• Sonuç bulunamadı

KURAMSAL ÇERÇEVE

5- Genital Dönem

2.4 Okul Öncesi Dönemde Sosyal Yeterlik

2.4.1 Okul Öncesi Dönem Sosyal Yeterliliğin Gelişimi

● Akranlarının saldırgan davranıĢları ile baĢ edebilmektir (akt. Güdük, 2008). Avcıoğlu‟nun basamaklandırdığı özelliklerin duygusal öz düzenleme becerisinin geliĢimi ile paralellik gösterdiği görülmektedir. Çocuklar duygularını düzenleyerek kendi duygu durumunu tanımayı, yönetmeyi, akranlarıyla olumsuz bir durum yaĢadığında bununla baĢ etmeyi yaĢayarak öğrenir. Duygularını bu Ģekilde düzenleyebilen çocuklar neĢeli, kendisiyle barıĢık ve akranları arasında uyumludurlar.

Duygularını düzenleyebilen, uygun biçimde ifade edebilen çocuklar, duygularının sebeplerinin farkında olan çocuklar aynı zamanda sosyal yeterliğe de sahiptirler (Gülay, 2008).

Sosyal açıdan yeterli bir çocuğun ise; ailesi ile duygusal açıdan kuvvetli iliĢkiler kurmak, diğer kimselerle olumlu iliĢkiler kurmak, akranları tarafından oyun etkinliklerinde tercih edilmek, kendine güven duymak, paylaĢabilmek, yardımlaĢabilmek ve iĢbirliği içinde olmak gibi pek çok beceriye sahip olması beklenmektedir (Koçyiğit, Sezer ve Yılmaz, 2015)

Mize ve Abell‟nin (2006) araĢtırmasında, sosyal olarak yetkin olan çocukların, akranları ile iliĢkilerinde daha az sorun yaĢadıklarını kaydetmiĢlerdir (akt. Kapıkıran, Ġvrendi ve Adak, 2006).

2.4.1 Okul Öncesi Dönem Sosyal Yeterliliğin Gelişimi

Çocuklar doğdukları andan itibaren maruz kaldıkları sosyal etkileĢimleri ve edindikleri deneyimler sonucunda birçok davranıĢ kazanmaktadır. Ġlk iki yılda daha çok aile içindeki bireylerle iliĢki halindedirler. Birinci yaĢının sonlarına doğru bebek akranlarla, özellikle nesneleri yani oyuncaklarını paylaĢmaya baĢlamaktadır. Tek bir oyuncağın olma durumu birbirlerine gergin ve saldırgan davranıĢlar sergilemelerine neden olabilmektedir. Ancak bu temaslar kısa sürelidir.

29

Çocukların sosyal davranıĢlarını, etkileĢimlerini ve iliĢkilerini yorumlamak için, akran karĢılaĢmalarını gözlemlemenin ve betimlemenin ötesinde, dikkatli gözlem ve çıkarımların yapılması gerekmektedir. Örneğin; iki yaĢında bir çocuk, su masasında oynayan iki çocuğa katılıp kısa zamanda oyundan çıkarsa, gözlemcinin, diğer çocuklar onu oyundan dıĢladığı için mi, çocuklardan birisi kazayla ona su sıçrattı ve o ıslak olmaktan hoĢlanmadığı için mi, yoksa yanında bisikletle geçen bir baĢka çocuk ilgisini dağıttığı için mi, oyundan erken ayrıldığını belirleyebilmesi için çocukların vücut dilini, bakıĢlarını ve üç çocuğunda duygu durumlarını dikkatle izlemesi gerekmektedir. Bu denli küçük çocukların, etkileĢim ve iliĢkilere yönelik algılarını yansıtma ve rapor etme becerileri oldukça sınırlıdır (Kernan ve Singer, 2013. s.20).

Miller ve Aloise iki yaĢtan küçük çocukların kendi baĢkalarının algı (görmek), güdü (bebek beni istiyor) ve duygularıyla (mutlu) ilgili sözcükleri doğru olarak kullandıklarını ve zaman zaman psikolojik etmenlerden neden-sonuç iliĢkileri çerçevesinde söz ettiklerini belirtmektedir (Hortaçsu, 2003).

Ġlk yaĢın sonlarına doğru yürümeye becerisi kazanmaya baĢlayan çocuk dil becerisininde geliĢimiyle birlikte, akran iliĢkileri daha karmaĢık beceriler gerektirmektedir. Çocuklar 3 yaĢına geldiğinde akranlarıyla iliĢkilerinde kendine has ve devamlı yöntemler geliĢtirmektedir (Slavin, 2017).

Erken dönemde çocuğun sosyal becerilerini, akran iliĢkilerini Ģekillendiren bazı geliĢim unsurları bulunmaktadır. Bu unsurlardan biri konuĢma becerisidir. Akran iliĢkileri açısından konuĢma, çocukların akranları ile iliĢkilerini geliĢtirmektedir. Kendini ve duygularını ifade etmek, iĢbirliğinde bulunmak, prososyal davranıĢlar sergilemek hatta uzlaĢmak gibi birçok hedefi gerçekleĢtirmelerinde önemli görülmektedir. Ayrıca çocuklar dil becerisi ile

30

anlaĢmazlıklar karĢısında çeĢitli düzenlemeler yaparak uzlaĢmacı çözümler üretmektedir.

