• Sonuç bulunamadı

2. Beyrut‟un Tarihi

2.3. Osmanlı Hâkimiyetinde Beyrut

Yavuz Sultan Selim‟in Mısır seferi sırasında Memluk ordusuna Mercidabık savaĢıyla ağır bir darbe vurmasından sonra Güney-ġam ve Filistin‟deki belli baĢlı Ģehirlerden Safed, Nablus, Kudüs, Aclûn, Gazze sancakları ile etraf kazâları ki Beyrut da dâhil olmak üzere Aralık 1516 tarihine kadar Osmanlı topraklarına dahil edildi48

. 25 Eylül 1517 tarihinde Yavuz Sultan Selim, ġam nâibi olan Canbirdi El-Gazâli‟yi eski makamında bırakmıĢ ve Haleb dıĢında bütün ġam bölgesini idaresine bırakmıĢtır49

. Canberdi Gazali50, Sultan Selim‟in vefatını duyunca Melik EĢref unvanıyla hemen hükümdarlığını ilan edip adına hutbe okutup, para bastırmıĢ ve kendisiyle birlik olarak hareket edilmesi içinde ġah Ġsmail ve Mısır Beyi Hayır bey‟e de mektup göndermiĢtir. Ġsyan üzerine vezir Ferhad PaĢa emrindeki askerlerle Gazali‟nin üzerine yürümüĢ ve isyanı kısa sürede bastırarak Gazaliyi ortadan kaldırmıĢtır51. Bu hadiseden sonra ġam

Beylerbeyliğine Ayas PaĢa ve Kudüs, Gazze ve Safed sancaklarına da birer sancakbeyi tayin edildi52.

45 Yüksel ArslantaĢ, Memlükler Devrinde Suriye, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü BasılmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Elazığ, 1996, s.7.

46

D. Dursun, “Beyrut” DĠA., C.6, s.81. 47

N. Jidejian, Beirut Through The Ages, s.90.

48 Ġsmail Hakkı UzunçarĢılı, Osmanlı Tarihi, C.II, Ankara, 1999, s.287; Hoca Saadettin Efendi, Tacü‟t-

Tevarih, Yay. Haz. Ġsmet Parmaksızoğlu, C.IV, Ankara, 1999, s.331.

49 Haydar Çelebi, Haydar Çelebi Ruznamesi, Yay. Haz. Yavuz Senemoğlu, Ġstanbul, 1977, s.112. 50

Memluk sultanı Melik EĢref Kayıtbay‟ın azaldı kölelerinden ve Sultan Gavri ile Sultan Tomanbey‟in nüfuzlu beylerinden olan Canberdi Gazali, Mısır‟ın zaptından sonra Hayır Bey‟in vasıtasıyla af edilmiĢtir. 51 P. K. Hitti, Syria, s.214-215.

Beyrut ise devlet merkezi tarafından tayin edilen Ma‟n hanedanına53

mensup emirler tarafından yönetildi. Yavuz Sultan Selim Mısır Seferine çıkmadan önce Dürzileri yanına çekmek için Ma‟noğullarına sancak ile birlikte “Dağın Sultanı” unvanını verdi54

. 1544 tarihinde Fahreddin ölünce yerine oğlu Korkmaz geçmiĢ, Korkmazın asi davranıĢlarından dolayı Mısır valisi Ġbrahim PaĢa üzerine yürümesiyle Korkmaz 1585 tarihinde ölmüĢ ve yerine oğlu II. Fahreddin geçmiĢtir. II. Fahreddin Lübnan‟da bağımsız bir devlet kurma isteğinde olmasından dolayı ġam Beylerbeyi Kuyucu Murad PaĢa ile yakınlık kurarak gücünü artırmıĢtır. Osmanlı idaresine karĢı ilk isyanı Halep Beylerbeyi Canpolatoğlu Ali PaĢa‟nın desteğiyle baĢlatmıĢtır. Sınırlarını Filistin‟e kadar ilerleten II. Fahreddin, Beyrut‟u oğlu Emir Ali‟ye vermiĢtir. Osmanlı devleti‟nin Avusturya ve Ġran ile uğraĢtığı sırada bu durumdan faydalanan II. Fahreddin Ġtalya‟da Toskana dukaları ile de iliĢki kurdu. 1609 tarihinde Floransa donanmasını Suriye sahillerine davet etmiĢ donanma Sayda ve Beyrut sahillerine kadar sokulmuĢtur55

