• Sonuç bulunamadı

Devlet müdahalelerinin amacı, obeziteyi azaltmak için uygulanan savunma yöntemi geliştirmek, obez bireylerin normal kilolu bireylere negatif mali dışsallık yüklemesini önlemek veya telafi etmektir (Yaniv ve ark, 2009, s.825). Artan obezite sorunu mali dışsallıklara, bilgi eksikliklerine ve bireylerin rasyonel davranmaması gerekçelerine dayanmaktadır. Bu gerekçeler devlet müdahalelerinin gerekliliğini göstermektedir (McKinnon, 2009, s.172). Tam rekabet piyasası koşulları altında obezite dışsal neden değildir. Eğer obezite maksimum fayda sağlamanın bir sonucu ise, hükümetin araya girmesi için bir neden yoktur. Aslında, eğer bu durum varsa, refah kaybı söz konusu değildir (Mann, 2006,s.

8-9). Sosyo demografik ve çevresel koşullar obezitenin nedeni olarak dikkate alındığında bazılarına göre obezite piyasa başarısızlığının sonucudur. Örneğin Finkelstein ve ark., (2003) çalışmasında ABD’de obezite ile ilgili tüm sağlık maliyetlerinin yarısının toplum tarafından karşılandığını ortaya koymuştur. Bu sonuca göre obezite dışsallık yaratmaktadır. Bireylerin refahının iyiye gitmesi için piyasa başarısızlığının azaltılması hedeflenmelidir. Piyasa başarısızlığı şu durumlarda meydana gelmektedir:

1) Piyasa başarısızlığı bireylerin karar vermesi için gerekli bilgilerin sağlanmaması durumunda meydana gelir (asimetrik ve eksik bilgi).

2) Bireylerin kararlarının sonuçları, dolaylı olarak diğer kararlarını etkilediği zaman meydana gelir. Çünkü bireyler kısıt altında en iyi kararı vermeyi amaçlamaktadır. Araştırmacılar potansiyel olarak iki düzenleme tanımlamışlardır. İlki, bireylerin seçimleri üzerinde en iyisini yapmaları için düzenleme getirlmesidir. Örneğin, gıda ürünlerinin fiyatları ve besin içerikleri ile ilgili bilgilerin verilmesi. İkincisi, vergi yoluyla gıdaların maliyetlerini artırmak veya gıda sübvansiyonları azaldığı zaman bireylerin nasıl tepki vereceği konusuyla ilgili düzenleme getirilmesidir. İki temel piyasa başarısızlığı politika müdahalelerinin gerekçesini oluşturmaktadır. Bu piyasa başarısızlığının ilki, bireylere yeterli düzeyde sağlık bilgilendirmesi yapılmamasıdır. İkincisi, obezitenin sağlık maliyeti genellikle vergi mükellefleri tarafından üstlenilmektedir. Bu durumda yağ vergileri (fat taxes) kullanılması önerilmektedir (Just ve Payne, 2009, s.48-49).

Ekonomik koşullar, bireyin seçimlerini ve piyasa dinamiklerini oluşturan çevresel etkileşimleri açıklar. Bireylerin yaşam tarzı seçimlerinde piyasa mekanizmaları bazen başarısız olabilir. Obezite bu hataların sonucudur. Piyasa başarısızlığına en iyi örnek bilgi eksikliği ve/veya başarısızlığıdır. Tüketilen gıdanın besin içeriği, ne kadar tüketilmeli yani porsiyon genişliği, tüketilen gıdanın kalori değeri hususunda bireyler bazen eksik bilgiye sahiptir. Bilgi eksikliği sağlıksız davranışların oluşmasına katkıda bulunmaktadır (Sassi, 2010, s.34).

Bireylerin tercihleri değişik yollarla etkilenmektedir. Eğitimle ilgili önlemler yaşamın erken yaşlarında başlamalıdır. Eğitim ailelere ve okullara bırakılmalıdır. Önlemler ikna edici olmalıdır. Tüketicilerin bilgi sahibi olması seçimleri etkilemektedir. Bilgi eksik olduğu zaman ürün arz edenler ile tüketiciler arasında asimetrik bilgi söz konusu olur. Hükümet bilgi dengesizliğini düzeltmek için araya girebilir. Örneğin çocuk obezitesinde çok ağır düzenleme uygulanmaktadır. Bu tür düzenlemeye çocuklara yönelik olarak fast-food ile ilgili televizyon reklamlarında kısıtlamaların getirilmesi örnek verilebilir. Bireylerin seçimiyle ilgili olarak

müdahale derecesi değişkenlik göstermektedir. Önlemler bireylerin seçimlerini etkilemek amacıyla oluşturulmaktadır. Bunu bilgilendirme ve eğitimle sağlanmaktadır. Eğer toplumda bireylerin bilgi eksikliği varsa, hükümet ve diğer kamu otoriterleri özellikle tüketicileri mesaj vererek desteklemelidir. Önlemlerin amacı seçimleri etkilemektir. Bu bilgi yoluyla, eğitimle sağlanır (Sassi, 2010, s.149).

