• Sonuç bulunamadı

Obezite yaygınlığının artışında ekonomik, sosyal, kültürel, çevresel ve politik faktörlerin yanı sıra genetik faktörler de katkı sağlamaktadır. Ekonomik aktiviteler obezite için önemlidir. Obezite artışını azaltmada vergi ve sübvansiyonlar gibi ekonomik araçlar kullanılmaktadır. Bu araçlar diğer ortak kontrol yaklaşımlarına göre daha çok etkin, esnek ve yansızdır. Ekonomik araçlar sağlık problemine sebep olan davranışları kontrol etmede etkilidir. Sigara ve alkol üzerinden alınan vergiler, fast-food gibi ev dışı gıda ürünlerine de uygulanabilir. Aktivite yapan bireylerde obezite azalmaktadır. Buna rağmen çevresel ve ekonomik değişmeler hem toplumda hem de bireylerde artan etki göstermektedir. Çünkü yoksulluk ve gıda güvencesi (food security) katkıda bulunan faktörlerdir. Toplumu aşan eğitim programları sosyoekonomik yaşam üzerinde güçlü etkiye sahiptir. Yoksulluk ve işsizlik gibi sosyoekonomik problemlerde formal ve informal eğitim çare olabilmektedir (Amarasinghe ve D’souza, 2010, s.20-21). Obezite yaygınlığını azaltacak politika önerileri şekil 2.5’de gösterilmiştir. Burada ele alınan hususlar, besin etiketlemesi ve reklam/

promosyon uygulamaları ile vergiler ve sübvansiyonlar gibi ekonomik araçlardır. Ekonomik düzenlemelerin dışında çevresel, toplumsal ve bireysel önlemler dikkate alınmıştır.

Şekil 2.5 Obezite Yaygınlığını Azaltmada Kullanılan Politika Araçları Kaynak: Amarasinghe ve D’souza, 2010, s.16.

2.8.1 Eğitim Politikası

Eğitim daha çok obeziteyi kontrol edebilmek için önerilen ve uygulanabilen bir müdahale yöntemidir. Çünkü eğitim düzeyini artırmak bireylerin bilinçlenmesine katkı sağlar. Böylece tüketiciler, tüketecekleri besin içeriği ve besin kalitesi hakkında daha bilinçli olurlar. Obezite sosyoekonomik, etnik ve kültürel gruplarda değişkenlik göstermektedir. Gıda fiyatları düşmekte, çalışma ve boş zaman aktiviteleri daha çok masa başında geçmektedir. Bu nedenle eğitim ve bilgi eksikliği tek başına obezitedeki artışı açıklayan anahtar unsur değildir. Eğitime yönelik obeziteyi azaltmak için uygulanan politikalar aşağıda açıklanan çeşitli yollarla yapılmaktadır (Philipson ve Posner, 2008, s.6-8; Nestle ve Jacobson, 2000, s.20):

 Gıda ürünlerine besin içeriğini açıklayan etiketleme uygulaması getirilmesi,  Beslenme ve aktivite eğitimi ve genel eğitim sistemine önem verilmesi,

 Medyada sağlık promosyon kampanyaları düzenlenerek toplumu daha sağlıklı gıda tüketimi ve fiziksel aktiviteye yöneltmek,

 Okul müfredatlarına beslenme ve kilo yönetimi için bilgi verici eğitimlerin konulması ve okul gıda programlarında gazlı içecek, şekerli yiyecekler ve kalorisi yüksek gıda satışlarını azaltılması, Ekonomik Düzenleme: Besin etiketlemesi, Gıda reklam ve promosyonları Ekonomik Araçlar: Şeker ve yağ vergileri, spor aletleri için vergi indirimi ve organik gıda üreticilerine sağlanan vergi indirimi ve sübvansiyonlar Çevresel Şehir Planlama Önlemleri: Taşıma sisteminde motorsuz araç(bisiklet) kullanımı Yürüyüş ve bisiklet kullanma alanları Fiziksel aktivite olanakları Toplumsal Çevresel Önlemler: Yoksulluğu azaltmak/eşitsizlik/sosyal ayrım, Toplumsal farkındalık, Medya kampanyaları/gazete/TV/ Radyo,

Çalışma yerlerinde eğitim programları,

Okullarda sağlıklı beslenme programları

Bireysel Eğitim:

