• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM

1.3. Eser Verdiği Yazı Türleri

1.3.2. Hikâyeciliği ve Hikâye Kitapları

1.3.2.1. Hikâye Kitapları

1.3.2.1.1. Oysa Herkes Kendisiyle Meşgul

Gülsoy’un ilk hikâye kitabı “Oysa Herkes Kendisiyle Meşgul”dür. 1999 yılında Can Yayınları tarafından yayımlanan kitap 176 sayfadır. İçerisinde on iki hikâye bulunmaktadır. Oysa Herkes Kendiyle Meşgul, Can Yayınları tarafından şu cümlelerle tanıtılmaktadır: “İlk öykü kitabıyla Can okurlarının karşısına çıkan Murat Gülsoy, genç bir öykücü; Hayalet Gemi adlı edebiyat dergisi okurlarının yakından tanıdığı bir isim.

Oysa Herkes Kendisiyle Meşgul'de on iki öykü yer alıyor. Bu öyküler, ağırlıklı olarak 'yazı' ve 'oyun' temaları üzerine odaklanmış. Murat Gülsoy'un öykülerinde göze çarpan bir özellik de ironi ve kara mizaha çokça yer verilmesi. Öykülerinde insanları şaşırtmayı sevdiğini söyleyen yazar, sürprizli, beklenmedik sonlarla, ilginç kurgularla çıkıyor karşımıza. İmgelerden yola çıkan, fantastik kurgulara yakın duran öyküler, tematik olarak bir süreklilik duygusu verse de, her öyküde başka denemelere giriyor yazar. Birinci tekil kişi anlatımının baskın olduğu çalışmalar, okurla bu nedenle sıcak bir ilişki kurmayı başarıyor. Sürükleyici bir anlatım, özenli kurgular, şaşırtıcı gelişmeler ve ironi. Bunlar Murat Gülsoy'un öykücülüğünün temel taşları. Modern öykünün çarpıcılığını, tazeliğini taşıyan bu çalışmalar, usta bir yazar olma yolunda genç bir öykücüyle karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.” 27

Ömer Türkeş, 1999’da Pandora’da yer alan yazısında kitap için şu değerlendirmeleri yapar: “Murat Gülsoy'un öyküleri birbirinden bağımsız gibi görünmekle birlikte, kitabı bitirdiğinizde bir bütünlük duyusu yaratıyor. Buradan yola çıkarak, yazarın özgün bir usluba ulaştığı söylenebilir. Genellikle birinci tekil kişinin bakış açısından aktarılan öyküle rin dışında, anlatıcının ikinci ve üçüncü tekil şahıs

27 Gülsoy, M. (1999). Oysa Herkes Kendisiyle Meşgul. İstanbul: Can Yayınları

olarak kullanıldığı öykülere de rastlıyoruz. Bakış açısı ve anlatım zamanı (geçmiş ya da geniş) ne olursa olsun, Gülsoy'un okuyucuyu şaşırtan, gerçeğin kendisinden kaynaklanan mizahını yitirmeyen ironik anlatımı hiç eksilmiyor. Böylelikle, klasik dönem yazarlarının öykülerinin tadında metinler çıkmış ortaya.” 28

1.3.2.1.2. Bu Kitabı Çalın

İkinci hikâye kitabı “Belki de Gerçekten İstiyorsun”u online yayınclık organizasyonu Altkitap’ta yayımlayan Gülsoy’un, basılı üçüncü hikâye kitabı “Bu Kitabı Çalın”dır. İlk baskısı 2000 yılında Can Yayınları tarafından yapılan kitap, 2001 yılında sait Faik Hikâye Armağanı’nın sahibi olmuştur. İsmini Abbie Hoffman’ın “Steal This Book” kitabından alan eser, “Stehlen Sie Dieses Buch” adıyla Almancaya çevrilmiştir. Bu Kitabı Çalın, arka kapak yazısında şu cümlelerle tanıtılır: “Kapağında Bu Kitabı Çalın yazan bir kitap gerçekten çalınırsa... Kayıp Eşyalar Bürosu’nda bulunan bir çantanın içinden Oğuz Atay’ın öyküleri çıkarsa... Yasak bir aşka balıklama dalan adam hayatını baştan kurmak için bir Hindistan Yolculuğu’na hazırlanırsa...

