• Sonuç bulunamadı

2.1. Araştırmanın Kavramsal Çerçevesi

2.1.6. Ortak Bilgi Yapılanma Modeliyle İlgili Yapılan Çalışmalar

Alan yazını taramasının sonucunda, temelinin 1998 yılında Ebenezer ve Connor tarafından “Learning to teach science: a model fort the 21 centrury” isimli kitapla atıldığı belirlenen OBYM’nin, öğretim metodu olarak kullanıldığı sınırlı sayıda çalışma olduğu tespit edilmiştir (Bakırcı, & Çepni, 2012).

Ebenezer ve Connor tarafından yayımlanan kitaptan sonra ilk çalışmayı 2001 yılında Ebenezer ve Fraser yapmıştır. Birinci sınıftaki kimya mühendisliği öğrencilerinin çözünürlük sırasında meydana gelen enerji değişimleri hakkındaki kavramları araştırılmıştır. Fenomenografi yönteminin kullanıldığı çalışmada üç farklı tuzlu su çözeltisindeki enerji değişimi üzerine bireysel görüşmeler gerçekleştirilmiş. Yapılan analiz sonucunda fenomenografik yöntemle oluşturulan kategoriler ortak bilgi yapılanma modelinin bir öğrenme metodu olarak kullanılması gerektiğini ortaya çıkarmıştır. Buna sebep olarak da öğrencilerin ifade ettikleri kavramlar ortak bir öğrenme yapısını işaret etmiştir.

54

Biernacka (2006), kendi doktora eğitimiyle başlayan bir projeyle, OBYM yöntemini kullanarak 5. sınıf öğrencilerinin “hava” isimli ünite içerisinde, bilimsel okuryazarlık gelişimlerini ve öğretmenin kişisel gelişimini inceleyen bir doktora tezi yayımlamıştır. Proje sürecinde araştırmacı ve öğretmen çalışmaları beraber sürdürmüştür ve bilimsel okuryazarlığı “bilim nedir?, bilim nasıldır? ve niçin bilim?” başlıkları altında değerlendirmişlerdir. Araştırmanın her aşamasında katılımcı olarak yer alan araştırmacı, çalışmayı etnoŞekil araştırma türü olarak tanımlamıştır. Etnografik araştırmalar, araştırmacının sürekli araştırma ortamında bulunduğu, gözlem yaptığı ve gözlenen duruma dair betimlemelerin yapıldığı bir araştırma türüdür. Bu tanımda olduğu gibi araştırmacı hem öğretmenin eğitim sürecinde hem de öğretmenin okulda yapmış olduğu tüm çalışmalara katılmıştır. Araştırmacı, öğretmen adaylarının üniversitede bir yıl süren fen programı derslerini de izlemiş ve bu ders kapsamında OBYM yöntemiyle tanıştığı süreci ve OBYM ile hazırlanmış ders planlarını incelemiştir. Özellikle bilimin doğasını ders planları içerisinde nasıl kullandığına dikkat çekmiştir. Ayrıca araştırmacı öğretmen adayıyla görüşmeler yapmış, ders esnasındaki gözlemlerini, yorumlarını ve ders sonrası önerilerini not almıştır. Görüşmelerinde nitel araştırma türlerinden fenomenografi yöntemini kullanmıştır. Ertesi yıl araştırmacı, danışmanıyla birlikte ikişer gruba aynı dersi öğretme deneyimi yaşamıştır. Bu süreçte farklı iki gruba daha ders veren danışmanıyla OBYM uygulamalarla ilgili fikir alışverişinde bulunmuştur. Dolayısıyla araştırmacıda kendi kişisel gelişimine katkı sağlayacak eğitimler almıştır. Biernacka, çalışmasına başlamadan önce yine üniversitede fen programı dersinde izlemiş olduğu öğretmen adaylarından biriyle çalışmıştır. Bu süreçte araştırmanın gidişatını ve bilimin doğasıyla ilgili özellikleri nasıl ortaya çıkaracağına dair çalışmalar yürütmüştür. Araştırmada 5. sınıf öğrencileriyle toplam 6 hafta süresince çalışmıştır. Hava ünitesine ait üç ana başlık altında toplam 44 saat OBYM çerçevesinde öğrencilerin bilimsel okuryazarlıklarını geliştiren uygulamalar yapılmıştır. Araştırmacı bu süreçte yine gözlem yapmış, görüşme yoluyla ve ders esnasında yürütülen yazılı materyallerle verilerini toplamıştır. Araştırmanın sonucunda öğrencilerin bilimsel okuryazarlığın “bilim nedir” boyutunda hava kavramı ve hava olaylarıyla ilgili ilkeler hakkında bilgi sahibi olmuşlardır. Bilimsel okuryazarlığın “bilim nasıldır?” boyutunda, bilimsel bilginin değişebilir, sosyal ve kültürel olaylarla ilişkili, deneysel, bilim insanlarının hayal gücü ve yaratıcılığına dayanan özelliklerde olduğunun farkına varmışlardır. Öğrenciler bilimsel okuryazarlığın “niçin bilim?”

