• Sonuç bulunamadı

Belediye Meclisi

Belgede Tanzimat döneminde Kütahya (sayfa 60-63)

BÖLÜM 1: KÜTAHYA’DA ĐDARĐ YAPI

1.3. Sancaktaki Devlet Kurumları ve Memurlar

1.3.1. Sancak (Liva) Merkezindeki Kurumlar ve Memurlar

1.3.1.1. Đdari Kurumlar ve Yöneticiler

1.3.1.1.3. Belediye Meclisi

Yerel yönetim geleneği; vatandaşlık bilincini topluma yerleştiren, şehirlerin, köylerin imarını ve gelişimini sağlayan; diğer taraftan toplumsal demokrasinin gelişmesine katkı yapan önemli bir süreçtir. Avrupa ülkelerini demokrasi konusunda ülkemizden ileri safhaya taşıyan, yerel yönetim alanındaki uzun mazileridir.

Osmanlı Devleti klasik imparatorluklar gibi mahalli demokrasiye uzakken, toplumun da böyle bir talebi olmamıştır. Bu süreçte şehir idaresi ve yargı görevi kadıların elindedir. Merkezi idarenin tayin ettiği kadı; yargının, güvenliğin, mali işlerin ve şehir yönetimini sorumlusuydu. Bu dönemde her ne kadar vakıflardan, cemaatlerden, esnaf örgütlerinden söz edilse de modern anlamda yerel yönetimlerin kurulması Tanzimat ile birlikte olacaktır.

Ordunun, maliyenin, mülki idarenin her dalının hükümet kontrolüne alınmak istendiği ve eğitimin de buna yönelik bir biçimde düzenlendiği bir ortamda; mahalli halkın temsilcilerinin yardımına başvurmak kaçınılmaz bir durumdu. 1840’lardan beri muhassıllık meclislerinde, sonra memleket meclislerinde, devamında vilayet, liva, kaza idare meclislerinde, vilayet temyiz divanlarında, ziraat komisyonu, mal sandığı ve belediye meclislerinde yerel temsilcilerin bulunması sadece hükümet bürokratlarının tek taraflı tasarrufu ve inayetiyle gerçekleşmiş değildir. Demokratik değil ama sadece kanuni ve adil bir yönetimin gerçekleştirilmesi için yönetilenlere de danışmak ve onların yardımını almak gerekliydi. (Ortaylı, 2000, s.18) Bu bağlamda Tanzimat

reformları yerel yönetimin doğuşu için uygun zemini hazırlamıştır. Tanzimat’ın ilanıyla hedeflenen modern merkeziyetçi yapıya ulaşmada en büyük sorun yetişmiş eleman eksikliği olmuş, bu sebeple de yerel temsilcilerin oyuna ve danışmanlığına mecburen ihtiyaç duyulmuştur. Ancak Đdare Meclislerinin başlıca işlevleri arazi anlaşmazlıklarını çözmek olmuştur.

Osmanlı Devleti’nde belediye teşkilatı kurulmadan önce, beledi hizmetler yöneticiler, esnaf teşkilatları ve halkın ileri gelenlerince karşılanmıştır. Ancak özellikle ulaşımdaki gelişmeler ve Avrupalı tüccarlarla artan ilişkiler sonucu, ağırlıklı olarak liman kentlerinde belediye hizmeti ihtiyacı artmıştır. Tanzimat Döneminde yapılan reformları hedeflenen faydayı sağlamaması, halkın ulaşım, içme suyu ve sağlıkla ilgili

şikâyetlerini sürekli dile getirmeleri belediye teşkilatının kurulmasını zorunlu hale getirmiştir. Diğer reformlarda olduğu gibi Belediye teşkilatının kurulması da

Đstanbul’dan başlayacak ve yakın vilayetlerden uzağa doğru yayılacaktır.

Osmanlı Devletinde beledi işlerin yürütülmesinden sorumlu olan kadıların bu görevleri 1826 yılında Đhtisap Nazırlığına bırakılmıştır. Đhtisap Nazırlığı ve taşrada Đhtisap müdürlükleri, vergileri toplamak, güvenliği sağlamak, narhı düzenlemek ve şehir düzenini korumakla görevlendirilmişlerdir. Bu kurum modern belediyecilik işleyişinden farklı bir konuma sahiptir, çünkü işleri yapan değil yaptıran konumundadır (Saydam, 2002:253–284).

Şehir kethüdaları, ahalinin intihab ve müdahalesi ile tayin olunan ilk memurlardır. Asıl vazifeleri, gelire göre adilane bir şekilde vergi dağıtmak olsa da döneminin belediye reisleri olarak görülebilirler (Ergin, 1995: 1521). Bu görevliler, vergilerin belirlenmesi, masrafların tevzii ve defterlerin tertibi konularında halk ve hükümet arasında bir vasıta ve halkın vekili olmuşlardır (Ergin, 1995: 1516).

16 Ağustos 1854 tarihinde yayımlanan tebliğle Đstanbul’da Đhtisap Nezareti kaldırılarak beledi işler “şehremaneti”ne devredilmiştir. Kurumun başlıca görevleri; zaruri ihtiyaç malzemelerinin sağlanması, yol, kaldırım yapım ve onarımının yapılması, temizlik işlerinin yürütülmesi, çarşı-pazar esnafının denetlenerek, fiyat, ölçü ve tartı kontrollerinin yapılması ve ihtisap nezaretince alınmakta olan vergilerin toplanarak hazineye teslim edilmesi şeklinde belirlenmiştir (Çadırcı, 1997: 273–274).

