• Sonuç bulunamadı

1.5. Aile İçi İletişim Engelleri

1.5.3. Ortam

Ortam, iletişimin yer aldığı zaman ve mekan demektir. İletişim daima belli bir ortamda yer alır. Bazen şart ve durumlar iletişimin lehine olurken, bazı durumlarda olumsuz

yönde etki edebilir (Köylü, 2003). Her girdiğiniz ortamın size verdiği mesajlar vardır. Bu ortam banka şubesi, otobüs garı veya bir devlet dairesi olabilir. Her ortamda, o ortamı oluşturan bilinç, ortam aracılığıyla size mesaj yollar.

İnsanlar güncel bir olayın heyecanı ve telaşı içinde iken onlara bu güncelle bağlantısı olmayan bir konuda konuşma yapmak, bilgi aktarmaya çalışmak faydasızdır. Ailelerde anne babalar değerleri aktarırken, güncelle bağlantı kurarak anlatım yapabilmelidirler. Mesela Hz. Muhammed’in bir hadisi şerifi anlatılmak ve öğretilmek isteniyor. Güncel hayatla bağlantısı kurularak verilmeye çalışılmalıdır. O’nun hayatı aktarılırken güncel hayatla karşılaştırmalar yapılarak aktarılmalıdır.

Dini bir iletişim içerisine gireceği, yer ve zamanın müsait olmasına dikkat etmelidir. İnsanları zor durumda bırakacak bir zaman ve mekan seçilmemelidir. İnsanlar gerek camilerde gerekse farklı mekanlarda zaman problemi yaşayabilirler. Bu modern dünyanın ve çalışma temposunun bir yansımasıdır. “Cuma günü nasılsa hutbe dinlemek zorundalar” düşüncesiyle konuyu uzatmak doğru değildir. Etkili verilecek olan kısa bir mesajı tercih etmek insanları Cuma ibadetinden mahrum etmekle kıyaslanamaz bir üstünlüğe sahiptir.

Zamanı iyi kullanamayan bir kısım anne babalar, faydalı olduğuna inanılan konuşmaların uzaması halinde çocuklar sıkılmakta, onun bir an önce sadede gelmesi ya da konuyu açık ve kısa bir biçimde sunmasını arzu etmektedir. Çocuğun dinleme süresi ve düşünceleri yoğunlaştırarak muhatabını anlama süresi sınırlıdır. Çocuk nasılsa sesini çıkarmıyor diye konuyu uzatmamak gerekmektedir.

Evde çocuklar televizyondaki filme odaklanmışken, onlara dini konularda bilgiler vermeye çalışmak doğru sonuçlar doğurmayabilir. Bu durum onların dini iletişime karşı hassasiyetlerini köreltmekten başka bir işe yaramayacaktır. Onun yapmak istediği bir şeyle, dini konuları alternatif tutmak zararlıdır. Çünkü, kişi istediğini yapamayınca engellemeyle karşılaşmış olur. Engellemeyle karşılaşan kişi de telafi için, sebeplere karşı tepki geliştirir.

Çocuğun içinde bulunduğu ortam iletişim için uygun olamayabilir. Mesela çocuğun arkadaşlarının yanında onunla çocukmuş gibi konuşmak, O’nu sevmek veya çocuğa herhangi bir bilgi sunmaya çalışmak yanlıştır. Çünkü orada çocuk arkadaşıyla

konuşmak istemekte ve bir birey olarak saygı görmek istemektedir. Ailenin onunla hala çocuk edasıyla konuşması onun kendisini arkadaşına gösterememesi demek olacağı için, söylenen şeyleri ne kadar doğru olsa da duymak istememektedir.

Hatta arkadaş grubu içerisinde küçük düşürülen çocuk, aileyle zıtlaşarak, inadına aynı hatalı davranışı devam ettirecektir.

Ailenin diğer bireylerinin arasında, çocuğa hatalı olan davranışını hatırlatmanın hiçbir faydası yoktur. Çünkü, çocuk bu ortam içerisinde herkesin duyacağı bir şekilde dile getirilen düşünce ve duyguların duyulmasını istememektedir. Ailenin, içinde bulunulan zamana ve mekana oldukça dikkat ederek iletişimine devam etmesi gerekmektedir. Mesela, aileyle çıkılan yürüyüşler esnasında oturulan parkta çocukların oynayacağı türden de, oyuncaklar bulunsa orada anne babanın Allah’ın yarattığı güzel şeyleri anlatmasının yararı yoktur. Çünkü çocuğun ilgisi bir kere, ortamın oyuna müsait olması açısından dağılmıştır. Orada yapılacak en güzel şey çocuğu bırakmak ve oyununu oynamasına izin vermektir.

