• Sonuç bulunamadı

2.2. MALİYE POLİTİKASI

2.2.1. Maliye Politikasının Amaçları

Maliye politikası amaçları ekonomi politikalarınca belirlenen temel amaçlara sahiptir91.

™ Ekonomik istikrar sağlamak o Fiyat istikrarı

o Tam istihdam

Fiyat İstikrarı: Bir ekonomide istikrarın sağlanabilmesi öncelikle fiyatlar genel seviyesinde istikrarın sağlanması ve tam istihdam seviyesinin sağlanmasına bağlıdır. Fiyat istikrarı ve tam istihdam olarak adlandırılan ekonomik istikrar amaçlarının aynı zamanda gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Ancak bu iki amaç arasında sürekli yaşanan çelişki nedeniyle bu pek mümkün olmamaktadır.

Ekonomik istikrarın sağlanması için deflasyonist ve enflasyonist eğilimlere karşı koymak gerekir. Maliye politikası kullanacağı mali araçlarla ekonomideki daraltıcı (deflasyonist) kuvvetlerle mücadeleye girişecekse, ekonomide toplam arz- toplam talep dengesini tam çalışma seviyesindeki toplam arz-toplam talep dengesi haline getirecektir92.J.M. Keynes’in ekonomide eksik istihdam hallerinde denge bulunabileceğinden esinlenen bu görüş telafi edici harcamalar politikasının doğmasına ve gelişmesine sebep olmuştur. Ekonomide enflasyonist eğilimlere karşı koymak amacı Maliye politikasının toplam arza göre fazla olan toplam para arzının bir kısmını emecek şekilde yürütülmesini gerektirmiştir. Bu görüş nakdi akımlar / reel akımlar dengesinin

ortaya atılmasına yol açmıştır.

Tam İstihdamın sağlanması: ekonomide enflasyonist ve deflasyonist eğilimlerle mücadele etmek, tam istihdamı gerçekleştirmek demektir. Tam istihdamın gerçekleştirilmesi önemli olmakla birlikte gerçekleştirilen tam istihdamın korunması daha önemlidir. Maliye politikası burada; harcamalar, borçlanma- borç

91 Aytaç EKER, Asuman ALTAY, Mustafa SAKAL, Maliye Politikası, Takav Matbaacılık, Ankara,

1994, s.26.

92 İsmail TÜRK, Maliye Politikası / Amaçlar Araçlar ve Çağdaş Bütçe Teorileri, Güncelleştirilmiş

ödeme, vergi dengeye kavuşmasına ve bu dengenin korunmasını sağlamaya çalışır. Bu durum fonksiyonel maliyenin gelişmesinde önemli rol oynamıştır.

Keynesyen iktisatçılara göre kamu ekonomisinin temel görev ve fonksiyonlarından birisi ekonomik dengenin sağlanmasıdır93. Bir ekonomide denge, toplam arz talep eşitliği veya toplam yatırım tasarruf eşitliği olarak ifade edilir. Bu büyüklüklerin birbirine eşit olmaması halinde ekonomide istikrarsızlık var demektir. Bu durum fiyat istikrarının bozulması ve ekonominin tam istihdam denge düzeyinden sapması anlamına gelir. Günümüzde ekonomik istikrar fiyat istikrarı ve tam istihdamın birlikte sağlandığı durumu ifade eder.

1930 lara kadar ekonominin tam istihdam düzeyinde bulunduğu kabul edilerek devletin ekonominin doğal işleyişine müdahale etmemesi gerektiği savunulmaktaydı. Bu görüşün temeli klasik iktisatçılarda J.B.Say’ın ‘mahreçler kanununa’ dayalıdır. Say kanunu arz ve talep arasındaki dengesizliklerin geçici olduğunu savunmaktadır. Ona göre her arz kendi talebini oluşturmaktadır ve ekonomi her zaman tam istihdam seviyesinde çalışır94.

1929 Dünya Ekonomik Bunalımı, ekonomik istikrarsızlıklara karşı piyasa ekonomisinin doğal işleyişinin yetersiz olduğunu göstermiştir. 1929 bunalımının ekonomik etkilerini araştıran İngiliz iktisatçı Keynes 1936’da yayınladığı eserinde devletin ekonomik istikrarsızlıklara müdahale etmesi gerektiğini ısrarla savunmuştur. Keynes’in fikirleri 1940’lı yıllarda itibaren genel kabul görmüştür.

Günümüzde tam istihdam; kişilerin verimli alanlarda istihdam edilerek, milli gelir düzeyinin yükselmesi ve ekonomik büyüme ve kalkınmanın sağlanmasıdır. Tam istihdam seviyesi yüzde yüzlük bir tam kaynak kullanımı anlamını taşımadığı kabul edilmektedir. Birçok ekonomist geçici veya yapısal unsurların da göz önünde tutularak makul bir istihdam düzeyini savunmaktadır.

93 Coşkun Can AKTAN, Kamu Ekonomisi ve Kamu Maliyesi, İzmir 2000, s.34. 94

http://www.ekodialog.com/acik_ogretim_iktisat/toplam_talep_arz_egrileri_keynes_klasik_ekonomi.ht ml ( Erişim: 18.12.2009)

™ Ekonomik Büyümeyi ve Kalkınmayı Sağlamak

Maliye politikasının ekonomik büyüme ve kalkınma amacı ikinci Dünya Savaşından sonraki yıllarda hem gelişmiş hem gelişmekte olan ülkeler açısından büyük önem taşımaktadır. Gelişmiş ülkelerde dengeli bir büyüme hızına ulaşılması ve korunması amaçlanırken, gelişmekte olan ülkelerde kalkınma çabalarının başlatılması ve devam ettirilmesi amaç olmaktadır95. Özellikle gelişmekte olan ekonomilerde maliye politikası yapısal sorunların yol açtığı istikrarsızlığın giderilmesinin yanı sıra, büyüme ve kalkınma amaçlarına ulaşılmasına da yardımcı olmaktadır.

