri, nicelik kavramı, zaman- dizileme kavramı, deney ve kontrol gruplarındaki çocukların aldıkları toplam kavram ön test puanlarının ortalamaları, iki ortalama arasındaki farkın önemlilik testine göre önemsiz bulunmuştur. Araştırmada renk, sayı/sayma, harf, kıyaslama, şekil, uzaysal kavram becerileri, sosyal- duygusal kavram becerileri, büyüklük kavramı, doku materyal kavram becerileri, nicelik kavramı, zaman- dizileme kavramı, araştırmaya alınan deney ve kontrol gruplarındaki 40–69 aylık çocukların Bracken Temel Kavram Ölçeğinden aldıkları toplam ön test– son test puanlamalarının ortalamaları arasındaki farkın önemlilik testine göre önemli bulunmuştur. Sophian (1995), yaptığı çalışmada üç-altı yaş arası çocuklarda sayı sayma ile sayı korunumu arasındaki gelişimsel ilişkiyi incelemiştir. Birinci deneye üç yaşında 22 çocuk, ikinci deneye üç yaşında 22 çocuk ve üçüncü deneye beş yaşında 12 çocuk katılmıştır. Ortaya çıkan sonuçlar çocukların hem sayı sayma becerilerinin gelişimine hem de korunumu kazanmalarına dair veriler sunmaktadır ve her ikisi arasında yakın ilişki olduğunu göstermektedir. Sadece büyük çocukların korunuma sahip oldukları görülmekteyken korunuma sahip olup olmama açısından da bu çocuklar arasında ayrım yapılmaktadır ve sayı saymada karşılaştıkları problemler kontrol altına alınabilmektedir. Araştırmada altı yaşın altındaki çocukların, sayı saymalarının engellendiği durumlarda korunumdan yararlanamadıkları ortaya çıkmıştır. Bu sonuçlar, küçük çocukların sayıların ilişkisel boyutunu anlama açısından nasıl bir gelişim izlediklerine dair kanıt oluşturmaktadır.

Karataş (1996), özel ve resmi anaokullarına devam eden 5–6 yaş grubundaki çocukların bazı sayı kavramlarına ait becerilerini incelediği araştırmasında 4–5–6 yaş grubundan toplam 144 çocuk örneklem grubunu oluşturmaktadır. Araştırmacı tarafından çocukların sayı kavramlarıyla ilgili becerilerini incelemek amacıyla bir liste oluşturmuştur. Araştırmanın sonucunda özel ve resmi kurumlara devam eden 4– 5–6 yaş çocukların sayı kavramıyla ilgili beceriler yönünden karşılaştırıldığında özel

kuruma devam eden çocukların daha başarılı olduğu görülmüştür. Çocuklardaki sayı kavramına ait becerilerinin okula devam süresinin artmasıyla başarı oranının da arttığı görülmüştür.

Crane (1996), küçük çocukların matematiksel becerilerinin belirleyicisi olan ev ortamı, sosyo-ekonomik düzey, annenin bilişsel puanlarını istatistiksel olarak incelemiştir. Araştırmaya dört hipotez alınmıştır.

A) Ev ortamı, sosyo ekonomik statü ve annenin bilişsel test puanı, çocuğun matematik puanı üzerinde bağımsız etkilere sahiptir.

B) Annenin test puanları ile çocukların matematik puanları arasındaki iki yönlü ilişki, ev ortamı kontrol edilerek ortaya konabilir.

C) Annenin test puanları ile çocuğun matematik puanları arasındaki iki yönlü ilişki sosyoekonomik statü kontrol edilerek ortaya konabilir.

D) Sosyoekonomik statü ile çocukların matematik puanları arasındaki iki yönlü ilişki, ev ortamı kontrol edilerek ortaya konabilir.

