• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM: OSMANLI DÖNEMİ TÜRK-BULGAR İLİŞKİLERİ

1.7. Bulgaristan Türklerinin Nüfus Hareketleri

Rusya’nın yeni yaratılmış bulunan Bulgar Prensliğine özerklik kazandırdığı 1878 yılında Bulgaristan, çağdaş, kültürel, etnik ve siyasal açıdan bir ulus olamamıştır. Henüz gelişmekte olan Bulgaristan, hemen ulusal ve tarihsel bir varlık nedeni geliştirmeye acil ihtiyaç duymuş ve böylece mutlak bir “etnik-ulusal” olarak bir örnek oluşturmak istemiştir. Bunu ulus oluşturma sürecinin temel ilkesi olarak benimsemiştir.183

Bunun için de Bulgaristan, ülkenin ulusal azınlıklarını ya yok etmeye ya da onları asimile etmekle sağlamaya çalışmıştır.184 Bu amaçla da Bulgaristan’da bulunan Türkleri yerlerinden göç ettirmeye zorlamışlardır.

Avrupa, Asya ve Afrika gibi üç büyük kıtaya yayılmış olan Osmanlı Devleti, zamanla bu topraklarını kaybetmeye başlamıştır. Bıraktığı yerlerdeki Türklerin çoğunluğu büyük kitleler halinde devletin elinde kalan topraklara, çoğunlukla da Anadolu’ya göç etmişlerdir. Göçlerin sebepleri arasında yüzyıllarca egemen unsur olduktan sonra başkalarının ve bilhassa kendi eski tebaalarının egemenliği altına girmek Türklere zor gelmiştir. Asıl sebep ise Türklerin kalmış oldukları bu yerlerdeki yeni hükümetin ve ora halkının bunları kaçırıp, mallarını almak ve ülkenin halkını tek bir milletten ibaret bırakmak istemeleri, bunu elde etmek içinde hiçbir baskı ve zulümden kaçınmamalarıdır.185

XIV. yüzyıldan itibaren, Rumeli’nin fethine paralel olarak, Anadolu’nun çeşitli yerlerinden getirilen Türkler buralara yerleştirilmişti. Burada oluşturulan Rumeli Eyaleti’nde büyük bir Türk nüfusu meydana gelmiştir. Nitekim XVI. yüzyılda (1530) bölge nüfusunun %88’i (yaklaşık 35.000) Müslüman Türkler’den, %12’si de (yaklaşık 5.000) Bulgar, Rum ve diğer gayrimüslim kişilerden oluşuyordu. III. Murat dönemimde de (1574-1595) nüfusun %87’si (yaklaşık 59.000) Müslüman Türkler’den, %13’ü Bulgar ve diğer gayrimüslim unsurlardan oluşmaktaydı.186

XVI.

183

Kemal H. Karpat, Balkanlarda Osmanlı Mirası ve Ulusçuluk, (Çev: Recep Boztemur), İstanbul 2004, s. 318.

184 Karpat, a. g. e., s. 318.

185 Ahmet Halaçoğlu, Göçler, s. 887. 186

41

yüzyılda bölgede bulunan şehirlerin hane nüfusları sayısına baktığımızda da Vidin dışında187

tüm şehirlerde Müslümanların çoğunlukta olduğu görülmektedir.188

Bulgaristan bölgesinde XIX. yüzyıldan itibaren önemli nüfus değişmeleri olmuştur. Bu değişme genel olarak çete hareketleri ve savaşlar sebebiyle Türkler aleyhine gerçekleşmiştir. 1831 yılında yapılan ilk Osmanlı nüfus sayımına göre; Bulgaristan’ın Cisr-i Mustafa Paşa, Çırpan, Ahi Çelebi, Akçakızanlık, Eski Zağra, Tırnova, Sutaliç, Torluk, Sahra, Filibe, Tatarpazarcığı, İhtiman, Sofya, Berkofça, Lofça, Plevne, Rahova, Niğbolu, Ziştovi, Rusçuk, Yanbolu, Yeni Zağra, Kızılağaç, Hasköy, Varna, Karinabad, Rus Kasrı, Aydos, Yeni Pazar ve Kozluca şehirlerinde yaklaşık 197.027 Türk, 269.285 Bulgar, Rum ve Sırp erkek nüfus bulunduğu ve bunlara kadınlar da eklendiği takdirde Türk nüfusun yaklaşık 394.054, Bulgar, Rum ve Sırp nüfusun ise 538. 570 dolaylarına ulaştığı tahmin edilmektedir.189

Bulgaristan’daki Türk nüfusun artması, özellikle Kırım Savaşı’ndan (1853- 1856) sonra Balkanlara yerleştirilen Kırım Tatarları ve Kafkasya Çerkezleri nedeniyle ortaya çıkmıştır. 1860 yılında Bulgaristan’a 110.000 Kırım Tatarı geldiği düşünülmektedir.190

