• Sonuç bulunamadı

NEHYİN TANIMI VE NEHY İLE İLGİLİ İHTİLAFLI KONULAR

Neyh ile ilgili ihtilaflı konuları serd etmeden önce İsnevî’ye göre nehyin tanımını aktarmamız gerekiyor. İsnevî’nin, Beydâvî’nin ‘el-Minhâc’ındaki neyh tanımlamasına yer vermemesinin nedeni olarak nehyin tanımının emir konusunda geçmiş olmasını gerekçe göstermesini ifade eder ve der ki: Beydâvî, emir konusunda geçtiği için burada onun tanımını yapmadı.525

523 Râzî, el-Mahsûl Fî ʽİlmi’l-Usûl, c. 2, s. 121.

524 Hac, 22/28.

525 İsnevî, Nihâyetü’s-sûl fî şerḥi Minhâcü’l-vüṣûl ilâ ʿilmi’l-uṣûl, c. 1, s. 433.

Uzatmama adına, biz de bu başlık altında neyhin İsnevî’ye göre tanımına kısaca değinmek, akabinde ihtilaflı konulara giriş yapmak istiyoruz.

1. Nehy’in Tanımı ve Siğası

İsnevî’ye göre nehy öcelikli olarak bir şeyin yapılmamasını ifade eden sözdür.526 İsnevî, Gazzâlî,527 Âmidî528 ve başkalarının kullandığı neyh kipini aktarmış ve yedi anlamda kullanıldığını söylemiştir:

Bir: Tahrim. Allah Teâlâ’nın: “Cana kıymayın”529 sözü gibi.

İki: Kerahet. Hz. Peygamber’in (s.a.v),“Sizden kimse bevl ederken organını sağ eliyle tutmasın.”530 Hadisinde olduğu gibi.

Üç: Dua. Alalh Teâlâ’nın: “Rabbimiz! Kalplerimizi eğriltme.”531 sözü gibi

Dört: İrşad. Allah Teâlâ’nın: “Ey iman edenler! Size açıklandığı takdirde sizi üzecek şeylere dair soru sormayın.”532 sözü gibi.

Beş: Tahkir. Allah Teâlâ’nın: “Gözünü dikme.”533 sözü gibi.

Altı: Akıbetin beyanı. Allah Teâlâ’nın: “Sakın, Allah’ı habersiz sanma!”534 Yedi: Ye’s (Üzüntü/ karamsarlık). Allah Teâlâ’nın: “Ey inkâr edenler! Bugün özür dilemeyin! Siz ancak yapmakta olduklarınızın karşılığını görüyorsunuz.”535 sözü gibi.

İsnevî’ye göre mücerred neyh siğası, kerahet değil tahrim ifade eder. Buna bianen, neyh yalın bir şekilde ve karinelerden ari gelirse, tahrim gerektirir. Akabinde bunun, Beydâvî’nin seçimi olduğunu söyleyerek Şâfiî’nin de metinlerinde ona yer verdiğine

526 İsnevî, A.g.e. s. 433.

527 Gazâlî, el-Mustasfâ Min ʽİlmi’l-Usûl, c. 3, s. 130-131.

528 Âmidî, el-İhkâm Fî Usûli’l-Ahkâm, c. 2, s. 187.

529 En’âm, 6/151.

530 Müslîm, “Sual”, 613.

531 Âl-i İmrân, 3/8.

532 Mâide, 5/101.

533 Tâhâ, 20/131.

534 İbrâhîm, 14/42.

535 Tahrîm, 66/7.

temas etmiştir. Beydâvî, Allah Teâlâ’nın: “Neyi de yasak ettiyse ondan vazgeçin.”536 sözünü delil getirerek O’nun neyhedilenden vazgeçilmesini emrettiğini, bu takdirde ondan vazgeçmenin vacip olduğunu söyledi. Zira daha önce geçtiği gibi, emir vücup içindir.537

2. İsnevî’nin Nehy Konusundaki İhtilaflı Meselelere Karşı Tutumu

Burada ‘İmam İsnevî’nin neyh konusundaki ihtilaflı meselelere karşı tutumu konusunda’ emir konusunda ihtilaflı bazı meseleler tekrar edilecektir, bu da, iki konu arasındaki benzerlikdendir. Bu meselelerden bazıları; Neyhin fevrilik veya terahiye delaleti, neyhin tekrara veya bir kereye delaletidir.

a. Mutlak Nehyin Tekrar veya Fevriliğe Delaleti

İsnevî’ye göre neyh siğası ne tekrara ne de fevriliğe delalet eder. Beydâvî’nin ‘O emir gibidir’ sözüne yorum olarak şunu söyledi: Yani neyh, emir gibidir, daha önce de geçtiği gibi tekrara ve fevriliğe delalet etmez. ‘El-Hâsıl’da: Doğru olan bu olduğu söylendi.538 Allah Teâlâ’nın: “Zinaya yaklaşmayın”539 emri gibi süreklilik arz eder şekilde ve doktorun süt içme, et yeme demesi gibi aksi şekilde de gelebilir. İştirak ve mecaz aslın hilafı olup ortak paydada hakiki olur.