55

boyutunda bilim-teknoloji-toplum-çevrenin birbiriyle ilişkili olduğunun farkına varmışlardır. Ayrıca öğrenciler, fen bilimine karşı tutumlarının pozitif olarak geliştiğini, fen öğrenmeye karşı merak ve isteklerinin arttığını belirtmişlerdir.

2010 yılına gelindiğinde ise Ebenezer ve arkadaşları fenomenografiyi ön plana çıkaran başka bir çalışma düzenlemişlerdir. Bu çalışma yine OBYM’nin öğretim metodu olduğu, kavramsal değişim için kullanıldığı ve ilköğretim 7. sınıf öğrencileri üzerinde uygulanan bir çalışma olmuştur. Karma yöntemin kullanıldığı bu çalışmada öğrencilerin boşaltım konusundaki kavramaları ön test ve son test olarak uygulanan boşaltım ünitesi başarı testi ve kavramsal değişim dokümanları tarafından değerlendirilmiştir. Araştırma sonuçları, deney grubunun boşaltım ünitesi kavramları hakkında daha başarılı olduğunu göstermiştir. Ayrıca araştırma OBYM’nin kavramsal değişim için etkili bir yöntem olduğunu ortaya koymuştur.

Wood (2012) tarafından yapılan diğer bir doktora çalışması da Afro-Amerikan öğrencilerin asit-baz konusuyla ilgili kavramsal değişim ve başarılarında öğrenme ve öğretme modeli olarak OBYM’nin etkisini ve öğretmenin sınıf içi uygulamasını araştırmaktadır. Karma metoduna göre çalışma düzenlenmiştir. Veri kaynağı olarak, öğretmenin asit-baz konusuyla ilgili yapmış olduğu ön görüşme ve son görüşme kayıtları, asit-baz başarı testi, öğretmenin OBYM ile işlemiş olduğu derslerin kayıtları, ders kayıtları ve uygulamayla ilgili öğretmenle yapılan görüşmeler, öğretmenin ve araştırmacının kişisel günlükleri kullanılmıştır. Kontrol ve deney grubunun yer aldığı çalışma sonucunda ders esnasında kullanılan hikâyelerin etkili olduğu, öğrencilerin asit-baz ile ilgili kavramsal değişimlerinin gerçekleştiği, günlük yaşantılarında kimya dilini kullanmaya başladıkları, OBYM’nin kavramsal değişim ve başarı gelişimi için kullanılabilecek bir yöntem olduğu belirlenmiştir.

