• Sonuç bulunamadı

Divan Şairlerinin Gözünden Sözsüz Haberleşme Olarak Namaz

2. KLASİK TÜRK EDEBİYATINDA BİR SAĞALTIM OLARAK NAMAZ

2.2. NAMAZIN FİZİKSEL SAĞALTIMI

2.2.3. Divan Şairlerinin Gözünden Sözsüz Haberleşme Olarak Namaz

Bireysel kılınabileceği gibi cemaatle de kılınan namaz, bir kulluk ifadesi olarak yaratıcının huzurunda duyulan duyguların ve “huşunun” hareketlerle ifade edilmesidir.124Namazda huşu duyabilmek; gönülün Allah karşısında olduğunu tecrübe etmesiyle sükûn bulup rahatlamasının bir sonucudur. Gönülde başlayan huşu vücuda yayılarak davranışlara yansır.125 “Rabbini an her şeyi bırakıp yalnız ona” ayetinde de buyrulmuştur. Namazın şekilsel veya sözlü unsurlarının ötesinde “kalp ve akıl katılımıyla” kılınabilmesi gerekmektedir.126

Namazdaki duruşların yanı sıra Kur’ân-ı Kerîm’den sureler okumak ve zikretmek de namazın “sözlü unsurları”nı oluşturmaktadır. Duadan farklı olarak

123 Eşrefoğlu Rûmî, a.g.e., 100.

124 Gazâlî, a.g.e., s. 113; Izutsu, a.g.e., s.139.

125 Habil Şentürk, İbâdet Psikolojisi Hz. Peygamberin Örneği, İstanbul, İz Yayıncılık, 2008, s. 89. 126 Certel, a.g.m., s. 332.

136 belirlenmiş bir şekilde ve her namazda seçilen belirli sureler söylenebilmektedir. Namazdaki bu sözlü unsurların her birinin bir ifade alanı vardır, semboliktir.127

İbadetler, Allah ile söz kullanılmaksızın irtibat kurmaktır; namazda özelinde de iletişim herhangi bir aracı olmaksızın, doğrudan kurulur.128 Bir haberleşme münasebeti olarak namaz “kul ile Allah arasındaki temas noktasıdır.” Böylesi bir iletişim varken namaz kılanın karşısında Allah’ı görerek teslimiyet içerisinde namazı eda etmesi “Rububiyet’in kulluktan baskın” olduğunun bir ifadesidir. Namazlardaki huşu bir kurtuluş müjdesidir.129 Namazdaki bu karşılaşma özelliğinin Ferahnâme’den okunması mümkündür.

Hatiboğlu, Ferahnâme’de Hz. Ebuzer’den naklederek; namazın edeple kılınması durumunda kulun Allah’ın rahmetine nâil olacağına değinir. Etrafını unutarak sadece Allah’a yönelen kuluna Allah da yakın olmaktadır. Namazın böylesi bir karşılaşma olduğunu bilmek de gafil olmama uyarısını beraberinde getirir. Karşısında Allah varken gönülde de başka bir şey olmamalıdır:

Kul kaçan kılsa edep birle namâz Dört yana bakmasa dir Şâh-ı Hicâz Hatırın cem’ eylese dir iy kibâr Cân ü gönül birle kılsa i’tibâr Hak Te’âla kudret ile ol kula Karşu gelür rahmeti yile130 bile

Hatiboğlu, Ferahnâme 211/1080-1082131 Allah’ın namaz kılana yakınlığı kulun etrafına bakmadan, dünyaya ait kaygılarından sıyrılmış olmasıyla mümkün olacaktır. Havf u recâ arasında ibadet edilmelidir. Gönülde başka meşguliyetler olduğunda Allah’ın o gönle tecelli etmeyeceği belirtilmiştir:132

Ne kadar kul çevre yana bakmaya Dünyenün fikrine gönli akmaya

127 Izutsu, a.g.e., s.139.

128 Izutsu, a.g.e., s. 140; Çiştî, a.g.e., s.124. 129 Sühreverdî, a.g.e., s. 373.

130 Hatice Şahin’in tezinde “Karşu gelür rahmetile bile” şeklinde geçmektedir. 131 Nihat Öztoprak, a.g.e.

137 Gönlüni tagıtmaya cem’ eyleye

Korhu-y-ile hoş ‘ibâdet eyleye Hak Te’âlâ’llâh olur ana yakın Gâfil olmagıl hazer kıl key sakın Çünki gönlün tagıda kul dört yana Hak Te’âlâ dahı hîç gelmez ana Geliyoruruken döner girü gider Böyle buyurdı Resûl-i mu’teber