Zorunlu fiziksel aktivite eğitimi,

Sağlıklı yaşam için okul çağındaki çocukları ödüllendirmek,

Sağlıklı kilo için bireysel vergi kredilendirmesi, Sağlıklı gıda, doktor kontrolü için sübvansiyonlar,

 Diyetisyenlerden destek alarak beslenme planı yapmak ve diyet alışkanlıkları için yol gösterici olmak,

 Okul, çalışma ortamlarında ve televizyon programlarında yüksek kalorili gıdaların (özellikle fast-food) reklamlarının izlenmesini yasaklamak,

 Temel ve orta eğitim düzeyinde spor programları ve fiziksel eğitim programları geliştirmek ve finansman için destek olmak,

 Yüksek risk gruplarında ve düşük gelirli grupta obezite yaygınlığı ile ilgili kültürel kampanyalar geliştirmek,

 Tıbbi ve sağlık kuruluşlarından destek almak ve daha sağlıklı beslenme prensibini ve fiziksel aktivite alışkanlıkları kazanılmasını sağlamak,

 Sağlık danışmanlık hizmetleri sunmaktır.

2.8.2 Yasaklamalar: Gıda Etiketlemesi ve Reklam

Önlemler bireylerin seçimleri üzerinde yasaklama girişimine yöneliktir. Yasaklamalar temel seçimlerde etkilidir. Bireylerin sağlığını riske sokan maddeler gıda ürünleri üzerinde etiketlenmelidir. Bu ürünlere örnek olarak alkol, sigara, boyalı yiyecekler ve trans yağlı yiyecek verilebilir. Yasaklamalar reklamlar üzerinde etkili olabilir. Tüketicinin dikkatini ve arzusunu artıracak reklamlara yasaklamaların getirilmesi gerekir. Kısaca önlemler teknolojiyi ve bireylerin kendi kontrollerini desteklemektedir. Vergiler ve tüketim yasakları daha çok saydam ve tartışılabilir bir husustur. Buna rağmen potansiyel olarak refah kaybına neden olmaktadır. Çünkü tüm tüketicileri hedef almaktadır (Sassi, 2010, s.152). Gıda etiketlemesi ve reklam kampanyalarına uygulanan yasaklamalara yönelik öneriler aşağıda verilmiştir (Nestle ve Jacobson, 2000, s.20).

 Restoran zincirlerinde menülerde besin içeriği ve kalori değerlerinin belirtilmesi gerekir,

 Gazlı içeceklerde ve alkollü içeceklerin satıldığı yerlerde ve üzerinde kalori değeri belirtilmeli,

 Taze et ve tavuk ürünlerinde besin değeri ve kalori değerleri verilmeli,

 Yüksek kalorili ve besin değeri düşük gıdaların televizyon reklamlarına kısıtlama getirilmeli. Özellikle çocukların ilgisini çekecek gıda ürünlerine kısıtlama getirmelidir.Çünkü çocuklar reklam konseptini anlamazlar. Sadece albenisine kapılırlar. Sağlıklı gıdaların tüketimi ve fiziksel aktivite davranışları için mesajlar verilmesi gerekir.

Amerika’da ortalama olarak 8-18 yaş grubu çocuklar ve yetişkinler günlük zamanlarının 3 saatten fazlasını televizyon karşısında geçiriyor. Geri kalan zamanının 3 veya 4 saati ise diğer

medya aktiviteleriyle geçiriyor. Televizyon alışkanlığı yetişkinler ve çocuklarda obezite için artan risk faktörüdür. Hükümet ve sivil toplum kuruluşları televizyon izlemeyi sınırlandıran programlar (no Tv week) uygulamaktadır. Kadının iş gücüne katılması, yemek hazırlamak için zaman tasarrufu açısından daha çok ev dışı gıda tüketimi cazip kılmaktadır. Bu faktör obezite artışında önemli olduğu için sağlıksız gıdalar üzerinde devletin uygulamış olduğu müdahale politikaları şu şekildedir:

 Gıda ürünlerinin içeriğinin izlenmesi,  Yardım önerilerinin alınması,

 Reklam ve promosyonlara sınırlama getirilmesi (özendirici gıdalar); örneğin okul, dershane gibi kurumlara yakın yerlerde reklam panolarına sağlıksız gıdaların reklamının konulması yasaklanmalıdır. Bu durum TV reklamlarına uygulanan yasakları destekleyecektir

 Diğer bir alternatif çözüm ise, yüksek rakamlı reklam vergilerinin konulması olabilir. Zararlı ürün gruplarının reklam harcamaları üzerine getirilecek yüksek vergi oranı üreticilerin pazarlama ve reklam maliyetlerini artıracaktır.

