• Sonuç bulunamadı

Amâ’ ile İlgili Rivayetlerin Değerlendirilmesi

I. BÖLÜM

1.3. KELÂMÎ EKOLLERE GÖRE HABER-İ VÂHİDİN İTİKATTA DELİL OLMASI

2.1.2. Amâ’ ile İlgili Rivayetlerin Değerlendirilmesi

اَن َرَبْخَأ :َلاَق ،َنو ُراَه ُنْب ُدي ِزَي اَنَثَّدَح :َلاَق ،ٍعيِنَم ُنْب ُدَمْحَأ اَنَثَّدَح

ِنْب ىَلْعَي ْنَع ،َةَمَلَس ُنْب ُداَّمَح

َلْبَق اَنُّب َر َناَك َنْيَأ ،ِالله َلوُس َر اَي : ُتْلُق :َلاَق ،ٍني ِز َر يِبَأ ِهِ مَع ْنَع ، ٍسُدُح ِنْب ِعيِك َو ْنَع ،ٍءاَطَع

َقُلْخَي ْنَأ

َوَه ُهَق ْوَف اَم َو ٌءا َوَه ُهَتْحَت اَم ٍءاَمَع يِف َناَك :َلاَق ؟ُهَقْلَخ

َو ،ٌءا

اَمْلا ىَلَع ُهَش ْرَع َقَلَخ

Bize Ahmed b. Menî’178 rivayet etti. Dedi ki: Bize Yezîd b. Harun179 rivayet etti.

Dedi ki: Bize Hammâd b. Seleme,180 o da Ya’la b. Ata’dan,181 o da Vekî’ bin

175 Secde, 92/24; Hadid, 57/4.

176 Mübârekfûrî, Tuhfetü’l-Ahvezî bi Şerhi Camii’t-Tirmizî, I-X, naşir: Abdülvehhab Abdüllatif, Matbaatü’l-

Medeni, Kahire, 1967, IX, 235-236.

177 Hattâbî, Me’âlimü’s-Sünen fî Şerhi Sünen-i Ebi Dâvûd, I-IV, Daru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut, 1991, IV,

302.

178 Ahmed b. Menî’nin hadis aldığı kimseler arasında Yezid b. Harun vardır. Onun hakkında Nesâî ve Salih

b. Muhammed el-Bağdadî, sika değerlendirmesinde bulunmuşlardır. Bkz. Mizzî, Tehzîbü’l -Kemâl, I, 495- 497; Zehebî, el-Kâşif, I, 71.

Hudüs’den,182 o da amcası Ebi Rezîn’den haber verdi. Ebu Rezîn el-Ukaylî (r.a.)183 dedi ki:

"Ey Allah’ın Rasûlü dedim. Allah mahlûkatını yaratmadan önce nerede idi?"

Rasulullah (s) şöyle buyurdu: “Altında ve üstünde hava bulunmayan, bizce meçhul ve karanlık bir yerdeydi. Arşını su üzerinde yaratmıştı.”184

Bize Ebu Bekir b. Ebi Şeybe ile Muhammed b. Sabbâh185 rivayet ettiler. Dediler ki: Bize Yezid b. Harun rivayet etti. Dedi ki: Bana Hammad b. Seleme, Ya’la b. Ata’dan, o da Veki’ b. Hudüs’ten, o da amcası Ebi Razin’den rivayet etti.186

Bize Yezid b. Harun rivayet etti. Dedi ki: Bana Hammad b. Seleme, Ya’la b. Ata’dan, o da Veki’ b. Hudüs’ten, o da amcası Ebi Razin’den rivayet etti.187

Tirmizî bu hadise hasen hükmünü vermiştir.188

Ahmed b. Hanbel’in Müsned’inin tahkikini yapan Şu’ayb el-Arnavût hadis hakkında Vekî’ b. Hudüs’den dolayı isnadı zayıftır, demiştir.189

Elbânî, hadisin zayıf olduğuna hükmetmiştir.190

Cerh-Ta’dil kitaplarından yaptığımız araştırmalara göre hadisin senedinde yer alan ravilerden Vekî’ b. Hudüs, meçhul bir ravi olduğu için hadisin isnadının zayıf olduğu anlaşılmaktadır.

179 Yezid b. Harun’un hadis aldığı kimseler arasına Hammâd b. Seleme vardır. Ali b. Medenî onun için

sikattandır, Iclî sika, sebetün fi’l hadis demiştir. Ebu Zür’a, Ebu Bekir b. Ebi Şeybe’den onun hakkında “hafızası ondan daha sağlam olanını görmedim” dediğini nakletmiştir. Bkz.Mizzî, Tehzîbü’l-Kemâl, XXXII, 261-269; Zehebî, el-Kâşif, III, 287.

180 Hammâd b. Seleme’nin hadis aldığı kimseler arasında Ya’la b. Ata vardır. Ahmed b. Hanbel onun için,

hadis rivayetinde sağlamlık konusunda Ma’mer’den daha sağlamdır, demiştir. Bkz. Mizzî, Tehzîbü’l -Kemâl, VII, 253-269; Zehebî, el-Kâşif, I, 251-252.

181 Ya’la b. Ata’nın hadis aldığı kimseler arasında Vekî’ b. Hudüs vardır. İbn Maîn ve Nesâî, sika dediler.

İbn Hibban, Sikat’ında zikretmiştir. İbn Sa’d, sika demiştir. Buhârî H. 20 yılında vefat ettiğini söyledi. Bkz. İbn Hacer, Tehzîb, XI, 403-404; Zehebî, el-Kâşif, III, 296.

