• Sonuç bulunamadı

Osmanlı Devleti’nin Durumu ve İkinci Meşrutiyetin İlanı

I. BÖLÜM: OSMANLI DÖNEMİ TÜRK-BULGAR İLİŞKİLERİ

1.4. Osmanlı Devleti’nin Durumu ve İkinci Meşrutiyetin İlanı

XX. yüzyılın başlarında Osmanlı Padişahı II. Abdülhamit’e muhalefet eden gruplar oldukça fazlaydı. Fakat bunlar arasında da temel sorun bir birliktelik kuramamalarıydı. İttihat ve Terakki ise, II. Abdülhamit’e karşı tüm grupları bir araya getirmeye çalışıyordu. Bu birliktelik sağlanınca bir devrim gerçekleştirilmiş olacaktı. Sultanın yeğeni olan Prens Sabahattin, hareketi bir bütün haline getirmek için Şubat 1902’de Paris’te bir Jön Türk kongresi toplamıştır. Bu kongrede, arzuladıkları amaçlarına ulaşmak için ordunun devreye girmesi ve yabancı müdahalenin önlenmesi gerektiği konularını görüşmüşlerdir. Fakat bir uzlaşma sağlanamamıştır.

82 Suzan Ertürk, “Bulgaristan Basınında Türkiye ve Atatürk (1923-1938)”, (Yayınlanmamış) Yüksek

Lisans Tezi, Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2005, s. 10.

83

22

Balkanlardaki Üçüncü Ordu’ya bağlı bazı subayların ve ileri gelen kişilerin 1906’da Selanik’te kurdukları “Osmanlı Hürriyet Cemiyeti” aracılığıyla, II. Abdülhamit’e karşı oluşturulan harekete dâhil olmasıyla arzulanan devrim gerçekleşebilir bir devrim haline dönüşmüştür.84

Jön Türk hareketinin ikinci kongresi 29 Aralık 1907’de yine Paris’te toplanmıştır. Kongre, Prens Sabahattin ve İttihatçı kanatlarda dâhil olmak üzere bütün siyasal eğilimleri ve çeşitli milliyetlerden temsilcileri bir araya getirerek çelişkili de olsa bir birliktelik havası yaratmıştır.85

Kongrede Ahmet Rıza’nın başını çektiği grup “Merkeziyetçiliği”, Prens Sabahattin’in başını çektiği grup ise “Âdem-i Merkeziyetçiliği” (Yerinden Yönetim) savunmuşlardır.86

Bu nedenle aralarında bir uzlaşma sağlanamadıysa da II. Abdülhamit’i tahtan inmeye zorlanması, yönetim düzeninin değiştirilmesi ve onun yerine anayasal ve temsili bir hükümet getirilmesi kararı almışlardır.87

1908 yılına gelindiğinde ise devrimcileri cesaretlendirecek pek çok şey olmuştur. Uzak Doğu’da meşruti bir Japonya birkaç yıl önce Avrupalı fakat istibdatla yönetilen Rusya’yı yenmişti. Hem Rusya hem İran bunu demokratik kurumların üstünlüğünün bir tezahürü olarak kabul etmiş ve biri ihtiyatla, diğeri de devrimle meşruti ve parlamenter rejimleri getirmişlerdir. Avrupa’da 9-10 Haziran 1908’de İngiliz ve Rus hükümdarlarının “Reval Buluşması”, Avrupa’nın hasta adamının cenaze törenini haber veriyor gözükmüş ve her derde deva Meşrutiyet’e acilen ihtiyaç bulunduğunu telkin etmiştir.88

İmparatorluk içinde ise parası ödenmeyen, yeterince beslenmeyen ve elbisesi paçavra halinde askerlerin birkaç temel asgari insani ihtiyaçlarının tatminini istemek üzere kızgınlıkla başkaldırmaları ile bir ayaklanma veya daha doğrusu grev dalgası Anadolu’dan Rumeli’ye yayılmıştır.89 Gerçek devrimi başlatan olaylar

Makedonya’da Üçüncü Ordu çerçevesinde ortaya çıkan küçük ayaklanmalar şeklinde belirmiş, daha sonra bu ayaklanmalar Edirne’deki İkinci Ordu’ya sıçramıştır.90

84 Karpat; Zens, a. g. m., s, 886. 85 Tanör, a. g. e., s,134. 86 Fendoğlu, a. g. m., s, 742. 87 Karpat; Zens, a. g. m., s, 886.