Araştırmaya 7348 çocuk katılmıştır. Analizde, matematik konulu Peabody Bireysel Başarı Testi (PBBT) kullanılmıştır. Elde edilen sonuçlar dört hipotezi desteklemektedir. Ev ortamı, sosyo ekonomik statü ve annenin bilişsel test puanı, 5– 9 yaşındaki çocukların matematik test puanları üstünde önemli etkilere sahip olduğu görülmüştür. Yaş olarak küçük çocuklarda ev ortamının etkisinin daha fazla olduğu görülmüştür. Williams 4 yaş altı aydan, altı yaşına kadar olan 20 çocuk üzerinde sayı kavramı ile ilgili olarak çalışmalar yapmış ve sonuç olarak da çocuklara sayı korunumu testinde verilen puanlar ile çocuğun toplama ve çıkartmayı anlaması arasında yüksek derecede korelasyon bulmuştur.

Davun (1997), anasınıfı öğrencilerinde, sayı kavramını geliştirmeye yönelik görsel araçlar ve anasınıfı öğrencileri için sayı kavramı alıştırma kitabı örneği oluşturduğu araştırmasında, araştırmacı sayı kavramı eğitimi vermeye yönelik eğitim amaçlı yerli ve yabancı imkanları dahilinde birçok görsel materyalleri incelemiştir. Sayı kavramı eğitiminin bir takım oyun materyalleri, resimsel çalışmalardan oluşan kitap ve resimli öğretim levhaları ile verildiği saptamıştır. Sonuç olarak çocuklara sayıların kavratılmasında yapılan çalışmalarda pratik, renkli, uygulama kolaylığı olan

oyuncakların çok yararlı olduğunu, oyun oynarken öğrendiklerini uyguladıklarını ve şekillerin verilmesinde yırtarak, yapıştırarak veya teraziye ağırlık takıp çıkararak yapılan oyunlarda çocukların daha etkili öğrendikleri saptamıştır.

San ve Arı (1998), yaptıkları araştırmada anaokuluna giden 5 yaş iki ay ile 6 yaş arasında değişen çocukların sayı ve miktar konumunu kazanmalarında bilgisayarın etkisi olup olmadığını incelemişlerdir. Örneklem grubunu 58 öğrenci oluşturmaktadır. Bunlardan 28’i bilgisayarlı eğitim alan anaokulundan, 30’u bilgisayar olmayan anasınıfından araştırmaya alınmıştır. Öğrencilere Piaget’in sayı miktar korunumu ile ilgili test uygulanmıştır. Bir anaokulunda sayı ve miktar korunumu ile eğitim teknikleriyle hazırlanan program verilirken, diğer anaokulunda bilgisayarla sayı ve miktar korunumu ile ilgili eğitim verilerek karşılaştırma yapılmıştır. Verilen eğitimlerden sonra her iki eğitiminde sayı ve miktar korunumu kazanmada etkili olduğu görülmüştür. Sayı korunumu kazanmada her iki eğitimin arasında far bulunmazken, miktar korunumu kazanmalarında bilgisayarla yapılan eğitim, eğitim teknikleriyle yapılan eğitimden daha etkili olduğu görülmüştür. Musun- Miller ve Blevins Knabe (1998), Amerika Birleşik Devletlerinde yetişkinlerin okulöncesi çocukların matematiksel becerileri edinmesinin önemi ve bu becerileri nasıl edindiği konusundaki inançları üzerinde bir dizi araştırma yapılmıştır. Birinci çalışmada 174 yetişkine iki anket uygulanmıştır. Örneklemde 32 ebeveyn bulunmaktadır. Her iki ankette toplam 44 soru bulunmaktadır. Bu çalışmanın sonucunda ebeveynler genel bilgileri, okuma ve sosyal becerileri matematiksel becerilerden daha önemli olarak değerlendirmiştir. Musun- Miller ve Blevins Knabe (1998), yaptıkları ikinci çalışmada örneklem grubuna 49 anaokulu öğrencisi ve 61 ebeveyn almışlardır. Ebeveynlere 33 adet matematikle ilgili faaliyet tanıtımları içeren ve dörtlü ölçek üzerinden değerlendirilen bir anketi ebeveynlere telefon görüşmesi yoluyla uygulanmıştır. Bu çalışmada anaokulu çocuklarının ebeveynleri çocukların birinci sınıfa hazırlanmasın da genel bilgileri, okuma ve sosyal becerileri matematikten daha önemli görmüşlerdir. Ebeveynlerin matematiğe verdiği önemin çocuklarının mevcut matematik performanslarıyla ilgili olmadığı saptanmıştır. Yıldız (1998), yaptığı çalışmada işbirlikli öğrenme ve geleneksel öğretimin okulöncesi çocukların temel matematik becerilerinin gelişimi üzerindeki etkilerini incelemeyi

