V. Kavramsal Çerçeve
3. Ġhtiyaç
1.2. TÜKETĠCĠ HAKLARI
1.2.10. Muhayyerlik Hakkı
Hz. Peygamber alım-satım akdinde tüketicinin zararını önlemek için muhayyerlik hakkı tanımıĢtır.249
Tüketicilerin korunmasında pratik bir iĢleve sahip olan muhayyerlikler alıĢ-veriĢte rızanın tamamlanması için konulmuĢtur. Çünkü akidler tarafların rızası üzerine bina edilir. Muhayyerlikler sayesinde taraflar, gönül huzuru ve rahatlıkla akdi geçerli kılarlar. Böylece muhayyerlikler, ĢahıĢlar arasında kin, nefret ve kırgınlıkları önlemiĢ ve güzel seçime sebep olmuĢ olur ki bu da Ġslâm’ın esaslarından bir tanesidir.250
Arapça “hyr” kökünden türetilen ve “iki Ģeyden daha iyi olanını seçmek”251
anlamına gelen muhayyerlik, terim olarak “akdi geçerli kılmak ile feshetmek arasında yetkili olma”252
manasına gelmektedir. Klasik fıkıh doktrininde muhayyerlik konusu daha çok satım sözleĢmesi çerçevesinde ele alınmıĢtır. Muhayyerliğin meĢruiyet gerekçesi ise iradenin olabildiğince sağlıklı biçimde gerçekleĢmesini temin etmek, taraflardan biri veya her ikisi için söz konusu olabilecek aldanma ve zarar görme riskini ortadan kaldırmak yahut en aza indirmek diye açıklanmaktadır.253
Muhayyerlik hakkının mevcudiyeti hakkında Ġslâm hukukçuları arasında ittifak bulunmasına rağmen muhayyerlik türleri konusunda ihtilaf edilmiĢtir. Mecelle
249
Buhârî, “Büyû”, 64; Müslim, “Büyû”, 11; Ebû Dâvûd, “Büyû”, 46; Nesâî, “Büyû”, 14; Mâlik, “Büyû”, 96;
Ahmed b. Hanbel, II/242, 410, 420, 465. مْاِ َفاَهَ بُ مَْ مْاَأ َ مْعَ ِيمْيَ َ َّللا ِمْ َِبَ َ ُهَ ف َ ِلَذ َ مْعَ اَهَعاَ مْ ا ِيَ َف َ َلَ مْلاَ َ ِ ِاا ا ُّ َ ُت َ َ
اَهَ يِ َر اَهَ َلمْمَأ مْاِ َ اَهَ ِ َ اَ َّدَر اًعاَصَ مْيِم مَْتَ َّاِ ِمْ َعِياَبَ ُ مْلا ِراَيِمْااِ ِ اَ ِهِعمْيَ ، اَم مَْ اَ َّ َ َ َ ي ، مْ َأ ُا ُ َي ُعمْيَ بمْلا اًراَيِ ٍَ 250 Çeker, 2006:83. 251
Cevherî, “hyr” md.; Râğıb el-Ġsfahânî, “hyr” md.; Ġbn Manzûr, “hyr” md.; Zebîdî, “hyr” md.
252 Ali Haydar Efendi, 1330:I/222.
253
muhayyerlikleri, Ģart, vasıf, nakd, ta’yin, rü’yet, ayıp, gabin ve tağrir muhayyerlikleri olmak üzere yedi bölümde ele almaktadır.254
Ġslâm Hukuku’nda kabul edilen muhayyerlik haklarından tüketicilerin korunması açısından önemli gördüğümüz muhayyerlikler Ģunlardır;
Şart muhayyerliği hakkı; tarafların, Ģart koĢarak belli bir müddet içerisinde, yapmıĢ oldukları akdi geçerli kılıp kılmamaları hususunda muhayyer olmalarıdır. ġart muhayyerliği, bu hakkı kullanan kiĢiye, akdi tek taraflı feshetme yetkisi vermektedir. 255
Görme muhayyerliği hakkı; Tüketicinin görmeksizin satın aldığı malı gördüğünde akdi fesih hakkına sahip olmasıdır. Bu muhayyerlik hakkının temel dayanağı “Kim görmediği bir malı satın alırsa, malı görünce muhayyerdir”256
hadisidir. Görme muhayyerliğindeki görmeden maksat, akid mahalli hakkında bilgi sahibi olmaktır. 257
Ayıp muhayyerliği hakkı; tüketicinin satın aldığı malda değer düĢürücü veya akidden beklenen haklı maksadı engelleyen bir kusur bulunduğunu farketmesi üzerine bu gerekçeyle akdi fesih hakkına sahip olmasıdır. 258
Vasıf muhayyerliği hakkı; Belli bir vasıf için satın alınan malda aranan vasıf bulunmayacak olsa tüketici muhayyer olur. Dilerse mebi’i olduğu gibi geri verir, dilerse aldığı fiyata akdi geçerli kılar. 259
Aldanma muhayyerliği hakkı; tarafların birinin aldatması suretiyle aĢırı Ģekilde pahalıya satma ya da çok ucuza satın alma halinde aldatılan taraf, dilerse
254
Mecelle, md. 300-360, 497-521. 255
Serahsî, 1983:XIII/40; Kâsânî, 1974:V/174, 437; Ġbn RüĢd, t.y.:II/207; Ġbn Kudâme, 1985:IV/8; Nevevî, t.y.:IX/201; Ġbnü’l-Hümâm, 1316:V/110; Çeker, 2006:83-84; Apaydın, DĠA, 2006:XXXI/26.
