2. KLASİK TÜRK EDEBİYATINDA BİR SAĞALTIM OLARAK NAMAZ
2.1. NAMAZIN RUHSAL SAĞALTIMI
2.1.1. Divan Şairlerinin İfadeleriyle Namazın Maksadı
İncelenen metinlerde bir ibadet olarak namazın ardındaki hikmetlerin üzerinde düşünüldüğü görülmüştür. Bu metinler içerisinde; namazın kılmanın niçin gerekli olduğu, yaratılışla bağlantısı, namazdaki çeşitli duruşların ardındaki anlamlar gibi detaylı bilgilere yer verildiği tespit edilmiştir. Namazın emredilen bir ibadet olmasının ötesinde insan hayatında ne gibi izdüşümleri olduğu irdelenmiştir. Metinler konu bütünlüğü çerçevesinde dizilmiştir.
13 Tez boyunca Ârif’in bütün mesnevileri için bkz: Abdurrahim Elveren, “XV. Yüzyıl Şairlerinden
Ârif ve Hamsesi”, İstanbul Üniversitesi Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, 2001. Karışıklık olmaması adına yer alan beş mesneviden her biri zikredilecektir.
68 Garibnâme’de Âşık Paşa farz kılınan namaz ibadetinin dinin direği olduğunu Hadis-i şerife iktibasla aktarmıştır.15 Kulluğu bilmenin bir ifadesi olan namazın hayat devam ettikçe devam edeceği şeklinde ifade etmiştir. Peygamber sünneti olan namazın maksadının ne olduğunun bilinmesi gerektiğini söylemiştir. Namaz bir ritüel olarak değil, belirli bir maksatla kılınmalıdır:
Ol ki tâ‘atdur farîza Tanrı’nun Günde biş vakt kim diregidür dinün
Hak anı kullarına farz eyledi Bildürüp peygambere ‘arz eyledi
Es-salâtu ‘imâdü’d-dîn16 Niçe kim diri olasın kıl didi Kullık eyle kullıgunı bil didi Ekîmu’s-salâte ve âtü’z-zekâte17 Kıldı peygâmber kamu kılmak gerek İlla maksûd ne-durur bilmek gerekir
Garibnâme, C. I/I 89/347-35018 Âşık Paşa, ibadetlerdeki bu amacı rahmet bulmak ve ahirette Allah’a layık olmak şeklinde açıklar. İbadetlerde rahmetin olduğuna şüphe olmamakla birlikte ne zaman geleceği ve hangisinde bulunduğu bilinmemektedir. İbadetlerin birbirinden farklı olduğu anlatıldıktan sonra kimisinin malla kimisinin nefsle gerçekleştirildiğini aktarır:
Maksud oldur anda kim rahmet bula ‘Arz yirinde hazret’e lâyık ola Şek degül kim rahmet ol tâ‘atdadur İlla bilmezler ki ne sâ‘atdadur
15“Dinin başı İslâm (kelime-i şehâdet getirerek Allah’a teslim olmak), direği ise namazdır.” Özafşar
vd., a.g.e., C.II, s. 173.
16 Özafşar vd., a.g.e., C.II, s. 173.
17 “Namazı tam kılın, zekâtı hakkıyla verin, rükû edin.” Bakara 2/43.
18 Tez boyunca Garibnâme alıntıları için bkz: Âşık Paşa, Garib-nâme (Tıpkıbasım, Karşılaştırmalı
Metin ve Aktarma), Haz. Kemal Yavuz, Ankara, Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Dil Kurumu, 2000.