amaçlamıştır. Ayrıca okulöncesi eğitim kurumlarında uygulanmakta olan matematik çalışmaları ve uygulanan yöntemlere ilişkin öğretmen görüşlerini almıştır. Araştırma üç grup üzerinde gerçekleştirilmiştir. Deney ve kontrol grubuna işbirlikli öğrenme ve geleneksel öğretim eğitimini araştırmacı verirken, alan kontrol grubuna sınıf öğretmenleri vermiştir. Araştırma sonunda işbirlikli öğrenme yönteminin okulöncesi çocukların temel matematik yeteneğinin gelişimi üzerinde geleneksel öğretime göre daha etkili olduğu, cinsiyete dayalı anlamlı bir farklılık oluşmadığı ve öğretmenlerin işbirlikli öğrenmenin çocuklardaki başarıyı yükselterek sosyal becerilerin gelişimini olumlu yönde etkilediğini destekler görüşlerinin ifade ettikleri görülmüştür.

Kurtuluş (1999), okulöncesi eğitim kurumuna devam eden beş – altı yaş grubu çocuklarına yaratıcı etkinlikler yoluyla kavram (zaman kavramı) öğretilmesi ile ilgili araştırmasında, araştırmacı tarafından zaman kavramının içerdiği önce-şimdi- sonra, dün- bugün- yarın, sabah- öğle –akşam – gece, gün, hafta, ay, yıl, mevsim, zamanı gösteren araçlar takvim ve saat konularını içeren farklı gelişim alanlarına (Gardner’ın zeka boyutları) yönelik yaratıcı etkinliklerden oluşan bir program oluşturmuştur. Uygulamaya geçmeden önce kontrol ve deney gruplarına zaman kavramıyla ilgili bilgilerini ölçmek amacıyla “Zaman Kavramı Başarı Değerlendirme Ölçeği” uygulanmıştır. Araştırmanın evrenini İstanbul ili Kartal ilçesindeki tüm okul öncesi eğitim kurumları bünyesinde bulunan 5-6 yaş çocukları oluşturmaktadır. Örneklem olarak da İstanbul ili Kartal ilçesindeki Mahmut Kemal İnal İlköğretim Okulu anasınıfına devam eden sabah grubu 20, öğlen grubu 18 toplam 38 çocuk oluşturmaktadır. Araştırmanın sonucunda zaman birimlerini sınıflandırma ve sıralamada oyunun, sanat etkinliklerinin ve drama gibi etkinliklerin çocukların öğrenmesini kolaylaştırmaktadır.

Dere (2000), okulöncesi eğitim kurumlarına devam eden 6 yaş grubu çocuklarına bazı matematik kavramlarını kazandırmada yapılandırılmış ve geleneksel yöntemlerin karşılaştırılmasıyla ilgili yaptığı araştırmada iki deney ve bir kontrol grubunu kapsayan tekrarlı ölçümlerden (ön test ve son test) oluşan deneysel yöntemi kullanmıştır. Yapılandırılmış ve geleneksel yöntem uygulayan deney grupları ile hiçbir eğitim almayan kontrol grubu bulunmaktadır. Araştırmada yapılandırılmış ve geleneksel yöntem uygulayan gruplar arasında fark olup olmadığına bakılmıştır.

