• Sonuç bulunamadı

Osmanlı Dönemi

Belgede Tanzimat döneminde Kütahya (sayfa 36-40)

BÖLÜM 1: KÜTAHYA’DA ĐDARĐ YAPI

1.1. Kütahya’nın Tanzimat Öncesi Tarihi ve Đdaresi

1.1.2. Türk Hâkimiyetinde Kütahya 1.Selçuklular Dönemi 1.Selçuklular Dönemi

1.1.2.3. Osmanlı Dönemi

Germiyan Beyi II. Yakup Bey’in 1429 yılında ölümünden sonra, onun vasiyeti üzerine Osmanlı toprağı olan Kütahya, sancak merkezi yapıldı ve başına da Timurtaş Paşa’nın torunu, Umur Bey’in oğlu Osman Çelebi tayin edildi (Hoca Sadettin, 1999: 167-168; Varlık, 1980: 27). Uzunçarşılı, Yakup Bey’in ölümü ve Osman Çelebi’nin atanması ile ilgili olarak 1428 tarihini vermektedir. Sultan II. Murad’ın oğlu Şehzade Alaaddin Bey 1433-1438 yılları arasında Kütahya’da sancak beyi olarak bulundu (Varlık, 2002: 580; Yıldız, 1981-1982: 44; D’aussy, 1852: 201).

Kütahya’yı tarihte önemli bir yere taşıyan diğer bir gelişme de Anadolu Beylerbeyliği’nin merkezi olmasıdır. Bu konumuyla Kütahya, Osmanlı Devleti’nin erken dönemdeki iki önemli idari kısmından biri hâline geldi. Toprakların genişlemesi ile birlikte Osmanlı idari teşkilatında eyaletler kurulmaya başlandı. Đlk olarak 1362 yılında Rumeli Eyaleti kuruldu. Rumeli Eyaletinden otuz yıl kadar sonra Anadolu Beylerbeyliği tesis edildi ve başına da Kara Timurtaş Paşa beylerbeyi olarak atandı. Kütahya’nın Beylerbeyilik merkez olması 1451 yılında gerçekleşti. Bu tarihte Anadolu Beylerbeyi olan Đshak Paşa, Sultan II. Mehmed ile birlikte Karaman üzerine düzenlenen sefere katıldı. Bu seferden önce Sultan II. Mehmed tarafından Ozgur oğlunun yerine

Anadolu Eyaleti’nin başına atanan Đshak Paşa, Menteşe Beyliği üzerine yürüdü (Uzunçarşılı, 2003: 453 ). Menteşeoğlu Đlyas Bey’i yenilgiye uğrattıktan sonra Kütahya’ya gelip burada idaresini kurdu. Kütahya, Anadolu eyaletinin merkezi olma konumu, 1451 yılından Mısır Valisi Kavalalı Mehmed Paşa kuvvetlerinin Kütahya’ya kadar işgallerini genişlettikleri 1833 yılına kadar 382 yıl devam etti.

Beylerbeyliği merkezi olmasından sonra önemi giderek artan Kütahya, siyasi gelişmelerin odağında oldu. Bu dönemde bölgede meydana gelen en önemli gelişme

Şahkulu isyanıdır. 1511 yılında Şiilik propagandası ile Korkuteli civarında isyana başlayan Şahkulu; Burdur, Keçiborlu, Sandıklı gibi yerleri de ele geçirdikten sonra Kütahya önlerine geldi. Kütahya’da bulunan Beylerbeyi Karagöz Ahmed Paşa’yı yenip surlar önünde asan Şahkulu (Hoca Sadettin Efendi IV, 1999: 46-47; Uzunçarşılı, 2003: 230; Anonim Tevârih-i Âl-i Osman, 1992: 132; Đnalcık, 2009: 136), Kütahya’yı muhasara etmişse de başarılı olamayıp Bursa’ya yöneldi. Kütahya teslim olmamakla birlikte, özellikle kale dışında kalan mahalleleri zarar gördü ve yağmalandı. Şahkulu isyanı merkezden gelen kuvvetlerin yetişmesi üzerine, Altıntaş yakınlarındaki mücadeleden sonra sona erdi ve kaçan Şahkulu yakalanarak idam edildi.