Beyaz yakalı genç bir kadın Hızlı Düşünme Sanatı semineri veren guruyla hızlı bir aşk yaşarsa... Kimsenin kimseden haberdar olmadığı dev bir apartmanda, içinde kimin yaşadığının sosyal bir sorun haline geldiği 54 Numara’nın Esrarı’nı çözmek için bilimsel yöntemler kullanılırsa... Temizlik takıntısı olan bir adam evinde porno film çekilmiş olduğunu fark ederse, yani bu kez Kötü Yola Düşen Ev olursa... Bir kurmaca karakter kendinin bilincine varıp da Yazarın Belleği’nde dolaşmaya başlarsa... Hasta Bir Konak’ın kiracısı kendini Edip Cansever’in mısralarının içinde bulursa... Birkaç Dolar İçin rüya deneylerine katılanlar uykularını yitirirse... Fantastik hikâyeler yazarak geçirdiği onca yıldan sonra artık uzun soluklu, gerçekçi bir şeyler yazmak isteyen bir yazar yazdığı hikâyenin tutsağı olmuş bir adamın öyküsünü düşlerse... Kendi halinde bir adam kapıyı açtığında Sakla Beni diyerek içeri giren eski bir arkadaşının yaşamının gözeneklerine sızmasına engel olamazsa... Tüm bu yazılanları emekli bir istihbaratçı yapısökümüne uğratıp Yasadışı Öyküler olarak niteleyerek yazarına hesap sorarsa...

28 Türkeş, Ö. (1999). “Oysa Herkes Kendisiyle Meşgul”. Pandora

Bu Kitabı Çalın, Murat Gülsoy’un akıcı üslubu ve şaşırtıcı kurgularıyla örülü, sürprizli bir kitap.” 29

Orhan Duru, 2000 yılında Binyıl Kitap’ta yayımlanan ‘Öykücülükte Uyanış’

başlıklı yazısında, o yıllarda henüz genç bir yazar olan Gülsoy’dan ve ikinci hikâye kitabından şu cümlelerle bahsetmektedir: “Yeni öykü yazarları içinde Murat Gülsoy’un

“Bu Kitabı Çalın” adıyla topladığı öyküler, özellikle ilgi çekiyor. Genç olmasına karşın öykücü dokusu olan bir yazarla karşı karşıyayız. Murat Gülsoy’un özgün bir anlatımı var. Öykülerinde kurgusal yön ağır basıyor. Fantezi ve düş gücü zengin bir yazarla tanışmak heyecan veriyor insana. Pirandello’yu, Borges’i andıran öyküleri var. Oğuz Atay ile Edip Cansever’i de çok sevdiği anlaşılıyor. Ama tüm bunlar yazarın özgün olmasını engellemiyor.” 30

Semih Gümüş ise Bu Kitabı Çalın’ı değerlendirdiği yazısında şu cümlelere yer verir: “Bir yenilik tutkusu için ve bu tutkuya yenik düşmesi kaçınılmaz öyküler yazmıyor o… Gene de yeni bir öykü biçimi yarattığı söylenebilir… İlkin konulu öyküler yazıyor; genç yazarların artık yüz vermediği olay çevresinde örüyor öykülerini. Bu Kitabı Çalın’daki öyküler olay öyküler; şaşırtıcı konuları var; tuhaf kişilerin başından geçen tuhaf durumlardan söz ediyorlar. Buradan onun okunmayı önemsediği sonucunu çıkarabiliriz. Üstelik bu yargıyı pekiştiren yalın ve doğrudan bir öykü dili de var.” 31

1.3.2.1.3. Âlemlerin Sürekliliği

Murat Gülsoy’un dördüncü hikâye kitabı “Âlemlerin Sürekliliği”nin ilk baskısı 2002 yılında Can Yayınları tarafından yapılmıştır. Kitap ilk basımda Âlemlerin Sürekliliği ve Diğer Hikâyeler adıyla yayımlanırken sonraki baskılarda Diğer Hikâyeler kısmı çıkarılmıştır. Âlemlerin Sürekliliği ve Diğer Hikâyeler başlıklı iki bölümden oluşan kitabın ilk bölümünde bir, ikinci bölümünde yedi hikâye yer almaktadır. Kitap