. Devlete karĢı görev ve sorumluluklarını da yerine getirmeyince Osmanlı devleti Mehmet PaĢa‟yı Sayda ve Beyrut kıyılarına varıp Ma‟noğlundan borcu olan vergiyi almak için görevlendirmiĢtir56. Bu baskılar üzerine II. Fahreddin Ġtalya‟ya kaçmak

zorunda kalmıĢtır. Osmanlı aleyhtarı çalıĢmalara baĢlaması üzerine 1635 tarihinde iki oğlu ile birlikte yakalanarak Ġstanbul‟a götürülmüĢ burada idam edilmiĢtir57

. 1614 tarihinde Osmanlı idarî yapısında düzenlemeye gidilmiĢ ve Beyrut, ġam eyaletinden ayrılarak Sayda eyaleti oluĢturulmuĢtur. IV. Murad‟ın iktidarda olduğu 1632 tarihinde Sayda, Safed ve Beyrut mirlivâsı olan Ma‟nlardan Emir Ali 1631 tarinde 1.700.000 akçe hazineye vergi geliri göndermiĢtir. 1636‟da Ma‟noğullarından Emir Mülhem Sayda‟yı, Seyf oğullarından Emir Ali‟de Beyrut‟u ele geçirmiĢlerse de ġam mütesellimi Abdullah PaĢa tarafından uzaklaĢtırılmıĢlardır58

.

1697 tarihinde Emir Ahmed Ma‟nın ölümüyle birlikte Ma‟n dönemi sona ermiĢ ve ġihabî Emiriliği dönemi baĢlamıĢtır. 1840 yılına kadar ġihabî Emirliği dönemi devam

53

Lübnan‟ın bir Dürzî emir ailesidir. 54

Kamal Salibi, A House Of Many Mansions The History of Lebanon Reconsidered, London, 1985, s.6; Ahmet Bağlıoğlu, Ortadoğu Siyasi TarihindeDürzîler, Elazığ, 2006, s.22.

55 Ġ. H. UzunçarĢılı, Osmanlı Tarihi, C.III/2, s.148; Feridun Emecen, “Fahreddin Ma‟noğlu”, DĠA., C.12, Ġstanbul, 1995, s.80.

56

Kâtip Çelebi, Tuhfetu‟l Kibar Fi Esfari‟l Bihar, Yay. Haz. Orhan ġaik Gökyay, C.1, Ġstanbul, 1980, s.158.

57 Ġ. H. UzunçarĢılı, Osmanlı Tarihi, C.III/1, s.190-191. 58 F. Emecen, “Fahreddin Ma‟noğlu”, s.80.

etmiĢtir59. 1770 tarihinde ÇeĢme limanında Osmanlı donanmasını yakan Ruslar bu

durumdan istifade ederek, Osmanlı sahillerini abluka altına aldıklarını ilan ettilerse de mevcut donanmalarıyla bu mümkün olmamakla birlikte Ege sahillerinde ticari faaliyete kısmen zarar verdiler. Mısırda hükümdar gibi hareket eden Bulut Kapan Ali Bey, Rus donanmasından yardım ister ve kendisine yapacakları yardımlara karĢılık olarak Kudüs ve çevresini bırakacaklarını belirtir. Çariçe II. Katerina, Alexis Orloff emrindeki filo‟nun Ali Bey ve ġeyh Tahir‟e yardım etmesini emretmiĢtir. Bu emir üzerine hareket eden Rus donanması Sayda ve Yafa‟nın bu Ģahısların eline geçmesini sağlamıĢtır60