69 Tâ‘atun ya kankısında yazludur
Lâcerem kim rahmet anda gizlüdür
Garibnâme, C. I/I 91/351-353 Kimisi bu nefse hükm olmış-durur
Kimisi mâl üstine gelmiş-durur
Garibnâme, C. I/I 91/355
İbadetleri teker teker saydıktan sonra tekrar namaza dönerek; nefsin ibadetinin beş vakit namazla Allah’a niyaz etmek olduğunu tanımlar:
Nefsün oldur kim kıla biş vakt namâz Anun-ıla hazret’e kıla niyâz
Garibnâme, C. I/I 93/363
Âşık Paşaya göre namaz; nefsin Allah’a layık olmak ve rahmetiyle müjdelenmek için eda ettiği ibadetidir. Namazın bir türlü kontrol altına alınamayan nefsin etkilerini kırma özelliğine işaret edilmektedir. Namazda okunan Fatiha’nın nefsin zararlarından muhafaza edeceği, secdede nefsteki gururun kırılacağı belirtilmiştir.19 Başka bir açıklama ise namazdaki bütün duruşlarla birlikte nefsin gurur, tembellik, riya ve ihtiraslarının kırılacağı üzerine yapılmıştır.20 Fatiha Suresin’de geçen “Yalnız sana kulluk ederiz.” ayetinin okunmasıyla nefse kulluk etmekten vazgeçilmiş olunacaktır.21
Özetle, Âşık Paşa’nın namazı ele alışı şu şeklildedir; Allah onunla yalvarmamız için namazı emretmiştir. Nitekim ayet-i kerimede “Namaz ve sabırla Allahtan yardım isteyin”22 buyrulmaktadır. O hâlde, Âşık Paşa ibadetlerin insan için ehemmiyetini açıklayarak insanı da yüceltmektedir.
Muhammediye’de yer aldığı üzere Allah’ın rahmetine vesile olan namaz Hz. Peygamber’in son sözüdür:
19 Izutsu, Kur’ân’da Allah ve İnsan, s.114; Haluk Nurbaki, İmanla Gelen İlim II, İstanbul, Damla
Yayınevi, 1998, s. 13.
20 Şihabüddin Sühreverdî, Avârifü’l Meârif, Haz. Abdülvehhab Öztürk, İstanbul, Saadet Yayınevi,
2010, s. 383.
21“(Rabbimiz!) Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden medet umarız.” Fatiha 1/5; Haluk Nurbaki,
Bakara Sûresi Yorumu, İstanbul, Damla Yayınevi, 1997, s. 32.
22“Ey iman edenler! Sabır ve namaz ile Allah'tan yardım isteyin. Çünkü Allah muhakkak
70 Son sözü bu idi dedi es-salâtu es-salât
Ya’ni kim kılın namâzı rahmet ede tâ ki Hû
Muhammediye, 493/411623 Namazın niçin kılındığına dair bir başka açıklama Mürşidü’l-Ubbâd’da yapılmıştır. Garibnâme’ye paralel olarak kulluğun beş rüknünden biri olan namaz beş kere Allah’a niyaz etmek olarak ifade edilir. “Namaz müminler üzerinde vakitli olarak farz olmuştur.”24“Muhakkak ki namaz hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar”25 ayetlerine iktibasta bulunur:
Kullugın biş rükni vardur dinlegil Eydeyim bir bir anı hoş anlagıl Evveli-durur anun bilgil namâz Eylemek biş vaktde hakk-ıla niyâz
Çün namâzı hak sana farz eyledi Hem salât tenhâ ani’l-fahşâ didi
Mürşidü’l-Ubbâd, 160/1440-1442 Bahsi geçen Hadis-i şerife iktibasla namaz, büyük bir sultana yalvararak muhtaçlığı ifade etmekle eşleştirilmiştir.
Mürşidü’l-Ubbâd’da ise “Hazihi’l-Haberü Fî Beyâni Şerefi’s-Salâti” başlığında namazın yüceliği beyân edilmektedir. Hazreti Peygamber’in Hadis-i şerifinde geçen namazın günde beş kere bir ırmağa girmeye benzetmesine iktibasla26 de bedendeki kirlerden eser kalmayacak şekilde temizlenmek ve günahlardan da kurtulmak olarak ifade edildiği görülmektedir:
Ol resûl dahı didi benzer namâz Eylemek ol ulu sultâna niyâz
23 Muhammediye alıntıları için bkz: Yazıcıoğlu Mehmed, Muhammediye, Haz. Amil Çelebioğlu,
İstanbul, Dergâh Yayınları, 2018.
