• Sonuç bulunamadı

2. KLASİK TÜRK EDEBİYATINDA BİR SAĞALTIM OLARAK NAMAZ

2.2. NAMAZIN FİZİKSEL SAĞALTIMI

2.2.7. Namazda Okunan Dualar/Zikirler

Namazda okunan Fatiha Suresi hamd ile başlamaktadır. Hamd etmek insanın benliğinden sıyrılarak âlemlerin sahibi olan Allah’a kalbi çevirerek teşekkür etmektir.169Cemadat, nebatat ve hayvanat kendi dilleriyle Allah’ı hamd etmektedir.170

Namazda hamd ile başlamanın bir açıklaması hamd etmenin “O’na yaklaşmanın ilk şartı olduğu”dur. “Her namazda Allah’a duyulan hayranlığın şuurla medhedilmesidir.”171

Hacı Bektaş-ı Velî’nin Fatiha Tefsirin’de “El-hamdülillah” demenin anlamına yer verilir:

“…Kul eydür El-hamdülillâhi Hâlik eydür yâ kul kime kılursın şükri kul eydür er-rahmânirrahîmi rahmet kıl bağışla…”172

Namaz esnasında okunan surelerle birlikte namaz kılan kişi Allah’a “O’nun sözleriyle” niyaz etmektedir. Böylesi bir iletişim de Allah ve kul arasındaki haberleşme münasebetinde bahsedildiği üzere “özel bir bağ kurar.”173 Namaz bittiğinde ise insanın bedensel ve ruhsal sağaltım neticesinde edeceği duaların daha makbul olduğu bilinmektedir.174 Ayette “Namazdan sonra Allah’ı zikretmek emredilmiş,175kalbin ancak Allah’ı anmakla mutmain olacağı bildirilmiştir.176

169 Schimmel, a.g.e., s. 190-191. 170 Schimmel, a.g.e., s. 191.

171 Nurbaki, İmanla Gelen İlim II, s.12.

172 Hacı Bektaş Veli, Fatiha Tefsiri, 181.

173 Schimmel, a.g.e., s. 192. 174 Schimmel, a.g.e., s. 192-193.

175 “Namazı bitirince de ayakta, otururken ve yanınız üzerinde yatarken (daima) Allah'ı anın. Huzura

kavuşunca da namazı dosdoğru kılın; çünkü namaz müminler üzerine vakitleri belli bir farzdır. “ Nisâ 4/103.

176 “Bunlar, iman edenler ve gönülleri Allah'ın zikriyle sükûnete erenlerdir. Bilesiniz ki, kalpler ancak

150 Namazda okunan zikir ve duaların anlamının insanda canlanması için bir bilinçle okunması gerekir.177

Miftâhü’l-Ferec’de anlatıldığı şekliyle secdede okunan Tahiyyat duası, Miraç gecesinde Allah tarafından Hz. Peygamber aracılığıyla ümmete selam yollanmasının bir hatırasıdır:

Ol durur ol kim şeb-i mirâcda Oldı rûzî ahsen-i minhâcda Kim melâkî olıcah Hayrü’l-enâm Ümmetüne kıl didi benden selâm Bu sebebdendür ki kılınsa namâz Çün tahiyyât ile olınur niyâz

Miftâhü’l-Ferec, 308/3522-3524 Muhammediye’de ise tahiyyat okumanın nedeni açıklanır. Hz. Peygamber rahmet vesilesi olduğu için dua ederken ona salâvat vermeyen kişinin duasının kabul olunmayacaktır. Namazın içinde ne zaman tahiyyat okunsa ona salâvat getirilmesindeki temel sebep budur:

Onunçün buyurdu bu sözü aleyhisselâm Du’âsında her kim bana etmese intikal Du’âsı onun nitesi müstecâb ola çün Vesîle benem olmağa rahmette ittisâl Onunçün didiler namâzın içinde kaçan Tahiyyât okunsa salâvat gerek bî-mecâl

Muhammediye, 518/4459-4461

Şeyh Eşref b. Ahmed’in yazdığı nasihatnamede ağızdan çıkan sözlerin

amacının ne olduğunun farkında olunmasına dair uyarılar yer alır. Nisa Suresi 43. ayete iktibasla178 namaz esnasında ne söylediğini bilmeyen kişinin namaza yaklaşmaması gerektiği belirtilmiştir. Zındık olmamak için söylenilen söze vakıf olmak gerekir:

177 Certel, a.g.m., s. 341.

178 “Ey iman edenler! Siz sarhoş iken -ne söylediğinizi bilinceye kadar- cünüp iken de -yolcu olan

müstesna- gusül edinceye kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hasta olur veya bir yolculuk üzerinde bulunursanız yahut sizden biriniz ayak yolundan gelirse yahut kadınlara dokunup da (bu durumlarda) su bulamamışsanız o zaman temiz bir toprakla teyemmüm edin: Yüzlerinize ve ellerinize sürün. Şüphesiz Allah çok affedici ve bağışlayıcıdır.” Nisâ 4/43.

151 Söyledüğün sözi bil ne söyledün

Gâfil olmâ maksudûna ne didün Bilmedigün yiyecegi yimegil Şol delîlsüz sözleri söylemegil Hakk didi çün sen sözün bilmeyesin Sen namâzâ hiç yakın gelmeyesin Pes sözüni bil ki nerden söyledün Kim dilersen zındık olmâyâ adun

Şeyh Eşref b. Ahmed, 55/106-109 179 Esrârnâme’de Şeyh Cüneyd’in yedi günde bir kuru ekmek yiyerek yaşayan bir müridinin başından geçenler anlatılmaktadır. Ömrü devamlı ibadetle geçmiş, mescidlerden ayrılmamış olan bu müride bir kişi her gün saygıyla ona selam verip, hatrını sormaktadır. Bu gelen kişiyle cuma günü namazda buluşmak sohbet etmek üzere anlaşırlar. Bu gelen kişinin bir melek olduğu anlaşılır. Öğle namazında kadar oturduktan sonra gitmeyi teklif eder. Mürit ise cumayı beraber kılmak ister.

Namaz esnasında en arka safta dururlarken bir süre sonra melek tebessüm eder. Sonra âh eder. Mürit bu durumun nedenini sorar. Bunun üzerine melek iki elini müridin gözlerine koyar ve mescidi ala kargaların kapladığını görür. Namaz kılanların başında yüz bin ala karga uçuşmaktadır. Kiminin beynini dağıtırlar, kiminin yüreğini delerler. Ortada ise beyaz kuşlar başları üzerinde uçar:

Didi iy server nite oldı ‘aceb Ne durur bu ıztırâba hem sebeb Didi ol rûhânî kim görmez misin Bu turanlar hep nedür bilmez misin

Didi görmem âdemîden gayrı men Varsa gayrı anı göster bana sen Lîkin elin kodı eydür kıl nazar Ne görürsen söyle iy sâhib-nazar

179Şeyh Eşref Nasihatnâme alıntıları için bkz: Elif Pehlivan, Nasihat-Nâme Şeyh Eşref b. Ahmed

Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 2001. Tezde numaralandırma olmadığından metnin aslına sadık kalınmıştır.

152 İki elin kodı rûhânî revân

İki gözin tutdı anun bir zamân Ovdı gözin didi eydür kıl nazar Ne görürsin söyle iy sâhib-nazar Gözin açdı gördi ol dem ol hümâm Ala karga mescidi tutmış tamâm Her gişinün başı üzre sad-hezâr Bini iner bini çıkar bî-karâr Kiminün beynini tagıtmış durur Kiminün yüregini delmiş sorur Bir niçe ak kuşlar orta yirde hem Başları üzre kamu yeşil ‘alem Bir niçe şahs üstine pervâz ider Karga ol şahs üstine varmaz gider

Esrârnâme, 143-145/1170-1180180 Bunun hikmeti sorulduğunda “Zuhruf Suresi 36. ayetini bilip bilmediğini sorar.181Allah’ın zikrinden gafil olanlara şeytanın yol bulacağını söyler. Dünya hırsı Allah’ın zikrini kaplamış, şeytan onu avlamıştır. Zikrin yerini dünya hırsı kaplarsa şeytan insana yakınlaşır. Ala karga şeytanlar, beyaz kuşlar ise meleklerdir.