. Bu geliĢmeler üzerine Cezzar Ahmed PaĢa bu sorunu çözmek için görevlendirilmiĢtir. Sayda‟da bulunan Rus donanması Tahir Ömer‟in çağrısıyla 1772 tarihinde Beyrut‟a hareket etmiĢ. Beyrut‟a gelen Rizo emrindeki Rus filosu kaleyi Ģiddetle bombardımana tutmuĢ, bir müddet sonra karaya asker çıkararak Ģehri yağma etmiĢ ve Ģehirde yangınlar çıkarmıĢlardır. Bu olaylar üzerine Beyrut‟u kardeĢinin oğlu Emri Yusuf‟a bırakarak Ģehri terk eden Emir Mansur EĢ-ġihabi Kaptan Rizo‟ya 25.000 kuruĢ ödeyerek Ģehrin tamamının yağmalanmasını önlemiĢtir. Emir Yusuf, Cezzar Ahmed PaĢa‟dan yardım istemiĢ. Cezzar Ahmed PaĢa Beyrut‟a geldiğinde Rus donanması Ģehri terk etmiĢtir.

Cezzar Ahmed PaĢa Ģehri tekrar imar etmiĢ, surları onarmıĢ ve asayiĢi sağlamıĢtır. Cezzar Ahmed PaĢa‟nın Beyrut‟ta bulunmasını istemeyen güçler Ahmed PaĢa‟yı, Beyrut‟tan çıkarmak için Rus donanmasını tekrardan Beyrut‟a çağırmıĢlardır. 1773 tarihinde Rus donanması on iki gün boyunca Ģehri bombalamıĢ. Cezzar Ahmed PaĢa‟nın müdafaası karĢısında Rus donanması Cezzar Ahmed PaĢa ile anlaĢarak Ģehri terk etmek zorunda kaldı61

.

Osmanlı devleti Dürzî Emiri ile Tâhir Ömer62‟in aralarının açılmasını fırsat bilerek ġam tarafına serasker tayin ettiği Mısır‟lı Osman PaĢa, Dürzîlerle ittifak edip bir miktar kuvvetle Cezzar Ahmed PaĢa ile beraber olarak Tahir Ömer üzerine Halil PaĢa‟yı göndermiĢtir. Bundan sonra Tahir Ömer‟le, Dürzî Emiri Yusuf arasındaki husumet

59 N. Jidejian, Beirut Through The Ages, s.96-97; Ġrfan C. Acar, Lübnan Bunalımı ve Filistin Sorunu, Ankara, 1989, s.8-9.

60 Ġ. H. UzunçarĢılı, Osmanlı Tarihi, C.IV, s.403; N. Jidejian, Beirut Through The Ages, s.98-99. 61

ġehabettin Tekindağ, “XVIII. Yüzyılda Akdeniz‟de Rus Donanması ve Cezzar Ahmed Bey‟in Beyrut Savunması” Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, S.5, Ġstanbul, 1968, s.37-45.

62 Ahmed Vâsıf Efendi, Mehasinü‟l-âsar ve Hakâikü‟l- Ahbar, Yay. Haz. Mücteba Ġlgürel, Ankara, 1994 s.

dostluğa dönüĢmüĢ Tahir Ömer‟de devlete itaat ettiğinden bölgedeki huzursuzluk ortamı düzelmiĢtir63. 1775 tarihinde Cezzar Ahmed PaĢa‟nın Sayda valiliğine tayin

edilmesi ile birlikte bölgede devlet otoritesi tam anlamıyla sağlanmıĢtır. 1794 tarihinde II. BeĢir emir oldu. II. BeĢir, Osmanlı devleti ve yerel idareciler ile iyi iliĢkiler kurdu. 18 Mart 1799 tarihinde Fransızlar Akka‟yı kuĢattıklarında Emir BeĢir önce tarafsızlığını ilan etmiĢse de daha sonra Cezzar Ahmed PaĢa‟ya yardım etmiĢtir64. Bu dönemde Dürzî ve Marunî çatıĢması artmaya baĢlamıĢtır.