88 Bernard Lewis, Modern Türkiye’nin Doğuşu, Ankara 2008, s. 204. 89 Lewis, a. g. e., s, 204.

90

23

II. Abdülhamit’in İstanbul’daki hükümetine tehlikeyi haber veren raporlar gelmeye başlamış ve durumu incelemek üzere Selanik’e bir komisyon gönderilmiştir. Padişah yıllardan beri casuslarından gelen tehlike bildirici büyük bir arşiv yığmıştı. Bu nedenle telaş etmek için başlangıçta her hangi bir sebep görmemiş görünüyordu. Fakat bu kez yanılıyordu. O vakte kadar, içerden ve dışarıdan imparatorluğa karşı gittikçe artan tehlikeye endişelenen Genç Türk subayları, imparatorluğun savunmasında bu kadar yetersiz bir rejimi devirmeğe hazır idiler.91

II. Abdülhamit, durumun farkına varıp harekete geçmek istediyse de artık çok geç olmuştu.

Enver Bey (Paşa) dağa çıkmış, 4 Temmuz da başa bir subay, Kolağası Ahmet Niyazi (o zaman Genç Türk komitelerinde çok önemli biridir.) Enver Bey’in peşinden gitmiştir. Fakat Ahmet Niyazi tek başına ve gizlice gitmemiş, yanında önemli miktarda asker, silah ve para ile “Resne Dağları’na” çıkmıştır. Durum İstanbul’a ve Rumeli’deki resmi makamlara bildirilmiştir. İttihat ve Terakki Komitesi, asileri benimseyerek meşrutiyetin tekrar kurulması için siyasal bir istek ilan ederek, faaliyete geçmiştir. 92

20 Temmuz 1908’de Manastır’ın Müslüman halkı da ayaklanmış ve şehrin cephaneliğini ele geçirmiştir. Bunun ardından diğer Balkan şehirlerinde de benzer ayaklanmalar ortaya çıkmıştır. II. Abdülhamit’e anayasanın yeniden uygulanmaya konması yolunda talepler iletilmeye başlanmıştır. Nihayetinde II. Abdülhamit anayasayı yeniden uygulamaya koymak ve 23 Haziran 1908’de meclisi yeniden açmak zorunda kalmıştır.93

Anayasa reçetesinde tek tedavi şekli parlamenter rejim olarak gösteriliyordu. Parlamenter rejim bir tepki eseri olarak ortaya çıkarılmıştır. 1876 Kanun-i Esasi ile hâkim durumda olan padişahın ağır baskıcı rolünü ortadan kaldırmak için başlıca iki yol görünüyordu; ya padişahı kaldırmak ya da karşısına eşit yetki ve güçle donatılmış yasama organını koymaktır. İkinci yolun seçileceğine şüphe yoktu.94

Bu yol seçilince, padişahın yetkilerini kısmak, Mebusan Meclisi’nin ise yetkilerini artırmak gerekmiştir. Bu ikinci yol anayasal gelişmeyi parlamentarizme götürmüştür. Bu

91 Lewis, a. g. e., s, 205. 92 Lewis, a. g. e., s, 206. 93 Karpat; Zens, a. g. m., s, 887. 94

24

bakımdan Melis’e üstünlük sağlayan Meclis hükümeti rejimi ve başkan hükümeti rejimi ister istemez siyasal tercihler dışında kalmıştır.95

II. Meşrutiyet Makedonya’da gerçekleştirilmiştir. Bu sayede büyük çoğunluğu Türk olan Makedonya’nın Osmanlı İmparatorluğundan ayrılmaması amaçlanmıştır. Meşrutiyetle, etnik, köken ve din farkı gözetmeksizin ortak bir vatan kavramı, ortak çıkarlar ve özgürlükler amaçlanmıştır. Ancak Meşrutiyetin duyurulması, Bulgaristan ve Avusturya’yı kuşkulandırmış ve bu iki devlet Osmanlılara karşı ortak bir hareket hattı izlemeye başlamıştır.96