• Sonuç bulunamadı

Onur Ünlü Filmlerinin Anlatı Yapısı

3.1. Araştırmanın Amacı

3.7.1. Onur Ünlü Filmlerinin Anlatı Yapısı

Onur Ünlü kendi yazdığı filmleri yönetmeye başlamadan önce televizyon dizi ve filmlerinde senarist ve yönetmen olarak yer almış, ardından 2006 yılında yönettiği

Polis filmiyle sinema sektörüne dahil olmuştur. Bugüne kadar vizyona giren on bir

filminde hem yönetmen hem de senarist olarak yer almıştır. Bu filmler sırasıyla Polis (2006), Güneşin Oğlu (2008), Beş Şehir (2009), Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı

Hikayesi (2011), Sen Aydınlatırsın Geceyi (2013), İtirazım Var (2014), Cingöz Recai

(2017), Put Şeylere (2017), Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok (2017), Kırık Kalpler

Bankası (2018) ve Manyak (2018) olarak sıralanabilir.

Yönetmenin filmleri tür çeşitliliği göstermekle birlikte karakomedi çatısı altında toplanabilecek nitelikte ögeler içermektedir. Ayrıca filmlerin özellikle suç, gizem ve macera temalarına yakın olduğunu söylemek mümkündür. Absürt komedi olarak tanımlanabilecek karakter tasarımları, olay örgüsü ve anlatı tarzını benimseyen Ünlü’nün filmlerinde ölüm, her zaman rastlanabilecek bir unsur olarak

karşımıza çıkar. Anlattığı hikayelerde sürekli dini referanslar ve söylemler kullanan yönetmenin karakterleri de istikrarlı bir şekilde hastalık ve aşk kavramlarıyla bağlantılı görünür.

Onur Ünlü’nün sinematografik seçimleri, görüntü düzenleme tarzı ve kurgu teknikleriyle klasik anlatıyı kırmaya yönelik bir tutum sergilediğini söylemek de mümkündür. İlk filmlerinde ayna ve yansımaları sıkça kullanan yönetmen daha sonra uzun tiratlara yer vermeye başlamış, düzenli olarak eğik açı (yatık kadraj) kullanarak klasik çekim tekniklerinin dışına çıkmaya çalışmıştır. Ayrıca Polis filminde aynı sahneyi üç farklı alternatifiyle arka arkaya izleterek klasik anlatı çizgisini de kırmayı denemiştir. Beş Şehir filmindeyse karakterler ve yaşadıkları olayları doğrusal bir çizgide aktarmak yerine iç içe geçmiş biçimde ve takibi zor bir bağlamda sunan yönetmenin klasik anlatı tekniklerinin dışında kalmayı tercih ettiği söylenebilir.

Anlattığı hikayelerde alışılan çizginin dışına çıkmakta ısrarcı olan Onur Ünlü filmlerinde Yeşilçam izlerine de sıklıkla rastlanılmaktadır. Karakterlerin birçoğunda iyi ve kötü kavramı net bir ayrımla belirtilmemektedir. Buna karşılık koşullarından ve varlığından bağımsız olarak öldürmenin kötülüğü üzerinde mutlak suretle durulmaktadır.

Bu noktada örnekleme dahil edilmeyen Güneşin Oğlu (2008) filmi öne çıkmaktadır. Travmatik erkek karakterler çevresinde gelişen fantastik bir hikayeye odaklanan film, Güneş’in “oğulları” olan on bir erkek karakter içerir. Güneş tutulması esnasında ölümsüzlük gücü kazanan bu karakterler bir şekilde zarar gördüklerinde ve ölüme yaklaştıklarında birbirlerinin vücutlarına girmekte ve ruhları yer değiştirmektedir. Uzun yıllardır evli olduğu eşinden memnun olmayan emekli bir öğretmen, okulunda başarılı olduğu için “ezik” damgası yiyen bir genç, çapkınlığıyla ünlü olan ancak evinde hapis tuttuğu eşini sürekli döven bir şair, bir imam, bir bilim insanı, bir şarkıcı ve bir mafya lideri hikayenin merkezinde bulunmaktadır.

Ekonomik problemler nedeniyle çalıştığı kafeyi soymayı düşünen bir karakter ile eşinden boşanmak istemediği için onu öldürtmek isteyen şair, mafya lideriyle çalışma kararı alırlar. Aşık olduğu kadına açılamayan çalışkan öğrenci, babası polis olan kız arkadaşından korktuğu için ondan ayrılamaz. Ölümden korkan mafya lideri ise yaşlı bir kadın kılığında gezinerek hasımlarından saklanmaya çalışmaktadır. Psikolojik şiddete maruz kalan ve onu uygulayan erkek karakterler, fiziksel şiddete başvuran ve onu bir çözüm olarak kullanan erkekler, ölüm gerçeği karşısında çaresiz kalmak, Güneş gibi ulaşılması imkansız ve devasa bir “baba” temsili karşısında tuhaf ve komik davranışlar sergileyen “küçük” çocuklar gibi garip bir evrende geçen film, erkek karakterlerin farklılaşan travmalarını görselleştirmektedir.