Mısır valisi Mehmed Ali PaĢa, Yunan isyanında Osmanlılara yardım etmesine karĢılık mükâfat olarak Girit valiliği verilmiĢ. Fakat Mehmed Ali PaĢa kendisine ġam valiliğinin verilmesini istemiĢti. Osmanlı toprakları üzerindeki emellerine ulaĢmak için Ġbrahim PaĢa komutasındaki orduyu ġam üzerine göndermiĢ bu mücadele de Emir BeĢir, Mehmet Ali PaĢa‟nın yanında yer alırken Dürzîler ise Osmanlı devletinin yanında yer aldılar. Hıristiyanlar ise Mehmet Ali PaĢayı desteklemiĢlerdir. Ġbrahim PaĢa‟nın ordusu Emir BeĢir‟in yardım ve desteğiyle Suriye ve Lübnan bölgesini 1832 tarihinde ele geçirdiler. Böylelikle 1832-1840 tarihleri arasında Ģehir Mehmet Ali PaĢa hâkimiyetine girmiĢ oluyordu. ġam, Kavalalı Mehmet Ali PaĢa‟nın idaresi altına geçtikten sonra oğlu Ġbrahim PaĢa ġam valisi olarak görev yapmıĢtır. Ġbrahim PaĢa görevinin ilk zamanlarında Osmanlı devlet görevlilerini vazifelerine devam etmelerini sağlamıĢ. ġam limanlarını Mehmet Ali PaĢa‟nın eskiden beri müttefiki olan Emir BeĢire bıraktılar. Kütahya AntlaĢmasının imzalanmasından sonra eski idarî görevliler yerine Ġbrahim PaĢa‟ya itimat eden kimseler bu görevlere atandılar. Mehmet Ali PaĢa nüfusu 20.000 kiĢiyi geçen her Ģehirde “İstişare Divanı” (Divanü‟l-MeĢveret) oluĢturmuĢtur. Bu divanda Ģehrin ileri gelenleri bulunuyordu. Beyrut‟taki Divan on iki üyeden oluĢup yarısı Müslüman, yarısı Hıristiyandı65

. Mehmet Ali PaĢa hâkimiyeti altında Ģehirde, idarî açıdan da yenilikler yapılmıĢtır. Bununla birlikte savaĢın getirdiği malî yükü vergileri artırarak karĢılamak istedi. Ordunun asker ihtiyacını karĢılamak için de mahalli halkı zorunlu askerlik uygulamasına tabii tutmaya çalıĢtı. Bu uygulamalar yüzünden bölge çatıĢmalarda yaĢanmıĢtır. 1838 tarihinde Dürzîlerle, Ġbrahim PaĢa arasında büyük

63

Ġ. H. UzunçarĢılı, Osmanlı Tarihi, C.IV, s.433-434. 64 N. Jidejian, Beirut Through The Ages, s.100-101.

65 ġinasi Altundağ, “Kavalalı Mehmet Ali Paşa‟nın Suriye‟de Hâkimiyeti Esnasında Tatbik Ettiği İdare Tarzı” Belleten, C.VIII, S.30, Ankara, 1944, s.231-243.

çatıĢmalar yaĢanmıĢtır. Osmanlı devleti de bu olaylardan yararlanarak hem Dürzîlere silah yardımı yapmıĢ, hemde bölgeye ordu göndermiĢti. 1839 tarihinde Ġbrahim PaĢa ile yeniden savaĢ yapılmıĢsa da baĢarısız olunmuĢtur66

.

