• Sonuç bulunamadı

Baba, Oğul ve Kutsal Roman

1. BÖLÜM

2.5. Baba, Oğul ve Kutsal Roman

2.5.1. Romanın Tanıtımı

Baba, Oğul ve Kutsal Roman, Murat Gülsoy’un 2012 yılında ilk baskısı yapılan beşinci romanıdır. 2013 yılında ‘Notre Dame de Sion Edebiyat Ödülü’nün sahibi olan roman, Can Yayınları tarafından şu şekilde tanıtılmaktadır: “Yüzü olmayan adam rollerine çıkıyorum artık. Bu saatten sonra, karanlıkta her şey, her şeye dönüşebilir.

Ay ışığı vurduğunda bir garip Âdem. Karanlıkta yüzü olmayan adam. Daktilonun gırtlağını sıkıyorum. Babamdan kalma. Baba, oğul ve kutsal roman adına, diye haykırarak saldırıyorum yazmaya. Yaşlı metal bacaklar titriyor. Üst üste basıyor a ve e harflerini. Âdæm çıkıyor siyah maddeden pırıl pırıl. Ara tür. Melez. Parçalı bir resim.

304 Gülsoy, M., a.g.e., 38.

Murat Gülsoy okurları bilir: Âlemler Süreklidir. Zamanda kaybolan Tanpınar, oyunda kaybolan Oğuz Atay, rüyada kaybolan Borges, şehvette kaybolan Nabokov, davasında kaybolan Kafka, kendi hikâyelerinden kaçıp gelen Olric, Gollum, Doktor Ramiz ve daha pek çok yaratıcı ruh, Baba, Oğul ve Kutsal Roman’ın labirentinde birbirlerini arıyorlar.

Murat Gülsoy bu romanında kurduğu fena halde eğlenceli ve kendine özgü âlemde, hem büyü yapmaya hem büyü bozmaya davet ediyor okurlarını. Karanlığın aynasına koyu bir ironiyle, acımasız bir yalınlıkla güle oynaya giriyor, kırıp parçalarına ayırdığı bir hayatı gözlerimizin önüne seriyor. Baba, Oğul ve Kutsal Roman, edebiyatın başkalarının hayatlarına kaçıp saklanmanın değil kendi dehlizlerinde dolaşmanın bir yolu olduğuna inananlar için…” 305

2.5.2. Roman Hakkında Yapılan Değerlendirmeler

Metin Celal, roman hakkında şunları söyler: “Murat Gülsoy’un Baba, Oğul Kutsal Roman’ı düşle yaşamın, kurmaca ile gerçeğin birbirine karıştığı bir anlatı.

Hayat, zaman, ölüm, gerçeklik, kurmaca gibi temel kavramları tartışmaya açan bir roman.” 306

Sarphan Uzunoğlu’nun roman hakkındaki yorumu ise şu şekildedir: “Baba, Oğul Kutsal Roman orta yaşlı bir erkeğin tüm endişelerini bir arada barındırıyor.

Aklından çıkaramadığı, belki de çıkarmadığı, bir aşkı (bir erkeğin kendini nasıl kullandırdığı ya da bir kadının acısından nasıl faydalanmak istediğini) gözler önüne seriyor. Yıllar sonra ortaya çıkan ‘umutsuz aşkından’ hayatta sahip olamadıklarını bekliyor: Bir çocuk, bir sevgili, şefkatli bir sevişme vs. Sonuncusu konusundaki ihtirasını en çok da Gollum dışa vuruyor.” 307

Göksan Göktaş ise Gülsoy’un Türk ve dünya edebiyatından önemli isimlere romanında yer vermesine değinir: “Türk edebiyatının en farklı ve başarılı

305 Gülsoy, M. (2015). Baba, Oğul Kutsal Roman. Istanbul: Can Yayınları

306 Celal, M. (2012). “Baba, Oğul Kutsal Roman”. Cumhuriyet Kitap

307 Uzunoğlu, S. (2012). “Murat Gülsoy, Edebiyat ve Kutsal Ruh”. Evrensel

kalemlerinden biri olan Murat Gülsoy’un yeni romanı ‘Baba, Oğul ve Kutsal Roman’dan bahsediyoruz… Gülsoy’un kendine özgü mizahi diliyle, neredeyse dünya edebiyatının hatırı sayılır bütün ustalarına selam çakarak yazdığı roman, yazarın da sık sık anlatığı gibi “yazarken yaşanan, yaşarken yazılan” bir roman olmuş biraz da.”

