• Sonuç bulunamadı

V. Kavramsal Çerçeve

3. Ġhtiyaç

3.2. Ahilik Kurumu

Selçuklu ve Osmanlı toplumlarında esas itibariyle esnaf ve sanatkârı, bugünkü anlamda bir dernek çatısı altında toplayarak Ġslâmi ahlâk ilkeleri doğrultusunda kaliteli mal ve hizmet üretimini sağlamak üzere bir kurum olarak ortaya çıkan “Ahîlik”, tüketicinin korunmasında asırlarca önemli rol üstlenmiĢ bulunan bir teĢkilattır.

Büyük Selçuklu Ġmparatorluğu zamanında baĢlayarak Anadoluya gelen Türk topluluklarının, yerleĢik hayat tarzına geçmesi ekonomik yapıda önemli değiĢikliklere yol açmıĢtır. Yeni hayat tarzında tarımın yanı sıra, esnaf ve senatkârlığın da önemli bir yeri olmuĢtur. Ancak tüccar Türklerin ticarette tutunabilmeleri için, aralarında bir teĢkilat kurarak dayanıĢma sağlamaları, bu yolla

979

iyi, sağlam ve standart mal yapıp satmaları ile mümkün olabilmiĢtir. Bu Ģartların tabii bir sonucu olarak Anadoluda Ahî Birlikleri ortaya çıkmıĢtır.980

Arapça “kardeĢim” manasındaki “ahî” kelimesinden gelen, temelde Kur’an’a ve Hz. Peygamber’in sünnetine dayandırılan prensipleriyle Ġslâmi anlayıĢa doğrudan bağlı olan Ahîliğin, tasavvufta önemli bir yeri bulunan “uhuvvet”i hatırlatmasından dolayı da kolayca yayılması ve kabul görmesi mümkün olduğu gibi, Ahilik teĢkilatın Anadolu Selçuklu Devleti’nde önce I. Gıyaseddin Keyhusrev zamanında baĢlayarak, daha sonra da I. Ġzeettin Keykâvus ve I. Alâeddin Keykubad dönemlerinde kuruluĢunu tamamlamasında fütüvvet981

teĢkilatının da büyük tesiri olduğu belirtilmektedir.982

Anadolu'da Ahiliğin oluĢumunda, Ġslâm dünyasında görülen fütüvvetin yanı sıra, Ġslâm tasavvufunun, Ġslâm'dan önceki eski Türk inanç, kültür ve ahlâkının, Anadolu'nun o dönemdeki siyasî, tarihî, ekonomik, kültürel, sosyal ve dinî Ģartlarının da etkileri olmuĢtur. Bu bakımdan, Anadolu'daki Ahiliği, bütün bu etkileĢimlerin ve bunların sonucunda Anadolu'ya göçmüĢ bulunan Müslüman Türklerin Anadolu'da uğradığı dinî, sosyal, siyasî, kültürel değiĢim ve dönüĢümlerin birleĢimlerinin bir sonucu olarak görmek gerekecektir. Bütün bu etkilenmelere rağmen, yine de hemen ifade etmek gerekir ki, dinî toplumsal bir kurum olarak Ahilik, kendine has özellikleri ile orijinal bir müessese olarak Anadolu'da XIII. yüzyılın ilk yarısında ortaya çıkmıĢtır. Ahiliği bu Ģekliyle Anadolu'da teĢkilatlandıran Ahi Evran adıyla bilinen ġeyh Nas'rûddin el-Hoyî (1175-1262) olmuĢtur.983

Ahilik, Anadolu Selçuklular zamanında mesleklere ait proplemleri halletmekte ve devlet ile olan münasebetleri düzenlemekte idiler. Mal ve kalite kontrolü, fiyat tesbiti, bu birliklerin asli görevi idi. Pek çok devlet adamını, askeri zümre mensuplarını, kadı ve müderrisleri, tarikat Ģeyhlerini bünyesinde toplayan Ahîlik

980

Ekinci, 1988:4-5; ġimĢek, 2002:21. 981

BaĢlangıçta tasavvufi bir mahiyet taĢırken XIII. Yüzyıldan itibaren içtimai, iktisadi ve siyasi bir yapılanmaya dönüĢen kurum. (GeniĢ açıklama için bkz., Ocak-Uludağ, Fütüvvet”, DĠA, XIII/259).

982 Çağatay, 1952:59; Kazıcı, DĠA, 1988:I/540.

