• Sonuç bulunamadı

Nûr ile İlgili Rivayetlerin Değerlendirilmesi

I. BÖLÜM

2.2. ALLAH’IN ZATINA TAALLUK EDEN HABERÎ SIFATLARLA İLGİLİ

2.2.5. Nûr ile İlgili Rivayetlerin Değerlendirilmesi

Bu kelime sözlükte ışık manasına gelmektedir. Allah’ın ismi ve sıfatı olduğu da söylenmiştir. Ayrıca zulmetin zıt anlamıdır.364 Kur’an’da ve hadislerde insanların önünü

360 Nevevî, a.g.e., XVII, 182-183. 361 İbn Hacer, a.g.e., VIII, 758. 362 Kâf, 50/30.

363 Yazır, Elmalılı Muhammed Hamdi, Hak Dini Kur’ân Dili, I-IX, Eser Neşriyat ve Dağıtım, ts.,VI, 4519. 364 İbn Manzûr, a.g.e., “nvr” md

aydınlatıp doğru ve gerçek olanı görmelerini, hak ile bâtılı, hayır ve şerri ayırt etmelerini sağlayan mânevî ve ilâhî ışık manasında kullanılmıştır. “Mü’minlerin velisi olan Allah onları karanlıklardan nura çıkarır”365 meâlindeki ayetlerde mecazî anlamda hidayete nur,

dalâlete zulmet denilmiştir. Hidayet eden ve yol gösteren Allah Teâlâ olduğu için O’nun isimlerinden birisi de nurdur. “Allah semaların ve arzın nurudur.”366meâlindeki ayet genellikle, “Semaları ve yeryüzünü ışıklandıran ve süsleyen Allah’tır.” veya “Allah nurun yaratıcısıdır.” şeklinde yorumlanmıştır. Allah’ın nur olduğu da ifade edilmiştir.367

ِدْبَع ْنَع ،َةَداَتَق ْنَع ،َميِها َرْبِإ ِنْب َدي ِزَي ْنَع ،ٌعيِك َو اَنَثَّدَح ،َةَبْيَش يِبَأ ُنْب ِرْكَب وُبَأ اَنَثَّدَح

ِنْب ِالله

َّلَص ِالله َلوُس َر ُتْلَأَس :َلاَق ، ٍ رَذ يِبَأ ْنَع ،ٍقيِقَش

َكَّب َر َتْيَأ َر ْلَه ،َمَّلَس َو ِهْيَلَع ُالله ى

:َلاَق ؟

«

ُها َرَأ ىَّنَأ ٌروُن

»

Bize Ebu Bekir b. Ebi Şeybe368 rivayet etti. (Dedi ki): Bize Veki’,369 Yezid b.

İbrahim’den,370 o da Katâde’den,371 o da Abdullah b. Şakîk’den,372 o da Ebu Zerr’den373

naklen rivayet etti. Ebu Zerr şöyle dedi: Rasulullah’a (s): Rabbini gördün mü diye sordum. O da : “O bir nûr, onu nasıl görürüm” buyurdu.374

365 Bakara, 2/257. 366 Nûr, 24/35.

367 Uludağ, Süleyman, “Nûr”, XXXIII, s.244.

368 Esas adı, Abdullah b. Muhammed b. Ebi Şeybe’dir. Hadis aldığı kimseler arasında Veki’ b. Cerrah vardır.

Onun hakkında Ahmed b. Hanbel, sadûk, Ebu Hâtim, İbn Hıraş, sika, Iclî, sika ve hadis hafızıdır, değerlendirmesinde bulunmuşlardır. Bkz. Mizzî, Tehzîbü’l-Kemâl, XVI, 34-42.

369 Veki’ b. Cerrah’ın hadis aldığı kimseler arasında Yezid b. İbrahim vardır. Onun hakkında Yahya b. Maîn,

sebt değerlendirmesinde bulunmuştur. Muhammed b. Sa’d, onun için sika, hadis çoktur, hüccettir, demiştir. Iclî, onun hakkında sika, edib, hadis hafızlarındandır, demiştir. Bkz. Mizzî, Tehzîbü’l-Kemâl, XXX, 462-484.