1868 salnamesine191 göre Tuna Vilayeti’nde erkek nüfus bakımından Müslüman olanlar 410.417, gayrimüslimler 610.892’dir. Toplam nüfus Niş Sancağı ile birlikte 1.021.309 erkek kişidir.192

Osmanlı vergi defterlerine temel olarak kabul edilen “hane”, daha kalabalık veya daha az kişi anlamına gelmekteydi. Osmanlı’da nüfus kişi olarak değil de hane olarak hesaplanmaktaydı. Hanelerin büyüklüğü küçüklüğü ve sayısı değişiklik göstermiştir.193

Rusçuk’un Fransız Viskonsolosu (Başkonsolos) Aubaret’in, 6 Ekim 1876 tarihli raporuna göre, yalnız Tuna Vilayeti’nde 1.130.000’i Bulgar olmak üzere 1.233.500 gayr-i Müslim’e karşılık 1.120.000 Müslüman bulunduğunu

187

Vidin dışındaki şehirler; Eski Cuma, Eski Zağra, Filibe, Karınabad, Kızanlık, Köstendil, Plevne, Razgrat, Rusçuk, Silistre, Sofya, Yanbolu.

188 Yusuf Halaçoğlu, a. g. m., s. 397. 189 Yusuf Halaçoğlu, a. g. m., s. 397.

190 Acaroğlu, Bulgaristan Türkleri Üzerine Araştırmalar, s. 134. 191

Salnameler: “Yıllık” manasına gelmektedir. Ayrıca son dönemlere “Almanak” kelimesi de bu anlama karşılık kullanılır. Ayrıntılı bilgi için bkz: Bilgin Aydın, “Salnameler”, TDV İslam Ansiklopedisi, c: 36, İstanbul 2009, s. 51-56.

192 Slavka Draganova, Tuna Vilayetinin Köy Nüfusu, Ankara 2006, s. 19. 193

42 belirtmiştir.194

Rus yazarı Teplow’un araştırmaları ve resmi raporlara göre ise Tuna ve Edirne vilayetlerinin sancaklarındaki nüfus dağılımı 1.715.995 Bulgar’a karşılık, 2.425.454 Bulgar olmayan şeklindedir.195

Bulgarların “Büyük Bulgaristan Devleti’ni” kurmak istediği bölgede yaşayan halkın %42’si Bulgar, %40’ı Müslüman ve %18’i başka milletlerden oluşmaktaydı. Bu da milli bir “Bulgar Devleti” kurulmasının önünde büyük bir engeldi.196

Bulgarlar, 93 Harbi sırasında Tuna ve Edirne vilayetlerindeki Türkleri “def etme” ve “yok etme” politikasını uygulamıştır.197 Bununla birlikte Ruslar ve Kazaklar, Ziştovi’den Edirne’ye kadar savaş esnasında işgal ettikleri yerlerde bulunan Müslümanlardan topladıkları silahları Bulgarlara vermişlerdir. Diğer taraftan General Gurko, Balkanlar’ın güneyindeki Bulgarlara 60.000 tüfek dağıtmıştır. Bu şekilde silahlanan Bulgarlar, Türk askeriyle savaşacakları yerde, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu Müslümanları ve Yahudileri katlederek bu savaşla acımasız karakterlerini sergilemişlerdir.198

93 Harbi muharebeleri esnasında, Tuna ve Edirne vilayetlerinde yaşayan Müslüman Türk ahaliden 500 bini, Bulgar ve Rus zulümleri sonucunda ya katledilmiş, ya da açlıktan, hastalıktan dolayı vefat etmiştir.199 Katliamdan ve hastalıktan kurtulan bir milyonu aşkın Müslüman Türk ahali ise canlarını kurtarmak maksadıyla, göçmek mecburiyetinde kalmıştır.200

Nitekim bu göçmen kafilelerin Doğu Rumeli, İstanbul ve Rodop Dağlarına gelmeleri buradaki nüfusun önemli ölçüde artmasına neden olmuştur. Tarihimize “93 Muhacereti” diye geçen 1877-1878 göçlerinde 31 Ocak 1878 de imzalanan Edirne Mütarekesine rağmen büyük küçük ayırt etmeksizin bu göçmen kafilelerine Rus ve Bulgar asker ve çetelerinin saldırısı, Türk halkı arasında büyük bir tepki doğurmuştur.201

194 Bilal N. Şimşir, Rumeli’den Türk Göçleri, c: 2, Ankara 1989, s. CLXVII. 195

Nedim İpek, Rumeli’den Anadolu’ya Türk Göçleri (1877-1890), 2. Baskı, Ankara 1999, s. 12. Aynı eserdeki tabloya göre sadece üç şehirde Bulgarlar çoğunluğu oluşturmaktadır. Bunlar: Tırnova, Vidin ve Sofya’dır.

196 İpek, a. g. e., s. 13.

