• Sonuç bulunamadı

2.2. HALK ŞİİRİ

2.2.1. Mani

Anonim halk şiirinin en yaygın nazım şekillerinden mani konusunda birçok tanımlama yapılmıştır. Asım Bezirci “Türk Halk Şiiri” adlı eserinde mani hakkında şunları söyler: “Mâni, anonim halk şiirinin en eski, en ünlü türüdür. Kimilerine bakılırsa, öbür türlerin de kaynağıdır. Genellikle yedi heceli bağımsız bir dörtlükten oluşur, ama hece sayısı 8, 11, 14 ve dize sayısı 5, 6, 7, 8, 10, 12, 14 olanlara da rast- lanır. (Bunlara "artmış mâni" denir.) Dörtlü mânilerin birinci, ikinci ve dördüncü dizeleri uyaklı, üçünü dizesi ayrıdır.” (1993: 36). Yine Doğan Kaya “Anonim Halk Şiiri” adlı eserinde manileri şu şekilde açıklar: “Maniler bilindiği gibi aşk konusu ağırlıkta olmak üzere hemen her konuda söylenmiş dört mısralı, müstakil şiirlerdir. Belli konuya sahip olmayışından dolayı onu tür olarak ele alamayız. Beri taraftan, her ne kadar farklı kafiyeli ve dörtten fazla mısralı şekilleri varsa da bunlar maninin asıl özelliğini zedeleyecek durumda değildir. Bu bakımdan maniye şekline göre isim vermek, yani mani şekli mani biçimi sözünü kullanmak doğru bir davranış olacaktır.”(1999: 3-4). Erman Artun “Âşıklık Geleneği ve Âşık Edebiyatı” adlı

37 eserinde konuya bakış acısı şöyledir: “Halk şiirinin en küçük nazım birimidir. Bir dörtlükten meydana gelir. Genellikle yedi hecelidir. Kafiye örgüsü: aaba şeklindedir. Âşıklar genellikle aynı kelimeleri farklı anlamda kullanarak manileri cinaslı hale getirirler. Bunları konularına göre bir türkünün, bir söyleyişin arkasına eklerler.” (2001:102). Mehmet Ali Yolcu “Balıkesir Yöresi Manileri” adlı kapsamlı eserinde daha önce yapılmış birçok mani tanımlamalarını verdikten sonra kendisi de mani konusunda şu değerlendirmeye varır: “Anonim halk şiirinin en eski nazım şekillerinden olan mani, genellikle aaba şeklinde uyak yapısına sahip; doğa, sevgi, ayrılık, gurbet gibi konulara yer veren, çoğunlukla ezgili olarak icra edilen, tema ve şekil bakımından icracının cinsiyeti, yaşadığı ortamı, içinde bulunduğu geleneğin özellikleri, dinleyici kitlesi vb. etkenlerle şekillenen, dörtlüklerden kurulu yaygın bir türdür.” (2011: 43).

Araştırmacıların, mani konusunda söylediklerinden hareketle; Anonim halk şiirinin en yaygın nazım şekillerinden biri olan mani yedi heceli dört dizeden oluşan, "aaxa " biçiminde kafiyelenen bir nazım şeklidir. Bir tek dörtlük içinde bir anlam bütünlüğü olması mecburi olduğu söylenebilir. Genellikle ilk iki dize, asıl söylenmek istenen son iki dizeye hazırlık yapılmasını sağlayan doldurma dizeler olduğu söylense de, araştırmacılar bu dizlerin anlamsız olmadığını maninin dörtlük olarak bir tamamiyet içinde olduğunu belirtmişlerdir.

Mani konusunda verilen bu kısa bilgiden sonra Mustafa Necati Sepetçioğlu’nun “Anahtar” adlı eserinde yer alan manilerin, maniler içerisinde örneğine en çok rastlanan “Düz mani / tam mani” olduğu görülür. Bu maniler: “Yedi heceli ve dört dizeden oluşan birinci, ikinci ve dördüncü dizeleri kendi aralarında kafiyeli (aaxa) olan manilere, düz ya da tam mani adı verilmektedir.” (Oğuz vd., 2014: 245). Ayrıca Boratav’ın manileri "Söylenmesine Vesile Olan Yerlere ve Şartlara Göre" (1988: 176-178) sınıflaması içerisinde “Sevda Manileri” sınıfında yer alır. Yine Doğan Kaya’nın “Hazırlanış ve Uygulanışlarına Göre Maniler” tasnifine de ise “Karşılıklı Maniler” grubunda yer almaktadır. Bu maniler: “Çeşitli vesilelerle bir araya gelen kişilerin karşılıklı olarak birbirlerine söyledikleri manilerdir. Bu kişiler, delikanlı-kız, baba-oğul, ana-kız, karı-koca, düğünlerde kız-oğlan tarafı olabilir.”