Kütahya, Kanuni devrinde meydana gelen taht mücadeleleri sırasında da sık sık gündeme geldi. Kanuni’nin Hürrem Sultan’dan olmayan oğlu Şehzade Mustafa’nın 1553 yılında idam edilmesinden sonra, kalan şehzadeler sancaklara gönderildi. Bunlardan Şehzade Bayezid Kütahya’ya vali olarak atandı. Manisa’da bulunan Şehzade Selim ile Bayezid arasındaki çekişmeden dolayı Kanuni Bayezid’i Amasya’ya ve Selim’i Konya’ya gönderdi. Şehzade Bayezid’in Kütahya’da kaldığı 1550-1558 yılları arasında şehrin imarı ile ilgili önemli işler yaptığı görülür. Nitekim Kütahya’dan alınmaması ile ilgili isteğini babasına bildiren mektubunda, Kütahya’ya geldiğinde buranın köy gibi olduğunu, yirmi bin altın harcayarak şehri mamur ettiğini ve burayı

şehir hâline getirdiğini söylemektedir. Şehzadeler arasındaki mücadele Bayezid’in Selim’e yenilerek Đran’a sığınması üzerine sona erdi. Selim Konya’dan Kütahya’ya gelerek 1562-1566 yılları arasında valilik görevini yürüttü ve babasının ölümü ile birlikte tahta geçmek üzere Kütahya’dan ayrıldı. Anadolu Beylerbeyleri, şehzadelerin Kütahya’da bulunduğu dönemlerde Ankara’da oturmuşlar ve idareyi buradan sağlamışlardır (Yıldız, 1981-1982: s:45).

XVII. yüzyılda Anadolu’nun birçok kentini etkileyen, ülkede asayişin bozulmasına, ticaretin gerilemesine ve daha birçok olumsuz etkilere neden olan Celali isyanlarından Kütahya da etkilendi. Celalilerin yağma ve talanlarını devam ettirdikleri bu dönemde, Sadaret kaymakamı Hafız Ahmed Paşa olayları yatıştırmak üzere 1601 yılında Kütahya’ya gönderildi. Bu sırada Celali liderlerinden Deli Hasan, takibattan kurtularak Kütahya önlerine gelmiş ve Ahmed Paşa’nın kuvveti olmadığını görünce, kaleye çekilen Paşayı ve şehri muhasara altına aldı. Fakat kış şartları kuşatmanın uzamasını engellemiş ve Celaliler şehrin kenar mahallerini yağmalayıp yaktılar.

Kütahya, şehirde 17 gün kadar Beylerbeyilik yapan Köprülü Mehmed Paşa’nın yerine Anadolu Beylerbeyi olan Can Mirza Paşa zamanında da önemli sorunlarla karşılaştı. Köprülü ile arası bozuk olan Mirza Paşa, 1657 yılında isyan eden Abaza Mehmed Paşa isyanına katıldı ve Kütahya halkının kendisine destek vermeyip birliklerinden bir kısmını etkisiz kılmaları sonucu şehri kuşattı. Đki ay kadar süren bu kuşatma netice vermeyince Can Mirza Paşa kuşatmayı kaldırarak çekildi (Varlık: 581; Yıldız: 46). Evliya Çelebi şehrin önceleri çok mamur olduğunu, ancak H.1021’de (1612-1613) Celali Kara Yazıcı ve Arap Said zulümlerinden harap olduğunu belirtir (Evliya Çelebi: 502).

1833 yılı, Kütahya için önemli tarihlerden biri oldu. Şehir 8 Mart 1833 yılında Mısır kuvvetleri tarafından işgal edildi. Mora isyanı sırasında, yapacağı yardıma karşılık, Kavalalı’nın Mısır valiliğine ilaveten Mora ve Girit valiliklerini istemesi ve 1828-1829 Rus savaşlarında benzer isteklerinin karşılanmadığı gerekçesiyle kuvvet göndermemesi üzerine Kavalalı Mehmed Ali Paşa ile Sultan II. Mahmud’un arası açıldı. Bu gerginlik sonrası Đstanbul, Kavalalı’yı Mısır valiliğinden almak isterken, Kavalalı da Suriye ve