197 Ahmet Halaçoğlu, Bulgar Mezalimi, s. 310. 198

İpek, a. g. e., s. 16.

199 Ahmet Halaçoğlu, Göçler, s. 888. İpek, a. g. e, s. 40. Yusuf Halaçoğlu, a. g. m., s. 398. (500-600

bin arası vermiştir.) Memişoğlu, a. g. m., s. 362. (600 binden fazla demiştir.)

200 Ayrıntılı bilgi için bkz: Bilal N. Şimşir, a. g. e., c: 1-2-3. 201

43

Bu sırada yaşanan olayların tümüne değinmemiz konumuz itibariyle mümkün gözükmemektedir. Ancak birkaç örnek vererek durumun ne kadar vahim ve sayıların ne denli çok olduğunu anlatmaya çalışacağız. Savaş sırasında Tulca Mutasarrıfı Said Paşa, Tuna Vilayeti’ne çektiği şifreli bir telgrafta, yalnız erkek nüfusu 70.000’i bulan sancağın boşaltılmasının sakıncalarından bahsetmiştir.202

Demek oluyor ki Said Paşa’dan buranın boşaltılması talep edilmiştir.

Başka bir örnek verecek olursak Tuna Vilayetinden Mabeyn Başkâtipliğine gelen bir telgrafta, Rusların Rusçuk şehrini topa tutmaları sebebiyle şehirden 25.000 kişinin göç ettiği bildirilmiştir. 3 Temmuz 1877’de sadarete gelen bir telgrafta ise düşmanın Ziştovi’den Tuna’yı geçmesi üzerine Plevne, Niğbolu, Tırnova kazalarından göçün başladığı, Rusçuk halkının Varna ve Şumnu taraflarına kaçtığı bildirilmiştir.203

Son olarak ta İngiliz Yüzbaşısı Gambier’in 17 Temmuz 1877’de Londra’daki Times Gazetesine çektiği bir telgrafta yolların göçmenlerle dolduğunu bildirmiştir.204

Bulgar hükümetinin 1888’de yaptığı resmi nüfus sayımına göre, Bulgaristan Prensliği’nde nüfus 2.193.434 olarak tespit edilmiştir. Aynı tarihte Doğu Rumeli’nin nüfusu da 960.941 kişidir. Buna göre bütün Bulgaristan’daki toplam nüfus 3.154.375 olup bunun 607.372’si Türkçe konuşan Müslümanlar olarak gösterilmiştir (toplam nüfusa göre %19.25). Bulgarların nüfusu ise 2.130.000 olarak tespit edilmiştir (toplam nüfusa oranı %67.52).205

Ruslar ve Bulgarlar bu savaş sırasında Türklerin sadece canları kastetmekle kalmamışlardır. Aynı zamanda mallarına sahip olmak için mücadele etmişlerdir. Rus kuvvetlerinin ihtiyaçlarının büyük bir kısmı Türklerin malları ile karşılanmıştır.206

Balkan Savaşlarından sonra ise 115.883 kişi Hicret ve Muhacirin Müdürlüğüne başvurmuştur.207

Göç dalgası günümüze kadar devam etmiştir. İki ülke arasında ki en önemli sorunlar da bu nedenle ortaya çıkacaktır.

202 Şimşir, a. g. e., c: 1, s. 110. 203 Şimşir, a. g. e., c: 1, s. 129. 204 Şimşir, a. g. e., c: 1, s. 144. 205 Yusuf Halaçoğlu, a. g. m., s. 398. 206 Memişoğlu, a. g. m., s. 362. 207 Yusuf Halaçoğlu, a. g. m., s. 398.

44

1913 yılında imzalanan İstanbul Antlaşması’na göre Bulgaristan’daki Türk- Müslüman nüfusuna geniş haklar tanınmıştır. Bu anlaşma gereğince onların görüş, inanç ve ibadetleri ve bu ibadetleri sırasında Halife olan sultanın adının anılması özgürlüğü de verilmiştir. Bütün Müslümanlara Türk makamları tarafından verilen resmi belgeler Bulgaristan’da tanınmıştır. Her iki ülke tebaası, geçmişte olduğu gibi şimdi de hudutları geçerek diğer ülkede serbestçe yolculuk yapabilecektir.208

Balkan Harbi’nden sonra sınırlarımızın ötesinde kalmış olan soydaşlarımız unutulmamış, diğer antlaşmalarda olduğu gibi 29 Eylül 1913 İstanbul Antlaşması’yla da lehimize hükümler getirilmeye çalışılmıştır.209

Fakat bunların iyi bir şekilde uygulanması belirli bir dönem dışında (Stanbolisky dönemi: 1920-1923) pek mümkün olmamış, Bulgar yöneticileri Türkleri hep bir sorun olarak görmüşlerdir. Bu sorunun çözümü uğrunda, insani olmayan yöntemlere de sıkça başvurulmuştur.