• Sonuç bulunamadı

Okullarda Meydana Gelen Şiddet ve Saldırganlık Davranışlarını Etkileyen

2.2. Aile

2.3.1. Okullarda Meydana Gelen Şiddet ve Saldırganlık Davranışlarını Etkileyen

Okulda şiddetin oluşmasına etki eden faktörler öğrenciyle ilgili faktörlerin yanı sıra okul örgütü, okulun bulunduğu ortam, öğrencilerin ailelerinin özellikleri gibi çok geniş bir alanı kapsar. Bu faktörler sınıftaki öğrenciler, okuldaki sınıf, çevredeki okullar, toplum ve kültürün içindeki çevrelerdir. Bu çevresel faktörlerin okul ortamında öğrencinin suç işlemesine katkısı okulda şiddetle ilgili araştırmaların sonuçlarında tespit edilmiştir (Khovry-Kassabri ve diğerleri, 2004: 187-188).

 

2.3.1.1. Bireysel Faktörler

Şiddet davranışına neden olabilecek bireysel faktörler aşağıdaki gibi sıralanabilmektedir:

• Anti-sosyal davranışın varlığı,

• Düşük zekaya sahip olma (özellikle sözel yeteneğinin düşüklüğü), • Öğrenme güçlüğü,

• Motor-beceri gelişiminin yetersiz olması, • Doğum öncesi ve sonrası komplikasyonlar, • Küçük düzeyde bazı anormallikler,

• Dikkat eksikliği ve hiperaktive bozukluğu,

• Erkek çocuklarda 6-13 yaş arasındaki saldırgan davranışlar, • Okula uyum sağlayamama,

• 15 yaş öncesi okulu bırakma,

• Evde ve /veya okulda sosyal olarak aşırı içine kapanık olma, • Yoğun bir izolasyon içinde olma,

• Şiddete maruz kalma,

• Başkaları tarafından çabuk kızdırılabilir olma, • Aşırı alınganlık,

• Kendine rahat verilmediği duygusunu sık yaşama, • Okul başarısının düşük olması,

• Öfke kontrolünün yetersiz olması, • Sık öfke patlamaları yaşamak,

• Geçmişinde şiddet içeren davranışlarının bulunması, • Bireysel farklılıklara toleransın olmaması,

• Yabancı madde kullanma,

• Çok çabuk hayal kırıklığına uğrama ve bunu tolere edememektir (Gelbal, 2006: 127; Kızmaz, 2006: 53).

Kızmaz (2006: 53), erken veya ilk çocukluk dönemlerinde ortaya çıkan anti- sosyal davranışların, yetişkinlik dönemindeki şiddet eylemlerinin ön habercisi olduğunu, adölesan ve gençlik döneminde ortaya çıkan şiddetin bireysel düzlemdeki en güçlü göstergelerinden birinin, çocukluk döneminde sergilenen davranış biçimi olduğunu öne sürmektedir.

Hirschi ve Hindelang (1977) tarafından yapılan çalışmada, şiddet davranışı ile ilişkili olan bireysel faktörlerin başında, zeka düzeyinin geldiği ve düşük zekaya sahip olma ile şiddet davranışı arasında ilişki olduğu saptanmıştır (Hirschi ve Hindelang 1977, s. 579’ dan aktaran Parladır, 2009, s. 28).

2.3.1.2. Aileye İlişkin Faktörler

Öğrencilerin şiddet eğilimlerinin anlaşılmasında en önemli faktörlerden biri, aile yapılarıdır. İlk çocukluk dönemindeki sosyalleşme süreci, bireylerin kişilik oluşumlarında etkili olduğu için, okullarda gözlenen bazı şiddet davranışlarının kökenini aile içi yaşantıların oluşturduğu söylenebilmektedir. Çocuğun, aile içerisindeki sosyalleşme sürecinde etkili olan sorunların önemli bir kısmı, anne - babaların sosyo- ekonomik yetersizliklerinden (ailenin yoksul olması, eğitim düzeyinin düşüklüğü, ilgili olma düzeyinin düşüklüğü) ve kendi aralarında yaşadıkları bazı sorunlardan (anne - baba arasındaki çatışma, aile içi şiddet, boşanma) kaynaklandığı söylenebilmektedir (Kızmaz, 2006: 53).

Şiddet davranışına neden olabilecek aileye ilişkin faktörler, • Anne – baba denetim/gözetim yetersizliği,

• Çocukların sosyalleşmelerinde anne - baba katılımının yetersizliği, • Anne - babanın disiplin yetersizliği,

• Anne - babanın çocuklarına kötü muamelede bulunmaları veya onları ihmal etmeleri,

• Eşler arasındaki evlilik ilişkilerinin zayıflığı.