Anne babanın ve aile ortamının çocuğun ilk doğduğu andan itibaren devam eden süreç içerisinde çocuğa etkisi büyük olmaktadır. Anne babanın kişilik yapıları , eğitim durumları , meslekleri , zeka düzeyleri , bedensel ve ruhsal hastalıkları , psikososyal durumları , sosyokültürel statüleri , yetişme tarzları ve kendi anne babalarından gördükleri muamele, çocuğa yaklaşım tarzları, çocuk için ayırdıkları vakit vb. durumlar, çocuğu birinci planda etkiler.

Çocuğun bu türlü anne baba etkileşiminin yanı sıra, ailenin sosyoekonomik durumu, ailenin teknolojiden yararlanımı, ev ortamının yeterliliği, ev ortamındaki huzur ve anlaşma durumu, yaşanılan şehir, evin bulunduğu sosyokültürel çevre, sosyal imkanlar, devletin sunduğu imkanlar, okul ve öğretmen durumu, akrabaların durumu ve konumu, sağlık hizmetlerinden yararlanma, iletişim ve medya araçlarının durumu ve buna benzer sayılmayacak kadar etken ile çocuk etkileşim içerisindedir. Bütün bu etkileşimler ile çocuğun psikososyal, sosyokültürel gelişim ve şekillenmesi sağlanır. Olumsuz mesajların ve iletişimin ailenin her bireyine, özellikle çocuklara etkisi çok fazladır. Unutulmamalı ki yaşayan ve gelişen bir psikososyal varlık olan çocuk ; konuşulan her sözden, her jest ve mimikten, her tavır ve durumdan, iyi veya kötü

olarak etkilenecek ve bu etkilenme ile çocuğun kimlik, kişilik ve psikososyal yapısı şekillenecektir.

Aile içerisinde iletişim ortamında dini bir gecenin ifası esnasında aile bireyleri beraber vakit geçirirken gelen gecenin tebriği için mesaj, herkesin ilgisini dağıtabilir. Veya bu ortamda birinin telefonuyla ilgilenmesi yanındaki kişilerin de dikkatini çekebilir. “Her doğru her yerde söylenmez.” atasözümüz bu konuda dile getirilebilir. Aileler çoğu zaman söylediklerinin yapılmadığından şikayet ederler. Hatta söyledikleri kesinlikle doğrudur ama yine de çocuklar bunu uygulamazlar. “Haklıyken haksız konumuna düşerler.” Burada ailenin dikkat etmediği gerçek, iletişimde bulundukları yerde var olan gürültüdür. Bir gerçek ailenin tüm üyeleri içinde söylenmiş olabilir veya çocuğun arkadaş grubu içinde söylenmiş olabilir. Veya çocuk çok sevdiği bir filmi izliyorken olabilir. Çevredeki ilgi çekici unsurlar varken mesajı iletmek onun anlaşılmasını azaltır. İletişim içindeyken ortamda iletişimi engelleyecek gürültülerin engellenmiş olması gerekir.

Gürültü dış kaynaklı olursa engellenmesi mümkün olabilir genellikle ancak her zaman dış kaynaklı olmayabiliyor. Aklındaki yazılı notu o an için ailesini dinlemesine engel olabilir. Veya çocuğun fiziksel ihtiyaçları nedeniyle açlık, yorgun olma gibi, söylenileni yapmak istemiyor olabilir ve bunlar gürültü unsuru olarak mesajın dinlenilmesini ve anlaşılmasını engelleyebilir.

Anne babanın giyiniş tarzları veya onların üslupları çocuğun ilgisini çekebilir ve dikkatlerini dağıtabilir. Mesela çocuk Türkçe dersinde anlatım problemlerini işlemiştir. Evde annesi veya babası mesajını iletirken, Türkçe’ye dayalı hatalı birer cümle kurmuş olsunlar. Çocuğun tüm ilgisi bu cümleye kayacak ve mesajın içeriği boşa gitmiş olacaktır.

İletişim engellerinin çoğu iletişime giren tarafların iletişim becerileri ile alakalıdır. Bir kısım engeller de iletişimin zamanı ve ortamı ile ilgilidir. İletişim sürecinde hangi engelin nerede ortaya çıktığının bilinmesi, onları ortadan kaldırmanın ve iletişim aksamalarını önlemenin ön şartıdır.