• Sonuç bulunamadı

WHO OKS kullanımı için kanıta dayalı bir kılavuz yayınladı (71).Mevcut klinik ve epidemiyolojik araştırmaların sistematik yorumuna dayanarak bu belge düzenli olarak güncellenir. Son olarak 2009da güncellendi.35 yaş üzeri sigara içmek(Günde 15 adetten fazla),karaciğer yetmezliği,hipertansiyon(160/110 ),derin ven trombozu,iskemik kalp hastalığı ,felç ve meme kanseri düşük doz OKS kullanımının kesin

kontreendikasyonlarıdır.

SONUÇ

Oral kontraseptifler gebelik istemeyen üreme çağındaki kadınlarda PKOSun kronik tedavisinde birden fazla amaca yönelik anahtar noktadır. literatürde OKSlerin PKOSlu hastalardaki metabolik etkilerini gösteren birkaç çalışma vardır. Bunların daha da azı RCTdir. Çalışmaların çoğu sınırlı sürede takip altına alınmış az sayıda katılımcıyı içerir. Bu nedenle çalışmanın sonuclarını etkileyecek karıştırıcı faktörler dikkate

alınamamıştır.Kontraseptiflerin oral olmayan yolla kullanımı(transdermal veya vajinal )

(72,73) ,OKSlerin antiadrojen ve insülin duyarlılığını artırıcı ilaçlar ile kombine edilmesi ve sadece progesteron içeren kontraseptiflerin (3) kullanılması gibi tedavi modalitelerinin uzun dönem riski ve yararı bilinmemektedir.

OKSler hakkındaki çelişkilerin ve litaratürdeki eski çalışmalardan kaynaklı soruların çözülmesi için büyük randomize kontrollu çalışmalara ihtiyacımız var. Daha iyi bir güvenlik profilinde olan antiandrojenik progestin içeren yeni düşük doz OKSler mevcuttur.PKOSun tedavisisinde OKSlerin uzun dönem etkisini araştıracak çalışmalar PKOSun klinik heterojinetisini ve farklı kombinasyonlardaki etkinlik ve güvenliğini de yeterince düşünerek ele almalıdır.

Farklı fenotiplerde uzun dönem güvenlik ve potansiyel değişken etkisi hakkında

çözülmemiş sorular olmasına rağmen mevcut veriler PKOSlu hastalarda uzun dönem OKS kullanımının yararlı olduğunu desteklemektedir. Fakat unutulmamalıdır ki OKS kullanımı diabet riskini özellikle insülin direnci olan obez hastalarda yükseltir. Etkili bir uzun dönem çalışma seçeneğinin sürekli gelişmesi gerekir. Bu arada WHO kılavuzunda yayınlanan OKS kullanımının kontraendike olduğu durumlar PKOS lu hastalarda gözlenmeli ,tedaviler bireyselleştilirilen tedavi hedefi ve hasta karakterine göre risk katmanlaması yapılmalıdır.

Polikistik Over Sendromu Yaşam Kalitesini Düşürür

PKOS’un özellikleri (obezite gibi) ve yaşam kalitesi arasındaki ilişki, hangi özelliğinin en çok sorun olduğu ve spesifik sorunlara( duygulanım bozuklukları gibi) yol açtığı araştırılmaktadır.

Yapılan birkaç çalışma kilo veya vücut kitle indexi (83, 84), yaşam kalitesi, rekürrent major depresyon ve sosyal fobi arasında ilişki olduğunu rapor etmiştir. Avusturalya’da yapılan bir çalışmada, PKOS ve duygulanım bozukluğu arasındaki bağlantı vücut kitle indexinin kontrol altına alınmasıyla zayıflatıldı (88-90). İki müdahale grubunda da kilo verme ile yaşam kalitesinde artış arasında ilişki bulundu (94,103). Polonya’dan bir örnekte ise daha düşük VKI skorlularda, yaşam kalitesi ile VKI arasında ilişki bulunmamıştır (81). Deneysel çalışmalar, PKOS’lu hastaların immun sisteminin bozulduğunu(büyük ihtimal obeziteye bağlı) ve immun disregulasyonun duygulanımla alakalı olduğunu söylüyor.

Yaşam kalitesinin belirleyen diğer faktörler, daha değişken sonuçlar üretiyor. Örneğin bir çalışma yaşam kalitesinin tatmin edilememiş çocuk isteği ile ilişkili bulmakta(85,86), başka bir çalışma ise olayın bununla alakalı olmadığını öne sürmektedir(83). Diğer faktörler ise ciddi sonuçlar elde etmek adına çok nadiren çalışılmaktadır. PKOS’un derecesiyle uyku bozukluğu,

anksiyete bozuklukları(fobi) ve ağrı ilişkilendirilmiştir(92). Avusturya’da yapılan bir çalışmada, kişi tarafından rapor edilen hirşutizm, kilo durumu ve infertilite, yaşam kalitesi ölçütü olarak ilişkilendirilmiştir(93).