Bir ekonomide üretim, yatırım ve tasarruf hareketi olarak değerlendirilen kalkınma amacına ulaşmak için mevcut mali araçlardan yararlanmak gerekmektedir. Kalkınmayı sağlamak için üretim, yatırım ve tasarrufları teşvik edici maliye politikaları uygulanmalıdır. Maliye politikası; kamu yatırım harcamaları ve cari harcamaları ile kalkınmanın gerçekleştirilmesine yardımcı olurken, uygulayacağı vergi politikası ile tasarruf hacmini etkileyebilmektedir. Teşvik edici vergi politikaları ile piyasadaki fonların özel yatırımlara yönlendirilmesi mümkün olmaktadır. Uygulanacak borç politikaları ile var olan atıl tasarruflardan kamuya gelir sağlanabilecektir. Bu şekilde milli gelir ve istihdam seviyesi yükselerek ekonomik büyüme ve kalkınma yolunda önemli adımlar atılmış olacaktır.

Sonuç olarak ekonomik istikrarın sağlanması amacının maliye politikası için kısa dönemli, ekonomik büyüme ve kalkınma amacının gerçekleştirilmesinin ise uzun dönemli bir amaç olduğu söylenebilir.

™ Kaynak ve gelir dağılımını düzenleme

Maliye politikasının sosyal adaleti içeren, direkt kamu müdahalesini gerektiren bu amacı piyasa ekonomisine bırakılmayacak kadar önemlidir. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde mevcut yapısal bozuklukların sonucunda kaynak ve gelirlerin dağılımında adaletsizlikler söz konusudur. Toplumu oluşturan kesimler arasında kaynak ve gelir dağılımı maliye politikası araçları ile direkt etkilenebilir.

Bir toplumda bireyler arasındaki gelir dağılımı dengesizliği toplumda huzursuzluğa neden olur. Gelişmekte olan ülkelerin hedefledikleri kalkınma seviyesinin sağlanması toplumsal refah, huzur ve uzlaşma koşullarının gerçekleşmesine bağlıdır. Maliye politikası kamu harcamaları ve kamu gelirleri ile kaynak kullanımı ve gelir dağılımı üzerinde önemli etkiler meydana getirir. Kamu gelirlerini oluşturan vergi gelirlerinde yer alan zorlayıcı unsur kaynak kullanımı ve gelir dağılımında önemli bir yeniden dağıtım sonucunu ortaya çıkarmaktadır. Ayrıca kişiler arasındaki farklı gelir ve kaynak seviyeleri göz önünde bulundurularak ihtiyacı olan kesimlere yapılacak transfer harcamaları ile de düzenleme yapılmaya çalışılmaktadır. Transfer harcamaları ile kişilerin yanı sıra ekonomide değişik sektörler arasında adil bir kaynak kullanımının sağlanmasına yönelmiş transfer harcamaları de söz konusudur.

Gelir dağılımı sorununun piyasa ekonomisi içerisinde kendiliğinden çözüme kavuşturulamaması nedeniyle devlet ekonomiye müdahale ederek yeniden dağıtım politikası adı verilen bir mekanizma ile adil bir gelir dağılımı gerçekleştirmeye çalışır96. Yeniden dağılımı, bir ülkede milli gelirin bir kısmının vergi ve diğer cebri tasarruf araçları ile topluma yeniden vermek şeklinde tanımlayabiliriz. Yeniden dağılıma ikincil dağılım da denilmektedir.

İktisadi kalkınma planları ile de maliye politikasının kişiler ve sektörler arası servet ve gelir dağılımını iyileştirmesi bir amaç olarak kabul edilmiştir97.

™ Ödemeler Bilançosunda Denklik Sağlanması Amacı

Ödemeler dengesi bir ülkenin bir yıl içinde diğer ülkelere çeşitli nedenlerle yaptığı ödemelerle bir yıl içerisinde dış ülkelerden sağladığı dövizleri gösteren bir tür bilançodur. Dar anlamda dış ticaret dengesi olarak bilinmektedir. Dış ticaret dengesi, ödemeler bilançosunun bir kalemini oluşturan Cari işlemler dengesinin mal hareketlerine ilişkin bölümünü ifade eder.

96 Coşkun Can AKTAN, Kamu Ekonomisi ve Kamu Maliyesi, İzmir 2000, s.34. 97 Kalkınma Planı, Birinci Beş Yıl, S.483–484.

Dış ticaret dengesinin, iktisadi istikrarın sağlanması ve ekonomide büyüme ve kalkınmanın sağlanması açısından büyük önemi vardır. Ödemeler bilançosunda denklik sağlanması iktisadi düşünceler içerisinde büyük önem sağlamaktadır. Keynes öncesi iktisatçıların uluslar arası denge mekanizmasını açıklayan doktrinine ‘klasik dış ticaret denge teorisi’ denilmektedir. Ödemeler bilançosundaki dengesizliklerin geçici olduğunu ve kendiliğinden dengeye ulaşabileceğini savunmaktadır98.

2.2.2.Maliye Politikasının Araçları