308

Erdem Öztop ise Gülsoy’la gerçekleştirdiği bir söyleşinin başlangıcında şunları dile getirir: “Murat Gülsoy, yeni romanı Baba, Oğul ve Kutsal Roman’la okurların karşısına çıktı. Çağdaş Türk edebiyatının önemli temsilcilerinden Gülsoy romanında, orta yaşını geçmiş, orta halli bir yazarı başkahraman ve anlatıcı yapıyor.

Başkahramanımızın etrafınıysa kendinden oldukça genç bir kız ve eski sevgili çevreliyor. Geçmişle günümüz arasındaki gelgitler, erkek olma halleri, kadınlar üzerinde kurulması gereken muhtemel iktidar kavramı, ilişkiler…“ 309

2.5.3. Özet

“Orta yaşlarda bir yazar olan isimsiz başkahraman, bir sabah polisler tarafından hiçbir şey söylenmeden gözaltına alınır. Üniversite yıllarındaki sevgilisi Asena, balkondan düşmüştür ve komadadır. Yarım saat önce birlikte görülmeleri şüpheleri yazar/kahramana yöneltir. Gözaltında bekleyen yazar/kahraman son bir haftadır yaşadıklarını düşünmeye başlar. Her şey haftanın ilk günü başlamıştır. O gün hem Merve’yle tanışmış, hem de eski sevgilisi Asena ile yıllar sonra tekrar karşılaşmıştır.

Her sabah olduğu gibi köpeği Kıtmir’le Aşiyan’dan Hisar’a doğru yürüyüş yapan yazar/kahraman haftanın ilk günü yine böyle bir gezinti sırasında Merve ile tanışır. Merve, Robin adında bir köpeği olan, on dokuz yaşında bir lise öğrencisidir.

Dış görünüşü ile Nobakov’un “Lolita”sını andıran Merve’nin elinde yine aynı yazarın

“Karanlıkta Kahkaha” kitabı vardır. Kitap ve edebiyat üzerine sohbet ederler. Bu

308 Göktaş, G. (Mayıs, 2012). “Yekpare Geniş Bir An”ın Peşinde”. Yeni Aktüel

309 Öztop, E. (2012). “Deneysel Edebiyat İnsanı Tekrara Düşmekten Korur”. Cumhuriyet Kitap

sohbet sonraki günlerde de devam ederek rutin hale gelir. Bir yandan köpeklerini gezdirirler, bir yandan da sohbet ederler. Merve, yazar/kahramanda bir takım cinsel duyguları uyandırır ve ona eski sevgilisi Asena’nın gençliğini hatırlatır. Anne ve babası yurtdışında olan Merve, dedesiyle yaşamaktadır. Dedesi ise günlerce uyuyan ve rüyalarının içinde yaşayan birisidir. Başkalarının rüyalarına girme gibi bir yeteneği de vardır. Bu konu yazar/kahramanın ilgisini çeker. Yazar/kahraman, aynı gün içerisinde, “edebiyat ve mimarlık” ilişkisi üzerine bir konuşma yapmak için İstanbul Teknik Üniversitesi’ne gider. Burada eski sevgilisi Asena ile karşılaşır.