38 (Kaya, 1999: 53). İncelenen “Anahtar” isimli romandaki maniler de delikanlı-kızın yani Gökçen kız ile Turna’nın karşılıklı söyledikleri maniler şu şekilde örneklenmektedir:

“Oh, sonunda görebilmişti, bacısını görmek için bakıyormuş gibi top kuş burnunu gözlemiş bir görünüp kaybolan yavuklusuna bakmıştı; bakmasıyla birlikte Turna'ya da hışımla dönmüştü. Turna da o yana gözünü dikmişti herhal. Pelit Ana, böyle anlarda hep aynı şeyi yapardı: "Kızlar!. Hani mani ha? Mani atmak nerde hadi ben başlıyorum.. Kız Gökçen sana bu:

Dama vurdum kazmayı Çift dola gel yazmayı Anandan mı öğrendin Böyle serbest gezmeyi

Gökçen fırsatı yakalamış gibi atıldı. İlkin, öfkeli gözleri Turna'da idi: Sanca yanaklıyım

Derelerde saklıyım Anası da biliyor Oğluna meraklıyım

derken aygın baygın yüzü, o sırada ocağın öğseğilerini karıştırdığı için gözü durmadan yaşarıp kırpışan Çal İmam'ın kansındaydı. Az önce top kuşburnunun ardında bir görünüp kaybolan oğlanı anasında görür gibi olmuştu Gökçen. Ama Turna'nın, gölgede su şırıltısını andıran sesiyle irkildi:

Kaleden atın beni Güllere katın beni Ben Selçuk kamasıyım Pahalı satın beni

Çal İmam'ın tombulcana karısı, dumanlı gözlerini ovalayıp bir Gökçen'e bir Turna'ya baktı. Sonra Turna'ya dönük manisini attı:

Ay kız kimdensin kimden Adım düşmez dilimden

39 Anan atan beslesin

Büyüyende bizimsen

Tokuçlar soğukluğa atılan pılı pırtıyla indi kalktı, kızlar, gelinler birden "ovvv" diye bağırıştılar. Gökçen Turna'yı bir an Çal İmam'ın küçük oğlunun gerdeğinde görür gibi oldu. Patladı:

Sarı ile mor ile Ekmek yedim, lor ile Anam beni vermezse Kaçacağım zor ile

Turna'nın gölgede su pırıltısını andıran sesi sevimliydi; tertemizdi, iddiasızdı: Saçımda siyahım var

Bülbül gibi ahım var Göz gördü gönül sevdi Benim ne günahım var

İkisinin de gözleri alttan alta Çal İmam'ın kansındaydı; ötekiler de belli etmiyorlardı ama işlerini oyalamış, tokuç patırtısını bırakmış kimi gözleri kimi kulaklarıyla Çal İmam'ın karısını bekliyordu. Pelit Ana bile meraklanmıştı. Çal İmam'ın karısı ne diyecekti, maniyi kime atacaktı kime söz verecekti. Çal İmam'ın kansı Turna'ya bakıp güldü; Turna esmerdi. Gökçen'e baktı yine güldü… Gökçen sarı benizdi. Usuldan attı maniyi:

Karabağda talan var Zülfün yüze salan var Ayak götür tezce gel Gözü yolda kalan var

Turna yüzüne yapışmış bir tutam ıslak saçını belli belirsiz sevdi; okşar gibi yanına attı. Esmer yüzü ışıdı. Gökçen örgülü saçlarını hırsla çekiştirdi. Sarıca benzi sarı kırmızılaştı. Pelit Ana araya giriverdi: "Hani ayak hani?. Size ayak

40 veren mi oldu da kendiliğinizden alıp gittiniz. Yeniden başlayın kız.. ayak gülesin.. he mi? Ayak gülesin dedik?” (Sepetçioğlu, 2014a: 117-119).