Âmidî ve İbn Hâcib nehyin tekrar ve fevrilik için olduğunu doğruladılar. Beydâvî de bunu kesinleştirdi540 ve ‘El-Mahsûl’de dedi ki: Meşhur olan budur.541 İmamın, emir tekrar içindir yönündeki delili, daha önce geçtiği gibi kabul edilemez. Çünkü hastaya verilen emir tekrar için değildir, karine içindir, ancak konuşma karine olmadığı zamandadır.

b. Mutlak Neyhin Fesada Delaleti

İsnevî, neyh fesada delalet eder mi? Sorusuyla meseleye giriş yapmakta ve usûlcülerin konuyla ilgili görüşlerini sıralamaktadır. İsnavî’ye göre onlardan bazıları

536 Haşr, 59/7.

537 İsnevî, Nihâyetü’s-sûl fî şerḥi Minhâcü’l-vüṣûl ilâ ʿilmi’l-uṣûl, c. 1, s. 434-435; İsnevî, et-Temhîd Fî Tahrîci’l-Furû Ale’l-Usûl, s. 290.

538 Ermevî, el-Hâsıl Mine’l-Mahsûl Fî Usûli’l-Fıkh, c. 1, s. 489.

539 İsra, 17/32.

540 Âmidî, el-İhkâm Fî Usûli’l-Ahkâm, c. 2, s. 194; Îcî, Şerhü’l-‘Adud Alâ Muhtasari’l-Müntehâ, s. 180.

541 İsnevî, Nihâyetü’s-sûl fî şerḥi Minhâcü’l-vüṣûl ilâ ʿilmi’l-uṣûl, c. 1, s. 435-436.

mutlak suretle ona fasade delalet etmeyeceğini söyledi. ‘El-Mahsûl’de bunu fakihlerin çoğundan, Âmidî, muhakkiklerden aktardı.542 Onlardan bazıları dedi ki, mutlak suretle delalet eder, İbn Hâcib bunu doğruladı.543 Ebû Hüseyin el-Basri dedi ki: Muamelatta etmez ama ibadetlerde fesada delalet eder.544 Beydâvî onlara muhalefet ettti. Onun tercihi olan görüş ayrıntılı bir şekilde ilerde gelecek.545

Dediğimiz gibi: Fesada delalet eder, dendi ki: Dil açısından delalet eder. Âmidî ve İbni Hâcib’ye göre doğrusu: Şer’i konular dışında delalet etmez.546

İsnevî sonra Beydâvî’nin bu konudaki görüşünü şöyle izah etmektedir: Bundan hâsıl olan neyh, şer’i yönden ibadetlerde fesada delalet eder; kendindeki bir şeyden veya bir karineden dolayı neyhedilmiş olsun aynıdır. Çünkü bir şeyin aynı anda hem neyhedilmiş hem de emredilmiş olması imkânsızdır. Neyhedilmiş işten sakınan, emredilmiş olanı terketmiş olacaktır. Emir ona bağlı kalmaya devam eder ve yapılan şey yetersiz olur ki, fesat iddiasından maksat budur. Beydâvî’nin, “Biaynihi, be ile, anlamı:

Ta kendisidir ve o )نوكي(’ya mutaalliktir, bu delil sadece olduğu gibi fesada delalet eder.

Şer’i yönden delalet etmez ve bu, onun istediğidir.547

İsnevî, muamelatta neyhin üç kısım olduğundan bahsediyor:

Bir: Nehy, aynı akde dönmek zorundadır ya da değildir.

İki: Bir cüz’üne dönmek zorundadır ya da değildir.

Üç: Mukarin olmayan birine dönmek zorundadır ya da değildir. Bunun örnekleri:

- Çakıl taşlarının satılmasının nehyedilmesi gibi.

- Ceninin (حيقلام) satılmasının nehyedilmesi: Cenin, anne karnındaki yavrudur, bundaki neyh, satılana döner ve satılan akdin bir rüknüdür.

Onlar üçtür: ‘Âkit (akdi yapan kişi), akdin konusu ve siğası. Şüphe yok ki, rükün de mahiyet kapsamındadır.