Yazar/kahraman üniversite yıllarında Asena ile yaşadığı travmatik ilişki yüzünden ondan uzak durmak ister. Fakat yarım kalan arzularını engelleyemez ve Asena’nın telefon numarasını alır. Asena ertesi gün, yardıma ihtiyacı olduğunu söyleyerek yazar/kahramanı evine çağırır. Yazar/kahraman, gecenin sonunda onunla birlikte olmaktan korkar ama aynı zamanda bunu ister. Fakat Asena’nın kendisini çağırış amacı farklıdır. Kardeşi Emir’in hayatından endişe etmektedir ve ilişkileri kopmak üzere olduğu için yazar/kahramandan onunla konuşmasını ister. Yazar/kahraman, Emir’i bulduğu barda, onunla birlikte bir kavgaya karışır. Daha sonra olanları anlatmak üzere Asena’nın evine gider. Daha sonra Asena’nın dudaklarına kondurduğu öpücükle sarsılarak evine döner. Ertesi sabah polis onu cinayete teşebbüs sebebiyle gözaltına alır. Emir, Asena’nın kardeşi değil oğludur. Polis, yazar/kahramanın Emir’in babası olduğu gerçeğini öğrendikten sonra Asena’yı öldürmeye çalıştığını düşünür.

Olaylar buradan sonra rüyaların da işin içine girmesiyle karmaşık hale gelir.

Yazar/kahraman, romanın başından beri sık sık karışık ve sıkıntılı rüyalar görmekte ve kalp çarpıntılarıyla uyanmaktadır. Bu rüyalar gözaltında da devam eder. Sorgu arasında uykuya dalan yazar/kahraman, rüyasında Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü romanından kahramanlarla bir aradadır. Köpeği Kıtmir ise Doktor Ramiz’in kılığına girmiş konuşmaktadır. Doktor Ramiz, yazar/kahramana, şuuraltında iki kadını birleştirdiğini söyler. Daha sonra Merve’nin dedesi gelir ve ona Merve’den uzak durmasını söyler. Yazar/kahraman ise Asena’nın bu durumda olmasından onu sorumlu tutar. Eğer onu kurtarırsa Merve’den vazgeçeceğini söyler. Merve’nin dedesi bu durumu istemeyerek de olsa kabul eder. Yazar/kahraman uyandığında polisler

yanına gelir. Asena komadan çıkmış ve kimsenin onu itmediğini, kendisinin düştüğünü söylemiştir. Polisler onu Asena’nın yanına götürür. Asena, ona Emir’in annesi olduğunu söyler. Yazar/kahraman çocuğun kendisinden olduğundan şüphelense de acı gerçeği Asena söyler, Emir’in babası Asena’nın, kendisini uğruna terk ettiği “evvel ezel aşkı” Teo’dur. Yazar/kahraman, kendini yine çok kötü bir durumun içinde bularak oradan uzaklaşır.

Ertesi sabah Kıtmir’i gezdirmek için dışarı çıktığında Merve’yle karşılaşır ve dedesinin öldüğünü öğrenir. Merve ise ailesinin yanına Japonya’ya taşınacaktır.

Roman daha sonra mektup şeklinde devam eder. Bu mektup, yazar/kahramanın eski sevgilisi Zuhal’e yazılmıştır. Yazar/kahraman, geceleri gördüğü rüyalar yüzünden kalp çarpıntılarıyla uyandığı için, psikoloğa gider. Psikolog ona aklına gelen ilk kişiye bir mektup yazmasını söyler. O da eski sevgilisi Zuhal’i seçer. Bu mektupta anlatılanlar bir önceki bölümde yazılanların aslında yazar/kahramanın kurguladığı bir roman olduğunu ortaya çıkarır. Merve aslında onun parkta sadece köpeğinin adını öğrendiği bir kızdan ibarettir. Ona Merve ismini veren, ona bu hayat hikâyesini yazan yazar/kahramandır. Yıllar sonra karşısına çıkan orta yaşlı Asena da yazar/kahramanın bir kurgusudur. Yazar/kahraman, geçmişinde yaşadığı ve hayatını etkileyen kadını, geçmişiyle yüzleşmek için yıllar sonra bir roman kahramanı olarak hayatına yeniden almıştır.” 310

2.5.4. Yapı

2.5.4.1. Olay Örgüsü

Yazar/Kahraman - Asena Arasındaki İlişki: Yazar/kahraman ve Asena arasındaki ilişki romanın ilk ve en önemli olay parçasını oluşturur. Asena, yazar/kahramanın üniversite yıllarında bir yaz boyunca dolu dizgin bir birliktelik yaşadığı eski sevgilisidir. Fakat yazarın hisleri tek taraflıdır. Asena, aslında Teo’yu sevmektedir. Öyle ki, yıllar sonra bile ondan “evvel ezel aşkım” diye bahseder.