1864 Vilayet Nizamnamesi belediyelerin kuruluşları ile ilgili bilgiler içerir. Buna göre; her karyede idare-i belediye bulunacağı vardır. Ancak bu hüküm tam manasıyla uygulanamamıştır. Taşradaki belediyelerin asıl kuruluşu, 29 L. 1287 (22.01.1871) tarihli Đdare-i Umumiye-i Vilayet Nizamnamesinde bulunur. Buna göre; valilik, mutasarrıflık, kaymakamlık merkezi olan her yerde, umur-ı belediye için bir “meclisi-i beledi” bulunacak ve bu meclis bir reis, bir muavin ile altı azadan oluşacaktır. Eğer varsa mühendis ile memleket tabibi meclisin doğal üyelerindendir (Ergin, 1995: 1522). 1867 tarihli talimatname ile kurulmaya başlanan belediyelerde; belediye reisi memurlar arasından tayin olunacaktı. Vali ya da mutasarrıfın görevlendirdiği belediye reisinin görevi belediye meclisinin kararlarını uygulamak, meclise başkanlık etmek ve vilayet makamı ile meclisin ilişkisini yürütmekti. Meclis üyesi olabilmek için 30 yaşını aşmış olmak, Osmanlı uyruklu ve Türkçe okuryazar olmak ve senelik 500 kuruş vergi veriyor olmak gerekmekteydi. Meclis sadece beledi işleri müzakere edecek, gelir-giderlerini sürekli kontrol ederek gelirinden fazla masraf yapmayacaktı. (Ortaylı, 2000: 174). Belediye meclisinin görevleri; bina inşaatlarını denetleme, inşaatların noksanlarını düzelttirme, suların temizliği, şehrin genel temizliğini sağlanması, şehrin tezyinatı, taşıma ve vasıta ücretlerinin belirlenmesi, pazar fiyatlarının belirlenmesi, sokak ve kaldırımların düzenlenmesi, yolların yapım ve bakımı, iskele, meydan ve mesire yerlerinin tesisi, belediye ait gelir ve harcamaların kontrolüdür (Ergin, 1995: 1521).

Şehir halkının sağlığı, salgın ve tabi afetlere karşı önlem alınmasına yönelik örgüt ve hizmetler Osmanlı belediyelerinin XIX. yüzyıldaki modernleşme ile yükümlendiği görevlerdendir. Bu görevler, itfaiye teşkilatını kurmak ve yangınlara karşı tedbirler almak, sağlıkla ilgili hizmetler, sosyal yardım ve bazı kültürel kurum ve hizmetlerin organize edilmesidir (Ortaylı, 2000: 208).

Đstanbul’da belediye teşkilatı bu şekilde kurulurken, ülkenin diğer kentlerinde örgütlenme yavaş olsa da başlamış ve 25 Temmuz 1867 tarihinde Belediye Meclislerinin yapacakları işlere ait talimatname yayınlanmıştır. Buna göre; cadde, sokak, meydan tanzimi, kaldırım, suyolu, kanalizasyon yapım ve onarımı, aydınlatma, pazar kurma, yangın önleyici tedbirler alma, yoksullara yardımda bulunmak ve denetleme işlerini yapmak belediyenin görevleri olarak belirlenmiştir. Sayılan bu işleri, vali ya da mutasarrıfın görevlendireceği bir başkan ve altı üyeden oluşan belediye

meclisi yerine getirecektir. Şehir merkezinde bulunan mühendis ve hükümet tabibi de meclisin müşavir üyeleriydiler. Gelirlerinden fazla harcama yapması yasak olan belediyelerin gelirlerini şu kaynaklardan sağladığı görülür; Hükümetin ayırdığı yapı ruhsatiye harcı, emlak vergisi, yol-kaldırım yapım ve tamir ücreti ve eğlence resmi gelirleri ile belediye hizmetlerinden yararlanan ev ve iş yerlerinden alınan, tenvirat, tanzîfât vergileri, para cezaları, kontrato kaydiye ücreti, iane ve bağışlar (Çadırcı, 1997: 275–277).

Đlki Đstanbul’da kurularak zaman içerisinde diğer şehirlere yayılan belediye teşkilatının Kütahya Şehrinde kurulması 1870 yılında gerçekleşmiştir. Belediye teşkilatı içerisinde en üst makam reisliktir. Beledi işler, teşkil edilen Belediye Meclisi marifeti ile yürütülmüştür. Bu meclis, başkan ve beş azadan oluşmaktaydı. Kütahya’da azalardan üçü Müslüman iken iki tanesi gayr-ı Müslim’dir. Aşağıda ilk Belediye Meclisi üyeleri görülmektedir (HVS.,1287: 83).

Reis: Aziz Faik Efendi Azalar:

Şemseddinzade Mehmed Efendi, Hüseyin Bey, Hacı Yusuf Ağa, Kiygork Ağa, Esob Ağa.

Belgede Tanzimat döneminde Kütahya (sayfa 60-63)