29 Gülsoy, M. (2000). Bu Kitabı Çalın. İstanbul: Can Yayınları

30 Duru, O. (Eylül, 2000). “Öykücülükte Uyanış”. Binyıl Kitap

31 Gümüş, S. (Temmuz, 2000). “Murat Gülsoy’un Yazacaklarını Bekleyelim”. Yeni Binyıl

Can Yayınları tarafından okura şu cümlelerle sunulmaktadır: “Ne o gece geldi, ne de bir başka gece... Sonradan çok düşündüm. Bu hikâye böyle bitemez. Evet, elimde hiçbir delil kalmadı; evet, o gün mucizevi şekilde bulduğum mahallenin yolunu bir daha keşfedemedim; evet, telefonum bir daha çalmadı... Ama yine de içimde bir umut var. Henüz beni kimin arayıp o adresi verdiğini bilmiyorum. Bitmiş bir hikâyeyi yeniden canlandıran o esrarlı kişi bunu yine yapabilir; bir fırsat daha verebilir. Yeterince istersem ve yeterince sabredersem... Mademki beni düşünen biri var... Kim olduğunu bilmesem de beklemeye değer! Çünkü, bir kez olan bir daha olabilir. Bir kez yaşanan tekrar yaşanabilir. Bu umut olmasaydı, yaşamanın ne anlamı kalırdı?' İnceden inceye kendini belli eden bir ironi, zekice kurgulanmış bir olay örgüsü ve gündelik yaşamın içine gizemi ustalıkla sokan bir anlatım. Murat Gülsoy, Sait Faik Öykü Ödülü'nü aldığı 'Bu Kitabı Çalın'dan sonra, yeni kitabında da usta bir anlatıcı olduğunu kanıtlıyor.” 32

Füsun Akatlı, Radikal Kitap’ta kaleme aldığı yazısında Gülsoy’un üçüncü hikâye kitabını şöyle değerlendirir: “Gülsoy, nesnel gerçeklikle, o gerçekliğin üstünde - dışında- ardında bulunup içine sızanı, işte bu maharetiyle kaynaştırıyor birbiriyle.

Türünün ustalarının pek çoğu gibi, hatırı sayılır bir ‘uydurmacı’! Öykülerinin hem kendi içlerindeki kurgu, hem birbirleriyle alışverişlerinin örgüsü oluşturuyor temel yapıyı.

Bunları heyecanlanarak, zevk alarak, eğlenerek, yer yer hınzırca, ilmek ilmek dokumuş.” 33

1.3.2.1.4. Binbir Gece Mektupları

İlk romanı Bu Filmin Kötü Adamı Benim’den önce yayımladığı ”Binbir Gece Mektupları”, Gülsoy’un beşinci hikâye kitabıdır. İlk baskısı Can Yayınları tarafından 2003 yılında yapılan kitap 132 sayfadan oluşmaktadır. Yazarın Binbir Gece Masalları’ndan esinlenerek yazdığı eser Can Yayınları tarafından şöyle tanıtılmaktadır: “Binbir Gece Mektupları'ndaki öyküler, tıpkı Binbir Gece Masalları'nda olduğu gibi düşlerin, hayallerin, inanılırla inanılmazın birbirine dolandığı, gerçeküstü

32 Gülsoy, M. (2002). Âlemlerin Sürekliliği. İstanbul: Can Yayınları

33 Akatlı, F. (Mayıs, 2002), “Kurmacanın Gerçeğe Çelmesi”. Radikal Kitap

bir uzama götürüyor okuru. Alabildiğine özgür bir anlatımla, yabancısı olduğumuz, ama bir o kadar da kendimize yakın bulduğumuz insanların iç dünyalarının kapılarını aralarken, kendi içimizde kilit altında tutulmuş duyguları, saplantıları, korkuları, fantezileri de özgür bırakıyor. İç içe açılan hikâyeler, hepimizin hikâyesinin gerisinde başka hikâyeler barındığını gösteriyor. Her hikâye kendi gerçeğini yaratıyor ve biz o gerçeğin içinde, o hikâyeyi sahiplenerek yol alıyoruz. Murat Gülsoy, bizi hikâyelerin gerisindeki o sınırsız artalanda dolaştırırken, okuduğumuzun belki de bizim hikâyemiz olduğunu düşünüyoruz. Tıpkı Şehrazat'ın, ölümünü erteletebilmek için anlattığı Binbir Gece Masalları gibi Murat Gülsoy'un mektupları da kim olduğunu bilmediği birine, ölüm korkusunu hafifletmek üzere her gece yazdığı mektuplar belki de. Öykülerin birindeki anlatıcının dediği, 'yazdıkça bir başka âleme geçiyorum' sözü, belki bizler için de 'okudukça bir başka âleme geçiyorum'ün karşılığıdır; kimbilir?” 34