Reklam vergileri istenmeyen ürünlerin azalmasına hem de ürüne yansıyan fiyat artışları ile ürünlerin tüketiminin azalması konusunda iki yönlü yarar sağlar (Philipson ve Posner, 2008, s.6-8).

2.8.3 Gıda Fiyat Ayarlamaları

Gıda satın almada fiyat önemli faktördür. Sağlıklı gıdaların fiyatını yarı yarıya düşürmek okul kafeteryalarında ve abur-cubur makinelerinde bu ürünlerin satışını sağlamak tüketimi artıracaktır. Bu durumda hükümetin benimsemesi gereken politika sağlıklı gıdaların fiyatını düşürmek ve enerjisi yoğun gıdaların fiyatını artırmak olmalıdır. Genel olarak obezitenin artması hükümet müdehalesini zorunlu kılmaktadır. Müdahalelerin yönü sağlıklı gıdaların piyasada artışını sağlamak ve fiziksel aktivite alışkanlığı kazandırmaya yönelik olmalıdır. Bu bağlamda hükümet müdehaleleri vergiler ve/veya sübvansiyonlar yönünde olmalıdır. Örneğin sağlıksız gıdaların yani yağ oranı yüksek ve/veya kalorisi yüksek gıdaların vergisini artırmak. Ayrıca sağlıklı gıdalar için sübvansiyon uygulamalarını artırmak gerekir. Fiziksel aktiviteyi artırmak için spor klüplerinin fiyatlarını düşürmek gerekir. Bireyler üzerinde obezitenin yaratmış olduğu dışsallık etkisini azaltmak ve obezite belirli sosyal gruplarda (örneğin Amerika’da düşük gelirli ve hispanik grupta yoğunlaşması) yoğunlaşmasını önlemeye yönelik olmalıdır (Variyam, 2005, s.23).

Ekonomistler fiyat ve gelire göre bireylerin seçimlerinde değişmelerin nasıl olduğunu ve sonuçlarının neler olduğunu tahmin ederler. Ekonomistler çalışmalarında biyolojik, psikolojik

ve sosyolojik faktörler ile ekonomik koşulları birleştirmektedir. Eğer obezite seçimlerle ilişkili ise bazı faktörlerden etkilenmektedir. Bu nedenle müdahaleler obeziteyi azaltmaya yönelik olmalıdır. Bireylerin kararlarına yardımcı olmak için maliyet etkin politikalar desteklenmelidir (Variyam, 2005, s. 24). Drewnowski ve Darmon (2005) çalışmasında olduğu gibi birçok çalışmada yetersiz beslenme (yoksul beslenme) fiyat farklılığının sonucu olarak gösterilmektedir. Reel gıda fiyatları veri iken, gıda talep esnekliğinin çok küçük olmasından dolayı fiyat dalgalanması obezite problemine neden olmaktadır. Chou, Grossman ve Saffer (2004) çalışmasında obezite üzerinde fast-food ve fiyatların etkisini çalışmışlardır. Obezite ile gıda fiyatları arasında anlamlı ve ters yönlü bir ilişki olduğunu ortaya koymuşlardır.