256 Zeylâî, 1973:IV/9.
257
Ġbn Hazm, t.y.:VIII/394; Serahsî, 1983:XIII/69; Kâsânî, 1974:V/292-293; Ġbn RüĢd, t.y.:II/154; Ġbn Kudâme, 1985:IV/15; Ġbnü’l-Hümâm, 1316:V/137; Mevsılî, 1989:192; Ġbn Âbidîn, 1984:IV/68.
258
Kâsânî, 1974:V/274; Ġbn Kudâme, 1985:IV/102; Ġbnü’l-Hümâm, 1316:V/151; Ġbn Âbidîn, 1984:IV/74; Mecelle, md. 336; Apaydın, DĠA, 2006:XXXI/28.
259
alıĢveriĢi feshettirebilir.260
Aldatma ve hileye uğratılan tarafa uğradığı zararı defetmek maksadıyla akdi feshetme muhayyerliği verilmektedir. 261
260 Çeker, 2006:92.
261
ĠKĠNCĠ BÖLÜM: ĠSLÂM HUKUKU AÇISINDAN TÜKETĠCĠNĠN KORUNMASI
Ġslâm hukuk tarihinde tüketicilerin korunması hareketi Hz. Peygamber’in uygulmalarıyla baĢlamıĢ, hisbe müessesesi yoluyla da devam ettirilmiĢtir. Ġslâm Hukuku’nda, Kâsânî’nin, “müĢteriyi hıyanetten korumak meĢruttur”262 sözüyle ifade edildiği üzere tüketicinin korunmasını zorunluluk arzetmektedir. Zira hayatın her alanında olduğu gibi ekonomik hayatta da hak ve adaletin tesis edilmesi ve insanların zarara sokulmaması,263
Ġslâm’ın en temel prensiplerindendir.
Ġslâm dünyasında, tüketicinin korunmasının ahlakî ve iktisadî temelleri ayet ve hadis hükümleriyle ortaya konulup, hisbe uygulamalarıyla da esnaf kontrol altına alındığından, sanayi devrimine kadar tüketicilerle ilgili herhangi bir sorun gündeme gelmemiĢtir. Ancak sanayi devrimi tüm dünya ülkelerinin ekonomik yapısında değiĢim ve geliĢmelere yol açmıĢtır. Bu sebeple sanayi devrimine kadar dünya gündeminde büyük çapta tüketici sorunları yaĢanmamıĢken sanayi devrimi ve beraberinde getirdiği ekonomik sistem yeni bir tüketim alıĢkanlığının yaygınlaĢmasına neden olmuĢtur. Bunun sonucunda da iĢletmelerde ortaya çıkan yüksek kâr sağlama hedefi, tüketici kitlelerini aldatma ve sömürme anlayıĢını da beraberinde getirmiĢtir.
Sanayi devriminin ortaya çıkardığı tüketici sorunları nedeniyle 20. Yüzyılın baĢlarından itibaren de organize halk kitleleri, haklarını korumak amacıyla tüketici hareketininin oluĢmasına sebep olmuĢlardır. Tüketici hareketleri sonucunda “tüketicinin korunması” kavramı önem kazanmıĢtır. Böylece, “tüketici ile üretici arasındaki tüm iliĢkileri belirleyen, özellikle tüketici haklarına zarar veren uygulamalara karĢı bu hakları korumayı amaçlayan, idari, teknik, hukukî ve
262
Kâsânî, 1974:V/366.
263Mecelle, md. 19; Ġbn Mâce, “Ahkâm”, 17, 40, «
َ َرَ َ َ َ َراَ ِ » » ِااَ َّ لاِ ُااَ َمْاا« Ġbn Mâce, “Ticaret”, 43. َ َ َم َ ُ اَذِ اَهِ مْ َز ِامْذِ ِ َّ ِ اَِلَاَم ِ ٍاَأَ مْم ِ ُز َُ َ اَهَ بَ َ ٍ َبمْ ُ ِ َااَ َ َّ َ َ ِ مْيَ َع ُ َّ لاىَّ َص ِ َّ لا َا ُ َر َّاَأ اَهَ َ مْ ِع
ekonomik önlemlerle, bu yönde devletin, iĢletmelerin, bağımsız örgütlerin ve bizzat tüketici ile üreticilerin giderek geniĢleyen çalıĢmaları dizisidir”264
Ģeklinde ifade edilen tüketicinin korunması kavramı ortaya çıkmıĢtır.
Tüketicinin korunması denildiği zaman, tüketicilerin bir araya gelmeleri, sosyal bir güç olmaları ve nihayet bu konu ile ilgili olarak çeĢitli kuruluĢların faaliyetleri de anlaĢılmaktadır. Gerçekte tüketicinin korunması kavramı, sadece tüketiciyi korumayı değil, tüketiciye yardımı da içine almaktadır.
Sanayi devriminin getirdiği ekonomik geliĢmeler tüketicinin korunmasını dünyanın gündemine taĢımıĢ ve tüketicilerin korunması noktasında bir çok ülkede yasal düzenlemelere gidilerek “Tüketici Hukuku”nun oluĢmasına zemin hazırlamıĢtır.
Bu sebeple bu bölümde tüketicinin korunmasını gerektiren sebepleri, tüketicinin korunmasının Ġslâm Hukuku’ndaki hukukî durumunu, korunma yollarını ve korunmanın Ģeklini pazar aĢaması öncesi, pazar aĢaması ve pazar aĢaması sonrası olmak üzere üç ana baĢlık altında sınıflandırarak incelenmiĢtir.