Mehmet Ali PaĢa‟nın yayılmacı ve isyankâr tutumu Avrupa devletlerini özellikle Hindistan‟dan dolayı Ġngiltere‟yi ve kutsal yerlerden dolayı Rusya‟yı ciddi Ģekilde tedirgin etmiĢtir. Bu sebeplerden dolayı Ġngiltere ve Rusya Osmanlı devletine yakınlaĢarak bu konu için ortak hareket etmeye baĢlamıĢlardır. 15 Temmuz 1840 tarihinde Osmanlı, Ġngiltere, Rusya, Avusturya ve Prusya temsilcileri tarafından, Londra antlaĢması imzalandı. AntlaĢma ile Mısır ve Akka idaresi Mehmet Ali PaĢa‟ya bırakılıyordu67. Ancak Mehmet Ali PaĢa antlaĢmayı kabul etmedi. Bunun üzerine

harekete geçen Ġngiliz, Osmanlı, Avusturya kuvvetleri saldırıya geçti Ġbrahim PaĢa‟nın durumu daha baĢlangıçta kötüleĢti. 11 Ağustos 1840‟ta Ġzzet Mehmet PaĢa komutasında bir kuvvet deniz yolu ile Beyrut yakınlarında karaya çıkarıldı. Osmanlı, Ġngiliz, ve Avusturya harp gemilerinden kurulan bir filo, Beyrut‟un önlerine gelerek mevcut Mısır gemilerini yaktı ve Ģehri topa tuttu. Bir ay sonra Beyrut, Sayda ve Sur Ģehirleri müttefiklere teslim oldu. Mısır ordusu bundan sonra Suriye‟yi boĢaltmak zorunda kaldı68

. 1840 tarihinde Sayda eyaletinin merkezi Beyrut‟a taĢınmıĢ böylelikle Ģehrin geliĢimi daha da hızlanmıĢtır69

.

Ġbrahim PaĢa, bölgede tarımsal faaliyetleri hızlandırır. Dut ve zeytin ağacı ekimini destekler. Sanayide gerçek bir atılım yaĢanmasını sağlar. Sadece ġam‟da yılda 400 bin parça pamuklu ve ipekli kumaĢ üretilir. Bu dönemde Avrupa ile ticari iliĢkiler canlandırılır, Beyrut gümrüğünün daha önce sekiz yüz kese70

olan yıllık geliri, Mısır yönetimi altında üç bin keseye kadar çıkmıĢtır71

.

66 Ġrfan C. Acar, Lübnan Bunalımı ve Filistin Sorunu, s.10-11. 67 A. Bağlıoğlu, Dürzîler, s.27-31.

68

Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi, C.V, s.199-200. 69

M.Tayyib Gökbilgin, 1840‟tan 1861‟e Kadar Cebel-i Lübnan Meselesi ve Dürziler, Belleten, C.X, S.40, Ankara, 1946, s.642.

70 Osmanlı devletinde belirli miktardaki altın veya gümüĢ paranın konulduğu meĢin torbaya verilen addır. Sonradan belirli bir miktar paranın ölçüsü olarak kullanılmıĢtır. Fatih devrinde 30.000 akçe, Kanunî devrinin ortalarında 20.000 akçe bir kese kabul edilmiĢtir. Bu sırada bir kuruĢ 80 akçe ettiğinden 500 kuruĢ bir kese ediyordu. 1720‟den sonra bir kuruĢ 120 akçeye çıktığından bir kese 50.000 akçe olmuĢtur. Aynı zamanda buna Divanî Kese de denirdi. 500 kuruĢluk kese ise Kise-i Rumî olarak bilinirdi. Mısır‟da kullanılan Mısır kesesi ise 600 kuruĢluktu. Ünal TaĢkın, Osmanlı Devleti‟nde Kullanılan Ölçü ve Tartı

Ġbrahim PaĢa‟nın Suriye‟deki yenilgisinden sonra II. BeĢir‟in emirliği de son buldu ve yerine III. BeĢir 31 Eylül 1840 tarihinde atandı. Bu atamadan sonra Dürzî ve Marunîler arasında huzursuzluk ve kargaĢalar ortaya çıkmaya baĢladı. Bu huzursuzluk ve kargaĢaların temelinde ise Ģu sebepler vardı. II. BeĢir döneminde Dürzîlerden alınarak Hıristiyanlara verilen toprakları Dürzîlerin geri istemesi, Ġbrahim PaĢa‟nın valiliği süresince Hıristiyanların birçok maddi ve sosyal haklar elde etmesi, Dürzîlerin ise baskı altına alınarak liderlerinin sürgüne gönderilmesi ve bunların mallarına el konulması temel sebeplerdir72

.

