• Sonuç bulunamadı

2.2. MALİYE POLİTİKASI

2.2.3. Maliye Politikası Amaç ve Araçlarının Uyum Sorunu

3.2.6.1.5 Nisan Kararlarının Uygulama Sonuçları

5 Nisan kararlarının ilk aylardaki olumlu etkileriyle kısa vadeli hedeflere ulaşılmış, fakat uzun sürede sürdürülebilir büyüme trendine gidilememiştir. 5 Nisan kararları öncesinde ekonomide yaşanan krizin temel nedenleri, esas olarak kamu kesiminin yapısal sorunlarından kaynaklanmaktaydı. Ekonomideki istikrarı sürekli kılmanın, ancak bu dengesizliklerin ortadan kaldırılmasıyla mümkün olacağı yaklaşımı ile hazırlanan 5 Nisan Kararları, kısa ve orta vadeli hedeflerden

oluşuyordu. İstikrar programının başarısının temelini kamu kesimi açığının azaltılması oluşturuyordu. Başlangıçtaki yüksek devalüasyonu, izleyen aylarda döviz kurunun kontrollü artışı ve parasal genişlemenin sınırlandırılması enflasyonu kontrol altına alırken, mali disiplin ve daraltıcı maliye politikaları sonucu dış açıkta gözle görülür bir düzelme gerçekleşti. 1993 yılında %11,7 olan kamu kesimi borçlanma gereği 1994 yılında GSMH’nın %8,2 sine gerilemiştir. 1993 yılında 6,4 milyar dolar açık veren cari işlemler dengesi 1994 yılında 2,6 milyar dolar fazla vermiştir.

Kriz zamanına kadar olan TL’deki aşırı değerlenme 5 Nisan’dan sonraki dönemde ciddi bir şekilde telafi edildi. 1994 yılının başında 15 bin TL olan dolar 1994 yılı sonunda 40 bin TL’yi aştı. 1994’te doların TL karşısındaki değer kazanımı yüzde 170 civarında gerçekleşti. Döviz kurlarındaki yükselme enflasyon ile birlikte 1994’ten sonraki tarihlerden günümüze kadar devam etmiştir.

1994 yılında ekonomimiz % 6,6 civarında geriledi. Fakat iç piyasadaki canlanma ile 1995’te GSMH % 8,1 oranında büyüdü. Bu büyümeyi 1996’ da % 7,1 ve 1997’de % 7,7 oranındaki büyümeler takip etti. Bu rakamlara özel sektörün önemli katkılar yaptığını belirtmekte fayda vardır.

5 Nisan kararları pek çok yönden aksamıştır. Belirli yapısal önlemlerle desteklenmemesi nedeniyle kalıcı sonuçlar vermekten uzak kalmıştır. Programın ancak kısa vadeli hedeflerine ulaşılmıştır. Para ve döviz piyasaları hızla istikrara kavuşmuş döviz piyasalarındaki dalgalanmalar durmuş, cari işlemler açığı fazlaya ulaşmıştır. Ancak uzun vade sonuçları açısından problemler bulunmaktadır. Sıkı para politikalarından kısa sürede vazgeçilmiştir. Kamu kesimi açıkları kısa sürede tekrar artmaya başlamıştır. Hukuki alt yapı eksikliği, özelleştirme çalışmalarındaki sığlıklar gibi nedenlerle kalıcı bir program sağlanamamıştır. Programın başarıya ulaşamamasının en büyük nedeni siyasidir. Politik kaygılar ülkenin bu duruma gelmesine sebep olduğu gibi, ülkenin krizden çıkmasını da zorlaştırmaktadır.

Kriz öncesinde de Türkiye’nin en temel sorunlarından biri olan ekonomideki dolarlaşma eğilimi sürmekteydi. Öngörülen hedefler doğrultusunda, tasarrufların dövizden tekrar TL mevduatına dönüşünü amaçlayan hükümet, 1994 yılının ilk çeyreğinde, 3 bankanın ve birkaç aracı kurumun batışından kaynaklanan güven bunalımını mevduata devlet güvencesi vererek aşmayı başarmıştır. Nitekim 3 aylık hazine bonolarına verilen %50 net faiz, tasarrufların dolardan çözülerek tekrar bankalara dönüşünü sağlamış ve dolardaki tırmanışı frenlemiştir. Bu kadar yüksek seviyelere çıkan faiz oranı, ekonominin giderek soğumasına ve yatırımların daralarak, öz kaynağı zayıf firmaların iflasına yol açmıştır.