2.6.1 Piyasa Başarısızlığının Nedenleri Rasyonellik ve Dışsallık

Bireyler rasyonel seçim temelinde, daha az fiziksel aktivite yapmaya karşın daha fazla gıda tüketmeyi tercih ederler. Bu şekilde yaşam beklentilerini maksimum tutmak isterler. Eğer bireyler bu kararlarının sonucunda tüm maliyetlere katlanmazlarsa tüketimleri optimum seviyenin üstünde olur ve obezitenin yaratmış olduğu toplam maliyeti toplum karşılar ve bu durum dışsallığa neden olur. Obez bireyler sağlık sigortalarının tüm maliyetine katlanmazlar. Ayrıca obez bireyler toplumdan da dışlanırlar. En belirgin örnek istihdam piyasasında obez bireylerin daha az tercih edilmesidir. Ayrıca obezite için sağlık sigortaları obezler için daha yüksek maliyetlidir. Obez bireylerin obez olmayan bireylere göre ortalama yaşam süresi yaklaşık 9 yıl daha azdır (McCormick ve ark., 2007, s.162-164). Rasyonel karar mekanizmasına sahip bireyler obez olmayı kabul ettikleri için, bu bireyler obez olmayan bireylere maliyet yüklemektedir. Bir bireyin yüksek sağlık harcaması varsa bunu tüm sağlık sigortasına dahil bireyler karşılamaktadır. Böylece obezitenin yüksek tedavi masrafı tüm sigorta üyeleri tarafından paylaştırılmaktadır. Bu sonuç obez olmayan bireylere negatif dışsallık yüklemektedir. Bu nedenle ekonomik yapının obez bireylerin neden olduğu negatif dışsallıkları ve ek maliyetleri gidermesi gerekir. Eğer devlet bu maliyetleri üstlenmezse bu maliyetleri toplumun diğer kesimi, özel sağlık sigortaları ve sosyal güvenlik sistemi üstlenmek zorunda kalacaktır. Sağlık sigortasında obeziteden kaynaklanan kayıplar iki durumda ortaya çıkmaktadır. İlki, obez olmak zayıflara göre sağlık harcamalarını artırmaktadır. İkinci olarak, sağlık sigortasına sahip olmak bireylerin beslenme alışkanlıklarını ve fiziksel aktivite alışkanlıklarını değiştirmesine neden olmaktadır. Diğer bir yaklaşım ise işverenler tarafından karşılanan sağlık sigortalarında obez bireyleri ücret cezalandırmasına tabi tutmaları tavsiye edilmektedir. Yasal kısıtlar altında obez çalışanlara sağlık sigortası daha yüksek sigorta ücreti yüklemektedir. Bu kısıt aslında işverenlerin sağlık sigortasında riski paylaşmaktan kaçınmasına yol açmaktadır (Bhattacharya,2008, s.4).

Vergiler, bireylerin seçimini değiştirir. Politikacılar için sağlık harcaması içinde obezite maliyetinin ne kadar olduğu önemlidir. Obezite özellikle işgücü piyasalarında ve sağlık sigortalarında etkinsizlik yaratmaktadır. Genel olarak toplumda riskler farklı olmasına rağmen

bireyler aynı sigorta primini ödemektedir. Bu durum bazı bireyler için pozitif sübvansiyon diğerleri için ise negatif sübvansiyon yaratmaktadır.

Dışsallığa neden olan sübvansiyonlara karşı bakış açısının değişmesi gerekir. Yukarıdaki eşitlikte dışsallığın büyüklüğü sigorta sübvansiyonları ile orantılıdır. Bu oran tüketimin marjinal faydası ile çarpılır. Bunun nedeni özel malların tüketimindeki değişikliktir. Dışsallık için önemli bir koşul, obezlerin obez olmayanlara göre daha yüksek yaşam maliyetine maruz kalmalarıdır. Yaşam süresince obezler, obez olmayanlara göre daha yüksek harcama yaparlar. Sigortanın dışsallığı sigorta sübvansiyonlarının önemine ve sübvansiyonlara karşı davranışın önemine (tepkisine) bağlıdır (Brunello ve ark., 2009, s.572-573; Faulkner ve ark., 2011, s.2).