• Anne - babanın boşanmaları ve ayrılmaları (Buka ve Earls, 1993; Flannery, 1997’ den aktaran Kızmaz, 2006, s. 53),

• Aile içi etkileşim ve iletişimin bozulması, • Çocuk istismarı ve ihmali,

• Beklentilerin oluşturulamaması, • Yetersiz gözetim ve yönlendirme, • Uygunsuz ve tutarsız aile disiplini,

• Suç işleyen anne - baba, akraba, akran ve kardeşlerin olması olarak sıralanabilmektedir (Gelbal, 2006: 127).

Şiddet davranışının ailesel kaynaklarından biri, çocuğun öğrenme süreci ile ilişkili olanıdır. Çocuk, aile içinde anne ve babanın sorun çözme biçimlerinden son derece etkilenmektedir. Yavuzer (1982) yaptığı çalışmada, suçlu çocukların % 86.9’unun aile bireyleri tarafından (% 9.6 anne, % 66.4 baba ve diğer aile bireyleri tarafından) dayakla cezalandırılmış oldukları saptanmıştır. Büyürken kendisi dövülen çocuklar biraz güç kazandıklarında, kendilerince gerekli olduğuna inandıkları durumda aynı yolu izlemektedir. Aynı çalışmada, dayakla cezalandırma ile okuldan, evden kaçma ve çalma gibi suçlu davranış karakteristikleri arasında anlamlı ilişki bulunmuştur (Gözütok, 2008: 46).

Ülkemiz açısından öne çıkan temel risk faktörleri; anne - baba denetimi ve disiplin yetersizliği, anne - baba arasındaki şiddetin varlığı, dışlama, dövme, korkutma, baskılama gibi çocuklara yönelik ortaya çıkan kötü muamele, anne - babanın çocuklarına yeterli düzeyde zaman ayırmamaları ve dolayısıyla onları ihmal etmeleri gibi faktörler sayılabilmektedir (Kızmaz, 2006: 55).

Avcı (2006: 45)’nın, şiddet davranışı gösteren ve göstermeyen ergenlerinin ailelerinin ve aile işlevlerinin, öfke ve öfke ifade tarzları açısından incelediği çalışmasında, şiddet davranışı gösteren ergenlerin ailelerinin; problem çözme, iletişim, duygusal tepki verebilme, ailedeki roller, davranış kontrolü, gereken ilgiyi gösterebilme ve genel aile işlevlerinde karşılaştırma grubunda yer alan ailelere göre önemli oranda yetersizlik yaşadıkları belirlenmiştir. Öfke düzeyleri açısından incelendiğinde, şiddet

davranışı gösteren ergenlerin ailelerinin karşılaştırma grubunda yer alan ergenlerin ailelerine göre “sürekli öfke”, “içe yönelik öfke” ve “dışa yönelik öfke” düzeylerinin anlamlı bir şekilde yüksek olduğu saptanmıştır. Şiddet davranışı göstermeyen ergenlerin ailelerinin öfkelerini daha iyi kontrol ettikleri görülmüştür. Ayrıca şiddet davranışı gösteren ergenlerin aile üyelerinin daha fazla psikolojik probleme sahip oldukları, alkol kullandıkları ve suç işleme davranışında bulundukları saptanmıştır.

2.3.1.3. Toplumsal ve Kültürel Faktörler

Kızmaz (2006: 57), okul şiddeti ile ilişkili olarak toplumsal faktörleri; • Silahların varlığı veya silahlara kolay bir biçimde sahip olunabilme, • Uyuşturucuyu elde edebilme ve kullanma,

• Şiddetin yaygınlığı,

• Suçlu arkadaş grubunun varlığı /çete oluşumları, • Kitle iletişim araçlarının etkisi,

• Yüksek düzeydeki geçici nüfus ve ekonomik yoksunluk,

• Şiddet davranışının sıradan ve normal olarak görülmesini sağlayan bir kültürel yapının varlığı olarak sıralamaktadır.

Gençler ve çocuklar arasında ateşli silah ve bıçak gibi kesici aletleri taşıma/birlikte bulundurma alışkanlığının giderek arttığı söylenebilir. Ülkemizde de çok sayıda öğrenci, okula kesici alet götürmektedir. Öger ve arkadaşlarının (2005: 20) yaptığı bir çalışmada, hayatı boyunca en az bir kez bıçak, çakı ya da benzeri kesici alet taşıyanların oranı % 22.6 olarak saptanmıştır. Bu oran yaklaşık olarak her dört öğrenciden birinin herhangi bir zamanda kesici bir alet taşıdıklarını göstermektedir. Deneklerin % 9. 8’i de, ateşli silah taşıdıklarını belirtmişlerdir.