Faizlerin sürekli yüksek tutulması, tasarruflarda TL ‘ye dönüşü başlatmıştı. Enflasyondaki düşme eğilimi, faizlere de yansımış, dolayısıyla Hazine’nin borçlanma maliyeti düşmüştür. Ancak eylül sonlarına kadar alınan bu olumlu sonuçlara karşılık varılamayan hedefler de vardır. Hükümet, özelleştirme ve iyileşme şansı olmadığı için kapatmayı düşündüğü kuruluşları, çalışanların ve halkın tepkisinden çekindiği için kapatamamıştır. 1994 yılı için öngörülen özelleştirme programı gerçekleştirilememiştir. Bu nedenle 103 trilyon TL olan yılsonu bütçe açığı hedefi 130 trilyon liraya yükseltilmiştir. Başta kamu kesimindeki özelleştirme hedefi olmak üzere IMF’nin öngördüğü hedefler tutturulamamıştır. Bu alanda yapılan, sadece devletin cari harcamalarını ve memur-işçi maaşlarını baskı altına almak olmuştur165. Öte yandan devalüasyon, gerileyen ücretler ve iç pazardaki daralmanın da etkisiyle yeniden hareketlenen ihracat, bazı mallarda iç fiyatların yükselmesine yol açmıştır. Bunlara ek olarak, tarım ürünlerine dünya fiyatlarının üzerinde fiyat verme politikası, bir yandan üreticinin eline harcamaya hazır bir gelir vermiş, diğer yandan da bu tarımsal girdileri kullanan sanayiye maliyet artışı getirmiştir. Bu artışın fiyatlara yansıtılması ise, maliyet enflasyonuna yol açmıştır. Hammadde ve girdiyi ithal yoluyla sağlayan sanayinin, yüksek devalüasyonla beraber maliyetlerinin yükselmesi ve bu artışın fiyatlara yansıtılması, 1994 yılında enflasyon oranının yükselmesine yol açmıştır.

1994 yılı yaşanan ekonomik kriz ve sonrasında alınan ekonomik tedbirler neticesinde, %150 ye ulaşan enflasyon hızı ve %6’lık büyüme hızı ile Cumhuriyet tarihindeki en kötü yıllardan biri olmuştur. Kararların reel kesim üzerindeki daraltıcı etkisi, mali krizin de yarattığı olumsuzlukların etkisiyle olağanüstü boyutlara ulaşmıştır.

İhracat artışına ithalat daralmasının eşlik etmesi sonucu dış ticaret açığı küçülmüş ve bunu izleyerek cari işlemler dengesi pozitif bir dengeye dönüşmüştür. Faizler yeniden serbest bırakılmış ve hatta çok yüksek faiz artışları başlangıçta teşvik edilmiştir. Bu tür bir maliye politikası ağırlıklı bir ekonomi politikasından beklendiği üzere reel GSMH 1994 yılının ikinci 3 aylık bölümünde %10,5 oranında azalma göstermiş. Yılsonu gerçekleşmesi %6 dolayında bir küçülmeyle sonuçlanmıştır166. 1995 yılı ekonominin yeniden büyümeye yöneldiği bir yıl olmuştur. 1995 yılı GSMH reel büyümesi %8,1’lik bir büyümeyi ortaya koymaktadır. Buna karşın fiyatlar genel düzeyinde ilk başta görülen düşme trendi kısa zaman sonra geçmişe göre daha da büyük bir artma eğilimi içine girmiştir. 1994 yılsonu itibariyle 12 aylık toptan eşya fiyatları endeksi % 150 olmuştur. Bu oran bir önceki 12 aylık döneme göre yaklaşık 2 misli bir artışa işaret etmektedir. Fiyat artışları 1995 yılında yeniden istikrar programı öncesindeki düzeyine dönmüş ve %70’ler dolayında gerçekleşmiştir. Böylece enflasyonun nedeni olarak teşhis edilen hastalıkların tedavisi daha önce ortaya koyduğumuz modele uygun bir biçimde GSMH gerilemesine neden olurken bir yandan da ilginç bir şekilde enflasyonu yükseltici sonuçlar vermiştir. Bu sonucun nedenleri;