 Eksik Bilgi ve Eğitim

Eğer bireyler beslenme, kilo, fiziksel aktivitenin yaratmış olduğu riskin nedenlerinin ve sonuçlarının ne olacağını bilmezlerse, refah düzeylerini maksimize etmede rasyonel karar veremeyebilirler. Eksik bilgi birçok formda olabilir. Bireylerin gıdaların besin içeriği ve kalori değeri, alınan kilonun bireyin sağlığı üzerindeki riski ve kronik hastalıklara yol açacağı hususunda bilgilerinin olmaması bunlardan bazılarıdır (McCormick ve ark., 2007, s.162-164). Tam rekabet piyasasının temel varsayımlarından birisi de tüketicilerin ürün satın alırken tam bilgi sahibi olduğu varsayımıdır. Tam bilgiye sahip tüketiciler, özellikle farklı gıda tüketmek için gelecekteki kiloları, sağlıkları, istihdamları ve yaşam süresi ile gıda tüketiminden sağlayacakları tatminler arasında bağlantı kurarlar. Uzun dönemde bireylerin farklı özellikleri düşünüldüğünde tam bilgiye sahip oldukları şüphelidir. Eksik bilgi, obezite ile sağlık arasındaki ilişkiden ziyade gıda tüketimi ile obezite arasındaki ilişki sorunudur. Sağlıksız gıdalardan alınan vergiler aşırı gıda tüketimine neden olan belirsizliği ortadan kaldırmada yetersizdir. Çünkü bu tür vergiler bu ürünlerin tam bilgiye sahip tüketiciler tarafındanmı, yoksa eksik bilgiye sahip tüketiciler tarafındanmı tüketildiğine duyarsızdır. Hükümetler için en acil girişim aşırı gıda tüketimi ve uzun dönemdeki negatif getiriler arasında bağlantının sağlanması ve bu bilgilerin topluma aktarılmasıdır. Bunu ancak sağlık kurumları (halk sağlığı), eğitim ve reklam yolu ile tüketicilere aktarılabilir (Bhattacharya,2008, s.5-6 ). Fiyat, kalite ve elde edilebilirlikleri konusunda eksik bilgiye sahip olmak obezite üzerinde etkilidir. Gıdaların besin içeriğini ve enerji değerini bilmek önemlidir. Bu bağlamda hükümet besin içeriği ve kalori değerlerini gıda etiketlerinde belirtmeleri hususunda gıda üretim firmalarını

mecbur tutmaktadır. Ayrıca hükümet, bireyleri fiziksel aktivite yapmaları için bilgilendirmesi gerekir. Politika yapıcılar obezite artışını önlemek için bireylerin bilgi gereksinimini gidermeyi ve davranış kısıtlaması gerektiğini düşünmekte ve teşvik etmektedir. Davranış kısıtlaması üç grupta ele alınmaktadır: Rasyonalite sınırlandırması, irade gücüne sınırlandırma getirme ve bireyin kendi ilgilerine sınırlandırma getirilmesidir (Crowle ve Turner, 2010, s.16- 17).

Maliyetlerin Farkında Olmama

Birçok işveren obezite ile ilgili maliyetleri azaltmaya yönelik teşvik sağlayabilir. Prensip olarak hükümet bu çarpıtmaların doğru sonucunu bulmaya çalışmalıdır. Hükümet müdahaleleri eksik bilginin giderilmesi yönünde olmalıdır. Obezitenin neden olduğu sağlık riski hakkında bilgilendirme yapılmalıdır (McCormick ve ark., 2007, s. 162-164).

Tutarsız Zaman Tercihleri

Bireylerin rasyonel karar vermediği durumda hükümet bireylerin beslenme, aktivite ve kilo kontrolünde araya girmesi gerekmektedir. Bazı gıdalar bağımlılık yapmakta ve bu nedenle bireyler kendini kontrol etmesi konusunda problem yaşamaktadır. Zaman kullanımında bireyler karar verirken rasyonel davranmamaktadır. Bireyler için davranış sınırlaması veya bilgili ve bilinçli olmak aslında tüketicilerin gıda tüketim kalıplarında ve fiziksel aktivite yapma kararlarında etkilidir. Fakat hükümetler bu konularda yeterli müdahaleler yapmamaktadır.