Sözde sorunları çözmek, gerçekte ise bölgedeki çıkarlarını korumak isteyen Ġngilizler, Osmanlı devletine öneri getirerek Marunî, Dürzî, Grek Ortodoks, Grek Katolik, ġii ve Sünnilerin temsilcilerinden oluĢan 12 kiĢilik bir konsey oluĢturulmasını önerdi. Fakat bu yapılanmaya Dürzîler karĢı çıkınca, bu öneri uygulanamadan kaldırıldı.

1841‟de Dürzî ve Marunîler arasında meydana gelen çatıĢmalar tüm bölgeye yayılmıĢtı. Olayların büyümesiyle birlikte Osmanlı devleti bu sorunu çözmek için Mustafa Nuri PaĢa‟yı bölgeye göndermiĢtir. Arabulucu olarak bölgeye gelen Mustafa PaĢa 1842‟de Beyrut‟ta yapılan toplantı‟da ġihab emirliğine son verdi. Mustafa PaĢa ġihab emirleri yerine yardımcılarından Ömer PaĢa‟yı atadı. Bu geliĢme Marunîleri memnun etmedi73. Dürzîler bölgede güçlenmeye baĢladılar. Ġngilizlerin Dürzîleri desteklemeleri üzerine bölgede yer edinmek arzusunda olan Fransızlar da, Hıristiyan grupları desteklemeye baĢladı. Bölgedeki nüfuzlarını artırmak isteyen Avrupalı devletler bu durumu kullanmak için çeĢitli yollara baĢvurdular. 1843 yılında Avusturya prensi Meternich‟in önerdiği Dürzî ve Marunîlere eĢit sorumluluğa sahip biri Dürzî diğeri Marunî‟den oluĢan iki kaymakamlık idarî sistemi benimsendi. Haydar Abül-Lâm Hıristiyanların, Ahmet Arslan ise Dürzîlerin kaymakamlığına atandı74. Kaymakamların

sadece kendi inanç sahiplerine karĢı yetkileri olmayıp idaresi altındaki bütün gruplara karĢı yetki sahibi olması bölgede yeniden karıĢıklıkların olmasını sağladı. Diğer dinî

Birimleri, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü BasılmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Elazığ, 2005,

s.157-158.

71 Sevda Özkaya Özer, Osmanlı Devleti Ġdaresinde Mısır, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü BasılmamıĢ Doktora Tezi, Elazığ, 2007, s.115.

72 Ġrfan C. Acar, Lübnan Bunalımı ve Filistin Sorunu, s.12. 73 A. Bağlıoğlu, Dürzîler, s.33.

gruplar kendilerine de kaymakamlık verilmesini talep ettiler. Osmanlı devleti bu sorunu çözmek için özel temsilci olarak Halil PaĢa‟yı bölgeye gönderdi. Halil paĢa‟nın gösterdiği çabalar da sorunun çözülmesine yeterli olmadı. Bölgede yeniden çatıĢmalar baĢ gösterdi. Bu geliĢmelerden sonra Osmanlı devleti Hariciye Nazırı ġekip Efendi Çifte kaymakamlığı yeniden uygulamak için bölgede çalıĢmalara baĢladı. Her iki kaymakamlığın altında Sünni, Marunî, Dürzî, Grek Ortodoks ve Grek Katoliklerin bir hâkim ve müĢavir ile temsil edileceği bir konsey oluĢturulması karara bağlandı75

. Böylece din ve mezhep esasına dayanan bir idarî yapı oluĢturulmuĢ oluyordu. Bu yeni yapılanmada bölgedeki çatıĢmaları engellemeye yeterli olmadı. 1860‟da Beyrut ve çevresinde Dürzî ve Marunîler sonu ölümlerle sonuçlanan pek çok çatıĢma meydana geldi. Dürzîler Beyrut ve çevresindeki Hıristiyanlara saldırmaya baĢlamıĢlardı. Osman Bey emrindeki Osmanlı birlikleri artan bu olayları durdurmak için büyük gayret göstermiĢlerse de baĢarılı olamamıĢlardı76

.