310 Melan, M. (Nisan, 2018). “Murat Gülsoy’un “Baba, Oğul ve Kutsal Roman” Romanı Üzerine Bir İnceleme”, Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 6, Sayı: 69, 431-445

Yazar/kahramanın Asena’ya karşı hisleri ise aşktan daha çok şehvettir. Zira Asena’yı yıllar sonra gördüğünde, içinden Nabokov’un Lolita romanın açılış cümlelerine atıfla şu cümleleri kurar: “A-se-na… Kasıklarımın ateşi, ilk aşkım… Hayır ilk aşkım değildi ama pekâla öyle hatırlamaktan hoşlanırdım.” 311 Üniversite yıllarında Teo’dan ayrılan Asena bu ayrılığı unutmak için yazar/kahramanla birlikte olmaya başlar, adeta onun bedeninde Teo’yu hayal eder. Yazar/kahraman ise her şeyin farkındadır ama Asena’yı çok arzuladığı için bunu göz ardı eder. Bir gün evde birlikte oldukları sırada Teo gelir. Asena onu görünce kollarına koşar ve yazar/kahramanın evdeki varlığını unutarak kendini Teo’nun kollarına atar. Tüm bu anlara şahit olan yazar/kahraman, o gün kendini hadım edilmiş olarak hisseder ve intihar etmeyi bile düşünür. Gençken yaşadığı bu “yarım kalmışlık/bırakılmışlık” tüm hayatı boyunca peşini bırakmaz. Her ilişkisinde Asena’yı arar ve bulamamanın çöküntüsünü yaşar.

Üniversite yıllarındaki bu ayrılışın ardından, yaklâşık yirmi yıl sonra, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde karşılaşırlar. Asena, Yazar/kahramanın konferans vermek için gittiği üniversitede öğretim üyeliği yapmaktadır. Yazar/kahraman geçmişte yaşadığı travma sebebiyle ondan uzak durmak istese de arzuları peşini bırakmaz. Birbirlerine telefonlarını verirler. Ertesi gün Asena, yazar/kahramandan bir konu hakkında yardım ister ve onu evine davet eder. Yazar/kahraman o gecenin sonunda onunla ilişkiye girme ihtimalinden korksa da bir yandan bunu arzulayarak Asena’nın evine gider.

Fakat Asena ondan kardeşi Emir’le konuşması için yardım ister. Yazar/kahraman, Emir’i bulmak için gittiği barda kendini bir kavganın ortasında bulur. Bunları anlatmak için Asena’ya gittiği akşam aralarında bir öpüşme yaşanır fakat devamı gelmez.

Yazar/kahraman evden uzaklaşırken içinde bulunduğu duygu durumunu şu cümlelerle ifade eder: “Asena neden şimdi, neden onca yıl sonra şimdi ortaya çıkmıştı ki? Bir zamanlar beni bedenin arzularıyla tanıştıran ve özgürleştiren Asena şimdi neden benimle uğraşıyordu?” 312

O gecenin sabahında sıkıntılı bir rüyadan zil sesiyle uyanan yazar/kahraman kapıda polislerle karşılaşır. Asena balondan düşüp komaya girmiştir ve polis baş

311 Gülsoy, M., a.g.e., 41.

312 Gülsoy, M., a.g.e., 146.

şüpheli olarak kendisini görmektedir. Yazar/kahraman, gözaltındayken Emir’in Asena’nın kardeşi değil oğlu olduğunu öğrenir. Baba olma ihtimali onu heyecanlandırır. Asena komadan çıktığında balkondan dengesini kaybettiği için düştüğünü söyler. Yazar onu ziyarete gider ve burada Emir’in babasının Teo olduğunu öğrenir. Bir an kendisi olma ihtimalini düşündüğü için ise kendine kızar:

“Şakaklarım zonkluyordu. Yine aynı noktaya geri dönmüştüm. Benim bu hikâyede ne işim vardı. Yaşadığım korkunç hayal kırıklığını fark etmemesi için yüzümün tüm kaslarını gevşettim, derin bir nefes aldım. Başka kim olabilirdi ki? Ne kadar aptalım!