2.8.4 Obeziteye Katkısı Yüksek Gıdaların Vergilendirilmesi

Hükümet, sağlık üzerinde olumsuz etkiye sebep olan bireysel seçimleri etkileyebilir. Bu özellikle dolaylı vergiler ve sağlıksız gıdalar üzerinden toplanan zorunlu vergiler yoluyla sağlanabilir. Vergiler, tüketicilerin ödemeye istekli olduğu zaman fiyat artışında etkilidir. Böylece tüketicilerin sağlıksız veya arzu edilmemesi gereken ürünlerin tüketimini azaltmakta veya durdurmaktadır. Temel tüketim malları üzerinden vergilerin tam etkisi fiyat talep esnekliği ile belirlenir. Esnek olmayan talep, talep edilen miktarındaki göreli değişmenin fiyattaki göreli değişmeden daha küçük olduğunu gösterir. Esnek talep bunun tam tersidir. Malların vergilendirmesinde fiyat talep esnekliği önemlidir. Vergilerin sebep olduğu fiyat değişmelerine tüketiciler nasıl tepki gösterecektir. Vergilerden dolayı sağlıksız gıdalar daha pahalı olacağı için tüketiciler tüketim kalıplarının yönünü değiştirmek zorunda kalacaktır. Böylece vergilendirme amacına ulaşır. Vergilendirilmiş ürünler için talep esnekliğine bağlı olarak tüketiciler ekstra mali külfetten kaçınacaklardır (Sassi, 2010, s.151).

Sağlıksız gıdaların tüketimini azaltmak için yağ oranı yüksek, kalorili ve şekerli gıdalara vergi uygulanmalıdır. Bunun yanı sıra meyve ve sebze gibi sağlıklı gıdalara sübvansiyon uygulanmalıdır. Yüksek vergilerin (step tax) uygulanması büyük olasılıkla bu gıdaların tüketimini azaltacaktır. Meyve ve sebzelere uygulanan sübvansiyonlar ise satışları daha da artıracaktır. Bu yolla bireylerin vergi duyarlılığı sağlamış ve işverenlerin kilo yönetim programına katılımı cesaretlendirilmiş olur (Nestle ve Jacobson, 2000, s.20). Gıda seçiminde fiyat azaltma stratejisi, düşük maliyette üretilen ve kalori değeri yüksek gıdaların seçimini artırmaktadır. Önceki çalışmalarda önerilen vergi gibi ekonomik araçlar yaşam tarzı davranışlarının değişmesine neden olmaktadır. Buna alkol ve sigara tüketimi örnek verilebilir (Amarasinghe ve D’souza, 2010, s.17). Enerjisi yoğun abur-cubur (snack gibi) sağlıksız gıdalar üzerinde vergi uygulanmaktadır. Amerika’da 19 eyalet ve yerleşim yerinde gazlı içecekler, şekerlemelerden, snack gıdalardan (patates cipsi, vb) vergi alınmaktadır. Bu

vergiler toptancı veya perakendeci seviyesinde üretim hacmi başına tüketim vergisi veya satış fiyatının yüzdesi olarak satış vergisi olarak alınmaktadır (Kuchler, Tegene ve Harris, 2004, s.2-3). Buna rağmen, küçük ve ad-valorem vergi (katma değer vergisi) tüketicilerin beslenme alışkanlığına göre farklılık göstermemektedir. Sağlık sonuçları ve besin kalitesi üzerinde çok küçük etkisi vardır. Fakat küçük vergilerden oluşan tatmin edici gelir, eğitim programlarında kullanılabilmektedir. Bu nedenle fast-food ve snack ürünlerinin vergilendirilmesi desteklenmektedir. Uygulanan vergi politikasının etkisi daha çok düşük gelirli ailelerde hissedilmektedir. Gelişmekte ülkelerde problemin çözümü için stopaj gibi kısa dönem etkisi olan vergilere başvurulmaktadır. Oysa gelişmiş ülkelerde bu durum kısa dönem için problem değildir. Vergilendirilmiş alkollü içecekler alkol tüketiminin sosyal maliyetini azaltmaktadır. Eğer alkol tüketiminin yaratmış olduğu etkiler çok büyük görülüyorsa ki öyle, bu durumda yüksek vergilerin uygulanması doğru sonuç gibi görünmektedir. Aslında hem fiyat hem de reklam politikaları ikama edilebilir ve alkol tüketimini azaltmak için kullanılabilir. Obezite üzerinde alkol tüketimi gibi sigara içmenin etkisi tutarsızdır. Sin vergiler (sin tax) ekonomik maliyetleri etkileyerek ekonomik fayda sağlamaktadır. Vergilere aşırı yüklenilmesi (marginal excess burden) refah kaybına (veya kazancı) yol açmaktadır. Eğer obezitenin marjinal dışsal maliyetleri vergilerin marjinal artışından büyükse, vergilerin kullanımı toplumda “pareto iyileştirme (pareto improvement)” etkisi yaratmaktadır. Bundan dolayı obezitenin kontrolü için vergi gibi ekonomik teşviklerin kullanımı önemli araştırılması gereken bir konudur (Amarasinghe ve D’souza, 2010, s.18-20).