Hatiboğlu, Ferahnâme 211/1083-1087 Namaz esnasında Allah kişinin karşısında lütuf ve keremiyle beklerken kendisinden Allah’ın uzaklaşması şeytanı sevindirmeken başka bir şey olmayacaktır:

Zî hayıf kim Hak sana gelmiş iken Sana çok lutf ü kerem kılmış iken Kendüzünden sen Hak’ı yâd idesin İblisi sevündürüp şâd idesin

Hatiboğlu, Ferahnâme 211/1088-1089133 “Bütün bu aktarılanların işaret ettiği bir nokta vardır. Cibril Hadisinde bahsi geçtiği üzere134 “her şeyi mümkün mertebe en iyisini yapmak” anlamındaki ihsan kavramına dikkat edilmelidir. Allah’ın karşısına çıkmak olan namazın ötesinde de en basit davranışların bile O’na layık olma düsturuyla gerçekleştirilmesi hedeflenmiştir.135

Müzekki’n-Nüfûs’ta Yakup aleyhisselam’ın gözlerinin ağlamaktan bozulmasının sebebi namaz kılarken Yûsuf aleyhisselama bakmasına bağlanır. Allah’tan başkasına meyl etmiş olmaktan gönlü gamlanmıştır. Allah sevdiklerinin günahını rezil olmamaları için ahirete bırakmaz. Eşrefoğlu Rûmî buradan hareketle; Yakub Peygamber’in bile namazda göz ucuyla baktığı için böylesi imtihanlara

133 Bu sayfadaki Ferahnâme alıntıları için bkz: Nihat Öztoprak, a.g.e.

134“Bir gün Rasûllah meydanda oturuyordu. Yanına bir adam geldi ve “İman nedir?” diye sordu.

Resulullah “Îmân Allah’a, meleklerine, Allah’a kavuşmaya, peygamberlerine inanman; kezâlik (öldükten sonra) dirilmeye inanmandır, cevabını verdi. O zât “İslâm nedir?” dedi. Rasûllah “Allâh’a ibâdet edip, O’na hiçbir şeyi ortak kılmaman, namâzı dosdoğru kılman, farz edilmiş olan zekâtı vermen, Ramâzan’da oruç tutmandır, buyurdu. Sonra o zât ihsân nedir diye sordu. Rasûllah “Allâh’ı sanki görüyormuşsun gibi ibâdet etmendir; eğer sen Allah’ı görmüyorsan şüphesiz O seni görmektedir.” Buyurdu.” Ebû Abdillah Muhammed ibn İsmail el-Buhârî, Sahîh-i Buhârî ve

Tercemesi, Çev. Mehmed Sofuoğlu, İstanbul, Ötüken Neşriyat, 1987, C. I, s. 203-204.

138 tutulduğunu hatırlatmıştır. Namaza durup da haram endişeyi gönlüne taşımaya devam edenlere uyarılar yapılmaktadır:

“Ya Yakup benim hazretime ibadet ederken Yûsuf’u gönlüne getirirsin ve gözün ucuyla nazar mı edersin? Azm-i celâlim hakkı için ol ahirette edeceğim, sana dünyada edeyim kim, benden gayrıya nazar eden gözlerin onun firâkından ağlamaktan bozartayım ve benden gayrıya meyleden gönlünü onun gamıyla doldurayım.”

“Bu sebepten Yusûf’u yitirdi, ağlamaktan iki mübarek gözleri ama oldu, ta

Yusûf’u bulmaınca gönlünün gamı gitmedi ve uyku uyumadı. Hak Teâlâ dostlarının suçunu ahirete komaz ki, yarın mahşer gününde rüsvay olmaya. Ey aziz, bu suret gözüyle cemî ömründe bir kere Yûsuf’a nazar ettiği için peygamber ile bu muamele oldu, daim namaza durup fesat endişelere gidenlere ne söylene.”136

Namaz tam bir odaklanma hâlinde kılınmalıdır. Bu odaklanmanın bir göstereni etrafındakilerin fark edilmemesi, yalnızca Allah’ın karşısına çıkıldığı bilincidir. Namazın bir “lezzeti ve tadı”olduğu belirtilmiştir. Namaz kılarken kalbin yalnızca “kavramaya yönelmesi” gerekmektedir.137 Böylesi bir odaklanma faaliyeti dikkati sağlayacak, bilinç de diğer düşünceler araından sıyrılarak yaşanılan ana kilitlenecektir.138 Bu bilinç hâlinin eyleme dökülmüşü olarak okunabilecek şekilde Sînâme Hz. Ali’nin namazını işaret etmektedir.