Filiz Ateş, Binbir Gece Mektupları’nı incelediği yazısında kitap hakkında şunları söylemektedir: “Binbir Gece Mektupları Murat Gülsoy’un son kitabı. Kitap, dokuz öykü ve bir son anlatı olarak dokuz da mektuptan oluşuyor. Birbirinden bağımsız görünen dokuz öyküyü okuyup, mektupları okumaya başlayınca okuyucu, her bir öyküye geri dönme ve bazılarını da baştan okuma gereği hissediyor. Çünkü mektuplar, hayatta kalabilmek için tüm gece masallar anlatan Şehrazat gibi yazarın yaşama mücadelesinin bir parçası. Yazar yaşayabilmek için her bir mektupla birlikte bir öykü yazıp zarfa koyuyor ve biz okuyucularına postalıyor. Murat Gülsoy sakin, berrak bir anlatım ile sunuyor olaylar dizisini. Epik denebilecek bir tarzda, yabancılığı, yalnızlığı anlattığı öykülere zaman zaman yabancılaşmamızı istiyor… Şimdiye kadar okumamış olanların bu tarzı çok beğeneceklerini düşünüyorum.” 35

1.3.2.1.5. Bu An’ı Daha Önce Yaşamıştım

Murat Gülsoy’un 2004 yılında Can Yayınları’ndan çıkan altıncı hikâye kitabı Bu An’ı Daha Önce Yaşamıştım 192 sayfadan oluşmaktadır. Kitap, arka kapak yazısında

34 Gülsoy, M. (2003). Binbir Gece Mektupları, İstanbul: Can Yayınları

35 İnternet: Ateş, F. (2003). “Binbir Gece Mektupları”.

Web: https://muratgulsoy.files.wordpress.com adresinden 15 Ekim 2018 tarihinde alınmıştır.

şu cümlelerle tanıtılmaktadır: "Bu rüyayı hızla gözümün önünden geçirirken fark ettiğim benzerlik, içimdeki korkunun pekişmesine, aklımın bulanmasına neden oldu.

Işıkların birdenbire sönmesi... Aniden bastıran karanlık... Şimdi olduğu gibi. Paniğe kapılmak üzere olan zihnimi zorluyor, aklımı ve mantığımı yardıma çağırıyordum.

Gecenin bu saatlerinde çalışmaya alışık olmayan zihinsel işlevlerim, yaptıkları acil toplantının sonucunu bildirirlerken pek sağlıklı görünmüyorlardı. Önerileri yalın ve netti: Rüyadasın... Yçimi rahatlatmak şöyle dursun, kapıldığım çıldırtıcı dehşeti daha da güçlendiren bu öneriye tüm benliğimle karşı çıkmaya çalışıyordum: Ben rüya görürken asla rüyada olduğumu fark etmem ki."

Rüyalar, imgeler, yanılsamalar, tekrarlanan anlar, göz ve zihin aldatmacaları, yaşanan ve yeniden yaşanan ya da yaşandığı sanılan anlar... Murat Gülsoy, her zamanki usta anlatımıyla okuru gizemli işaretlerin, olayların, imgelerin dünyasına sokuyor. İlk kez tanıştığı birini daha önce görmüş, ilk kez geçtiği sokaktan daha önce de geçmiş, bir an'ı daha önce yaşamış olduğu duygusunu tatmayan var mıdır? Farklı öykülerde ortaya çıkıp okuru şaşırtan kahramanlaryyla Murat Gülsoy, 'zihnin yangın yerinden kurtarılmış parçalar'ı irkiltici, düşündürücü bir çerçeveyle sunuyor öykülerinde.” 36

1.3.2.1.6. Tanrı Beni Görüyor mu?

Gülsoy’un yayımlanan son hikâye kitabı olan “Tanrı Beni Görüyor mu?” ilk kez 2010 yılında Can Yayınları tarafından basılmıştır. 296 sayfadan oluşan kitap, Gülsoy’un hikâye kitapları arasında içerisinde en çok hikâye yer alanıdır. On dokuz hikâyeden oluşan kitabın arka kapağında şu cümleler yer almaktadır: “Başkalarını nasıl gördüğümü biliyor musun? Nereden bileceksin ki... İnsan sadece kendi gözleriyle yanılır. Bulanık bir aşk yaşamıştım bir zamanlar. Beni yanılgılara sürüklemişti. Hayatın anlamını bulduğumu düşündürtmüştü. Sen inanmazdın, ama bir şey demezdin. Suskunluğunu hiç bölmedim o yüzden. Sen sustukça, ben insan

36 Gülsoy, M. (2004). Bu An’ı Daha Önce Yaşamıştım. İstanbul: Can Yayınları

aklının olmadığı bir yere gitmek isterdim: Dünyayı anlamlandıran bakışın olmadığı, ağaçlarının iç boşluğuma doğru büyüdüğü...