370 Yezid b. İbrahim’in hadis aldığı kimseler arasında Katâde vardır. Ebu Zür’a, Ebu Hâtim, Nesâî, onun için

sika demişlerdir. Muhammed b. Sa’d onun için sika, sebt demiştir. İbn Hibbân onu Sikat’ında zikretmiştir. Bkz. Mizzî, Tehzîbü’l –Kemâl, XXXII, 77-82; Zehebî, el-Kâşif, III, 274.

371 Katâde b. Diame’nin hadis aldığı kimseler arasında Abdullah b. Şakîk vardır. Onun hakkında Yahya b.

Maîn, sika değerlendirmesinde bulunmuştur. Abdurrahman b. Ebi Hâtim, babasından şunları nakletti: Hasan’ın ashabının en büyüğü Katâde, Enes’in ashabının en sağlamı Zührî sonra Katâde’dir. Bkz. Mizzî, Tehzîbü’l –Kemâl, XXIII, 498-517.

372 Abdullah b. Şakîk’in hadis aldığı kimseler arasında Ebu Zerr vardır. Muhammed b. Sa’d, onun tabiînin

birinci tabakasından, Basralı ve sika olduğunu nakletmiştir. Ahmed b. Hanbel, onun için sika demiştir. Yahya b. Maîn, onun sika, müslümanların hayırlılarından olduğunu söylemiştir. Ebu Hâtim ve İbn Hıraş, onun sika olduğunu söylemişlerdir. Bkz. Mizzî, Tehzîbü’l –Kemâl, XV, 89-92; Zehebî, el-Kâşif, II, 96.

373 Esas ismi, Cündeb b. Cünâde’dir. Hayatı için bkz. İbn Hacer, el-İsâbe fî Temyîzi’s-Sahâbe, IV, 62-64. 374 Neysâburi, Müslim b. Haccac, Sahîh-i Müslim, (Trc. Mehmed Sofuoğlu), İrfan Yay., İstanbul, 1967, I,

Bize Mahmud b. Gaylân375 rivayet etti. Bize Veki’376 ve Yezid b. Harun377, Yezid b. İbrahim et-Tüsteri’den, o da Katâde’den, o da Abdullah b. Şakîk’den, o da Ebu Zerr’den (r.a.) rivayet etti. 378

Bize Veki’ ve Behz379 rivayet etti. (Dediler ki): Bize Yezid b. İbrahim, Katade’den

rivayet etti. Behz dedi ki: Bize Katade, Abdullah b. Şakîk’den, oda Ebu Zerr’den (r.a.) rivayet etti.380

Ahmed b. Hanbel’in Müsned’inin tahkikini yapan Şu’ayb el-Arnavût, hadis hakkında Müslim’in şartlarına göre, isnadı sahîhtir, demiştir.381

Tirmizî, bu hadise hasen sahîh hükmünü vermiştir.382

Cerh-Ta’dil kitaplarından yaptığımız araştırmalara göre rivayetin senedinin muttasıl, ravilerinin de güvenilir olduğu görülmektedir. Hadisimiz, Müslim’in Sahîh’inde yer almaktadır.

İbnu’l- Esîr, Nûr’un Allah’ın isimlerinden birisi olduğunu belirtmiş ve bu kelimenin “körlere nuruyla gösteren, delâlet ehlini hidâyete ulaştıran” manasına geldiğini ifade etmiştir. Nûr hakkında bazı ilim ehli kimselerin şöyle dediğini belirtmiştir: “Nur, cisim ve arazdır. Allah Teâlâ, cisim ve araz değildir. Nûrdan maksat hicâbının nûr olmasıdır. Aynı şekilde Ebu Musa hadisinde de böyle rivayet edilmiştir. Bu durumda hadisin manası: “Onun hicâbı nur iken nasıl görebilirim” şeklindedir. Yani Nûr, onu görmeye mâni olmaktadır.”383

375 Mahmud b. Gaylan’ın hadis aldığı kimseler arasında Veki’ ve Yezid b. Harun vardır. Nesâî, onun için sika

demiştir. İbn Hibbân onu Sikat’ında zikretmiştir. Bkz. Mizzî, Tehzîbü’l –Kemâl, XXVII, 305-309; Zehebî, el- Kâşif, III, 125-126.

