• Sonuç bulunamadı

Nicholas Onuf: Kural Ağırlıklı İnşacı Yaklaşım

1.3 İNŞACI YAKLAŞIMDA TEMEL BAKIŞ AÇILARI

1.3.2. Nicholas Onuf: Kural Ağırlıklı İnşacı Yaklaşım

Onuf’a göre inşacı yaklaşım, sosyal etkileşimleri araştırma yöntemidir ve önermeler bütünü olarak kabul edilmektedir; bu nedenle sosyal çalışmaların hemen her alanında kullanılabilmektedir.142 Onuf’un çalışmaları baz alındığında genellikle

sosyal düzenin nasıl oluştuğu ve bu düzenin nasıl bir etkinlik gösterdiğinin tanımlanması üzerinde durduğu görünmektedir. Ayrıca Onuf, bu araştırmalarında Giddens’ın yapılanma yaklaşımından da oldukça yararlanmıştır.143 Onuf, kaleme

aldığı World of Our Making: Rules and Rule in Social Theory and International

Relations144 (Yaptığımız Dünya: Sosyal Teori ve Uluslararası İlişkilerde Kural ve

Kurallar) başlıklı kitabında kapsamlı olarak inşacı yaklaşımın temel varsayım ve ön kabullerini ortaya koymuştur. Onuf’un bu varsayımları, Çağatay Çakmakçı tarafından kısaca şu şekilde ifade edilmiştir:145

‘‘(…) Kurallar, konuşma eylemi yoluyla inşa edilir. Kurallar aracılığıyla ise yapan ve yapı birbirini karşılıklı olarak inşa etmektedir. Bundan dolayı Onuf’un inşacılık yaklaşımında söz eylemler, yani konuşma eylemi, inşanın başlangıç noktasını oluşturur. Uluslararası ilişkilerde kuralların olduğu sosyal bir yapıdır. Bu yapı içerisinde öncelikli kurum olarak devletler yer almaktadır. Devletlerarası ilişkiler, uluslararası toplumun inşa edilmesini sağlamaktadır. İnşa sürekli ve karşılıklı bir süreç olarak devam etmektedir.’’

Çakmakçı’nın yukarıdaki açılımı, Onuf’un inşacılığını özetler niteliktedir; ancak söz konusu bu ön kabulleri daha ayrıntılı ele almak, Onuf’un inşacı yaklaşımını daha anlaşılır kılabilir. Uluslararası ilişkiler disiplininde inşacı yaklaşım tartışmalarının ortaya çıkmasında, Nicholas Onuf ve Wendt’in çalışmaları etkili olmuştur.146

142 Onuf, a.g.m., 1998, p.58. 143 Griffiths vd., a.g.e., 2011, s.133. 144 Onuf, a.g.e., 1989, p.1.

145 Çağatay Çakmakçı, İnşacılık Kuramı Bağlamında Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Filistin Sorununa

Yaklaşımı, Atılım Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2014, s.54 (Yayımlanmamış Yüksek

Lisans Tezi).

146

29

Öncesinde de belirtildiği gibi Onuf, insanların toplumu, toplumların da insanları oluşturduğunu vurgulayan bir çift yönlü süreçten bahsetmektedir. Yani insanlar kendi kimlik ve toplumdaki ilişkileri ile beraber eylemleri ve söylemleriyle içinde yaşadıkları dünyayı şekillendirmektedir.147 Öte yandan Onuf, Ludwig Wittgenstein’ın söz-eylem

kuramından da faydalanarak, söylem kurallarına ve davranışlara odaklanmıştır. Onuf’a göre insanlar söylemleriyle içinde yaşadıkları dünyayı oluştururlar ve her söylem, gerçekliği oluşturduğu için bir eylem olarak görünmektedir. Söz konusu bu konuşma eylemleri ortak algı ve anlaşılabilirliği sağladığı için bazı kurallar ekseninde yakınsanmaktadır. Dolayısıyla uluslararası ilişkiler, Nicholas Onuf’a göre insanların söylemleri vasıtasıyla oluşturulan bir dünya olarak görülmektedir.148