24“Namazı bitirince de ayakta, otururken ve yanınız üzerinde yatarken (daima) Allah'ı anın. Huzura
kavuşunca da namazı dosdoğru kılın; çünkü namaz müminler üzerine vakitleri belli bir farzdır.” Nisa4/103.
25“(Resûlüm!) Sana vahyedilen Kitâb’ı oku ve namaz kıl. Muhakkak ki, namaz, hayâsızlıktan ve
kötülükten alıkoyar. Allah’ı anmak elbette (ibadetlerin) en büyüğüdür. Allah yaptıklarınızı bilir.” Ankebut 29/45.
26“Birinizin kapısı önünde günde beş defa yıkandığı bir nehir olsa, o kimsede kir namına bir şeyin
kalabileceğini düşünebilir misiniz? İşte beş vakit namaz da böyledir, Allah bu namazlarla günahları yok eder.” Özafşar vd., a.g.e., C.II. s. 155.
71 Bir ulu ırmaga kapunda latîf
Giresin biş kez ana günde iy şerîf
Bil yakîn gevdende hiç kir kalmaya Pes namâz kılanun günâhı olmaya
Mürşidü’l-Ubbâd 160/1445-1447 Mürşidü’l-Ubbâd’da ise namazın kötülüklerden alıkoyan, günahlardan uzaklaştıran özelliğine vurgu yapılmıştır.
Pend-i Ricâl’de beş vakit namaz kılıp Allah’a niyazda bulunanların günahlarının affolacağı ve Allah’ın namaz kılanı kötülüklerden saklayacağı müjdesi Mürşidü’l-Ubbâd’da olduğu gibi Pend-i Ricâl’de de yer almaktadır. Müridî, Ankebut suresinde geçen “Namaz kötülüklerden alıkoyar.”27 Ayetine iktibasla beş
vakit namazın özünün insanı kötülüklerden alıkoyarak hayra kavuşturmak olduğunu hatırlatır:
Didi her kim kıla beş vakit namâz Eyleye Mevlâsına nâz u niyâz
Arasında ne kadar günâh olur Hak Ta’âlâ anları mu’af kılur
Pend-i Ricâl,332/1835-1836 Dahı cümle yaramaz işden anı
Saklar Allah dâyim anı kılını
Ger neden dirsen anı iy mu’teber Gör işit Allah nice virir haber
”İnne's-salâte tenhâ ‘ani'l-fahşâ’i ve'l-münker”28
Namazın nihayette ne için olduğu şu beyitte ifade edilmiştir. Namazın özelliği insanı muhafaza etmektir:
Ya’ni şol beş vakt namâzın hassası Saklamakdur yavuz işden hissesi
Pend-i Ricâl, 333/1837-1839
27 “(Resûlüm!) Sana vahyedilen Kitâb’ı oku ve namaz kıl. Muhakkak ki, namaz, hayâsızlıktan ve
kötülükten alıkoyar. Allah’ı anmak elbette (ibadetlerin) en büyüğüdür. Allah yaptıklarınızı bilir.” Ankebut 29/45.
28 “(Resûlüm!) Sana vahyedilen Kitâb’ı oku ve namaz kıl. Muhakkak ki, namaz, hayâsızlıktan ve
kötülükten alıkoyar. Allah’ı anmak elbette (ibadetlerin) en büyüğüdür. Allah yaptıklarınızı bilir.” Ankebut 29/45.
72 Allah katında sevgilidir. Mümin olan kişi onu hiç bırakmadan kılmaya devam eder:
Hak katında sevgülüdür bu namâz Mü’min olan kılur anı hiç komaz
Pend-i Ricâl, 333/1841
Daha sonra Mürîdî, teker teker namazın yukarıda bahsedilen sağaltımlarını açar. Bu anlatımlar Hz. Peygamber ile ashabı arasında geçen bir konuşmaya dayandırılarak yapılmıştır. Şu şekilde aktarılır; bir gün ashabı, Hz. Peygamber’e namazın emir oluşundaki hikmeti sorar. Bu soruyu cevaplamak adına Hz. Peygamber’in de bunu detaylıca açıkladığı ifade edilerek namazın hikmetlerine dair çeşitli açıklamalar yapılmıştır. Ard arda yapılan açıklamalarda namazın insan hayatına teması çok kuvvetli olan konumu bütün iyiliklerin topluca yer aldığı bir bütün olarak ifade edilmiştir.