Ulusal alanyazınımız incelendiğinde, konuyla ilgili ilk çalışmanın Taşkın ve Yıldız tarafından 2011 yılında yapıldığı görülür. Bu çalışmada, kesirlerde toplama ve çıkarma işlemleriyle ilgili OBYM’e uygun öğretim materyalleri geliştirmeye çalışılmıştır. Bu amaçla, kesirlerde toplama ve çıkarmayla ilgili çalışma yaprağı geliştirilmiştir. Çalışmada örnek olay yöntemi kullanılmıştır. Öğretim materyallerinin daha etkili bir şekilde kullanılabilmesi ve sınıf içi uygulanabilirliğini test etmek amacıyla 2010-2011 eğitim- öğretim yılında Trabzon’daki bir ilköğretim okulunun 6. sınıfında öğrenim gören 32

56

öğrenciyle bir ön uygulama yapılmıştır. Bu uygulama sonucunda, öğrencilerin materyalleri etkili, eğlenceli ve öğretici buldukları belirlenmiştir.

İyibil (2011)’de iş, güç, enerji ünitesi kapsamında ilköğretim 7. sınıf öğrencilerinin enerji kavramlarını incelemiştir. Çalışmanın amacı OBYM’nin bir öğretim metodu olarak kavramsal değişimdeki etkisini incelemektir. Deneysel olarak düzenlenen çalışmada, başarı testi, kelime ilişkilendirme testi ve kavram haritaları veri toplama aracı olarak kullanılmıştır. Araştırma, deney grubuna ait test sonuçlarının daha başarılı olduğunu göstermiş ve OBYM’nin kavram öğretiminde iyi bir araç olduğu sonucuna ulaşılmıştır. 2012 yılında ise Bakırcı ve Çepni Ulusal Fen ve Matematik Eğitimi Kongresi’nde OBYM’nin ortaya atılma gerekçelerini ve teorik temellerini ortaya koyan bir bildiri sunmuşlardır. Bu doğrultuda araştırmacılar , ilgili alan yazını detaylı bir şekilde irdeleyip, bazı sentezler sunmuşlardır.. Modelin nasıl ortaya çıktığına, hangi teorik temellere dayandığına, modelin içeriğine, 5E yöntemiyle olan benzerlik ve farklılıklara, öğretim metodu olarak kullanıldığında öğrenmeye ne tür katkılar sağlayacağına dair detaylı bir araştırma yapmışlardır. Sonuç olarak, OBYM’nin, ülkemizde 2004 yılında yapılan yeni fen ve teknoloji programının doğası ile büyük ölçüde örtüştüğüne, bunun yanında sosyo- bilimsel boyuttan zayıf olarak görülen mevcut programımıza oldukça fazla katkı sağlayabilecek bir boyuta sahip olduğu sonucuna varılmıştır.

Ulusal Fen ve Matematik Eğitimi Kongresi’nde sunulan bir diğer çalışma Çepni ve arkadaşları (2012) tarafından yapılmıştır. Araştırmacılar, fen programıyla ilgili bazı analizlerde bulunmuşlardır. Buna göre araştırmacılar, Fen ve Teknoloji dersinin öğretiminde 5E öğrenme modelinin uygulanması sırasında bazı sınırlılıkların ortaya çıktığı görüşündedir. Bu durumun fen eğitimcilerini alternatif modeller geliştirmeye yönlendirdiğini ve bu modellerden birisinin de yapılandırmacı kurama uygun olarak geliştirilen OBYM olduğunu belirtmişlerdir. Daha sonra modelde ön plana çıkan bilimin doğası, fenomenografi ve kavramsal değişim gibi konularla ilgili açıklamalar yapmışlardır. Aslında araştırmacıların temel amacı, modelin 5E modelinden farkları üzerine yorumlamalarda bulunmak ve bu modeli fen ve teknoloji öğretim programında yer alan “Işığın Madde İle Etkileşimi ve Yansıma” konusuna yönelik geliştirilen materyaller aracılığı ile araştırmacılara ve öğretmenlere tanıtmaktır. Bu doğrultuda, “Işığın Madde İle

57

tutum-değerler, ve öğrenme alanlarındaki kazanımlar dikkate alınarak geliştirdikleri çalışmaya yer vermişlerdir.