Asena’nın filminde ben ancak bir figüranım. Bunu anlamak neden bu kadar zor geliyordu? 313

Romanın son bölümünde yazarın, eski sevgilisi Zuhal’e yazdığı mektupta anlattıkları sonucu öğreniriz ki, tüm yazılanlar bir romandan ibarettir. Yazar, yıllar önce sevgilisi olan ve yaşadığı travmatik olaydan sonra bir daha görmediği Asena’yı orta yaşlı haliyle bir roman kahramanı olarak kurgulamıştır. Onunla yaşadıkları, hayatını derinden etkinemiş ve sanki o anda asılı kalmıştır: “Bazı insanlar hayatlarının bir yerinde takılıp kalıyorlardı belli ki.” 314

Yazar/Kahraman - Merve Arasındaki İlişki: Yazar ve Merve arasındaki ilişki romanda ikinci olay parçasını oluşturur. Yazar Merve’yle, köpeği Kıtmir’le yürüyüş yaptığı sırada tanışır. Merve’nin de Robin adında bir köpeği vardır. On dokuz yaşındaki Merve, Notre Dame de Sion’da son sınıf öğrencisi bir genç kızdır.

Tanıştıkları sırada Vladimir Nobakov’un Karanlıkta Kahkaha kitabını okumaktadır.

Yazar bu kitaptan Nobakov’un en sevdiğim romanı diye bahseder. Fakat Merve ona aynı yazarın Lolita isimli romanını hatırlatır. Merve’yi gördüğünde aklına Lolita’nın açılış cümleleri gelen yazar bunu şu şekilde dile getirir: “Karanlıkta Kahkaha’yı hatırlamaya çalıştım. Onun yerine Lolita’nın açılış cümleleri yankılandı zihnimde.

‘Lolita, hayatımın ışığı, kasıklarımın ateşi. Günahım, ruhum, Lo-li-ta; dilinin ucu damaktan gelir dişlere dayanır: Lo-li-ta.’ İçim kamaştı.” 315 Yazarın Merve’ye karşı

313 Gülsoy, M., a.g.e., 200.

314 Gülsoy, M., a.g.e., 82.

315 Gülsoy, M., a.g.e., 32.

duyduğu hislere erotizm hâkimdir. Asena’nın izlerini onda görür. Merve, onun yarım kalan gençlik aşkının gelecekteki halidir. Romanın sonunda Merve, birlikte yaşadığı dedesi ölünce ailesinin yanına, Japonya’ya taşınır.

Zuhal’e yazılan mektupta ise Merve’nin de tıpkı yetişkin Asena gibi yazarın kurmacasının bir ürünü olduğu ortaya çıkmaktadır. Yazar/kahraman onu parkta köpeği ile görmüş, köpeğinin isminin Robin olduğunu öğrenmiş, sonrasını ise kendisi kurgulamıştır: “Bir kızla karşılaştım. Nabokov okuyordu. İki satır konuştuk. Hepsi o.

Sadece köpeğinin adını söyledi, Robin... Sonra eve döndüm. Hayaller kurdum…

Hatta yazmaya başladım. Ama sonra bir şey oldu, iş çığrından çıktı. Ne güzel isim bile koymuştum kıza, Merve demiştim.” 316

Yazar/Kahraman - Zuhal Arasındaki İlişki: Romandaki olay parçalarından bir diğeriniyse yazar/kahraman ile Zuhal arasındaki ilişki oluşturur. Zuhal yazarın eski sevgilisidir. Romanın sonunda yer alan mektuplar ona hitaben yazılmıştır. Fakat yazar, mektuplardan önce Zuhal’den bir yerde şu cümlelerle bahseder: “En son ne zaman düşünmüştüm ki Asena’yı? Belki Zuhal’den ayrılırken… Olabilir. İtiraf etmeye yanaşmasam da her ilişkide hatırlıyordum tabii. Her kadını onunla karşılaştırıyordum.”