182 Esas adı Veki’ b. Udus’tur. Hudüs denilir. Hadis aldığı kimseler arasında amcası Ebi Rezîn vardır. İbn

Kuteybe, İhtilafi’l-Hadis isimli eserinde onun için meçhul demiştir. Bkz. Mizzî, Tehzîbü’l –Kemâl, XXX, 484-485; Zehebî, el-Kâşif, III, 237.

183 Esas adı, Lakît b. Âmir b. el-Müntefik b. Âmir el- Âmirî, Ebu Rezîn el-Ukaylî’dir. Hayatı için bkz. İbn

Hacer, el-İsâbe fî Temyîzi’s-Sahâbe, III, 330.

184 Tirmizî, Muhammed b. İsa b. Sevre, Sünen-i Tirmizî, (Trc: Abdullah Parlıyan), Konya Kitapçılık,

İstanbul, 2007, III, 219 (Tefsir, Hud, 12). Ayrıca bkz., İbn Mace, Mukaddime,13; Ahmed b. Hanbel, XXVI, 108; Taberânî, Mu’cemü’l-Kebîr, XIX, 207.

185 Muhammed b. Sabbah ed-Dûlâbî’nin hadis aldığı kimseler arasında Yezid b. Harun vardır. Onun hakkında

Ahmed b. Hanbel, Yahya b. Maîn ve Iclî, sika değerlendirmesinde bulunmuşlardır. Yakub b. Şeybe, onun için sika, sâhibu’l- hadis demiştir. İbn Hibban onu Sikat’ında zikretmiştir. Bkz. Mizzî, Tehzîbü’l -Kemâl, XXV, 388-392.

186 İbn Mace, Mukaddime,13. 187 Ahmed b. Hanbel, XXVI, 108. 188 Tirmizî, Tefsîr, Hud,12. 189 Ahmed b. Hanbel, XXVI, 108.

Zemahşerî (538/1144), Rabbimizin nerede olduğunun sorulduğu hadiste geçen, “Amâ’ ” kelimesinin ince bulut manasına geldiğini belirtmiştir. 191

İbn Kuteybe, “altında ve üstünde hava vardı” lafzıyla nakledilen rivâyet hakkında, bazı ravilerin nefy edatı olan ام’nın hadise eklenmesiyle manânın “Ne üstünde hava vardı ne de altında.” şeklinde Allah’ın zâtına yakışır bir şekilde olmasını murad ettiklerini belirtmiştir. Ancak İbn Kuteybe’ye göre doğru olan rivayet nefy edatı olan ام’nın yer almadığı hadistir. Çünkü ام ilave edilse bile Allah’a mekân izafe eden alt ve üst kelimeleri hadiste yer almaktadır.192

Tirmizî, Yezîd b. Harun’un amâ’, kelimesini "Allah ile birlikte başka bir şey yoktu” şeklinde açıkladığını bildirmiştir.193

"İbnu’l Esîr (606/1210) de “Amâ’ ” kelimesinin, fetha ve med olura, bulut manâsına geldiğini ifade etmiş ve Ebu Ubeyd Kâsım b.Sellâm’ın (224/838), “Bu amâ’nın nasıl olduğu bilinmez” dediğini nakletmiştir.

Başka bir rivayette ise amâ’ kelimesinin “ ًامع يفناك

” şeklinde maksûr yani elifsiz

olarak geldiğini ve manânın, “onunla birlikte hiçbir şey yoktur” şeklinde olduğunu açıklamıştır. Ayrıca hadis ile ilgili olarak, “Ademoğlunun aklının idrak edemeyeceği her iştir. Beşer sıfatı ve zekâsı bunun mahiyetine ulaşamaz.” şeklinde açıklamada yapılmıştır.

“Rabbimiz nerede idi?” sorusunda tıbkı Allah Teâlâ’nın; “

ُمُهَيِتْأَي ْنَا اَّلَِا َنو ُرُظْنَي ْلَه

ُٰللَّا”,

“Allah’ın (azabının) kendilerine gelmesini mi bekliyorlar?” 194 buyruğundaki gibi

hazfedilmiş bir muzaf vardır. Bu durumda cümle: “Rabbimizin arşı nerede idi?” şeklinde olur. Allah Teâlâ’nın: “Onun arşı su üstünde idi”195 buyruğu buna delildir.

İbnu’l Esîr bu hadisle ilgili olarak Ezherî’nin (370/980) şu ifadelerini aktarmıştır: “Biz buna inanırız ancak nasıl olduğuna dair fikir beyan etmeyiz. Yani te’vil olmaksızın lafız geldiği şekliyle kullanılır.”196

Buraya kadar yapılan açıklamalardan hareketle tür hadisler hakkında iki türlü yaklaşımın olduğunu görmekteyiz. Birinci yaklaşıma göre, bu tür hadisler te’vil

191 Zemahşerî, Ebu’l- Kâsım Carullah Mahmud b. Ömer b. Muhammed, el-Fâik fî Garîbi’l-Hadîs, I-IV, thk.

Muhammed Ebu’l-Fazl İbrahim, Ali Muhammed Becavi, İsa el-Babi el-Halebi, Kahire, 1971, III, 26.

192 İbn Kuteybe, Te’vîlü Muhtelifi’l-Hadîs, Daru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut, 1985, s. 2007. 193 Tirmizî, Tefsir, Hud,1.

194 Bakara, 2/210. 195 Hûd, 11/7.

196 İbnu’l-Esîr, en-Nihâye fî Garîbi’l-Hadîs ve’l-Eser, I-V, thk. Tâhir Ahmed ez-Zâvî ve Mahmûd

edilmelidir. İkinci yaklaşıma göre ise, te’vil edilmeden olduğu gibi inanılıp, kabul edilmelidir.