Namazı kılmak üzüntüleri giderir:
Diyeyin ne nesnedür işbu namâz Kılan anı gussayıla gam yimez
Pend-i Ricâl,334/1847 Namaz, Allah’ı razı etmektir:
Hak Ta’âlânun rızâsı bu olur Kul olan Mevlâsını râzî kılur
Namaz kılmak, meleklerin sevgisini sağlamak ve Peygamberler sünnetini yerine getirmektir:
Hem melekler sevgisidür anı bil Enbiyâlar sünnetidür turma kıl
Namaz; imanın aslına erişmek, duanın kabulünü sağlamak ve Allah’ın rahmetiyle müjdelenmektir:
Dahı bilün aslıdur îmânun ol Hiç usanman kılun anı bol u bol
Hem kabûlidür du’ânun bu namâz Hak ana rahmet ider mahrum komaz Amellerin kabulu, bereket ve rızk sebebidir:
Her ‘amelün bil kabûl olması bu Berekâtı rızkınun hem dahı bu
73 Tene kuvvet câna râhat bundadır
Anı kılan Hak katında zindedür
Şeytan’ın kahroluşu, düşmana karşı silah, iki cihanın felahıdır: İblisün kahrı ‘adûyadur silâh
İş idinen dü cihan bulur felâh
Pend-i Ricâl,334/1849-1855 Ölüm meleğinin bağışlaması için aracı, kabre varıldığında ise mum olur:
Melekü'l-mevt hem şefi’dür ana ol Varıcak kabre çırakdur bilmiş ol Kabir içinde yatak olur. Münker ve nekir'e sıkıntı vermez:
Döşek olur kabrün içre sana hem Münkire vü Nekire virmeye gam Onların cevabını reddeder, akrep ve yılanlar için zehirdir:
Hem cevâbın redd idiser anlarun Tiryakıdur ‘akrebün yılanlarun Haşr olunca yoldaşlık eder. Korkulardan çeker alır:
Haşr olınca hem sana yoldaş olur Korkulardan kurtarur elin alur
Üzerine gölge, başına taç olur. Omza yetmiş kere diba kumaşı olur: Üstüne gölge başına tâc ola
Egnine yetmiş kez ol dibâc ola
Mahşer gününde dört yanı nur olur, kulağına cehennem sesinin gelmesini engeller:
Nûr ola dört yanuna mahşer güni Girmeye kulagına tamu üni
Cehennemle araya perde olur, mizanda hayrın daha ağır gelmesine vesiledir: Tamu ile arana perde ola
Terazûda hayrını agır kıla
Allah’tan kılanın eline verilmiş bir belgedir. Bu namazın kadrini bilen akıllıdır:
Elüne huccetdürür Hakdan senün Key ‘akıldur kadrini bilen bunun
Pend-i Ricâl,335/1856-1863 Sırat’tan kolay geçirir. Cennetin anahtarıdır:
Hem Sırâtı geçmesidür ahı bu Cennetün miftahlarıdur dahı bu
74 Tesbih, tehlil, temciddir:
Zîrakim işbu namaz tesbihdürür Tehlil ü temcîde tâ takdisdürür
Allah’ın kelamını söylemektir. Ondan daha faziletli bir ibadet yoktur: Dahı Kur’andur kelâmı Hakdurur
Bundan efzal bir ‘ibâdet yokdurur
Dinin direği olarak Hz. Peygamberin tanımladığı namaz gece gündüz yaz kış sevilmelidir:
Didi Server diregidür bu dinün Gice gündüz yaz u kış üns idinün Allah bütün iyilikleri birleştirip adına namaz demiştir:
Hak Ta’âlâ cümle hayrı bir yere Cem’ idüp adın namaz virdi yâre
Daima beş vakit namazı kılan kişi bütün hayırları onda bulur: Dâyimâ beş vakti bir kişi kıla
Hep cemî’-i hayrı ol anda bula
Pend-i Ricâl, 336/1864-1869 Pend-i Ricâl’de insanın ihtiyaç duyabileceği çeşitli iyiliklerin toplanarak namaz ibadetinde birleştirildiği vurgulanmaktadır. Namazın fiziksel ve ruhsal sağaltımı ard arda sıralanmıştır. İnsan ruhunun sağaltımının namazla gerçekleşeceği belirtilmiştir.29 Nefs, ruh ve bedenin bir bütün olarak namazda felah bulduğu aktarılmaktadır.30 Daha sonra ise İmam Gazâlî’nin namazın sırrı ve ruhu olarak bahsettiği bilgilerin şiire aktarılarak bu sağaltımların detaylandırıldığı görülmüştür. Yukarıda bahsi geçen sağaltım detaylandırılacak anlatılacaktır.
