• Sonuç bulunamadı

Nef’î’nin Türk Edebiyatındaki Etkis

NEF'Î'NĠN YARATICILIĞ

5. Nef’î’nin Türk Edebiyatındaki Etkis

17. yüzyıldan önce fahriye bölümlerinde divan şairlerinin adına çok az rastlanılırken, Türk şairleri artık meslektaşları tarafından mukayese yapılabilecek konumda görülüp, örnek alınmışlardır. 19. yüzyıl sonunda vefat eden ve her manasıyla son divan şairi olan Yenişehirli Avnî Bey'e kadar hemen hemen her şair kaside vâdisinde onun izinden gitti.189

Edirneli Hüseyin Âlî Efendi ve Nâzım‟a ait olan iki örnek ise, Nef'î'yi ve onun sanatını dikkate alan ve mukayese unsuru gösteren örneklerdir. Nâzım, kendisini mucize söyleyen Nef'î'ye benzetir ve onun her alanda hüner gösterdiğini de belirtir. Dolayısıyla şair ondan üstün olduğunu belirtmek istemez, sadece onu kendisine örnek alır ve ona benzemeye çalışır:

Benem ol peyrev-i Nef‟î-i mu‟ciz-gû ki yektâdur Sühanda her hünerde gerçi ol tutmuşdı meydânı

''Ben o alanında mucizeler söyleyen biricik Nef'î‟nin izleyicisiyim, şiirde ve hünerde her ne kadar o meydanı tutmuşsa da.''

Aynı yüzyıl şairlerinden Edirneli Hüseyin Âlî Efendi de kendisini Nef'î‟nin öğrencisi olarak tanıtır:

Ben ol şâkird-i hâs-ı Nef‟î-i mu‟ciz-dem-i Rûmem Ki sözde gâlibüm üstâd-ı zerdûz-ı Horâsâne

''Ben, Rum diyarının mucizeler söyleyen şairi Nef'î‟nin has öğrencisiyim. Ama Horasan‟ın üstad sırma işleyicilerinden de şiirde üstünüm.''190

Âlî ''suhan'' redifli kasidesinde Nef'î'yi övmüştür:

189

Mehmet Çavuşoğlu, ''Kaside Şairi Nef'î'', s. 89. 190 Tûba Işınsu İsen, Divan Şiirinde Fahriye, s. 50.

Cenab-ı Nef'î-i muciz-beyan ki olmış ezel Dili peyamber-i ahirüz-zaman-ı suhan

''Mucize ifadeli Nef'î hazretlerinin gönlü sözün en son padişahı olmuştur.''

Fahriye bölümlerinde şairin kendini diğer şairlerden üstün konumda göstermek için benzetmelere ve mübalâğalı ifadelere yer verdiği ve gerçeklikten uzak tasvirler ortaya koyduğu bilinen bir durumdur. Aynı iddia kasidede övülen kişinin övgüsü konusunda da tekrarlanır. Fahriye örneklerinde Nef'î‟nin adına sıklıkla rastlanması tabiidir. Çünkü, 17. yüzyıldan sonra Nef'î, kaside alanında neredeyse şairlere bir yol gösterici konumunda olmuştur. Dolayısıyla Nef'î için, fahriyeler açısından divan şiirinin dönüm noktası da denilebilir. Pek çok şiirin fahriye bölümünde adına rastlanan Nef'î, sadece bir özelliği ile değil, neredeyse adıyla şairlere örnek olmuştur. Neşâtî, ''eğer şiirimi Nef'î görse, bir daha bu davaya elini sürmez'' diyerek, fahriye üstâdı olarak tanınan Nef'î‟nin tarzına benzer bir ifade ortaya koymuştur:

Göreydi cevher-i tîg-i zebânum bu letâfetle Elin sunmazdı Nef‟î bir dahı şemşîr-i da‟vâya

''Nef'î, dil kılıcımın güzelliklerini görmüş olsaydı, dava kılıcına bir daha elini sürmezdi.''

Nef'î‟nin adının geçtiği beyitler, diğer şairlerle ilgili değerlendirmelerden farklıdır. Şair, kendisinden daha iyi kimseyi tanımadığını, en iyinin kendisi oduğunu ifade etmektedir. Nef‟î ile ilgili beyitlere dikkat ettiğimizde, şairlerin onu bu alanın önemli duraklarından biri kabul ederek, kendilerini daha üstün görseler de onun bu alandaki ağırlığını şiirlerinde yansıtmışlardır. Söz gelimi Neşâtî, şiirinin Nef'î‟yi mest edeceğini söylemektedir:

N‟ola mest itse rûh-ı pâk-i Nef‟î‟-yi suhan-dânı

''Benim bütün şiirlerim mana dolu bir kadehe benzer. Bundan dolayı şair Nef'î‟nin temiz rûhunu mest etse buna şaşılmamalı.''