376 Veki’ b. Cerrah’ın hadis aldığı kimseler arasında Yezid b. İbrahim vardır. Onun hakkında Yahya b. Maîn,

sebt değerlendirmesinde bulunmuştur. Muhammed b. Sa’d, onun için sika, hadis çoktur, hüccettir, demiştir. Iclî, onun hakkında sika, edib, hadis hafızlarındandır, demiştir. Bkz. Mizzî, Tehzîbü’l-Kemâl, XXX, 462-484.

377 Yezid b. Harun’un hadis aldığı kimseler arasında Yezid b. İbrahim vardır. Onun hakkında Yahya b. Maîn,

sikadeğerlendirmesinde bulunmuştur. Ali b. Medenî, sikattan olduğunu söylemiştir. Onun için Iclî, sika, hadisde sağlamdır, demiştir. Onun hakkında Ebu Hâtim, sika, hadis ilminde otorite, sadûk değerlendirmesinde bulunmuştur. Bkz. Mizzî, Tehzîbü’l-Kemâl, XXXII, 261-269.

378 Tirmizî, Tefsîri’l Kur’an, 54.

379 Behz b. Esed’in hadis aldığı kimseler arasında Yezid b. İbrahim vardır. Behz, Katâde’den hadis

almamıştır. Onun hakkında Yahya b. Maîn, sika değerlendirmesinde bulunmuştur. Ebu Hâtim, onun için hadiste otoride, sadûk, sika demiştir. Nesâî, onun için sika demiştir. Bkz. Mizzî, Tehzîbü’l-Kemâl, IV, 257- 259; Zehebî, el-Kâşif, I, 164.

380 Ahmed b. Hanbel, XXXV, 393. 381 Ahmed b. Hanbel, XXXV, 393. 382 Tirmizî, Tefsîri’l Kur’an, 54. 383 İbnu’l-Esîr, a.g.e., V, 124-125.

Hadiste geçen “O bir nur, onu nasıl göreyim!” cümlesinin anlamı: Onun hicabı nurdur, onu nasıl görebilirdim, demektir. İmam Ebu Abdullah el-Mâzerî, “Onu” ifadesindeki zamirin Allah’a ait olduğunu söylemiştir. Yani Allah’ı nasıl göreyim, demektir. Nitekim ışığın gözü kamaştırması ve gören ile arasına bir engel teşkil ederek görme idrakini engellemesi bilinen bir durumdur.

Kadı Iyaz ise, kendilerine böyle bir rivayetin gelmediğini, bu rivayeti asıl nüshaların hiçbirisinde görmediğini söylemiştir. Yüce Allah’ın nur olmasının imkânsız olduğunu, çünkü nurun, cisim türünden olduğunu ifade etmiştir. Yüce Allah ise bunlardan münezzehtir.

Yüce Allah’ın: “Allah göklerin ve yerin nûrudur.”384 buyruğu ile hadiste

Allah’a “en-Nûr” isminin verilmesi, onları nurlandıran ve o nuru yaratan anlamındadır. Göklerde ve yerde bulunanlara hidayet veren anlamında olduğu gibi, mü’minlerin kalplerini nurlandıran, gözleri alacak, apaydınlık ve pek güzel anlamlarına da gelmektedir.

385

Hadisdeki “Nûr” kelimesini âlimler Allah, Nûr değil, nur kaynağı ve nurlandırandır, şeklinde yorumlamışlardır.