• Sonuç bulunamadı

2.1. SOĞUK SAVAŞ SONRASI YENİ DÜZEN TARTIŞMALARI

2.3.1. ABD ve Yeni Dünya Düzeni

2.3.1.3. Trump Dönemi

Donald Trump’ın iç ve dış politikada, güvenlik ve ekonomi bağlamındaki görüşleri henüz seçim döneminde dikkat çekmiştir. Bu kapsamda iktisadi yapıda korumacılığı öne çıkarmış ve ABD’nin rekabet gücünün daha da arttırılması gerektiğini savunmuştur. Ortadoğu’daki Amerikan askeri varlığından ve bunun beraberinde getirdiği ekonomik külfetten duyduğu rahatsızlığı da sık sık gündeme getirmiştir.282 Bu görüşlerinin de katkısıyla seçimleri kazanan Trump, 20 Ocak 2017

tarihinde yemin ederek, ABD’nin 45. Başkanı olarak göreve başlamıştır.283

Trump’ın politikalarının anlaşılması adına ilk olarak, Aralık 2017 tarihli Ulusal Güvenlik ve Strateji Belgesi’ni (Trump Doktrini) kısaca ele almak faydalı olacaktır.284

279 Hillary Clinton, ‘‘America’s Pacific Century’’, https://foreignpolicy.com/2011/10/11/americas-pacific-

century/ (Erişim Tarihi: 08.01.2020).

280 Mehmet Özay, ‘‘Obama sonrası dönemde Pasifik Yüzyılı projesi’’, https://www.aa.com.tr/tr/abd-

baskanini-seciyor/obama-sonrasi-donemde-pasifik-yuzyili-projesi/682710 (Erişim Tarihi: 09.01.2020).

281 Ali Örnek, ‘‘ABD Asya-Pasifik'te askeri varlığını artırıyor’’, http://www.hurriyet.com.tr/gundem/abd-

asya-pasifikte-askeri-varligini-artiriyor-20274589 (Erişim Tarihi: 09.01.2020).

282 İsmail Kavaz, ‘‘Küresel Enerji Denklemine Trump Değişkeni’’, https://www.setav.org/kuresel-enerji-

denklemine-trump-degiskeni/ (Erişim Tarihi: 17.01.2020).

283

The White House, ‘‘The Inaugural Address’’, https://www.whitehouse.gov/briefings-statements/the- inaugural-address/ (Erişim Tarihi: 15.01.2020).

284

The White House, The National Security Strategy of the United States of America, Washington, 2017, p.1.

55

Bu belgede, ‘America First’* (Önce Amerika) düşüncesiyle hareket eden Trump, ülkenin iç güvenliğin sağlanmasına önem vermiş, uluslararası yapıda ise yeni rekabetlerin ortaya çıktığına vurgulayarak, tek kutupluluk varsayımlarını reddetmiştir. Yeni dönemle birlikte sistemdeki rekabetin süper güçler arasında değil, büyük aktörler arasında gerçekleşeceğini savunmuş, bu kapsamda özellikle Çin’i ciddi bir rakip olarak konumlandırmıştır. Yeni strateji belgesiyle ABD’nin ülke içinde ve dışında (Avrupa, Asya-Pasifik, Ortadoğu, Orta Asya ve Afrika gibi) uygulayacağı politikaların genel hatları oluşturulmuştur.285

İlk olarak Trump yönetiminin Avrupalı müttefikleri ile olan ilişkilerine kısaca değinmek gerekirse: Trump, NATO’da savunma harcamaları kapsamında ABD’nin üzerine düşen sorumlulukları üstlendiğini; ancak müttefiklerinin bu şekilde davranmadığını öne sürmüştür.286 Bu bağlamda Trump, NATO’daki ortaklarının

gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYH) yüzde 4’ünü savunma harcamalarına ayırmasını talep etmiştir.287 ABD’nin AB ile olan ilişkileri de NATO ile yaşanan

sorunlar çerçevesinde şekillenmiştir.288 Bu kapsamda ‘Önce Amerika’ ifadesiyle

hareket eden Trump, şu ifadelerle ABD’nin AB’ye bakışının öncekinden farklı olacağına işaret etmiştir: "(…) Bence pek çok düşmanımız var. Bana göre, ticarette