Osmanlı devleti sonu gelmeyen bu olayların gitgide büyümesi üzerine Hariciye Nazırı Fuat PaĢa‟yı Beyrut‟a gönderdi77. Fuat PaĢa bu olaylarda ihmali olan devlet

görevlilerini çeĢitli cezalara çarptırdıktan sonra olayların büyümesini sağlayan kiĢileri de cezalandırdı.

Bölgedeki durumun çözüme kavuĢması için Fuat PaĢa baĢkanlığında Ġngiliz, Fransız, Rusya, Avusturya ve Prusya temsilcilerinden oluĢturulan komisyonla siyasi çözüm arandı. 9 Haziran 1861 tarihinde bir antlaĢma imzalandı. Bu antlaĢma ile Lübnan kendi içinde Beyrut, Sayda, Trablus ve Beka olmak üzere dört idarî birime ayrılmıĢ oluyordu. Osmanlı Devleti‟nin atayacağı Hıristiyan Katolik “mutasarrıf” bölgeyi idare edecekti.

Bölgede meydana gelen bu olaylar Beyrut‟u iktisadî, siyasî ve sosyal olarak olumsuz etkilemiĢtir. ġehrin nüfusunun kısa süre içerisinde göçlerle artmasından dolayı Ģehrin sosyal yapısının yanı sıra asayiĢi de bozulmuĢtur.

75

Haluk Ülman, 1860-1861 Suriye Buhranı, Osmanlı Diplomasisinde Örnek Bir Olay, Ankara, 1966, s.15-16.

76 Ġrfan C. Acar, Lübnan Bunalımı ve Filistin Sorunu, s.16-17.

1861‟de baĢlayan mutasarrıflık idaresi bölgede ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan geliĢmelerin yaĢanmasını da sağladı. Bu dönemde Ģehirde imar faaliyetleri de hız kazandı. ġehir ekonomisinin de, özellikle ticaret hacminde büyük artıĢlar yaĢanmaya baĢlandı. Bu dönemde meydana gelen geliĢmeler neticesinde Beyrut‟un idarî yapısında da birçok değiĢiklik yapılmıĢ olup 1888 tarihinde Beyrut‟un vilâyet olarak yapılandırılmasıyla bu değiĢiklikler son buldu78

.

Avrupalı devletler milli birliklerini kurduktan sonra sömürgecilik yarıĢı içerisine girmiĢlerdir. 1860 tarihinde milli birliğini kuran Ġtalya kendisine sömürge aramaya baĢladı. Coğrafi olarak kendisine yakın olan Kuzey Afrika‟daki son Osmanlı toprağı olan Trablusgarb‟a göz dikti. Ġtalya hemen Trablusgarbı iĢgal etti. Ġtalya‟nın Trablusgarb‟a asker çıkarması üzerine, gönüllü Osmanlı subayları ve yerel direniĢ kuvvetleri birlikte Ġtalyanlara karĢı direnmiĢlerdir. Bu güçlü direniĢ karĢısında Ġtalya kuvvetleri Trablusgarb içlerine ilerleyememiĢlerdir. Ġtalya‟nın bu baĢarısız askeri hareketi üzerine yavaĢ yavaĢ Ġtalya kamuoyunda da savaĢ aleyhtarı bir tutum ortaya çıktı. Ġtalya, Osmanlıyı barıĢa zorlamak amacıyla Osmanlı‟nın Doğu Akdeniz kıyılarını devamlı olarak kontrol altına aldı. Ġtalya bununla da bir netice alamayınca Akdeniz‟deki Adalar, Selanik, Ġzmir, Beyrut ve Çanakkale boğazına saldırma ihtimali ortaya çıkmıĢtı.