Çocuk, aile etkileĢiminden, akranlarının bulunduğu oyun merkezlerine doğru kaydıkça, akranlar arasında olmaktan daha çok keyif almayı öğrenmek durumundadır. Utangaç bir mizaca sahip olsun olmasın, sosyalleĢme yollarını öğrenmelidir. Çocuk, bu yeni merkezde kendini var ederek o gurubun bir üyesi olmuĢtur. Bu grup, giderek çocuğun öğrenmelerini, davranıĢları üzerinde etkisi sahibi olacaktır. Bu akran grubu, “birlikte duyan ve hareket eden, aĢağı yukarı aynı yaĢtaki kimselerin kümesi” olarak tanımlanabilir” (Slavin, 2017 s.147).

Okul öncesi çocuklar, arkadaĢları ve akranlarıyla ilgili algılarını kademeli olarak oluĢturmaktadır. Okul öncesi eğitim alan çocukların okula uyum süreci birbirinden farklı geçmektedir. Çocuklara kurum ile ilgili ne kadar çok bilgi verilirse verilsin çocuklar yaĢayarak bulundukları ortamı tanıyacakları için kaygıları olması normaldir (Atay, 2014). Çocuklar bu kaygılarını düzenleyerek olumlu akran iliĢkileri geliĢtirecektir.

Çocuklar, akran gruplarında yeni olduklarında ne oyunları ne de oyuncakları tanıdıkları için halihazırda oluĢmuĢ olan oyun gruplarından dıĢlanma ya da kendilerini geri çekme riski altında olabilmektedir (Felbaum ve ark. 1980; Fox ve Field 1989; akt. Kernan ve Singer 2013). Bu bağlamda bir çocuk, oyun gruplarında diğerleriyle nasıl oynayabileceğini öğrenmelidir, bu da sosyal becerilerini geliĢtirmeyi, duygularını düzenlemeyi gerekmektedir.

Çocuklar ilk önce yetiĢkin rehberliğinde veya yalnız oyun oynar. Zamanla bu oyun davranıĢı iĢbirlikli sosyal oyuna dönüĢmektedir. Ortaya çıkan bu sosyal beceriler, erken akran iliĢkilerinin temelini oluĢturmaktadır. BaĢlayan ilk akran iliĢkileri aynı zamanda akran problemlerini de beraberinde getirmektedir. Bu

31

problemler; saldırganlık, akran reddi, okula uyum sağlayamama vb. gibi olumsuz davranıĢları içermektedir.

Ayrıca okul öncesi dönemde cesaretlendirilen, desteklenen ve akranları tarafından kabul edilen çocuklar çevresiyle olumlu sosyal iliĢkiler kurar ve duygusal olarak iyi geliĢmektedir (Trawick-Smith, 2014, s. 296; akt. Özkan, 2015).

Erken dönem akran iliĢkileri; bu dönemdeki sosyal iliĢkileri biçimlendirmekle beraber gelecekteki sosyal-duygusal uyumu da etkilemektedir. Çocuklar akranlarıyla birlikte zaman geçirdikçe, grup isteklerini ve kabul gören davranıĢları öğrenmektedir. 4 yaĢına gelindiğinde, en iyi arkadaĢlarını, sevdikleri arkadaĢlarını ve sevmediği arkadaĢları güvenilir Ģekilde tespit edebilmektedir. Bu algılamaların bir araya gelmesiyle, bazı çocuklar oyun etkinlikleri sırasında akranları tarafından uyumsuz olarak nitelendirilebilmektedir. Yani oyun arkadaĢı olarak tercih edilmeme durumu görülebilmektedir. AraĢtırmalar akranlarla etkin biçimde etkileĢim kurma becerisinin okul öncesi dönemdeki çocuk için en önemli sosyal yeterlik göstergesi olduğuna iĢaret etmektedir (Coplan, Rubin ve Findlay, 2006; akt. Arı ve Yaban, 2016).

Gülay (2008) okul öncesi eğitim kurumlarında çocuklar akranlar arası iliĢkilerle, bireysel taleplerin sosyal ortamda hangi yolla ifade edileceğiyle ilgili çocuklara deneyimler kazandırmaktadır. Çocuklar bu kurumlarda akran iliĢkileri ile sosyal davranıĢ ve sosyal beceri geliĢtirme fırsatı bulmakta, bununla birlikte duygusal öz düzenleme becerileri ile ilgili farkındalıkları geliĢtirmektedir.

Tipik olarak çocuklar kendilerini, temel özellikleri kendilerininkine benzer olan akranlarına yakınlaĢtırmaktadır. Çocukların akran grupları, ortak değerler ve inançlar etrafında Ģekillenmektedir (Gallaher ve ark. 2007: 32; akt. Kernan ve Singer 2013).

32

Çocuklar 5 yaĢtan itibaren akranlar arası iliĢkilerde çatıĢmaları çözmek için uzlaĢmacı sosyal davranıĢlar ve sözel olarak duygularını ifade edebilme gibi farklı stratejiler geliĢtirdikleri görülmektedir. Özellikle çocuk duygularını düzenleme becerisinde ne kadar ilerlerse akranlarıyla olan iliĢkisi de o kadar olumlu olmaktadır. Akran iliĢkileri, olumlu veya olumsuz davranıĢları içeren farklı yönelimleri olan bir iliĢki biçimidir. Bu sosyal-duygusal ayarlamalar çocuğun erken dönem akran iliĢkilerini etkilemekte ve daha sonraki akran iliĢkilerini ve sosyal uyumunda yordayıcı olmaktadır.