542 Âmidî, el-İhkâm Fî Usûli’l-Ahkâm, c. 2, s. 188.

543 Îcî, Şerhü’l-‘Adud Alâ Muhtasari’l-Müntehâ, s. 178.

544 Basrî, el-Mu’temed Fî Usûli’l-Fıkh, s. 184.

545 İsnevî, et-Temhîd Fî Tahrîci’l-Furû Ale’l-Usûl, s. 292.

546 Âmidî, el-İhkâm Fî Usûli’l-Ahkâm, c. 2, s. 188; Îcî, Şerhü’l-‘Adud Alâ Muhtasari’l-Müntehâ, s. 178.

547 İsnevî, Nihâyetü’s-sûl fî şerḥi Minhâcü’l-vüṣûl ilâ ʿilmi’l-uṣûl, c. 1, s. 436.

- Faizden nehyedilmesi. Ancak ‘Ribe’n-Nesie’ ise, kabızdan önce bunun ayrımı yapılmalıdır. Bunun nehyedilmesi akidden ayrı dış bir etkenden olduğu açıktır. Riba’l-Fazl ise, nehyedilmesinin sebebi bir dirhemin iki dirheme satılması ile artış olmasıdır ve bu akdin dışındadır. Çünkü ma’kud aynı zamanda satılabilir, eksik veya fazla olması da sıfatların biridir ancak gereklidir. Bu üçünde nehy, fesada delalet eder.

- Cuma namazı vaktinde alışverişin yasaklanması. O da, akdin dışında bir şeye bağlıdır ki, bu da, cuma namazını kaçırmadır; alışverişin kendisi değildir. Tüm işler böyledir, karinesi namazın kaçmasıdır, alışverişin mahiyeti için gerekli değildir. Karinen gerekli olup olmaması gasp edilen suyla abdest alınabilmesi veya gasp edilen gömlekle namaz kılınabilmesi gibi örnekler ile de delillendirildği gibi fesada delalet etmez.548

3. Nehyin Muktezası

İsnevî, nehyin muktezası ile kastedilenin ne olduğunu şöyle izah etmektedir:

Nehyin muktezası nehy ile istenen şey yani nehyin bağlı olduğu şeydir ve sadece nehyedilenin karşısında olan bir fiildir. Biri “hareket etme” dese bunun anlamı “yerinde durmak”dır. Gazzâlî’ye göre “Yapmamanın kendisidir. O da, bu örnekte hareketin olmamasıdır. İsnevî’ye göre nehyin muktezası adem (yokluk/olmama) değildir, nehyedileni nefyeden vücûdî bir şeydir ki, o da zıttır. Dedi ki: Diyebiliriz ki: Nehy tekliftir, teklif ise mükellefin güç yetirebileceği bir şekilde gelir, adem-i asli ise güç yetirilebilecek bir şey değildir; Güç yetirmenin vücûdî bir eserinin olması gerekir, adem ise mutlak nefydir, böylece bize isnat edilmesi mümtenidir. Adem-i asli –yani; devam eden- hâsıldır ve hâsılın ikinci kez tahsili mümkün değildir. Nehyin muktezasının adem olmadığı sabittir, nehyedileni nefyedenin, vucudi bir şey olduğu sabit olmuştur, o da zıttır.549

4. Birçok Şeyin Nehyedilmesi

İsnevî bu meseleyi izah edip görüşlerden birini tercih ediyor. Konuya önce İsnevî’nin izahıyla başlayıp devamında İsnevî’nin Beydâvî’ye olan eleştirisini

548 İsnevî, A.g.e. s. 438-439.

549 İsnevî, Nihâyetü’s-sûl fî şerḥi Minhâcü’l-vüṣûl ilâ ʿilmi’l-uṣûl, c. 1, s. 439-440.

aktaracağız. İsnevî diyor ki: Eğer nehyedilen bir şey ise, ona ilave bir soz eklenmez, ancak birden fazla ise iki kısma ayrılır:550

Bir: Toplu bir şeyden olması, yani toplumsal düzeyde olması, fertler ve tek konular değil. İki kız kardeşle evliliğin nehyedilmesi gibi.

İki: Hepsinden olması, yani hırsızlık ve zina gibi her birinden olması. İsnevî, Beydâvî’nin aktardığı bu örnekleri eleştirerek, “eşya çoğuldur, en azı üçtür, şu halde örnek uygun değildir, mütaddit yani; birden çok deseydi, bu sorulardan kurtulurdu”

değerlendirmesini yaptı.

IV. ÂMM VE HÂS