Sînâme’de namazda gönlü sadece Allah’a odaklanan Hz. Ali’nin namaz esnasında vücudundan çıkarılan oktan etkilenmeyeceği kadar odaklanmış bir şekilde namaz kıldığı hatırlatılır. Sonradan namaz esnasında can veren Hz. Ali’nin batında ve zahirdeki huzurundan bahsedilmektedir. Ona Keremallâh denmesi gönlünü Allah’tan başkasına hiç çevirmemiş olduğundandır. Bu özellikler sayıldıktan sonra onların din mülkünün hâkimi olduğu belirtilir:

Veribdi Hakk'a gönlinde niyâzı Ki ol nâz ehli kılur-ken namâzı Olurdı şöyle müstagrak be-dîdâr Ki peykân çıkdı olmadı habar-dâr Huzur u bâtını var-ıdı zâhir Ki cân virdi namâz içinde âhir

136 Eşrefoğlu Rûmî, a.g.e., s.101. 137 Ebû Tâlib El Mekkî, a.g.e., s.318. 138 Certel, a.g.m., s. 141.

139 Çü vardur vechü tevcihine râh

Revâdur dirler-ise "kerrema' llâh" Olardur çünki dîn milkinde hâkim "Selâmu' llâhi cemi'an 'aleyhim"

Sînâme, 26/311-316139 “Beni anmak için dosdoğru namaz kıl” ayetini açıklarken Sühreverdî, namazın hatırlamak için zikredilmesinden hareketle onu unutmanın ne anlama geldiğini anlatmıştır. “Sarhoşken ne dediğinizi bilinceye kadar namaza yaklaşmayın”140 ayetini işaret eder. Sarhoşluk durumunda kişinin aklının başından gidişiyle ifadeleri ne kadar tutarlı olabilirse namaz esnasında ne söylediğini bilmeyen kişinin tutarlılığı da o kadardır. Namazda etrafına dönen kişiye Allah da “Kime bakıyorsun? Benden daha iyisine mi bakıyorsun? Ey âdemoğlu bana bak, ben senin için baktıklarının hepsinden hayırlıyım” buyurduğunu aktarmıştır. “Gerçekten müminler kurtuluşa erdi, onlar da namazlarını huşu ile kılanlardır.” Ayeti inmeden önce namaz esnasında ashabın çeşitli yönlere baktığı söylenmiştir.141

Ferahnâme’de Hz. Peygamber’in “Ameller niyetlere göredir.” Hadis-i Şerifi’ne dayandırılarak142 hayırlı işlerde gevşeklik gösterilmemesi gerektiği vurgulanır. Niyet Allah’ın rızasını kazanmak ise Allah O’ndan razı olur. Niyeti ahiretse, kazancı ahirette olur. Namazın niyetsiz olmamasından hareketle; namazda riya olursa kibir ve riya elde edileceği, onların da faydasının olmayacağı, dolayısıyla o namazın terk edilmesi gerektiği ifade edilir:

Her ‘amel niyetle ile olur dürüst Zînhâr olmanuz hayr işde süst

Hatiboğlu Ferahnâme 130/377143 Niyyeti ya’nî kişinün ne-y-ise

Tengrinun hoşnûdlugına ne-y-ise Tanrı andan hoşnûd olur dir Resûl Şöyle buyurmışdur ol pâk-usûl

139 Sînâme alıntıları için bkz: Mustafa Altun, Sî-nâme-i Hümâmî İnceleme-Metin-Dizin, İstanbul

Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul 1995.

140“Ey iman edenler! Sarhoş iken ne söylediğinizi bilinceye kadar, bir de -yolcu olmanız durumu

müstesna- cünüp iken yıkanıncaya kadar namaza yaklaşmayın…” Nisâ 4/43

141 Sühreverdî, a.g.e., s. 374. 142 Özafşar vd., a.g.e., C.I, s.101. 143 Nihat Öztoprak, a.g.e.

140 Niyyeti ger âhiretse kişinün

Âhiret olur zuhûrı işinün

Hatiboğlu Ferahnâme, 131/ 379-381 Nitekim bir kişi başlaya namâz

Niyyet itmese namâzı olımaz Mu’teber degül namâz niyyetsüzin Borç ödenmez anun ile iy güzîn

Hatiboğlu, Ferahnâme 131/384-385 Ger riyâ-y-ise namazundan garaz

Hâsılun riyâ olur kibr ü garaz Fâyiden ne hâsıl olmaz çün sevâb Ol namâzı kılma terk it yok sevâb

Hatiboğlu Ferahnâme 131/387-388144