983

XIV. yüzyıldan sonra organize esnaf birlikleri Ģeklini aldı ve iktisadi faaliyet ön plana çıkmaya baĢladı.984

Ahîlik baĢlangıçta, debbağ, saraç ve kunduracıları kapsayan bir teĢkilat iken, daha sonra geliĢerek bütün esnafı ve üye olmak isteyenleri bünyesinde toplayan çok yönlü sosyal bir kuruluĢ haline gelmiĢtir. Ahîlerin, Anadolu’nun hemen hemen her Ģehir, kasaba ve hatta büyük köylerine kadar inen yaygın bir teĢkilat ağı oluĢmuĢtur.985

Bütün prensiplerini dinin asıl kaynağından alan Ahîliğin nizamnâmelerine, ahî yönetmeliği niteliğindeki eserlere “fütüvvetnâme” adı verilirdi. Ahîliğin esasları, ahlaki ve ticari kaideleri bu kitaplarda yazılı idi. Fütüvvetnâmelere göre, teĢkilat mensuplarında bulunması gereken vasıflar vefa, doğruluk, emniyet, cömertlik, tevazu idi. Yalan, gıybet, hile gibi davranıĢlar ise meslekten atılmayı gerektiren sebeplerdi.986

Ahîlik kurumu dîni ve ahlakî yapıyla ticari bünye arasında sağlanan âhenkli uyum sayesinde, kalite kontrol ve standartlara uygun üretim, fiyat istikrarını sağlayıcı, haksız rekabeti, iĢsizliği ve fazla üretimi önleyici bir anlayıĢ getirmiĢtir.987

Ahîlikte her Ģeyden önce esnafta doğruluk aranırdı. Hileli ve çürük iĢ yapmanın, müĢteriden tespit edilen fiyattan fazlasını istemenin, bir baĢkasının malını taklid etmenin suç sayıldığı, noksan ölçü ve terazi kullananların cezalandırıldığı, sahte ve kalitesiz mal üretenlerin mallarının toplatıldığı ve kendilerinin bu sebeple meslekten ihraç edildiği, bozuk kantar kullananların “ibret-i âlem” için çarĢı-pazar dolaĢtırıldığı Ahîlik kurumu, tüketicilerin Ģikâyette bulunabilecekleri bir merciî olmaktadır.988

Ahîlikte üyelerinin meslek ahlakına uygun davranıp davranmadığı sürekli denetlenip nizamlara uymayanlara kurban kestirmek, lokma çıkarmaya zorlamak,

984

Kazıcı, DĠA, 1988:I/541; ġimĢek, 2002:133. 985

Ekinci, 1988:19; Günay, 1998:76. 986

Kazıcı, DĠA, 1988:I/541; Ekinci, 1988:7; Günay, 1998:77.

987 Zaim, 1999:I/42; ġimĢek, 2002:133.

988

yolsuz edip dükkânını kapatmak, iĢinden menetmek, hammadde dağıtımından mahrum bırakmak, mamül mal satıĢlarından ona pay ayırmamak, selâm ve yardımı kesip umumi boykot uygulamak, ta’zîr değneği ile adâb ve erkânı belirlenmiĢ sopa cezası gibi cezalar uygulandığı belirtilmektedir. Ceza, esnafın kaidelere uymasını sağlamaya matuf bir araç olarak görülmüĢtür. Nizamlara uymadığından cezalandırılan suçlulara “yolsuz” denilirdi. Yolsuza piyasadan hammadde satılmaz, onun ürettiğini de kimse almazdı, toplum içine çıkamayan yolsuz, teĢkîlat içinde oluĢturulan otokontrolle cezalandırılmıĢ olurdu.989

Ahîlikte “çarĢı usûlü” satıĢ merkezlerinin oluĢturularak esnafın birbirini kontrol edip, sağlanan tam rekabet ortamında kalite standartlarının tutturularak istenilen mal ve hizmetin kolayca, kaliteli ve ucuz olarak bulunabilme imkânına sahip olunması, uygulanan “tahsis” siyaseti sayesinde üretici esnafın hammadde sıkıntısı çekmeden, tekelcilik ve ihtikâra meydan verilmeden, haksız rekabete fırsat tanınmadan üretimin gerçekleĢtirmesi tüketicinin korunması açısından kayda değer bir husustur.990

Ahî birlikleri, üretim ile tüketim arasında denge kurarak üretici ile tüketici arasındaki münasebetlerin sosyal huzuru sağlayacak Ģekilde geliĢmesinin devamına çalıĢmıĢlardır. Bu maksatla, zaman zaman üretim sınırlamaları getirerek emeğin değerini bulmasını sağlarken geliĢtirilen narh sistemi ve standartlaĢma ile de tüketicinin korunmasını sağlamıĢtır.991

Ahî birliklerinin tükticiyi korumak için aldığı tedbirler ve bu tedbirlerin uygulanması hususunda gösterilen hassasiyet yüzyıllarca devam etmiĢtir. Hatta zaman zaman esnaf tarafından tesbit edilen standartlar ve narhlar padiĢah fermanı haline getirilmiĢtir.