Şehrin ve hayatın onları sıkıştırdığı köşeden kaçarak, hayal kurarak, düşünerek, mücadele ederek çıkmaya çalışan ya da çıkmak zorunda kalan bu insanlar, yazının içinden imdat istercesine sesleniyor. Görülmek, sayılmak, bilinmek için... Farklı anlatım biçimlerini araştırdığı bu kitabında Murat Gülsoy, biçare hallerimizin koridorlarında gezinmeye devam ederken, "zihnin yangın yerinden kurtarılmış parçalar"ı irkiltici, düşündürücü bir çerçeveyle sunuyor bize.” 37

Asuman Kafaoğlu-Büke, kitabı şu cümlelerle değerlendirmektedir: “Kitapta yer alan öyküleri kabaca ikiye ayırmak mümkün. İlk başta, yazarın sevdiği ve artık imzasını taşıdığı söylenebilecek üst metne sahip öyküler geliyor. İkinci yarıda ise öyküyü farklı şekillerde anlatma girişimleri taşıyan öyküler var. Görsel malzeme kullanılan öykülerde psikolojik çağrışımlarla yazılmış izlenimi veren fotoğraf-betimlemeleri ve çizgi-öyküler yer alıyor. Ayrıca ilginç denemeyle bir Van Gogh tablosu sözcüklere dökülüyor.” 38

Pakize Barışta ise kitabı şöyle yorumlamaktadır: “Murat Gülsoy’un hikâye kahramanları korkuyorlar. Çoğu, ölümü yaşamaktan değil, ölümü hissetmekten, bir türlü çözemedikleri dünyevi bir kozmik muammada buluşma ihtiyacının bir türlü karşılanamayacağından, geçmişin gölgelerinden korkuyorlar… Tanrı beni görüyor mu sorusu, yazarın edebî titizliği ve dikkatinin yanı sıra; entelektüel birikiminin ve duyarlılığının neredeyse doğal bir zorunluluğu; kitaba adını veren hikâyede Murat Gülsoy, varlık sorununu, düzüne ve tersine akan paralel dünyalar misali, okurun anlayışına ve şefkatine sunuyor.” 39

Sırma Yanık ise Milliyet Kitap’ta yayımlanan yazısında, kitabın kapağında yer alan tabloya dikkat çekmektedir: “Tanrı Beni Görüyor mu?’nun kapağındaki tanloya

37 Gülsoy, M. (2010). Tanrı Beni Görüyor Mu?. İstanbul: Can Yayınları

38 Kafaoğlu-Büke, A. (Kasım, 2010). “Biri Beni Görüyor Öyleyse Varım”. Radikal Kitap

39 Barışta, P. (2010). “Murat Gülsoy’un Yeni Hikâye Kitabı: Tanrı Beni Görüyor Mu?. Taraf

kayıtsız kalmak mümkün değil; İspanyol ressam Pere Borell Del Caso’nun en bilindik tablolarından olan “Eleştiriden Kaçış”. Hapsedildiği tablonun içinden çıkmaya davranan çocuğun yüzü başlı başına sayfalan sürebilecek bir duygu okuması gerektirdiği için burada kapakla ilgili söyleyebileceğimiz tek şey, sıradışı yazarın okurunu kitaptaki öykülerin görsel bir özeti ile karşıladığı.” 40

Mehmet Bilal Dede ise kitabı şu cümlelerle tanıtır: “Tanrı Beni Görüyor mu?, Murat Gülsoy’un ısrarla sürdürdüğü, çıtasını zerafetle ve sürekli olarak yükselttiği kurmaca oyunlarla örülü edebiyatının son örneği… Yine anlatıcının sürekli yer değiştirdiği, tanrı yazarın bazen kenara çekilip sinsice bizi izlediği, gerçekle düşün çarpıştığı ya da birbirinin içinde eridiği, rüyalarla, sanrılarla, şüphelerle okuru tedirgin ettiği Gülsoy edebiyatının parlak bir örneği.” 41