Cinsiyet faktörünün de okuma yazmaya hazırlık çalışmalarının yöntemlere etkisini incelemeye çalışmıştır. Örneklemi Mamak ve Altındağ ilçelerine bağlı ilköğretim okullarından tesadüfî yöntemle seçilen toplam 75 çocuktan oluşmaktadır. Geometrik Şekil Kavram Formu, Piaget’in “Sayının Korunumu Testi” kullanılmıştır. Araştırma sonunda deney ve kontrol gruplarının şekil ve kavram formu aşamalarında her üç grupta da çocukların aynı sayfaları aynı derecede zor veya kolay yaptıkları saptanmıştır. Şekilleri tanıma sıraya koyma, gruplama ayırt etme, eşleştirme, aşamalarında yapılandırılmış yöntem uygulayan grup ile kontrol grubunun ön ve son test puanlarında istatistiksel olarak fark bulunmuştur. Chao, Stigler ve Woodward (2000), anaokulu öğrencilerinin sayı kavramını öğrenmesi bağlamında iki tür materyalin karşılaştırılması ile ilgili araştırma yapmışlardır. Kullanılan materyallerden biri kiremit parçaları diğeri ise sayının gösterilmesi için kullanılan çeşitli yapılarda nesnelerdir. Çalışmaya 3 okuldan 81 erkek, 76 kız olmak üzere toplam 157 anaokulu öğrencisi katılmıştır. Temel sayıları öğrenmeleri için 9 oyun hazırlanmıştır. Ön test ve son test çalışma yapılmıştır. Çalışma sonucunda iki farklı materyalin öğrenme üzerinde farklı etkilerinin olduğu bulunmuştur. Sayısal işlemler düzeyinde yapılandırılmış materyaller çocukların parmak içermeyen stratejilerini seçmelerini kolaylaştırmış ve parmak stratejisini kullananlar için cevap süresini hızlandırmıştır. İkinci gruptaki materyaller, parmak stratejilerini kullanan çocukların yetkinliğini arttırırken, parmak stratejilerini kullanmayan çocuklar için bu tür bir etki yaratmamıştır. Dere (2000), yaptığı çalışmada okulöncesi kurumlarına devam eden alt sosyo ekonomik düzeydeki altı yaş çocuklarının sayı ve şekil kavramlarını kazanmalarında yapılandırılmış yöntemin etkililiğini incelemiştir. Araştırmaya 60 çocuk katılmıştır. İki deney ve iki kontrol grubu oluşturulmuştur. Deney gruplarına yapılandırılmış ve geleneksel yöntemle grup oyunları, okuma-yazmaya hazırlık çalışmaları ve masa etkinlikleri kullanılarak eğitim verilmiştir. Kontrol gruplarına ise eğitim verilmemiştir. Araştırma sonucunda yapılandırılmış yöntemle uygulama yapılan deney grubundaki çocukların sayı ve şekil kavramlarındaki başarısı geleneksel yöntem uygulanan deney grubu ve kontrol grubundan anlamlı bir şekilde farklı olduğu bulunmuştur.

Altunbaş (2001), anasınıfına devam eden 6 yaş çocuklarının matematiksel kavramları kazanma durumlarını belirlemek amacıyla yaptığı çalışmasında, Balıkesir il merkezinde bulunan Milli Eğitim Bakanlığına bağlı anasınıfı programını uygulayan tüm resmi ve özel anaokulu ve anasınıfındaki 6 yaş grubu çocukları ve öğretmenleri toplam 1384 altı yaş öğrencisi ve 57 öğretmen örneklemini oluşturmaktadır. Araştırmacı ilköğretim ve anasınıfı programlarını inceleyerek 6 yaş için matematikle ilgili kavramlar tespit ederek hedef davranışlar belirlemiştir. Araştırmacı tarafından ölçme aracı hazırlanmıştır. Ölçme aracı iki kısımdan oluşmaktadır. Birincisi öğretmen tarafından cevaplandırılması gereken sorular ikinci kısımda gözlem formu yer almıştır. Gözlem formundaki hedef davranışları kazanma durumlarını tespit etmek amacıyla gerçek nesneler tenin edilmiş ve kavram kartları hazırlamıştır. Araştırma sonunda okulun özel resmi, anasınıfı- anaokulu, öğrencilerin cinsiyetini, öğretmenlerin mesleki kıdemlerine ve öğrenim durumlarına göre çocukların; nesnelerin uzun-kısa, büyük-küçük, az-çok, benzerlilik-farklılık, nesneleri büyüklüklerine göre sınıflama, birebir eşleme hedef davranışlarını kazanmaları arasında fark yoktur. Çocuklar başarılı olmuşlardır. Çocuklar sınıflama ile ilgili hedef davranışlarda sıralama ile ilgili hedef davranışlara oranla daha başarılı olmuşlardır. Kız ve erkek öğrencilerin başarı düzeyi yaklaşık olarak aynı bulunmuştur. Leseman (2001), yaptığı çalışmada, sosyokültürel etkilerin okul öncesi dönemde çocukların kavramları öğrenmesine olan etkileri incelenmiştir. Öğrenci merkezli ve öğretmen merkezli iki uygulama yapılmıştır. Ölçümler 4 ve 5 yaş grubu çocuklar üzerinde gerçekleştirilmiştir ve aktif katılım, işbirliği (ortak çalışma) üzerinde odaklanılmıştır. Çalışmada, çocukla ilgili faktörlerin (kişisel özellikler, kavrama yeteneği, ailenin sosyo ekonomik yapısı) ve çevresel faktörlerin (arkadaş ve öğretmen davranışları, çevre özellikleri) çocuğun bilişsel yapılandırma işlemi üzerine etkileri olduğu görülmüştür. Serbest oyun aktivitelerinin diğer aktivitelere nazaran daha etken olduğu vurgulanmıştır. Camos, Barrouillet ve Fayol (2001), çocuklarda sayma gelişiminin sözel ve motor bilgilerin koordinasyonu ile açıklanabilirliğini araştıran bir çalışma yapmışlardır. Bu çalışmada çocuklardaki sayma gelişimi dört farklı uygulama ile belirlenmeye çalışılmıştır. Bu deneylerde nesneleri sayma, nesneleri sayarken gösterme ve farklı dillerde sayma becerileri zaman bakımından denenmiştir. Araştırmacılar çalışmaya 5, 9 ve 21 yaşında olan ve her deneyde sayısı