317 Yazar ile Zuhal arasındaki ilişki, romanın sonunda yer alan mektuplar vasıtasıyla ortaya çıkar. Zuhal, yazarın eski sevgilisidir. Birlikte yaşarlarken, yazarın ona iyi davranmaması sonucunda ayrılırlar. Zuhal bir başkasıyla evlenir. Yazar, yaşadığı panik ataklar sonucunda psikoloğa gidince, kendisine aklına ilk gelen kişiye mektup yazması tavsiye edilir. Yazar da Zuhal’e yazmaya karar verir. Bu mektuplar sonucu, orta yaşlı Asena ile Merve’nin yer aldığı metnin kurmaca olduğu ortaya çıkar.

Yazar/Kahramanın Rüyaları: Romanın önemli olay parçalarından bir kısmını ise rüyalar oluşturmaktadır. Öykü ya da roman yazma sürecini her zaman rüya görmeye benzeten 318 Gülsoy’a göre, bir yazarın yapıtları birbirinden farklı rüyalar

316 Gülsoy, M., a.g.e., 224.

317 Gülsoy, M., a.g.e., 101.

318 Gülsoy, M. (2016). Büyübozumu: Yaratıcı Yazarlık. İstanbul: Can Yayınları, 47.

gibidir. 319 Baba, Oğul ve Kutsal Roman da yoğun bir rüya motifi üzerinde kuruludur.

Roman kahramanı olan yazar da rüyalara takıntılı olduğunu söyler. 320 Yazar/kahraman her gece karmakarışık rüyalar görür ve kalp çarpıntılarıyla uyanır.

Çocukluk kâbusu “yüzü olmayan adam” ise hâlâ korktuğu bir şeydir. Romanda, aralara serpiştirilen bu karışık rüyalar, yazarın bilinçaltına dair ipuçları taşımaktadır.

Romanın en fantastik bölümü ise yazar/kahramanın bu rüyalarından birisidir.

Gülsoy, bu rüyayı kurgularken, Türk edebiyatında “rüya” meselesi denilince ilk akla gelen isimlerden olan Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü romanının kahramanlarından faydalanmaktadır. Rüya, Aristidi Efendi’nin eczanesinin arka bölümünde geçmektedir. Doktor Ramiz kılığına girmiş Kıtmir (yazar/kahramanın köpeği) bir harita üzerinden yazara yaşadıklarını gösterir. Seyit Lütfullah ve Aristidi Efendi ise bu sırada olup biteni uzaktan izlemektedir. Rüyada geçmiş ya da gelecek yoktur. Yazarın tüm hayatı bir an’da toplanır. Rüyada Doktor Ramiz kılığındaki Kıtmir bunu şu şekilde ifade eder: “Şuuraltında zaman yoktur Freud’a göre.” 321 Yine Doktor Ramiz’e göre yazarın şuuraltında çözmesi gereken bir problem yatmaktadır: “Şuur altında iki kadını birleştiriyorsunuz azizim.” 322 Yazar, bu iki kadın arasındaki bağı kopartıp atması gerektiğini düşünür. Bu sırada karanlık aynada Merve’nin dedesi belirir. Yazara Merve’yi rahat bırakmasını söyler. Yazar, Asena’nın başına gelenlerden onu sorumlu tutar ve ondan Merve’yi rahat bırakması şartıyla Asena’yı kurtarma sözü alır. Bu rüyayı gördüğü sırada uyanan yazar, gerçekten de Asena’nın komadan çıktığını öğrenir. Asena ise büyük bir boşluktan sonra bir rüya gördüğünü, yaşlı bir adamın elinden tutup, onu karanlıktan çekip çıkardığını hissettiğini söyler. Bu fantastik olayı yazar şu cümlelerle ifade eder: “Amma hikâye. İşte hep istediğim oldu, fantastik bir olay başıma geldi. Rüyalar arasında yolculuk ederek komadaki hastayı geri döndürmeyi başardık elbirliğiyle.” 323