Gülzâr-ı Ma’nevî’de ise namazın zahirî ve batınî özelliklerine özellikle dikkat çekilmiştir. Bu noktada, eserin başlıca yazılış sebebini hatırlamak yerinde olacaktır. İbrahim Tennûrî’ye hediye olarak bir yüzü yün, bir yüzü de kadife bir cübbe hediye edilir. Akşemseddin de Şeyh İbrahim’e cübbenin bu iki yüzü olduğu gibi telif edeceği kitabın da hakiki ve mecazî manaları içeren iki yönlü yazılmasını gerektiğini söyler. Kitabın bir yönüyle fıkhı bir yönüyle tasavvufu ele alışı da bu bilgiye işaret etmektedir.31 Namaz için de zahirî ve batınî tarafı şu şekilde ele almıştır:
29 Haluk Nurbaki, Sonsuz Nur, İstanbul, Damla Yayınevi, 1991, s. 156. 30 Nurbaki, Bakara Sûresi Yorumu, s.27.
31 Gülzâr-ı Ma’nevî alıntıları için bkz: İbrahim Tennûrî, Gülzâr-ı Ma’nevî, Haz. Mustafa Demirel,
75 Bedensüz kimseye cân görinmez
Amelsüz kişide îmân görinmez
Gülzâr-ı Ma’nevî, 5/69 Nikâb-ı lutfdur ilm ü ibâdet
Nikâb-ı kahrdur küfr ü dalâlet
Gülzâr-ı Ma’nevî, 7/84 İbrahim Tennûrî’ye göre namaz dünyanın sahibinin(Allah’ın) aynasıdır:
Namazın ögren ol rûh-ı revânun Ki gözgisidür şâh-ı cihânun
Gülzâr-ı Ma’nevî, 7/96 Namazdaki sünnetleri, nafileleri bilip namaz kılmak canı dirilitmektir:
Sünen kankı nevâfil nedür anda Bilüp kıl kim idesin cânı zinde
Gülzâr-ı Ma’nevî, 7/98 Namaz bilindiği hâlde kılınmazsa can ölecek, kimse derdine derman
bulamayacaktır:
Bilüben kılmaz-ısan ölür ol cân Kimesne bulımaz derdine dermân
Gülzâr-ı Ma’nevî, 7/99 Cânın namazı her engelin yıkılması, Cemâl’in cana görünmesi ve can gözüyle cemali görmektir. Canın kavuşması var olma durumunun yıkanmasıdır. Can gözü ise Allah’ın nuru, Cemâli pertevinden yapraktır:
Salât-ı cân o kim götrile her sed Cemâli cânuna ola müşâhed Göresin cân gözi’le ol cemâli Yuya varlığını cânun visâli
Bilesin cân gözi hem nûr-ı Hak’dur
Cemâli pertevinden bir varakdur
Gülzâr-ı Ma’nevî, 7/100-103