Nedîm‟in isabetli bir biçimde belirttiği gibi, kaside tarzının ustası olarak Nef‟î görülür:

Nef‟î vâdî-i kasâidde suhan-perdâzdur

Olamaz amma gazelde Bâkî vü Yahyâ gibi.

''Nef'î kaside alanında söz ustasıdır. Ancak gazelde Bâkî ve Yahya Efendi gibisi olamaz.''

Şeyhülislâm Yahya Efendi şair hakkında şu beyti yazar:

Şimdi hayl-i sühenveran içre Nef‟i manendi var mı bir şair?

''Şimdi şairler arasında Nef'î gibi başka şair var mı?''

Şair Fehim, Nef'î'nin gazeline nazire yazmıştır.

Nef'î:

Nice mest olmasın aşık felek peymane gam sahba Münasib bezm-i aşka hak bu hem peymane hem sahba

''Aşık nasıl sarhoş olmasın: felek, gam, içki;doğrusu hem kadeh, hem içki aşk meclisine münasip.''

Fehim:

Virür ehl-i dile sad zevk ile def-i elem sahba Hususa kim ola meclisde hem canan ü hem sahba

''İçki gönül sahiplerine elemden kurtulmak için bin zevk verir, özellikle mecliste hem sevgili hem şarap olursa.''

Nef'î:

Yare derdüm diyemem bezm-i şarab olmayıcak Cürmüm ikrar idemem mest-i harab olmıyacak

''Şarap meclisi olmadıkça sevgiliye derdimi açamam, yıkılacak kadar sarhoş olmadıkça suçumu ikrar edemem.''

Fehim:

Kim gider mey-kedeye bade-i nab olmayıcak Çeşme-sarı nidelüm çeşme-i ab olmayıcak

''Saf içki olmazsa meyhaneye kim gider? Çeşmelik yeri ne yapalım, su çeşmesi olmadıkça?''

Nef'î'nin en fazla tesiri altında kalan şair, Sabrî'dir. Fakat Sabrî'nin şiirleri, söyleyiş olarak Nef‟î'ye yaklaşırsa da, anlam itibariyle, ondan hayli geridedir.191

Sabrî, Nef'î'yi örnek alarak ІV. Murad'ın atlarını över:

Te‟ alallah zihi vahs-ı saba-seyr-i müselmani

Ki ana subh-i nusretdür sabahül-hayr nişani

''Yüce Allah'ım, müslümanlığın saba hareketi eden at ne kadar güzel, onun beyaz alnının aydınlığı zafer kadar parlak.''

Sabrî, Nef‟î'nin I. Ahmed'e yazdığı Edirne kasidesine nazire de yazmıştır:

Sahil-i deryada zerrin-zevrak-ı Paşa mıdur Ya kenar-ı asman da gurre-i garra mıdur

''Deniz kenarında Paşa'nın kayığı mıdır? Yoksa gökyüzünün kenarında parlak yeni ay mıdır?''

İşte diğer Nef'î kasidelerine yazılan nazirelerden örnekler:

Nef'î:

Şükr kim bir bar-gâh-ı lutfa kıldum intisab Kim olur hak-ı derinden baht ü devlet behre-yab

''Şükürler olsun öyle bir lütuf kapısına girdim ki, onun kapısının toprağından baht ve devlet nasip alır.''

Sabrî:

Ey hıyam-ı rezm-gahun asman-ı nuh-kubab Halka halka cevher-i tigün melâl-i aftab

''Ey savaş alanındaki çadırı dokuz kubbeli gökyüzüne benzeyen halka halka parlak kılıcının cevheri güneşten daha aydınlatıcı olan.''

Nâbî, ''Hayriyye'' başlıklı eserinde oğluna Nef'î'nin eserlerini okumasını tavsiye eder:

Suhanan'ı şu'ara-yı eslâf Kalbi ayine-veş ider şeffâf

Türkîde Nef‟î ile Bakî'ye bak Gayri divanları da it mülhak

''Eski şairlerin sözleri insanın kalbini ayna gibi şeffaflaştırır.

Türkçede Nef‟î ile Bâkî'ye bak, bunların dışındaki divanları da bunlara ekle.''

Nedim'in sadrazam Ali Paşa'ya yazdığı kasidesi, Nef'î'nin I. Ahmed'e yazdığı ''verir'' redifli kasidesine naziredir:

Her ma'ni-i lâtif ki candan nişan verir Tabir idince tâbum anı nazma can verir

''Can kadar sevgili olan her ince ve güzel mana şiirime intikal edince, nazma can verir.''