Onuf da aktör-yapı ilişkisine Wendt gibi bakmakta; aktörlerin ve yapıların karşılıklı olarak birbirini oluşturduğunu öne sürmektedir. Aynı zamanda insanların içerisinde yer aldığı dünyadan veya sosyal yapılardan bağımsız olmadığını da savunmaktadır. Öte yandan ise sosyal yapıların ontolojik bağlamda insanlardan öncelikli olmadığını ve bu yapıların, bireyleri tam anlamıyla belirlemediğini iddia etmektedir.149 Nicholas Onuf, yapıyı daha çok ‘sosyal düzenlemeler’ olarak tanımlamaktadır; yani yapının etkileşimlerle oluşturulduğuna işaret etmektedir.150

Dolayısıyla Onuf’un, ‘aktör-yapı’ ilişkisi olarak isimlendirilen etkileşimi, ‘aktör-sosyal düzenlemeler’ ilişkisine dönüştürdüğü söylenebilir. Son olarak aktör ve yapının birbirlerini karşılıklı oluşturmasında Onuf ve Wendt, anlamları inşa eden aktörler kapsamında ayrışmaktadır. Wendt bu anlamları inşa edenin ‘devlet’ olduğunu vurgularken Onuf, bunu oluşturanın ‘toplum’ olduğunu öne sürmektedir.151

Onuf’un inşacılığına bakıldığında, kural ağırlıklı bir yaklaşım olduğu göze çarpmaktadır.152 Kurallar, Onuf’a göre insanlara ne yapması gerektiğini söyleyen

kavramlar olarak görülmektedir.153 Kurumlar ise aktörlerin menfaatlerini ortaya koyan

sosyal düzenlemeler şeklinde ifade edilebilir.154 Onuf, ortaya koyduğu kurallar ve

genel kurallar ile sosyal yaşam ve düzenle ilgili cevaplar aramaktadır. Nicholas Onuf, dünyanın anlamlandırılmasında kuralların önemine vurgu yapmış, kurallar

147 Emine Alpay, Sosyal İnşacılık Kuramı Çerçevesinde Türk ve Bulgar Kimliği: Hak ve Özgürlükler

Hareketi, Trakya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Edirne, 2018, s.16 (Yayımlanmamış Doktora

Tezi). 148 Rumelili, a.g.m., s.164. 149 Griffiths vd., a.g.e., 2011, s.133. 150 Onuf, a.g.m., 1998, p.63.

151 Fatih Özgüven, İnşacı Kuram Çerçevesinde Soğuk Savaş Sonrası Türk Dış Politikasında Balkanlar,

Trakya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Edirne, 2018, s.22 (Yayımlanmamış Yüksek Lisans

Tezi). 152 Onuf, a.g.m., 1998, p.60. 153 Onuf, a.g.m., 1998, p.59. 154 Onuf, a.g.m., 1998, p.69-70.

30

tarafından sosyal uygulamaların şekillendiğini iddia etmiş ve sosyal iletişimin var olması için kuralları önemli bir unsur olarak görmüştür.155 Öte yandan Onuf, John

Searle’nin söz edimi kuramından faydalanarak üç kural türü ortaya koymuştur. Bu kural türleri ise şu şekildedir:156

‘‘İlki ‘kesin kural’dır; dünya hakkında ‘bu o tip bir şey’ ya da ‘X, Y’dir’ benzeri iddialar yapılır. İkincisi ‘yönlendirici kural’dır; yapan ‘şunu hemen yap’da olduğu gibi yönlendirilir. Üçüncüsü ‘söz’ ya da ‘taahhüt edici’ kuraldır; yapanlar ‘bunu yapacağım’da olduğu gibi kendilerini bir akti uygulamaya bağlarlar.’’

Yukarıda bahsi geçen bu üç kural türü çerçevesinde Onuf; sosyal düzeni, yaşamı ve uluslararası ilişkileri tanımlamada ve onlarla ilgili açılımlarda bulunmasına olanak sağlayan çeşitli yöntemlere ulaşmaktadır.157 Bu kapsamda Fulya Ereker’in

görüşlerine de değinmek gerekmektedir. Ereker’e göre kuralların inşasının söz edimi temelli olması, değiştirilmelerini de mümkün bir hâle getirmektedir; ancak kurucu özelliğe de sahip olabilecek kurallar, diğer kurallar yoluyla desteklenmedikçe değiştirilmeleri zorlaşmaktadır.158