Hükümet politikaları bireylerin tüketim seçimlerini etkileyebilir. Obezite oranlarında artışa neden olan kilo kazanımına katkı sağlayan belirli gıda ürünlerine vergi uygulanmaktadır. Amerika’da eyaletlerin 2/3’ü gazlı içecekler için tüketim ve satış vergisi uygulamaktadır. Kamu sağlığını iyileştirmek, gelirleri yükseltmek ve bu ürünlerin tüketimini azaltmak hedeflenmektedir. Yapılan çalışmalara göre vergi oranlarında %1’lik artış BKI ‘inde 0.003’lük azalmaya neden olmaktadır. Fakat vergilerin etkisi demografik gruplar arasında farklılık göstermektedir. Block (2004) çalışmasına göre, son 10 yılda gazlı içeceklerin enerji alımına katkısı %7’dir. Şeker oranı oldukça yüksektir. Bu durum kilo artışına ve obezite artışına katkı sağlamaktadır. Ayrıca fiyat mekanizmasına bağlı olarak tüketim davranışlarını etkilemektedir. 1920’lerde gazlı içeceklerden alınan vergiler gelir oluşturmak için alınırdı. Şimdi ise obezitedeki artışı kısıtlamak için uygulanmaktadır. Gazlı içeceklerde vergi artışı obeziteyi nasıl etkilemektedir (Fletcher ve ark. 2010, s.24-25):

 Vergi artışları ürünün fiyatının artmasına neden olduğu için tüketiciye yüklenmektedir.

 Daha yüksek fiyatlar gazlı içeceklerin tüketimini azaltmaktadır.

 Tüketimde azalma obeziteyi azaltacaktır. Burada sorulması gereken vergilerin obezite üzerinde etkili olup olmadığıdır.

Yapılan araştırmalarda vergilerin gıda tüketimini azaltığı söylenmektedir. Örneğin Kuchler ve ark. (2004) çalışmasında abur-cubur yiyeceklerde %20 vergi oranının abur-cubur (snacks) ve cips gibi yiyeceklerde yıllık olarak 830 kalori eşdeğerinde tüketimde azalmaya neden olduğunu vurgulamışlardır. Zheng ve Kaiser (2008) çalışmasında gazlı içeceklerin fiyat talep esnekliğini -0.15 olarak hesaplamıştır. Gazlı içeceklerin vergisinde %10 luk artış gazlı içeceklerin tüketimini %1.5 azaltacağını göstermektedir. Bulgulara göre gazlı içeceklere uygulanan vergiler tüketimi azaltmakta ve bu süreç obeziteyi azaltmaktadır. Hükümetin tarım programları destekleme politikaları şekerli ve sağlıksız gıda üretimini özendiren mısır şurubu gibi ürünlerin üretimini sınırlayabilir. Tarım teşviklerinin işlenmiş yüksek kalorili gıda üretimini arttırdığı gözlenmektedir. Mısıra verilen teşvik mısır şurubu üretimini artırır ve fiyatı düşen şurup abur- cubur fiyatlarını aşağı çeker ve sağlıklı ürünlerin üretimini azaltıcı etki yapar (Fletcher ve ark. 2010, s.25-30).