Nedim'in naziresi:

Gahi sehab-ı seyf ki hükmüm revan verir Ezhar bağ-ı mülke su yerine kan verir

''Kılıcının bulutu hükmünü verince ülkenin bahçesinin çiçeklerine su yerine kan verir.''

19. yüzyıldan itibaren batılı tarzda bir şiir vücuda getirmek isteyen şairlerin bütün isteklerine rağmen klâsik edebiyattan kopamamış olmalarında, bu güçlü

geleneğin etkisi büyüktür. Fakat klasik şairlerden yeni Türk edebiyatçılarını etkileyenlerin sayısı azdır. Bu az sayıdaki şairlerinden biri de Nef‟î‟dir.192

İzzet Molla fahriyelerinde Nef‟î'den bahseder:193

Nef'i alırsa tıgu-ı zebanım peyamını Can korkusiyle dâr-ı bekâdan firar eder

'' Nef'î dilimin kılıcının haberini alırsa can korkusu ile ahiretten kaçar.''

Şeyh Galib, Mevlânâ'ya yazdığı muhammesinin her bendinde Nef'î'den bir beyit kullanmıştır:

Bareke'llah ey sipihr-i himmetin mah-ı nevi Levheşe'llah ey cihanın mihr-i vala-perveri Saneke' llah ey kelamü'llah-ı ilm-i uhrevi Merhaba ey hazret-i sahib-kıran-ı ma'nevi Nazım-ı manzume-i silk-i leal'i Mesnevi

''Ey himmet göğünün yeni ayı aferin, Ey dünyanın yücelik öğretici güneşi aferin, Ey manevî ilmin Tanrı kelamını nakleden aferin Ey mana aleminin bahtiyar hükümdarı merhaba,

Mesnevi incilerini şiir ipliğine dizen Hazret-i Mevlânâ''

İbrahim Hakkı da Nef'î'nin tarzını takip etmiş, onun şiirlerine nazireler yazmiştır.194

Sani-i Nef‟î-i Rumun ki ederler tahsin Kuvvet-i tab'ımı bi'cümle esatiz-i be-nam

192

İnci Enginün, ''Yeni Türk Edebiyatında Nef'î'', Gazi Türkiyat Dergisi, S. 8, 2011, s. 165. 193 Büyük Türk Klasikleri, Ötüken-Söğüt Neşriyat, C. 5, İstanbul 1987, s. 179.

''Rum diyarının ikinci Nef'î'siyim, şairlik mizacının kudretine bütün şöhretli üstadlar aferin derler.''

Fahriyelerinde şairi örnek almış ve kendini onunla kıyaslamıştır:195

N'ola hayret verirse ruhuna Nef‟î-i merhûmun Bu türbe tumturak-ı lâfz ile ma'ni-i can perver

''Şiirimdeki sözlerin tumturaklılığı ile can besleyen manası merhûm Nef'î'nin ruhunu şaşkına çevirse şaşılmaz.''

Tanzimat döneminde Ziya Paşa Nef'î'den bahseder ve Bayram Paşa'yı şairin ölümünden sorumlu tutar:

Sultan-ı cihan Murad-ı şa'ir Ağzına döker iken cevahir

Ne eyledi ise etdi gerdûn Kıldı o şehidi garka-i hûn

Bayram gibi bir hâr-ı zamâne Kıydı o yegâne-i cihâna

''Dünya sultanı şair Murad ağzına mücevherler dökerek Felek nasıl bir oyun oynadıysa o şehidi kana buladı ve

Bayram gibi zamanın eşeği dünyada eşi olmayan o şaire kıydı''

Tevfik Fikret Nef'î‟yi övmüş, şiirini açıklamış ve onun şiirini de değerlendiren portresini kelimeleriyle çizmiş:

Öyle bir nehr-i muazzam gibi cûş etmişsin Fakat eyvah çorak yerde akıp gitmişsin

Sana bir başka zemin başka zaman lâzımdı Sana bir alem-i lâhut-nişan lâzımdı

''Muazzam bir nehir gibi coşmuşsun, Fakat ne yazık ki çorak yerde akıp gitmişsin.

Sana bir başka yer, başka zaman lazımdı, sana manevi yapılı bir alem lazımdı.''

Birçok şair Nef'î'yi örnek aldılarsa da onun seviyesine ulaşamamışlardır. Ölümünün ardından yüzyıllar geçmesine rağmen Nef'î şairlere her devirde ilham kaynağı olmuştur. Zamanımızda da sanat ve edebiyatın her dem gündeminde olan isimlerinden biridir.

V. BÖLÜM

NEF'Î'DEN SEÇME ġĠĠRLER