Onuf’a göre aktör-yapı kavramlarının bağlantısı veya ‘ilişki’ kapsamında ele alınan bazı unsurlar veya kalıplar da kural olarak görünmektedir. Nitekim ona göre, uluslararası ilişkiler disiplinindeki temel unsurlar veya kavramlar da ‘kurallar’ olarak incelenmelidir.159 Bu kapsamda Onuf’a göre anarşi de bir kural durumu olarak kabul edilmektedir.160 Onuf, devletler üstü bir yapıyı benimsemeyen inşacıların, devletleri en üst aktörler olarak gördüklerini iddia etmektedir. Dolayısıyla bu inşacılar aynı zamanda devletlerarası etkileşimlerin de anarşik bir ortamda gerçekleştiğini kabul etmektedir. Anarşik yapıda, bir devletin/devletlerin başka bir devlete/devletlere etki edebileceği herhangi bir kural durumunun yoksunluğu da söz konusudur.161

Onuf’un inşacılığında, aktörler çeşitlidir, bu aktörlerin tamamı dil ve kurallar çerçevesinde idare edilmektedir. Bu yaklaşımda bireyler, topluluklar ve kurallar olmak üzere sosyal yaşamın üç faktörü üzerinde durulmaktadır. Ayrıca bir devletin, devletlerarası ilişkilerinin veya dış politikasının o devletin iç ve dış ortamındaki

155 Ekici, a.g.e., s.28. 156 Griffiths vd., a.g.e., 2011, s.134. 157 Griffiths vd., a.g.e., 2011, s.134.

158 Fulya Ereker, Dış Politika ve Kimlik: İnşacı Perspektiften Türk Dış Politikasının Analizi, Ankara

Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2010, s.42 (Yayımlanmamış Doktora Tezi).

159 Ereker, a.g.e., 2010 s.42. 160 Onuf, a.g.m., 1998, p.63. 161 Çakmakçı, a.g.e., s.41.

31

sosyal uygulamalar tarafından şekillendirildiği öne sürülmektedir.162 Onuf’un kural ağırlıklı inşacı yaklaşımında dil, merkezi bir öneme sahip olmakla birlikte özellikle konuşma eylemlerine dikkat çekilmektedir.163 Ancak söz ediminin kullanılması,

Ereker’e göre klasik dış politika analizindeki gibi problemler ortaya çıkarmaktadır. Bu kapsamda Ereker, Onuf’un inşacılığının dış politika analizinde söz ediminin nasıl vuku bulduğuna odaklandığını öne sürmüştür. Dolayısıyla ona göre klasik dış politika analizindeki gibi bu yaklaşımda da söz edimlerinin nasıl vuku bulduğunu ortaya koymak mümkün olarak görünürken, davranışları inceleyip, analiz etmeye yarar sağlayacak olan kuramsal çerçeve nispeten eksik olarak görülmektedir.164

162 Jülide Karakoç, ‘‘Konstrüktivizmde Dış Politika ve Etnik Kimlikler’’, Dokuz Eylül Üniversitesi

İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2013, 28(2), s.157.

163 Murat Bayar, ‘‘Türk Dış Politikası Analizinde İnşa Kuramı ve Kültür: Kerkük Referandumu Örneği’’,

Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 2018, Sayı: 29, s.131.

164

32 İKİNCİ BÖLÜM

MEDENİYETLER ÇATIŞMASINDAN 11 EYLÜL’E YENİ DÜZENİN İNŞASI Yaklaşık yarım asır süren iki kutuplu Soğuk Savaş dönemi, SSCB’nin dağılmasıyla son bulmuştur. Bu dönemden itibaren ABD, tek kutuplu bir uluslararası sistem inşa etmeyi amaçlamıştır. Yine bu tarihlerde ortaya atılan ‘Tarihin Sonu’ ve ‘Medeniyetler Çatışması’ tezleriyle de ABD’nin çıkarlarına ve yeni düzenin inşasına entelektüel bağlamda destek sağlanmıştır. 11 Eylül ile birlikte ise uluslararası sistemde kurulması hedeflenen tek kutuplu düzen başarısızlıkla sonuçlanmış, nispeten de olsa çok kutuplu bir yapıya geçilmeye başlanmıştır.165 Bu bölümde ilk

olarak, Soğuk Savaş sonrasında ortaya çıkan yeni düzen tartışmaları incelenerek, uluslararası sistemin analiz edilmesi hedeflenmektedir. Ardından, 11 Eylül ile birlikte değişmeye başlayan yeni düzenin inşa süreci ele alınacaktır. Son olarak da değişen dünyada uluslararası aktörler (ABD, Rusya, Çin Halk Cumhuriyeti, Avrupa Birliği) ve Türkiye’nin yeri incelenecektir.