™ Maliye politikası önlemleri tek başına uygulanmış, piyasadaki aşırı likiditeyi düşürmeye yönelik para politikası araçları uygulanmamıştır. Hazine, Merkez Bankası’ndan doğrudan para kullanmaya devam etmiş, Merkez Bankası, bankalara yönelik kredilerini arttırmıştır. Sonuçta bankalar bu kredilerle kısa vadeli yüksek faizli Hazine kağıtlarını alarak hazineye borç vermişlerdir. Böylece geçmişte tek başın uygulandığı için sınırlı sonuç vermiş bulunan para politikası terk edilerek

166 Mahfi EĞİLMEZ, Erkan KUMCU, Ekonomi Politikası, Teori ve Türkiye Uygulaması, Om

yerine maliye politikasının uygulamaya konulması yoluyla bu iki politikanın birlikte uygulanmaması hatasında ısrar edilmiştir.

™ Ekonomide yer alan belirsizlikler ve olumsuz beklentiler devam ederken, hazine kısa

vadeli borçlanmayı sürdürmeye mecbur kalmış ve bu durum ortamın belirsizliğini arttırmaya katkıda bulunmuştur. Artan belirsizlik faizlerin yüksek düzeyde kalmaya devam etmesine yol açmış, hazine borçlanması giderek pahalılaşmaya başlamıştır.

™ 1994 yılı sonlarına doğru Türkiye önce ara seçim, sonra da erken seçim havasına

girmiş, bu gelişme siyasal iktidarın ömrünü tamamlamak üzere olduğu ve dolayısıyla uygulanmaya çalışılan istikrar programının terk edileceği inancının yerleşmesine yol açmıştır167.

Sonuç olarak 5 Nisan 1994 istikrar programının orta ve uzun vadeli tedbirleri uygulanamamış, yapısal reformlar gerçekleşmemiştir. 1995–1999 döneminde Türkiye ekonomisi yurt içi talep canlılığına dayalı, tasarruf açığı süren reel üretim kapasitesindeki özellikle dış ticarete yönelik sektörlerdeki büyümenin sınırlı olduğu, dolayısıyla dış açığın e dış kaynak ihtiyacının küçülmediği bir ortamda günü kurtarmaya yönelik istikrarsız büyümesini sürdürmüştür.

5 Nisan 1994 İstikrar Programı dünyada giderek örnekleri daha sık görülmeye başlanılan heterodoks istikrar politikalarını, yarı heterodoks olarak nitelendirilebilecek bir yorumlama ile uygulamaya koymuştur. 5 Nisan İstikrar Programında sıkı para ve maliye politikalarının ilke olarak bulunmasının yanı sıra, KİT ürün fiyatlarının önemli ölçüde artırıldıktan sonra altı ay süreyle dondurulması, ücret artışlarının Nisan ayında çok düşük düzeyde yapılmasının ardından Temmuz ayında hiç yapılmaması ve ücret artışlarının geçmiş dönem enflasyon oranına endekslenmeden koparılarak ileriye dönük hedefler çerçevesinde ve bütçe imkanlarıyla sınırlanması döviz kurunun çıpa olarak kullanılması, enflasyonun denetim altına alınmasında kur artışlarının enflasyon oranının altında tutulması gibi heterodoks istikrar tedbirleri de uygulanmıştır. Sermaye hareketlerindeki serbestlik

nedeniyle para politikası yeterince uygulanamamıştır. İstikrar hazırlanmasında makro politikalarının hükümetlere önerilmesinden sorumlu olan Devlet Planlama Teşkilatı bir planlama ve üst koordinasyon kurumu olarak öncülük yapmış, IMF’nin belirleyici bir rol ile öne çıkmasına müsaade edilmemiştir168.

3.3. KASIM 2000 KRİZİ VE ŞUBAT 2001 KRİZİ