değişen okulöncesi eğitim kurumundan, ilkokuldan ve üniversite örgencilerinden katılımcıları dâhil etmişlerdir. Çeşitli düzenlemeler (küçük, orta ve büyük) içerisinde sunulan nesnelerin sayılması istenmiştir. Araştırmacılar tarafından yapılan hatalar ve her sayma görevinde kullanılan zaman not alınarak veriler elde edilmiştir. Verilerin analizi sonucunda bütün deney aşamalarında yas ile birlikte yapılan hataların azaldığı ortaya çıkmıştır. Özellikle küçük çocuklar nesne sayısı çok olan gruplarda daha çok hata yapmış ve zamanı daha uzun kullanmışlardır.

Sancak (2003) okulöncesi eğitim kurumlarına devam eden 6 yaş çocuklarına sayı ve şekil kavramlarının kazandırılmasında bilgisayar destekli eğitim ile geleneksel eğitim yöntemlerini karşılaştırmıştır. Araştırmacı deneysel bir araştırma deseni oluşturmuştur. Araştırmanın örneklemini Çankaya ilçesine bağlı ilköğretim okullarından 60 çocuk oluşturmaktadır. Veri toplama araçları olarak, geometri şekil kavram düzeyini belirlemek için “Geometrik Şekil Kavram Formu” , sayı korunum düzeyini belirlemek için “Piaget’in Sayının Korunumu Testi” , çocukların bilgisayar destekli eğitim ile ilgili görüşlerini öğrenmek için “Çocukla Görüşme Formu” uygulanmıştır. Araştırmanın sonucunda geometrik şekil kavram formu sonuçları istatistiksel olarak değerlendirilmiş; bilgisayar destekli eğitim alan ile geleneksel eğitim yönteminin kullanıldığı grupların şekil kavrama düzeyleri arasında eğitim öncesinden sonrasına anlamlı bir fark oluşturduğu bulunmuştur. Bilgisayar destekli eğitim alan öğrencilerin geleneksel eğitim alan öğrencilere oranla daha başarılı olduğu saptanmıştır. Wolfgang ve diğ. (2003), yaptıkları çalışmada 1982 tarihinde üç ve dört yaşlarındaki 47 çocuğa legolarla yapı ve inşa oyunları sunmuşlardır. Bu oyunlar matematiksel olarak çocukların kavram gelişimine yönelik hazırlanmıştır. Uygulamaların içeriğine bakıldığında çocuklara legolarla sunulan oyunlar sayı, sayma, sıralama, düzenleme, alan, uzunluk, genişlik ve derinlik gibi kavramların bulunduğu görülmektedir. Hazırlanan oyunlar haftada üç gün ve okul yılı boyunca