Şam valiliklerini ele geçirmek için fırsat kollamaktaydı. Nihayet Đbrahim Paşa komutasındaki Mısır orduları, Osmanlı kuvvetlerini yenilgiye uğrattıktan sonra Kütahya önlerine kadar ilerlediler ve Kütahya’yı işgal ettiler. Şehrin işgalinden kısa süre önce, beylerbeyi olarak burada bulunan Rauf Paşa, sadaret makamına getirilerek Kütahya’dan ayrıldı ve yerine vekil olarak eşraftan Hacı Reşid Ağa’yı bıraktı (Yıldız, 1981-1982: 47). Mısır kuvvetlerinin ani ilerleyişi ve Đstanbul’u tehdit eder hâle gelmesi, Osmanlı Devleti’nin Rusya’dan yardım istemesine ve diğer Avrupalı büyük devletlerin olaya müdahil olmalarına neden oldu. Amedçi Mustafa Reşid Bey ve Fransa Maslahatgüzarı

Warenne, Kütahya’ya gelerek Đbrahim Paşa ile barış görüşmelerine başladı. Yapılan görüşmelerden sonra 4 Mayıs 1833 tarihinde Kütahya Antlaşması imzalandı ve Mısır kuvvetleri Kütahya’dan ayrıldı.

Kütahya, Rumeli Eyaletinin ardından en önemli ikinci vezirlik makamının sahibi olarak meşhur şahsiyetlerin idareci olarak bulundukları bir merkez oldu. Nitekim Osmanlı Devleti’nin önemli veziriazamlarından Köprülü Mehmed Paşa çok kısa süreli de olsa 1650 yılında Anadolu Beylerbeyi olarak Kütahya’da bulundu. Köprülü’den başka, Köprülüzâde Numan Paşa, Merzifonlu Kara Mustafa Paşazâde Ali Paşa, Hekimoğlu Ali Paşa, Said Mehmed Paşa, Muhsinzâde Mehmed Paşa, Moldavancı Ali Paşa, Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Yeğen Mehmed Paşa gibi Osmanlı Devleti’nin önde gelen isimleri Paşa Sancağı olan Kütahya’da Beylerbeyi olarak bulunmuşlardır (Varlık, 2002: 581). Kütahya, tarihte eyalet merkezi ve şehzade sancağı gibi hususiyetlere sahipken, diğer taraftan da Anadolu tarafına yapılan seferlerde hem bir buluşma yeri, hem de güvenli bir uğrak merkeziydi. Nitekim Kanuni, Rodos seferine giderken önce Kütahya’ya geldi ve buradan Aydın yolu ile Marmaris’e geçti (Varlık, 1980: 54; Varlık, 2002: 580; Yıldız, 1981-1982: 45).

Kütahya, coğrafi konumuyla hac yolunun da önemli merkezlerindendi. Çeşitli

şehirlerden gelen hacılar Kütahya’da toplanırlar ve buradan hac yolculuklarına devam ederlerdi. Bu durumun hâlâ günümüze yansımaları vardır. Şöyle ki; günümüzde, Regaip Kandili günü ikindi namazından dönenlere, çocuklar el açarak “Ahmet Abi Kâbe Kâbe” diyerek seslenirler ve bahşiş isterler. Bu adet Kütahya’da toplanıp yola çıkan hacıların çocuklara selamet bahşişi (sadaka) verme geleneğinin günümüze yansımış şeklidir. 1.2. Kütahya Sancağı’nın Đdari Yapısı:

Germiyan döneminde beylik merkezi olan, ardından Osmanlı idaresi ile birlikte Anadolu Eyaletinin merkezi yapılan ve bunların yanında Osmanlı şehzadelerinin valilikle görevlendirildikleri bir şehir olmuştur. Kütahya, bu dönemde yapılan imar faaliyetleri ile bir Türk-Đslam şehri haline gelmiştir. Merkezde Ulu Camii etrafında

şekillenen şehir yapısı ile bu özelliğini ortaya koyar. Klasik Osmanlı şehir yapısında olduğu gibi, merkezde faaliyet alanlarına göre kümelenen esnaf örgütleri ve bunların meydana getirdiği, han, bedesten ve çarşılardan oluşan bir ticaret hayatı göze çarpar.

Belgede Tanzimat döneminde Kütahya (sayfa 36-40)