319 Gülsoy, M. (2009). 602. Gece: Kendini Fark Eden Hikâye. İstanbul: Can Yayınları, 92.

320 Gülsoy, M., a.g.e., 71.

321 Gülsoy, M., a.g.e., 191.

322 Gülsoy, M., a.g.e., 192.

323 Gülsoy, M., a.g.e., 203.

Yazar/Kahraman - Gollum Arasındaki İlişki: Romandaki olay parçalarından birini ise yazarın Gollum dediği iç sesi ile ilişkisi oluşturur. John Ronald Reuel Tolkien’in Yüzüklerin Efendisi serisindeki Gollum karakteri ile Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar’ındaki Olric’in karışımı olan bu iç ses, yazarın ifadesiyle “arsız arzuların sesi”dir. Yazar, bu sesi ilk kez Merve’yi ilk gördüğü gün duyar: “Derin bir nefes aldım. Hafiften esen rüzgâr genç kızın vanilyalı kokusunu taşıyordu (Hele bir de ona dokunsanız efendimisss). Gollum’un sesini de ilk kez o anda duydum. Arsız arzuların sesini.” 324 Yazarın bilinçaltındaki bastırılmış cinsel arzularının sesi olan Gollum, genelde yazar Asena ve Merve’nin yanındayken ya da onları düşündüğü zamanlarda ortaya çıkar.

Yazar/Kahraman’ın Blog Yazıları: Romanın olay parçalarından birisini de romanın girişinde verilen iki metin oluşturur. “Beddua” ve “Duvara asılı tüfek patlar”

başlıklarıyla verilen iki hikâye, sırasıyla romanın ilk iki bölümünü meydana getirir. Bu iki metin, romandan bağımsız gibi dursa da, ilerleyen bölümlerde ortaya çıkacağı üzere, yazar/kahramanın bloğunda yayımladığı hikâyelerdir. İlk hikâye “Beddua”da yaşlı bir adamın tüm dünyaya nefretle bakışını kaleme alan yazar/kahraman, ikinci hikâye “Duvarda asılı tüfek patlar” ana fikrini, Çehov’un ünlü sözünden alır. Hikâyede iki eski sevgilinin arasında geçen bir olaya yer verilir. Kadın, yazar/kahramana şunları söyler: “Bir hikâyenin içindeyiz… sonu kötü bitecek bir hikâyenin… bilirsin, eğer hikâyelerde duvara asılı bir tüfek varsa… bir an gelir mutlaka patlar!” Bu diyaloğun ardından hikâye, yazar/kahramanın eski sevgilisini o tüfekle öldürmesiyle sonlanır.

2.4.4.2. Şahıs Kadrosu

Yazar/Kahraman: “Gülsoy, Baba, Oğul ve Kutsal Roman’da kurmaca ile kurmacanın kurmacası iç içe geçer. Roman kahramanları ve romanın içinde yer alan romanın kahramanlarını ayrı ayrı ele almak gerekmektedir. Romanın başkahramanı ismi verilmeyen bir yazardır. Yazar, aynı zamanda kendi kaleme aldığı kurmacanın da başkahramanıdır. Yer yer Murat Gülsoy’a benzerliğiyle dikkat çekse de ondan

324 Gülsoy, M., a.g.e., 31.

bağımsız bir karakterdir. Gülsoy bu benzerlik hakkında şunları söyler: “Kendime çok yakın bir karakter yaratmaya çalıştım. Ama başından geçen olaylar açısından değil

bağımsız bir karakterdir. Gülsoy bu benzerlik hakkında şunları söyler: “Kendime çok yakın bir karakter yaratmaya çalıştım. Ama başından geçen olaylar açısından değil