Ġtalyanlar bu hedefler içinde kendilerine Beyrut‟u seçmiĢlerdi. Beyrut‟ta bu tarihlerde Avnullah korveti ve Ankara torpidobotu sahilde güvenlik amacıyla bulunmakta idi.

Ġtalyan Filosu 20 Ekim 1911‟de Sayda, Hayfa ve Beyrut sahillerini dolaĢarak keĢif ve kontrollerde bulunmuĢlardı. Ġtalyanların bu giriĢimlerine karĢılık olarak, Fransızlar bölgedeki çıkarlarını korumak için Tolon limanından 500 kadar kara askeri mürettebatı da bulunan bir kruvazörü Beyrut limanına göndermek üzere yola çıkarmıĢ. 24 ġubat 1912 tarihinde Amiral Revel komutasındaki Ġtalyan gemileri Beyrut açıklarından Ģehri bombalamaya baĢladılar. Ġtalya‟nın, Beyrut‟u bombardımanı uluslararası hukuka aykırı bir hareket olmasına rağmen Ġtalyanlar ültimatom süresini dahi beklemeden hiçbir sivil ve askeri ayrım yapmadan Ģehri topa tutmuĢlardır. Birçok sivilin ölmesi ve yaralanmasının yanı sıra özel ve kamu binalarıda hasar görmüĢtür. Aynı zamanda Ġtalyanlar bu hareketleri ile bölgede karıĢıklıklar çıkarmayı ve asayiĢi bozmayı da

tasarlamıĢlardır. Bu saldırıya uluslararası arenada en büyük tepkiyi bölgede en çok çıkarı olan Fransızlar göstermiĢlerdir79

.

Bu saldırıların yanı sıra Beyrut‟un kendi içerisinde de huzursuzluklar baĢlamıĢtır. Özellikle mutasarrıflık idaresinden memnun olmayan Marunîler hoĢnut olmayan gurupların baĢında geliyordu. Bunun için Fransa ile ikili iliĢkilerini sürekli de olsa ilerlettiler. Marunî-Fransız dayanıĢmasının, I. Dünya savaĢı sonrasında Lübnan‟da Fransız manda rejiminin kurulmasında büyük rolü olmuĢtur. 19. Yüzyılın sonlarında Arap milliyetçiliği fikri ile bugünkü Lübnan bölgesinde, farklı din ve mezhepler Osmanlılara karĢı birleĢmiĢlerdir. 20. Yüzyılın baĢlarında Osmanlı devleti içerisinde Türk milliyetçiliği akımı kuvvet kazandı. Bu akıma karĢı olarakta Suriye ve Lübnan bölgesinde Arap milliyetçiliği fikri güç kazanmaya baĢlamıĢtır. Beyrut, basın ve yayın faaliyetleri ile bu fikirlerin tüm Ortadoğu ve Arap bölgesine yayılmasını sağlamıĢtır80.

1916 yılında Müslüman Araplar Mekke Emiri ġerif Hüseyin önderliğinde Ġngilizlerin desteğiyle Osmanlı devletine isyan etmiĢlerdir. I. Dünya savaĢının devam ettiği sırada ġerif Hüseyin‟in, Beyrut‟a asker göndermesi üzerine Ġngiltere ve Fransa bu askerlerin Beyrut‟a girmelerine engellemek için birlikte müdahale de bulunmuĢlardır. ġükrü PaĢa komutasındaki ġerif Hüseyin‟e bağlı kuvvetler Beyrut‟tan çıkarıldı. Böylelikle ġerif Hüseyin ve arkadaĢları aldatıldıklarını kısmen anlamıĢlardır81

. Bundan sonra Ģehre Ġngilizler ve Fransızlar birlikte hâkim olmuĢlarsa da 8 Ekim 1918 tarihinde Ġngiliz kuvvetlerinin ġam‟ı almasıyla birlikte General Allebny ġam‟dan sonra kuvvetlerini bir yandan Hayfa‟dan, öte yandan da ġam‟dan kuzeye doğru harekete