Yine Onur Ünlü’nün yönetmenliğini ve senaristliğini üstlendiği bir erkek filmi İtirazım Var’da (2014) da baba-oğul arasındaki iktidar ilişkilerinden kaynaklanan bir travma temsil edilmektedir. Müslümanlık inancına göre en yüce varlık olan Tanrı’nın kutsal temsilcileri sayılan imamlardan biri olan Selman Bulut (Serkan Keskin), dogmatik kuralları sorgulamaktan çekinmeyen ve adalet için çaba gösteren bir karakterdir. Görevli olduğu camide işlenen bir cinayeti çözmek için polislerden gizli araştırmalar yapan Selman, devlet – polis kurumlarına karşı güvensiz bir tutum içindedir.

Kızıyla olan ilişkisinde de yoğun problemler yaşamakta olan karakter camide çalışan Efrahim’e ise ikame babalık yapmaktadır. En üst kavramlar olan Tanrıyla ve devletle problemleri olan bu karakter çocukken cinsel istismara uğradığı için, bunun failini öldüren iki erkek karakterin suçunu gizlemeye karar verir. Babalık görevlerini yerine getirme ve getirememe arasında kalan Selman, kızıyla arasını düzeltmeye, işine odaklanmaya ve sorguladığı kavramlarla ılımlı bir ilişki sürdürmeye karar verse de fiziksel anlamda şiddet gören ve uygulamaktan kaçınmayan eski bir boksördür. Bankalarla yaşadığı ekonomik problemler nedeniyle iktisadi bir kriz içine sürüklenen Selman, mafya karşısında fiziksel ve psikolojik bir çözülme yaşarken kızının hayatında giderek daha az yer aldığı gerçeği nedeniyle de sosyal bir kriz içinde temsil edilmektedir.

Ünlü’nün filmlerinde kadın ve erkek karakter yapılanmaları açısından bariz farklılıklar olmakla birlikte, Türk sinemasının klasik komedi anlayışının oldukça dışında bir çizgiye sahip filmler olarak karşımıza çıkmaktadır. Perspektiflerin farklılığından oluşan komedinin arka planında karşıt durumların bir arada bulunması yer almaktadır. Komedi kavramının içeriğinde, normatif olarak ilerlemesi gereken olayların aktarımının sağlanması sırasında ara sıra absürt olarak değerlendirilen ve farklılıklardan doğan gülmece unsurları yer almaktadır. Söz konusu içerik yapısı ile Onur Ünlü filmlerinde de yoğun bir şekilde karşılaşılmaktadır. Bu yapı içerisinde düzen karşıtlığı üzerinden seyircilere ideal olan aktarımının sağlanması neticesinde yeni bir üretim anlayışı ortaya koyulmaktadır. Bir alt komedi türü olan kara komedinin içeriğinde ise kinaye yer almakta ve bu sayede salt bir güldürü unsuru doğrudan izleyicilere aktarılmaktadır. Burada tercih edilen mizah unsurlarının birçoğunun alt metninde izleyicilerin düşünmeye sevk edilmesi kaygısının var olduğu öne sürülebilir.

Daha önce de belirtildiği gibi eserlerinin önemli bir kısmında din, ölüm gibi kavramlar üzerinde durmakta olan Ünlü, oldukça uzun ve süslü cümlelerden oluşan diyalogları da sıklıkla tercih etmektedir. Yönetmenin filmlerinin aşk, hastalık ve polisiye ögelerle dolu olduğunu söylemek de mümkündür. Karakterlerin istikrarlı bir biçimde aşkla ve romantik ilişkilerle bağlantıları ve genellikle bu ilişkilerle alakalı problemleri bulunmaktadır. Yönetmenin yarattığı başkarakterlerin daima ölümcül hastalıkları vardır. Polis filminde Musa ve Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı

Hikayesi filminde Celal kanser hastası kişiler olarak tasarlanmıştır. Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok filminin Salim karakteri zamanla görme yetisini kaybedecektir. Sen Aydınlatırsın Geceyi filmindeki Cemal karakteri ise depresyona meyilli, intihar

girişimlerinde bulunan bir karakterdir. Ayrıca filmin uzayı içinde hiç beklenmedik anlarda absürt davranışlar sergileyen karakterlerin de öne çıktığı vurgulanmalıdır. Örneğin Güneşin Oğlu filminde Alper karakterinin çaresiz kaldığı bir anda binanın çatısına çıkarak Ülkü Tamer’in Konuşmak şiirini okuduğu sahne bu bağlamda okunabilir. Ya da Polis filminde tüm ailenin İzmitliler tarafından öldürülmesi söz

konusuyken Musa’nın pikniğe gitme fikrini sunması, bu sekans içinde tüm ailenin I

Will Survive şarkısıyla dans etmesi yine absürt bir durum olarak filmde yer alır.

Bunun yanında yönetmenin sinematik evreni büyük çoğunlukla erkek karakterlerden oluşmaktadır. Filmlerin tüm başkarakterleri erkek olarak karşımıza çıkar. Kadınlar ise çoğunlukla özel alanda tasarlanmış ve erkeklerle olan ilişkileriyle tanımlanan kişiler olarak görünür. Bu nedenle yönetmenin filmlerini erkek filmleri olarak nitelemek de mümkün olmaktadır. Erkeklerin birbirleriyle olan rekabetleri, iktidar mücadeleleri ve hesaplaşmaları çevresinde gelişen ilişkiler ağı nedeniyle bu filmler erkekleri anlatır duruma gelir. Bu anlatılar içinde de hastalık, ölüm, suç, iktidar gibi kavramlar erkeklerin krizleriyle bağlantılı işlenir. Özetle Onur Ünlü filmlerinde erkeklik krizi önemli bir tematik yönelim olarak karşımıza çıkar.