bize yaptıklarına bakarsak, Avrupa Birliği bir düşman. Şimdi siz (düşman denilince) Avrupa Birliği'ni düşünmezsiniz fakat onlar düşman."289 Trump’ın bu ifadelerinden

hoşnut olmayan AB de ‘Europe First’ (Önce Avrupa) söylemini öne çıkarmaya başlamıştır.290 Ayrıca ABD’nin AB’ye karşı, çelik ve alüminyuma yeni ‘tarife’*ler

getirmesi, diğer taraftan ise ABD’nin İran’a uyguladığı yaptırımların AB tarafından desteklenmemesi de iki aktör arasındaki ilişkileri zedeleyen konular olarak göze çarpmaktadır.291

* Bu kavramla birlikte, ABD’nin güç dengesinin en üstünde yer aldığı hiyerarşik bir tek kutuplu dünya

anlayışına işaret edilmektedir. Ayrıntılı bilgi için bkz. The White House, America First A Budget Blueprint to Make America Great Again, Washington, 2017.

285 Murat Yeşiltaş, ‘‘Tek Kutuplu Dünyadan Çok Kutuplu Dünyaya’’, https://www.setav.org/tek-kutuplu-

dunyadan-cok-kutuplu-dunyaya/ (Erişim Tarihi: 16.01.2020).

286 Jorge Benitez, ‘‘U.S. NATO Policy in the Age of Trump: Controversy and Consistency’’, The

Fletcher Forum of World Affairs, 2019, 43(1), p.182-183.

287 The Guardian, ‘‘Donald Trump tells Nato allies to spend 4% of GDP on defence’’,

https://www.theguardian.com/world/2018/jul/11/donald-trump-tells-nato-allies-to-spend-4-of-gdp-on- defence (Erişim Tarihi: 17.01.2020).

288 Burak Küntay, ‘‘Uluslararası Sistemde ABD’nin Değişen Paradigmaları’’, Uluslararası Yönetim ve

Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2019, 6(11), s.180.

289 Sputnik Türkiye, ‘‘CBS’e konuşan Trump, AB için, ‘Düşmanımız’ dedi’’,

https://tr.sputniknews.com/abd/201807161034296405-cbs-trump-ab-dusman/ (Erişim Tarihi: 18.01.2020).

290 Küntay, a.g.m., s.180.

* Bu kavram, uluslararası ticaretteki tüm mallara uygulanan vergileri belirleyen ve bu kapsamdaki

listeleri kapsayan geniş ölçekli bir tanımı ifade etmektedir. Bkz. Orta Anadolu İhracatçı Birlikleri, ‘‘Gümrük Tarifesi Nedir’’, http://www.oaib.org.tr/tr/bilgi-merkezi-sikca-sorulan-sorular-gumruk-tarifesi- nedir.html (Erişim Tarihi: 19.02.2020).

291

56

Trump’ın Çin politikasına bakıldığında ise ciddi bir mücadelenin söz konusu olduğu görülmektedir. Bu mücadele, ticaret savaşları olarak da ifade edilebilir. Ticaret savaşlarının temelleri ise büyük oranda ABD’de Mart 2018’de Çin’e karşı yürütülen soruşturmaya dayanmaktadır. Bu soruşturmada, Çin’de yatırım yapan Amerikan firmalarına ve yabancı şirketlere bazı konularda baskı yapıldığı (teknoloji transferi gibi) öne sürülmüş, uygulanan kısıtlamalarla bu firmaların serbest pazarda sağlıklı hareket edemedikleri iddia edilmiştir. Yine bu soruşturmayla ABD, kendi yüksek teknolojili şirketlerinin Çin tarafından planlı olarak satın alındığını ileri sürmüştür. Bu iddialar doğrultusunda Çin’e karşı harekete geçen ABD, 23 Mart 2018’de çelik ve alüminyuma 60 milyar $’lık tarife getirmiştir. Buna karşılık Çin ise 128 çeşit (3 milyar $’a karşılık gelen) Amerikan ürününe tarife uygulamaya başlamıştır. Trump, ABD ile Çin arasında olan ticaret açığını kapatmak amacıyla ticaret savaşlarını başlatmıştır; ancak bu politika, ticaret açığını daha da arttırmıştır. Bu ticaret savaşlarının olumsuz etkileri ise tüm uluslararası ticareti ve küresel büyümeyi etkilemiştir.292 2019’un sonunda gelindiğinde, ABD ve Çin, iki fazdan