Kıryak (2013), yüksek lisans tez çalışmasında OBYM’nin 7. Sınıf öğrencilerin su kirliliği konusundaki kavramsal anlama düzeylerine etkisini araştırmıştır. Karma araştırma deseninde göre düzenlenen bu çalışmaya 25 öğrenci katılmıştır. Nicel veriler kelime ilişkilendirme testi ve kavramsal anlama testi yoluyla elde edilmiştir. Nitel veriler ise yarı yapılandırılmış mülakatlar sonucunda elde edilmiştir. Analiz sonuçları, yapılan uygulamanın, öğrencilerin su kirliliğinin nedenleri, sonuçları ve alınacak önlemler açısından görüşlerinin gelişimine katkı sağladığını göstermiştir. Özellikle öğrencilerin sahip oldukları alternatif kavramların giderilmesinde etkili olduğu tespit edilmiştir. Sonuçlar ayrıca OBYM’nin, öğrencilerin açıklamalarında bilimsel ifadeleri kullanmalarına olumlu etkisi olduğunu göstermiştir.

Benli Özdemir (2014) doktora tezi çalışmasında OBYM’nin ilköğretim 7. ve 8. sınıf öğrencilerinin bilişsel ve duyuşsal öğrenmeleri üzerine etkilerini incelemiş ve bu öğrenme sürecine ait öğrenci görüşlerini değerlendirmiştir. Karma araştırma desenine göre planlanan bu çalışmada deney ve kontrol grupları oluşturulmuştur. Deney grubunda OBYM’ye göre planlanmış ders içerikleri uygulanırken, kontrol grubunda 5E öğrenme döngüsü modeline göre ders içerikleri uygulanmıştır. Araştırmanın verileri nitel ve nicel veri toplama araçlarıyla toplanmıştır. Nicel veriler akademik başarı testi, kavram testi, kelime ilişkilendirme testi ve tutum ölçeği yoluyla elde edilmiştir. Nitel veriler ise bilimin doğası hakkında görüşler anketi, bilim insanı çizimleri, fenomonografik kategoriler, sınıf içi gözlem notları ve video kayıtları ile elde edilmiştir. Analiz sonuçları her iki yöntemde de öğrencilerin kavramsal değişimlerinde ve bilimin doğası görüşlerinde pozitif bir değişiklik olduğunu göstermiştir. 5E öğrenme döngüsünde öğrencilerin akademik başarı ve fene karşı tutumlarında OBYM ile öğrenim gören öğrencilere göre daha etkili olduğu belirlenmiştir. Bun karşın OBYM ile eğitim gören öğrencilerin bilimin doğası özellikleri ve fenomenlere dayalı olarak yürütülen kavramların, öğrenciler tarafından daha anlamlı ve kolay bir şekilde algılandığı belirlenmiştir. Öğrenciler OBYM ile işlenen dersin oldukça yoğun olduğunu ve derste aktif katılımın yerine dinleyici olarak kalmayı istedikleri tespit edilmiştir.

Bakırcı (2014), doktora tez çalışmasında OBYM ile tasarlanmış öğrenme ortamının ışık ve ses konularının öğrenilmesine olan etkisini araştırmıştır. Bununla birlikte, tasarlanan

58

öğretim materyallerinin uygulama sürecinin, öğrencilerin eleştirel düşünmelerine ve bilimin doğası görüşlerine olan etkisini de araştırmıştır. Yarı deneysel desene göre hazırlanan bu çalışma, deney ve kontrol grubundan oluşan iki sınıfta sürdürülmüştür. Veri toplama aracı olarak ışık ve ses ünitesi başarı testi (ISBAT), ışık ve ses ünitesi eleştirel düşünme testi (ISEDT), ışık ve ses ünitesi kavramsal anlama testi (ISKAT), bilimin doğası görüşler anketi (BİDGA), sınıf içi gözlemler, çizimler, öğrenci ve öğretmen mülakatları kullanılmıştır. Araştırmanın bulgularına göre, öğrencilerinin eleştirel düşünme ile akademik başarı ve kavramsal anlamaları arasında olumlu bir ilişkinin olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, bilimin doğası konusunda öğrencilerin farklı görüşlere sahip oldukları ve OBYM'nin alternatif kavramların ortaya çıkarılmasında etkili olduğunu belirlenmiştir.