2.3.1.4. Okula İlişkin Faktörler

Kızmaz (2006: 60), okul ile şiddet davranışı arasındaki ilişkinin açıklanabilmesi açısından; düşük düzeydeki akademik başarı, okula olan bağlılık düzeyinin düşüklüğü, okul koşulları ve iklimi ve çeteye katılma değişkenlerinin önemli olduğunu belirtmektedir. Konu ile ilgili yapılan çalışmalar; düşük düzeydeki okul bağlılığının,

çocuk suçluluğu ve şiddet davranışında önde gelen bir faktör olduğunu ortaya koymaktadır. Hirschi (1969: 308), lise öğrencileri üzerinde yaptığı çalışmasında, bireylerin okul gibi geleneksel sosyal kurumlara olan bağlılıklarının zayıflamasıyla, suç işleme oranlarının artış eğilimi göstermesi arasında bir ilişki bulmuştur. Yapılmış bazı çalışmalarda (Gibbons,1981; Maguin ve Massey, 1980; Jenkins, 1995 ve 1997’ den aktaran Kızmaz, 2006: 61) Hirschi’ nin bu çalışmasıyla örtüşen bulgular ortaya koymuştur. Yapılan bu çalışmalar, okula bağlı olan ve okul etkinliklerine yüksek düzeyde katılan bireylerin muhtemelen daha az suç işlediklerini ortaya koymaktadır (Kızmaz, 2006: 62).

Okulda genel başarısı düşük öğrenciler, diğer öğrencilere kıyasla daha çok suç işleme eğilimi göstermektedirler. Akademik yetersizlik okulda başarısız olmaya, başarısızlık okuldan soğuyup uzaklaşmaya, uzaklaşma ise otoriteyi reddetmeye ve suç işlemeye neden olabilmektedir (Albanese, 1985’ den aktaran Yılmaz Özkan, 2007, s. 32).

Okulun olumlu etkilerinden yararlanamayan ve iyi bir aile ortamına sahip olmayan çocukların, küçüklerin harçlıklarını almaktan, şiddet kullanmaya giden çeteleşmeye kadar çeşitli suç olaylarına okulda başladıkları görülmektedir (Demirbaş, 2001: 178). Türkiye’de yapılan araştırmalarda suçun en çok işlendiği yaş olarak, on beş ve on altı belirlenmiştir. İçli (2001: 251); 1975, 1980, 1985 ve 1990 nüfus sayımları ve adalet istatistiklerine göre, hükümlü çocukların çoğunun 15-18 yaş grubundan oluşan çocuklar olduğunu belirtmektedir. Bu oran 1975’ de % 62.15; 1980’ de % 69.42; 1985’de % 81.7 ve 1990’da % 80. 4’dür.

Konuyla ilgili yapılan başka bir çalışmada da sonuçlar diğer çalışmalarla paralel çıkmıştır. Çalışma sonucuna göre, suçlu çocukların % 64’ ünün 15-16 yaş grubunda oldukları tespit edilmiştir (Mangır, 1992: 20).

Sınıf ve okul ortamının bireylerin davranışları üzerinde etkili olduğu varsayımından hareket eden bazı araştırmacılar, bireylerin sınıf içindeki ilişki düzeylerini, sınıf ortamının başarıya odaklı yapıya sahip olup olmadığı ile suç ve şiddet davranışı arasındaki ilişkiyi irdelemektedirler. Düzensizlik, suç ve şiddete neden olabileceği düşünülen okul faktörleri şu şekilde sıralanabilmektedir (Kızmaz, 2006: 59):

• Öğretmen sayısının yetersiz olması,

• Ders programlarının ve öğrencilerin derslere ilgisiz olması, • Düşük düzeydeki akademik başarının olması,

• Yetersiz bina ve araç-gereç tasarımının olması,

• Okul binalarının içsel iletişimi engelleyen taşınabilir türden olması,

• Liderlerin ve yöneticilerin, tahrik edici ortamları tanımlamada yetersiz olması, problem çözme konusunda ilgisiz olmaları ve hiçbir sorun olmadığına inanmalarıdır (Flannery, 1997, s. 38’ den aktaran Kızmaz, 2006, s. 59).

Sprott, okul iklimi ile sınıf ikliminin suç ve şiddet davranışı üzerinde herhangi bir etkisini saptayamazken, sınıf ikliminin suç ve şiddet davranışı üzerinde etkili olduğunu saptamıştır. Söz konusu araştırmada özellikle güçlü akademik odaklanmanın, mala yönelik suçların düşük düzeyde gerçekleşmesi ile ilgili olduğu bulgusu elde edilmiştir. Sınıftaki olumlu sosyal ilişkilerin şiddet davranışı üzerindeki etkisi ise beklenildiğinden daha az saptanmıştır. Sprott, okul ikliminin de suç ve şiddet davranışı üzerindeki etkisinin dolaylı olabileceğini belirtmektedir (Sprott, 2004’ den aktaran Kızmaz, 2006, s. 59-61).