Yaşam Kalitesine Müdahalelerin Etkileri

Müdahalelerin ana amacı kilo kaybettirmektir. Metformin ve plasebo karşılaştırıldı, 24 haftalık bir yaşam stili değiştiren bir modifikasyon programı(LMP), PKOS’lu adelosanlar ve ailelerine uygulandı. Müdahaleden sonra yaşam kalitesini etkileyen tüm alanlarda gelişme oldu. 24 Haftalık LMP’nin, fiziksel aktivite değişikliği ve hastanın seçimine göre diyet uygulaması ile PKOS’lu obez kadınlardaki etkileri çalışıldı. Aktivite ve diyet grupları arasında sexual aktivite sıklığı açısından fark olmadı ama fiziksel ve biyokimyasal sonuçlar her iki müdahalede de gelişti(104). Rastgele sadece diyet yapan PKOS’lu kadınlar, diyet ve aerobik egzersiz yapanlar veya diyet ve aerobik dirençli egzersiz yapanlarda 10uncu hafta civarlarında depresyonda belirgin azalma ortaya çıkmış aynı şekilde pek değişmeden 20 haftaya, program sonuna kadar devam etmiştir(103). Duygulanım, kilo kaybı ve menstruel problemler açısından belirgin klinik gelişme PKOS skalalarında görülmüştür. Son olarak lazer cerrahisinin bir araştırması da göstermiştir ki 5 seanslık lazer ile kıl azaltma tedavisi yaşam kalitesi skorlarını belirgin yükseltmiştir(105). Hemşirelerden oluşan PKOS’lu hastalara destek veren bir grup ile görüşülmüş ve hastalarda bilgilenmede artış, kendini izole etmede azalma ve daha fazla yapabilirlik şeklinde yaşam kalitesinde faydalar sağladığına dair bir analiz rapor edilmiştir(106).

Methodolojik ve Kavramsal Değerlendirmeler

PKOS’lu hastaların değişen psikolojik ve davranışsal bozukluklar ve düşük yaşam kalitesini temsil ettiğine dair tutarlı bir kanıt vardır. Komplike methodolojik ve kavramsal yayımlar nedeniyle var olan araştırmadan hangi PKOS’lu hastalar riskli grupta karar vermek zordur.

Prevelans tahmini yapan birçok çalışmanın araştırma için uygun bir soruşturma dizaynı yoktur. Örneğin online sitelerden bilgi toplamak veya hasta katılımcı gruplarından ,belirgin altgruplara reklam yapan (kilo verme kaygıları..) sitelerden bilgi toplamak taraflı prevelans

değerleri ve çalışmalar içinde çelişkililere neden olmaktadır. Taraflı olmasının diğer nedenleri kişisel rapor edilmesine veya sorgulayan kişilerin çalışma hipotezini biliyor olmasıdır.

PKOS’ un doğası da prevelansta etkili. Yaşam boyu PKOS’un multiple fenotipleri ve göstergeleri olduğundan bozukluklarda gelişen değişimler gözükebilir, zamanla farklı psikososyal ve semptom profilleri doğabilir. Ek olarak PKOS’un başlangıcı çok nadiren bilindiğinden, bozuklukların potansiyel özellikleri çözülemiyor. Sonuçlar gösteriyor ki, tanıdan önce hastalığın psikolojik dezavantajları mevcut(95), yaşlı PKOS’lu kadınlarda daha yüksek prevalansta zamanla güçlü reaktif etkiler ve/veya bozuklukların agrevasyonu oluyor. Güvenilir methodoloji olsa dahi, farklı kültürlerde ve ırklarda hastalığın belirtileri değişiyor(örneğin hirşutizm) ve ülke farklılıkları PKOS’la ilişkili çalışmaların sentezini güçleştiriyor.

Değerlendirmeyi yapan aletlere de dikkat edilmesi gerekmektedir, bunlar da değişik prevalans tahminlerine yol açabilir. Örneğin, subjektif öngörü ve tıbbi değerlendirme farklı sexual disfonksiyon tahminlerine neden olabilir(100,101). PKOS’lu hastalar deneysel stresörlere değişik yanıtlar vermekteler(artmış karyovasküler, hormonal yanıt, azalmış immun yanıt), fakat subjektif duygusal stres yanıt benzerdir(107). Tek PKOS’a ait yaşam kalitesini ölçen alet önemli limitasyonlara sahip. Duygulanımı sorgulayan subskalası PKOS’un spesifik özelliklerini sorguluyor(örneğin kilo problemini, infertilite problemini) ve PKOS’un duygulanım üzerine etkilerini ortaya koyuyor. VKI’nin yüksek olduğu ve infetilite problemi olan hastalarda duygulanım skorları düşük olacaktır. Diğerleri, bu PKOS’u değerlendiren aletin yaşam kalitesinden çok semptom sorguladığı, bu aletin klinik vakalarda kullanılmadan önce limitasyonlarının belirlenmesi gerektiği öngörmektedir. Bütün bunlar gösteriyor ki, prevalans tahminleri için güvenilir aralıklar oldukça geniş.

Sonuçlar

Duygusal ve davranışsal bozuklukların gerçek prevelansını bulunması için uygun dizaynlar kullanılmalıdır. Varolan araştırma, tüm PKOS’lu hastaların pskolojik taranmasını ve uzun dönem prognozu geliştirmeye yeterli desteği sağlamıyor. Problemi ve hastalığın sonuçlarını

yakalayan efektif ve kabul edilebilir methodlar mevcut, fakat tarama yöntemi ,problemi baz alan tarama( örneğin depresyon, sexual disfonksiyon) tedavinin başında yakalanabilir ve daha az masrafa yol açar. PKOS’taki psikolojik bozukluklar/düşük yaşam kalitesi için gerçek bir prevalans tahmini olmadan tarama yönteminin masrafı tahmin edilemez. Daha fazlası, depseyonun idaresi veya sexual bozukluklar, obezite ile aynı derecede sistematik olarak çalışılmıyor, bu nedenle tanımlanmış hastalar için önerilen müdahaleler kesin değil. Bazı bozukluklar için efektif tedavi yöntemleri mevcut fakat bunlar PKOS’lu hastalarda ne derece kabul edilebilir, uygulanabilir bilinmiyor.PKOS’lu obez hastalardaki yaşam biçimini değiştirmeye yönelik programlara katılımın az olması ve infertil çiftlerin düşük oranda danışmanlık alması, tarama programlarından önce müdahale gelişiminin şart olduğunu gösteriyor.

Benzer Belgeler