oluşacak ticaret anlaşmasının ilk fazında uzlaşmaya varmıştır. İki ülke arasında varılan uzlaşmanın sonucunda ilk faz, 15 Ocak 2020’de imzalanmıştır.293 Bu

anlaşmanın iki ülke ilişkilerinde bir yumuşama ortaya çıkarıp, çıkarmayacağını ise zaman gösterecektir.

Rusya’yı yalnızca askeri anlamda ABD’ye rakip olarak gören Trump, özellikle stratejik konularda onunla anlaşma sağlayarak, Çin’in yükselişine engel olmayı amaçlamaktadır. Yani bu politika doğrultusunda, Çin’in kuzey bölgesinden çevrelenmesi hedeflenmektedir. Bu durum ise Rusya’nın konumunu ve pazarlık gücünü kuvvetlendirmektedir. Soğuk Savaş sonrası döneme bakıldığında, ABD ve Rusya ilişkilerinin zaman zaman yakınlaştığı göze çarpmaktadır; ancak her iki ülkenin de etki alanlarının (Ortadoğu, Orta Asya ve Avrupa bölgeleri başta olmak üzere) birbiriyle çakışması, bu süreçlerin sonuçsuz kalmasına neden olmuştur. Rusya’da Putin’in yeniden yönetime gelmesi ve ardından 2014 yılında Ukrayna’ya müdahale edilmesi, önceki dönemde gelişmeye başlayan Rus-Amerikan ilişkilerini yeniden zedelemiştir. Bu dönemde Obama tarafından uygulanmaya başlayan ekonomik yaptırımlar, Amerikan Kongresi’nin etkisiyle Trump döneminde de artarak

292 Elif Nuroğlu, ‘‘Ticaret savaşları sona mı eriyor?’’, https://www.aa.com.tr/tr/analiz/ticaret-savaslari-

sona-mi-eriyor/1685209 (Erişim Tarihi: 18.01.2020).

293 Bob Davis vd., ‘‘U.S., China Sign Deal Easing Trade Tensions’’, https://www.wsj.com/articles/u-s-

57

devam etmiştir. ABD’nin Rusya’ya karşı yürüttüğü politikası ise doğrudan Rusya-Çin ilişkilerine etki etmiş ve iki ülke arasında ilişki daha da güçlenmiştir.294

Trump, yönetime geldikten kısa bir süre sonra, beş Müslüman ülkeye seyahat yasağı getirmiş, bunun sebebi olarak da bu ülkelerden gelen insanların, ABD’de güvenlik problemlerine neden olmasını göstermiştir.295 Müslümanların birçoğunun

ABD’ye düşman olduğunu iddia eden296 Trump’ın söylemleri ve eylemleri Batı

dünyasında İslamofobi’nin artmasına neden olmaktadır. Yine Trump’ın Ortadoğu politikasına da kısaca değinmek gerekirse: ABD’nin bu bölgedeki çıkarlarını daha çok İran, İsrail, petrol ve silah ticareti üzerine inşa ettiği söylenebilir.297

Özetle belirtmek gerekirse, Soğuk Savaş sonrasında ABD yönetimine gelen her başkan liberalizme ve küreselleşmeye özel bir önem atfetmiştir; ancak Trump’ın başkanlığının daha çok izolasyona dayalı bir çizgiden ilerlediği ifade edilebilir. Dolayısıyla Trump yönetiminin liberal profilden ziyade daha milliyetçi ve pragmatik davrandığı öne sürülebilir.298 Bu kapsamda Trump’ın ‘Önce Amerika’ söylemiyle

hareket etmesi, korumacı politikalar uygulaması ve bazı uluslararası anlaşmalardan çekilmesi* ABD’ye olan güvenin zedelenmesine neden olmuştur. Dolayısıyla doların

küresel rezerv para konumu da buna bağlı olarak sarsılmış, bazı ülkeler ticarette kendi para birimlerine dönüş yapmaya başlamıştır.299