Derviş kendine gelince ne yapması gerektiğini sorar. Melek ise gece gündüz zikretmeyi önerir. Gönlüne dünya fikrini put koymamasını tavsiye eder. Bir anlık boşluğu şeytan dolduracaktır. Gönülde Allah zikri makam tutarsa şeytan müdahale edemez:

Didi kim bunlar nedür iy şâh-ı dîn Bu ‘alâmetler nedür söyle yakîn Didi sen bu âyeti bilmez misin Hak kelâmından hiç anlamaz mısın

180Tebrizli Ahmedi Esrârnâme Alıntıları için Bkz: Özlem Tegün, Tebrizli Ahmedî-Esrâr-nâme

Metin-Açıklamalı Dizin, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler

Enstitüsü, Kocaeli, 2008.

181“Kim Rahmân'ı zikretmekten gafil olursa, yanından ayrılmayan bir şeytanı ona musallat ederiz.”

153 Her ki zikr-i Hakdan ola gâfil ol

İblîs ol dem bulur elbet ana yol Hırs-ı dünyâ zikr-i Hakkı kaplamış Gör ki şeytân anı nice avlamış Hırs-ı dünyâ kaplamış zikrün yirin Lâ-cerem şeytâna olmışdur karîn Bu ala karga şeyâtîndür kamu Murg-ı ebyâzlar ferişteh iy ‘amû Ol ki Tanrı zikrine mâ’il durur Ol feriştehler ana hâ’il durur Ol ki gâfildür görürsin hâlini Dahı ne hâcet diyem ahvâlini

Gitdi ol dervîş özinden bir zamân Özine geldi dir iy şâh-ı cihân

Ben ne tedbîr eyleyem şimden girü Kim bu işden kurtulam iy mâh-rû Didi kim benden emânetdür sana Gice gündüz yüz çevir Hakdan yana

Kanda varsan koma elden zikrini Gönlüne büt itme dünye fikrini

Esrârnâme, 143-145/1181-1192 Bu hikâyede anlatıldığı üzere Cuma namazında da olsa Allah’ın zikrinde bulunmayan insanlara şeytan ulaşacaktır. Zikirden gafil olmak “Kim Rahman’ın

zikrini görmezden gelirse biz onun başına bir şeytan musallat ederiz. Artık o, onun ayrılmaz dostudur.”182ayetine iktibasla mescide namaz kılanların sireti tasvir

edilmiştir.

Muhammediye’de Fahreddin-i Razi’den nakledildiği belirtilerek namazda “nestain” demenin anlamları açıklanır. Namaz esnasında kul “nestain” dediğinde Hz. İbrahim’e benzemektedir. Hâl diliyle Hz. İbrahim’den daha yücedir. Elini bağladıktan sonra onu hareket ettirmeyen kişi başka bir ses duymamayı ikrar eder.

182 Kim Rahmân'ı zikretmekten gafil olursa, yanından ayrılmayan bir şeytanı ona musallat ederiz.”

154 Dilinde ancak Allah’ın esmalarının olacağını belirtir. İbrahim Peygamber’in Nemrud ateşine karşılık selamette olması gibi cehennem ateşinden selamet niyaz eder. Allah da kurtulacağı müjdesini verir:

Dedi kim her kim namâzında şu dem kim nesta’în dise Halîlu’llâh’a benzedi bu sözde eyledi inşâ

Lisân-ı hâl ile aydur Halîl’den artugam zîrâ Eli ayağıdı bağlı hemîn boşdu kamu a’zâ Elimi bağladım ben tâ onu hîç etmeyem tahrîk Ayağım bağladım muhkem ki gezmeye taraf sahrâ Kulağım bağladım ben kim işitmeye kelâm aslâ Gözümü bağladım hergiz ki bakmaya ale’l-amyâ Dilimi bağladım tâ kim tekellüm etmeye kat’â Dilimde devr ede ancak kelâm-ı ahsen-i esmâ

Halil’in nâr-ı Nemrûd’a mukabil geldise yâ Rab Ben uş nâr-ı cehennemden sana kılmışam isti’fâ

Muhammediye, 452-453/3534-3539 Seni kurtaravuz oddan idüben cennete îsâl

Verevüz dirlik ölmeksiz kılıcak biz seni ihyâ

Muhammediye, 453/ 3542