2.8.4.1 Gıda Ürünlerine Uygulanan Vergilerin Sakıncaları

Uygulanan vergilerin zenginlerden çok yoksul kesimi etkilediği kanıtlanmıştır. Çünkü hangi gıdalara uygulanacağı net olarak belirlenmediği için yağ içeriyor diye süt ve süt ürünlerine uygulanan vergiler bu ürünlerin fiyatını artırdığı için yoksul kesimde bu ürünlerin tüketimini azaltacak ve sağlıksız beslenmeye neden olacaktır (Leicester ve Windmaijer, 2004, s.15). Gıdaya uygulanan vergi sorunu teorik olarak daha geniş ve karmaşıktır. Bazı gıdalara vergi uygulanırken bazılarına uygulanamaz. Hangi ürün grubuna vergi uygulanacağının belirlenmesi etkin vergi rejimi oluşturulmasında önemlidir (Eltson ve ark., 2007, s.174). Ancak sağlıksız gıdaların tüketimini engellemek için alınan vergilerin hâsılatı, sağlıklı gıdaların tüketimini artırmayı teşvik etmek için kullanılıp denge kurulabilir. Örneğin yağlı patates cipslerine, şekerli meşrubatlara konulacak “yağ vergisi” ya da gıdayı üretenlere getirilecek üretim vergisinden elde edilecek vergi hâsılatı sağlıklı gıda üreticilerine sebze ve meyve üreten seralara, çiftçilere maliyetleri düşürecek şekilde ücretsiz mazot ve tohum desteği alarak verilebilir. Ayrıca obezite ile mücadele sürecinde abur-cubur ürünlerin tüketimini azaltmak için uygulanan “yağ vergisi” ile sağlanan kamu gelirleri yine obezite ile mücadelede kullanılabilir. Düşük gelirli kesime olumsuz etki edecek sağlıksız gıdalardan alınan bir gıda vergisi ancak eş zamanlı olarak sağlıklı gıdaların sübvanse edildiği uygulama ile etkili olabilir. Ayrıca hangi gelir grubuna ne ölçüde kazanım sağladığı açık değildir. Bu nedenle uygulanan politikalar sürekli olarak değerlendirilmesi gerekir (Yaniv ve ark., 2009,

s.823). Diğer taraftan obeziteyi azaltma politikası olarak gazlı içecek vergilerinin etkinliği, gazlı içeceklerin ikame mallarının elde edilebilirliğinden ve çapraz fiyat esnekliğinden etkilenecektir. Sağlıksız gıdalara uygulanan vergi tüketim seviyesini azaltabilir. Ancak düşük gelirli gruplarda ikame mallara yönelmeye neden olabilir (Drenowski ve Darman 2005, s. 265-273). Schroeter ve ark. (2008) çalışmasında vergilerin artmasının obezitenin azaltılmasında etkisinin düşük olabileceğini vurgulamıştır. Çünkü benzer kaloride gazlı içecekleri ikame edecek başka bir içecek tüketirlerse etki daha az olur. Yüksek enerjili gıdalara uygulanan vergiler aslında aşırı tüketimi engellemede uygun bir araç olabilir. Ancak bu etkili bir çözüm yöntemi olamayadabilir. Çünkü bu tür gıdaların tüketimi bağımlılık yarata bilir (coca-cola), bu gıdaları tüketenlerin fiyat değişimlerine karşı gösterdikleri talep esnekliği düşük olabilir. Obez bireyler bu nedenle bu tür gıdalara vergi uygulansa bile satınalma konusunda istekli olabilir veya ikame mal tercih edebilir (Nederkoorn ve ark., 2011, s.760). Oysa gıda üzerine vergi koymak yerine fast-food restoran zincirlerine vergi konulabilir. Benzer şekilde abur-cubur makinelerine, gıda reklamlarına vergi uygulanabilir (Eltson ve ark., 2007, s.174). Gıda ürünlerine tek düze vergi uygulanma sürecinde tüketicilerin fiyata duyarlı olmasına bağlı olarak her ek vergi durumunda tüketim azalacaktır. Bu nedenle hangi tür gıdaya vergi uygulanması gerektiği önemlidir (Drenowski ve Darman 2005, s.265-273). Sağlıksız gıdalara vergi uygulanmasında ( Eltson ve ark., 2007, s.183-185);

1. Gıdanın içeriği ya da bileşeni vergilendirilebilir (mısır şurubu gibi). Buda ürünün fiyatını yükseltir. Bu tür bir verginin başarısı tüketicinin nasıl bir tepki verdiğine bağlıdır. Sonuç olarak bu tür vergi uygulanması ile sağlıklı gıdaların tüketimi (daha az vergi alınan) artırılabilir.

2. Uygulamada karşılaşılan olası güçlük süt ve tereyağı gibi sağlıklı olup yağ oranı yüksek gıdaların yüksek vergi dilimi içerisine girmesi ve tüketimlerinin ağır vergiden dolayı azalmasıdır.

3. Vergi oranlarının belirlenmesinde sağlığa zarar veren ürüne daha yüksek vergi oranı uygulanmalıdır. Bu kategorinin belirlenmesi açısından zor olsada avantajlı bir yöntemdir.

2.9 Dünyada ve Türkiye’de Obezite ile Mücadelede Uygulanan Hükümet Politikaları